Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Tarlalar su altında

Büyük bölümü sular altında olan Şanlıurfa’nın Harran İlçesinde ulaşım traktör ve at arabasıyla sağlanıyor. Harran Belediye Başkanı İbrahim Özyavuz, “Maddî hasarımız büyüktür, 100 bin dönüm arazi sular altında kaldı. Harran İlçesine bağlı birçok köyde evler yıkıldı” dedi.

Büyük bölümü sular altında olan Şanlıurfa'nın Harran İlçesi'nde ulaşım traktör ve at arabasıyla sağlanıyor. 11 bin yıllık tarihiyle dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri olan Harran İlçesi'nde sel suları hayatı olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Su baskınından sonra ilçenin Süleyman Demirel, İmam Bakır ve Hayati Harrani mahallelerinde yarım metre derinliğinde su var. Evlerinin içindeki suları temizleyen vatandaşlar, bir yandan da ıslanan yatak ve yorganlarını kurutmaya çalışıyor. 100 yıllık konikli Harran kubbelerininse sel sularından etkilenmediği görüldü. Harran'a giden basın mensupları su baskınıyla ilgili gelişmeleri takip etmek için traktörle gezme imkanı bulabildi.

İlçenin 2 tahliye kanalı olduğunu söyleyen Harran Belediye Başkanı İbrahim Özyavuz, "Bunlar 1 metre eninde 1.5 metre derinliğindedir. Bu kanalların muhtemel bir sel felaketinde taşmaması için tedbir almıştık. Ama yinede 3 mahallede bulunan evler sular altında kaldı. Maddi hasarımız büyüktür, 100 bin dönüm arazi slar altında kaldı. Harran İlçesi'ne bağlı birçok köyde evler yıkıldı" dedi.

/ ŞANLIURF

05.11.2006


 

Baskıyla barış olmaz

DYP lideri Ağar’ın “Dağda silâhla gezeceklerine ovada siyaset yapsınlar” şeklindeki sözlerine bir destek de İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Yusuf Alataş’tan geldi. Alataş, problemin tüm taraflarının şiddetle çözüm elde edilemeyeceği hususunda hemfikir olduğunu, ancak askerî yetkililerin açıklamalarının çözümü engellediğini belirterek, sadece baskıya, şiddete ve yok etmeye kilitlenmiş politikalarla barış getirilemeyeceğini vurguladı.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın “dağda silahla gezeceklerine ovada siyaset yapsınlar” şeklindeki sözlerine bir destek de İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Yusuf Alataş’tan geldi. Alataş, problemin tüm taraflarının şiddetle çözüm elde edilemeyeceği hususunda hem fikir olduğunu ancak askerî yetkililerin açıklamalarının çözümü engellediğini söyledi.

İHD 13. Olağan Genel Kurulu Kocatepe Kültür Merkezi’nde başladı. Toplantı divanın oluşturulmasının ardından İHD’nin kuruluşunun 20. yılı dolayısıyla hazırlanan sinevizyon gösterisi katılımcılara izlettirildi. Daha sonra, kürsüye gelen Genel Başkan Alataş, ‘’İHD’nin ilkelerinden taviz vermeden, daima ezilenden yana tavrını koruyarak 20 yıllık bir mücadele dönemini geride bıraktığını’’ söyledi. Özellikle, 11 Eylül 2001’de Newyork’taki Dünya Ticaret Merkezi’ne düzenlenen saldırıların ardından geliştirilen güvenlik anlayışının, insan hak ve özgürlükleri üzerinde büyük tahribatlara neden olduğunu ifade eden Alataş, şunları kaydetti:

‘’Bu noktadan sonra tüm toplumsal söylemler, siyasal talepler, terörizmle mücadele söylem ve uygulamalarıyla bastırılmaktadır. Adalet olmadan barış olmaz. Sadece baskıya, şiddete ve yok etmeye kilitlenmiş politikalarla ne dünyaya ne de kendi ülkemize barış getiremeyiz. Türkiye’nin iki temel ihtiyacı var. Birincisi çoğulcu, katılımcı insan haklarına dayalı bir demokrasi, ikincisi ise kapsamlı bir toplumsal barış hareketi.’’

SİVİL ANAYASA ŞART

Çoğulculuğu ve katılımcılığı esas alan, insan haklarına dayalı demokratik, sivil bir anayasa yapılması gerektiğine işaret eden Alataş, “Toplumsal mutabakata dayanmayan, militarist yaklaşımlar içeren, çoğulculuğu reddeden ve katılımcılığı sınırlayan 1982 Anayasası ile Türkiye’de gerçek bir demokratik düzenin kurulması, hukukun üstünlüğünün sağlanması mümkün değildir. Anayasanın sivil niteliği içeriği kadar önemlidir. Anayasa yapılırken, askerin görev ve yetkilerinin sınırları tam olarak belirlenmeli ve sivil iradeye tabi tutulmalıdır. İdarenin her türlü eylem ve işlemi istisnasız yargı denetimine tabi tutulmalı, askeri-sivil yargı ikilemine son verilmelidir. Yerinden yönetim güçlendirilmeli. Vicdani ret konusu temel bir hak olarak anaysa ile düzenlenmelidir” dedi.

ŞİDDET ÇÖZÜM DEĞİL

Kapsamlı bir toplumsal barış projesinin en öncelikli ayağının çatışmaların durması olduğunu vurgulayan Alataş, ateşkes çağrılarının önemli bir fırsat oluşturduğunu, barışçıl sivil politikalar için bir çaba içerisine girildiğini, bunun bile ortamın yumuşamasını sağladığını söyledi. Alataş şöyle konuştu:

“Kürt sorununun silahlı yönetmelerle çözülemeyeceği tesbiti sorunun tüm ilgilileri için geçerlidir. Çözüm, ülke bütünlüğü korunarak, demokrasi içerisinde uzlaşmaktan geçmektedir. Barışçıl sivil beyanlar gerilimin azalmasına, daha sağduyulu değerlendirmelere olanak sağlayacaktır. Bu konudaki temel görev hükümete düşmektedir. Bunun yanında sivil toplum kuruluşlarının ve aydınların sürece katkı sağlaması önemlidir. Medyanın da pozitif bir tutum izlemesi yumuşamaya ve sağlıklı bir tartışma ortamının oluşmasına yol açacaktır. Bu açıdan bakıldığında askeri yetkililerin yaptığı açıklamalar kaygı verici olup sivil politikaların geliştirilmesine engel oluşturmaktadır.”

Yusuf Alataş’ın yeniden aday olduğu 13. düzenlenen İHD Olağan Genel Kurulu, bugün yapılacak yönetim, denetim, onur kurulu asil ve yedek üyelerinin seçiminin ardından sona erecek.

Genel kurul toplantısına AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, AB Türkiye Delegasyonu Semra Kılıçlar, ABD ve Kanada Büyükelçiliği temsilcileri, DEP eski milletvekilleri Hatip Dicle ve Selim Sadak ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

Kemal BENEK / ANKARA

05.11.2006


 

Hedefimiz AB'ye tam üyelik

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Avrupa Demokratlar Grubu üyesi 29 parlamenter, Antalya’da düzenlenen ‘’Avrupa Konseyi-AB İlişkileri Semineri’’ne katıldı.

AKP Antalya Milletvekili, Avrupa Demokratlar Grubu Başkan Yardımcısı ve Başsözcüsü Mevlüt Çavuşoğlu tarafından düzenlenen ‘’Avrupa Konseyi-AB İlişkileri Semineri’’, Kundu’daki IC Green Palace Otel’de başladı. Seminerin açılış konuşmasını yapan AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, AKP Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu tarafından düzenlenen seminerin Türkiye’de yapılmasının bir kazanç olduğunu belirtti. Seminere katılanların, AB’nin genişlemesine destek veren ve Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen parlamenterlerden oluştuğunu belirten Dişli, şunları kaydetti:

‘’Bu grup, gerek Avrupa Konseyinin ve Avrupa Birliği üyeliğinin genişlemesinden yana ve Türkiye’nin tek adresinin tam üyelik olduğu konusunda bizimle hemfikirler. Kültürlerarası diyaloğa büyük önem veriyoruz. Hedefimiz AB’ye tam üyelik. Bundan başka adres tanımıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız reformların göz önünde bulundurulması lazım. Bunu AB istiyor diye değil Türk halkının da en az Avrupalılar kadar daha demokratik ve daha zengin bir çevrede yaşamı hak ettiği için istiyoruz. Bunu yapmaya da devam edeceğiz.’’

Seminerde oturum başkanlığı yapan Çavuşoğlu ise bu tür seminerlerin Türkiye’de yapılmasının önemine dikkat cekerek, seminerler için Türkiye’ye gelen parlamenterlerin, Türkiye’ye olan bakış açılarının değiştiğini söyledi.

/ ANTALYA

05.11.2006


 

Hükümet söz verdi: 301 değişecek

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, Ankara’da bir araya geldiği ve 301. madde konusunda görüşlerini aktardığı hükümet yetkililerinden, bu durumun sona ereceğine ilişkin çok olumlu mesajlar aldığını söyledi. Hammarberg, “En yüksek makamdan bana verilen mesaj, bu maddenin uygulamasında hatalar yapıldığı ve bunların düzeltileceğiydi. Edindiğim izlenime göre bu düzeltme işlemi oldukça yakın bir zamanda gerçekleştirilecek” diye konuştu.

Temaslarda bulunmak üzere Ankara’da bulunan Hammarberg, İstanbul’a geçmeden önce Limak Ambassador Otel’de basın mensuplarının sorularını cevapladı. Hammarberg, Türkiye’de insan hakları konusunda son yıllarda önemli adımlar atıldığını, bardağın dolu tarafına bakıldığında, reformların Türkiye’yi bu konuda pek çok ülkeden ileride bir konuma taşıdığını ifade etti. Bununla birlikte, “Yeni kabul edilen yasalarda henüz eksiksiz bir uygulama olduğundan söz etmek mümkün değil” diyen Hammarberg, kabul edilen yeni mevzuatın, bu mevzuatı uygulamakla görevli kişiler tarafından anlaşılmasında bazı sorunlar olduğunu kaydetti. Türk Ceza Kanunu’nun tartışmalı 301. maddesinin de bu çerçevede değerlendirilebileceğine işaret eden Hammarberg, bu konunun Ankara’daki temasları sırasında da gündeme geldiğini söyledi. Konu ne olursa olsun, barışçı görüşler ifade eden kişilere karşı dava açılmasına özgürlükçü bir toplumda izin verilmemesi gerektiğini belirten Hammarberg, Orhan Pamuk ve Elif Şafak’a açılan davaların son derece talihsiz olduğunu, bu maddeden henüz kimsenin hüküm giymemiş olmasının konunun önemini azaltmadığını söyledi. “Bu konuyla ilgili görüşlerini aktardığı hükümet yetkililerinden çok olumlu tepkiler aldığını” belirten Hammarberg, “En yüksek makamdan bana verilen mesaj, bu maddenin uygulamasında hatalar yapıldığı ve bunların düzeltileceğiydi. Edindiğim izlenime göre bu düzeltme işlemi oldukça yakın bir zamanda gerçekleştirilecek” diye konuştu.

Hammarberg bir başka soru üzerine, İspanya ve İtalya gibi ülkelerde de benzer yasaların bulunduğunu, ancak benzerliklere rağmen kullanılan dilin farklı olduğunu ve bunların yorumlanmasında Türkiye’den farklı bir yol izlendiğini ifade etti.

“TÜRK DİPLOMATLARIN YERİNDE

OLMAK İSTEMEZDİM”

“Türkiye’de yazar, çizer ve aydınların son derece normal görüşlerini dile getirdikleri için haklarında dava açılması durumunu başkalarına izah etmek zorunda kalan Türk diplomatların yerinde olmak istemezdim doğrusu...” diyen Hammarberg, bununla birlikte Türkiye’de aldığı güçlü mesajın bu duruma en yakın zamanda son verileceği yolunda olduğunu yineledi.301. maddeyle ilgili sorunu gidermenin üç yolunun, “bu maddenin tamamen kaldırılması, değiştirilmesi ya da belli bir ifade kullanılmasıyla, yasayı uygulayanlara maddenin yorumlanış şeklinin kanun koyucu tarafından amaçlanan şekil olmadığının bildirilmesi” olabileceğini, ancak Türkiye’nin bunlardan hangisini seçeceği konusunda kendisine bilgi verilmediğini kaydetti. Bu konuda spekülasyonda bulunmak istemediğini kaydeden Hammarberg, “Ancak bana verilen mesaj gayet açıktı: bu durum sona erecek” diye konuştu.

/ ANKARA

05.11.2006


 

Gül: Kaza olursa herkes yaralanır

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, AB sürecinde tren kazası yorumlarıyla ilgili ‘’Dikkat ederseniz şimdiye kadar ne sayın Başbakan ne de ben, (tren kazası) gibi tabirleri hiç kullanmadık. Tren kazası olursa herkes yaralanır. Karşılıklı yara alınır. Onun için bu süreçte bunları hiç düşünmemek lazım. Türkiye üzerine düşenleri yapmak için çok kararlıdır’’ dedi.

Kayseri Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘’Sanayi Gecesi’’ne katılmak üzere Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’la birlikte Kayseri’ye gelen Dışişleri Bakanı Gül, Kayseri Hava Alanında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Gazetecilerin, ‘’AB sürecinde ‘tren kazası’ yorumları yapılıyor, ne düşünüyorsunuz?’’ sorusu üzerine Gül, Türkiye’nin AB sürecinde kararlı olduğunu ve herhangi bir tıkanıklığın bulunmadığını belirtti. Gül, şöyle konuştu:

‘’Dikkat ederseniz şimdiye kadar ne sayın Başbakan ne de ben, (tren kazası) gibi tabirleri hiç kullanmadık. Tren kazası olursa herkes yaralanır. Karşılıklı yara alınır. Onun için bu süreçte bunları hiç düşünmemek lazım. Türkiye üzerine düşenleri yapmak için çok kararlıdır. Bu işin iki önemli ayağı vardır. Biri siyasi reform sürecinin devam etmesi, birisi de AB müktesebatının uygulamasıdır. Şu an Türkiye çok kararlı çalışmalar yapıyor. Bazen Avrupa’dan (Türkiye reformları yavaşlattı) diye serzenişler duyduğumuz anda, TBMM olağan üstü toplanmış, kanunlar çıkartmıştır. 9. reform paketi şu anda TBMM’den geçmek üzere. Bu çerçeve içerisinde birçok kanunlar çıktı. Meclis gece gündüz çalışırken hükümetimiz bu konuda kararlığını her zaman ortaya koyarken, kimsenin tereddüt etmemesi gerekir. Tabii ki bu yolda zorluklar vardır, sıkıntılar vardır. Bunu ta yolun başında söyledik. Asfalt yol değil bu. Ama bunlar, hep görüşerek tartışarak mekik diplomasileri yaparak çözülecek işlerdir. İşte bu son günlerde sizlerin de şahit olduğunuz konuları, hep bu çerçevede almak lazım.’’

/ KAYSERİ

05.11.2006


 

Çiçek: Benden başka kabadayı yok

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ‘’Türk milletine, Türkiye Cumhuriyeti devletine sövüldüğü zaman batı ülkelerinden ödül gelmesi de gecikmiyor. Hemen bir hafta sonra ya kuzey ülkelerinden ya da güney ülkelerinden ödül geliyor ve toplumdan da ses çıkmıyor. Benden başka kabadayı da çıkmıyor bu memlekette’’ dedi.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu 5. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Adalet Bakanı Çiçek, ifade özgürlüğünden yana olduklarını anlatarak şunları kaydetti: “Ben, özgürlük deyince, sınırsız, her şeyin rahatlıkla söylenebildiği bir batı dünyası bilmiyorum. Bir ülke bilmiyorum. Halbuki konuşurken ‘batıda bu var mı, şu var mı, batıda neler var?’ Bu, batı düşmanlığı değil. Batıyı olduğu gibi kabul etmeli, batının tomografisini çekip, neresinde ne var, onu da iyi görmek lazım. Bizlere, ‘şunu niye yapmıyorsunuz, bunu niye yapmıyorsunuz’ diyenlerin, son bir yıldır ipliği pazara çıktı. Bunu her Bakanlar Kurulu toplantısında açıklıyorum. Sağıma, soluma baktığımda da çok fazla destekçi görmediğimi de söyleyeyim size...”

‘’YEDİ CEDDİME

HATIRA OLARAK YETER’’

Bazı Avrupa Birliği ülkelerinde de 301. maddeye benzer maddelerin olduğunu ifade eden Bakan Çiçek, şunları kaydetti:

‘’Neyi tartışıyoruz o zaman? Şimdi Türklüğe, Türk milletine hakaret, ödül almanın payesi olacaksa, biri gelip 301. maddeye takılıyor. Türk milletine, Türkiye Cumhuriyeti devletine sövüldüğü zaman batı ülkelerinden ödül gelmesi de gecikmiyor. Hemen bir hafta sonra ya kuzey ülkelerinden ya da güney ülkelerinden ödül geliyor ve toplumdan da ses çıkmıyor. İşte ben de diyorum ki, sağıma soluma bakıyorum, benden başka kabadayı da kimseyi bulamıyorum. Benden başka da kabadayı çıkmıyor bu memlekette. Geldiğim nokta bana yeter. Yedi ceddime hatıra olarak yeter. Ama, bu milletin hukukunu korumak, sadece üç, beş tane siyasetçinin değil, hepimizin görevidir.’’

/ ANKARA

05.11.2006


 

Kaymakam ağladı

Diyarbakır’ın Çınar ilçesi Kaymakamı Hasan Tanrıseven, sel felâketinde hayatını yitiren anne Muhterem Gül ile çocukları Agit ve Reyhan için kurulan taziye çadırını ziyaret etti. Ölenlerin yakınlarına baş sağlığı dileyen Tanrıseven, gözyaşlarını tutamayarak ağladı.

Tanrıseven, yaşanan sel felâketinin kendilerini çok üzdüğünü belirterek, ‘’Bu acıyı herkes gibi biz de yüreğimizde hissettik. Acımız büyük. Ancak cenabı Allah’ın takdiridir. Gönül isterdi ki hiç kimse hayatını kaybetmesin. O gece 300 insanı kurtardık. Maalesef bu vatandaşlarımızı kurtaramadık. Mekânları cennet olsun, başımız sağ olsun’’ dedi.

50 ÇADIR KURULUYOR

Tanrıseven, daha sonra Belediye Başkanı Vecdi Arzu ile birlikte, afete maruz kalan mahallelerde çalışmaları yerinde inceleyerek, afetzedelerin sorunlarını dinledi. Mardin-Diyarbakır karayolunda ulaşımın kontrollü yapılabildiğini belirten Tanrıseven, şunları kaydetti:

‘’Köylerimizde eğitime Pazartesi gününden itibaren başlanacak. Yatılı İlköğretim Bölge Okulumuz sular altında kalmıştı. Şuan orada da hasar tesbit çalışmaları halen devam etmektedir. Okulları zarar gören öğrencilerimizi eğitimlerinin yarıda kalmaması için sağlam okullara dağıttık. İlçemizde kurulan 5 hasar tesbit komisyonu yetmediği için 5 komisyon daha oluşturduk. Şu anda ilçe merkezimiz ve köylerimizde 10 komisyonumuz hasar tesbit çalışmalarına devam ediyor. Kızılay ilçemizde sıcak yemek dağıtmaya başladı. Vatandaşlarımız yemeklerini çocuklarını göndererek temin ediyorlar. Ayrıca ilçemize çadır ve battaniyeler ulaştı. Şu anda çadırlarımızı kurmak için zemin hazırlıyoruz.

Vatandaşlarımıza aş vermeye devam edeceğiz. Yaprakbaşı köyümüze 50 çadır gönderdik. Evsiz kalan vatandaşlarımız bu çadırlara yerleştirilecektir.’’

/ DİYARBAKIR

05.11.2006


 

10 metre yüksekliğindeki dalgalar mendireği aştı

Zonguldak sahilinde, fırtına nedeniyle balıkçıların açılamadıkları denizde, kısa süreli hortum meydana geldi. Etkili rüzgarla meydana gelen dalgalar, Zonguldak Limanı’nın mendireklerini aşarak ürkütücü görüntüler oluşturdu.

Zonguldak, Bartın ve Karabük’te, yılın ilk karı yağdı. Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Özdoğanlar mevkisinde etkili olan kar yağışı nedeniyle trafik akışı kontrollü sağlandığından, araçlar uzun kuyruklar oluşturdular.

Trafik ekiplerinin, TIR’ların yanı sıra zincirsiz araçların geçişine izin vermediği karayolunda, yoldan çıkan bazı araçlar vatandaşların yardımıyla kurtarıldı. Kara hazırlıksız yakalanan sürücülerin, yol kenarlarındaki satıcılardan zincir aldıkları görüldü. Ereğli Kaymakamı Osman Ekşi, karayolunda incelemeler yaparak yetkililerden bilgi aldı.

ÇOBAN KARA YAKALANDI

Bu arada, yaklaşık 5 aydır yaylada yaşadığını bildiren çoban Mustafa Tanrıverdi’nin, aniden kar yağması nedeniyle 150 civarındaki küçükbaş hayvanını karayolundan güçlükle Ereğli ilçesine bağlı Seyfetler köyüne götürmeye çalıştığı görüldü.

Tanrıverdi, hayvanlarını otlatmak için uzun süredir yayladaki barakada yaşadığını, hazırlıksız yakalandığı kardan keçilerin zarar görmemesi için köyüne götürmek zorunda kaldığını söyledi.

HORTUM VE DALGALAR

Zonguldak sahilinde, fırtına nedeniyle balıkçıların açılamadıkları denizde, kısa süreli hortum meydana geldi. Etkili rüzgarla meydana gelen dalgalar, Zonguldak Limanı’nın mendireklerini aşarak ürkütücü görüntüler oluşturdu.

Bartın’ın Amasra ilçesi karayolu Kuşkayası mevkisinde, zincirsiz araçların geçişlerine izin verilmediği bildirildi. Karabük’ün Eflani ilçesinde de yüksek kesimlerde mevsimin ilk karı düştü.

/ ZONGULDAK

05.11.2006


 

Yardım seferberliği

Güneydoğu’yu etkileyen sel felâketi sonrasında bölgeye yardım seferberliği başlatıldı.

Deniz Feneri Derneği’nin sel felâketinden zarar gören Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman ile İstanbul’un bazı ilçelerine yönelik yardım çalışmaları devam ediyor. Dernek afet prosedürlerini işleterek hızlı yardım çalışmalarına başladı.

Bölgeye yardım etmek isteyenlerin Deniz Feneri Derneği’ne bu doğrultuda yapacakları bağışlar, mağdurların felâketin etkilerini en kısa zamanda atlatmaları açısından büyük önem taşıyor.

ÜLKER’DEN DE YARDIM

Öte yandan Ülker Grubu, Diyarbakır, Şırnak ve Batman illerinde yaşanan sel felâketinden mağdur olan vatandaşlara destek veriyor. Ağır can ve mal kaybına yol açan sel felâketinden dolayı bölgede yaşanabilecek beslenme sorunları ve muhtemel sağlık problemlerinin önüne geçmek için bölgeye destek veren Ülker, İl valilikleri ve Afet Koordinasyon merkezleri aracılığıyla, mağdur olan bölge halkına 2 tır dolusu gıda ve hijyenik ürünü acilen ulaştıracak.

/ İSTANBUL

05.11.2006


 

YİMPAŞ kendini savundu

Yimpaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, “YİMPAŞ'ın şeffaf bir şirket olduğunu belirterek, "Yimpaş, insanları kâra, zarara ortak eden hisse senetleri verdi, hiç bir kayıtsız ortağımız yok" dedi.

Uyar, kendisi ve Yimpaş Holding hakkında basında yer alan iddiaları düzenlediği basın toplantısında cevapladı. Türkiye gündeminin onbeş gündür kendisi ve Yimpaş Holding hakkında bir takım iddialarla meşgul edildiğini ifade eden Uyar, Holding ve bağlı şirketlerin 100 ortağı geçince başvuruları üzerine SPK tarafından kayda alındığını, bugün Yimpaş’ın mal varlığının ortaklardan toplanan paranın iki katı olduğunu, ortaklardan toplanan paranın 600 milyon avro, Yimpaş’ın aktif mal varlıklarının ise 1 milyar 200 milyon avro olduğunu kaydederek, Yimpaş’ın batmadığını söyledi. Dursun Uyar, ‘’Yimpaş şeffaf bir kuruluştur. Ortaklarımızın tamamı pay defterine kayıtlıdır’’ diyerek, 2001 krizinden sonra Aytaç’ın borçları sebebiyle ve Yimpaş ortaklarına 700 milyon mark ödeme yaptıkları için nakit sıkıntısı yaşadıklarını anlattı. Haklarındaki 117 şikâyetten 113’ünün lehlerine sonuçlandığını dile getiren Uyar, “Kaybettiğimiz hiçbir dava yok. Çünkü Yimpaş Titan gibi para toplayıp kaybolmadı” dedi. Hakkında açılan davalardan da söz eden Uyar, ‘’Türkiye’de, hiçbir yerde savcılıkça aranmıyorum. Benim ve Yimpaş’ın adaletten kaçması söz konusu olmamıştır’’ dedi. Uyar, AKP’nin kuruluşuna maddî destek sağlayıp sağlamadıklarının ve kendilerine yapılan saldırılarla AKP’nin vurulmak istenip istenmediğinin sorulması üzerine, “Yimpaş’ın paraları ne bir tarikata ne de bir siyasîpartiye gitmemiştir” diye konuştu.

/ İSTANBUL

05.11.2006


 

AKP’den seçim startı

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletvekili seçimlerine 1 yıl kala “seçim hazırlıkları” için start verdi. Teşkilâtlardan sahaya inmelerini isteyen Başbakan Erdoğan, “Türkiye’de AK Parti’nin çalmadığı kapı kalmasın” talimatını verdi.

Erdoğan, önceki gün gerçekleştirilen partisinin il başkanları toplantısında seçim startı verdi. Teşkilatlara seçim hazırlıklarını başlatmaları talimatını veren Erdoğan, 4 Kasım 2007 tarihinde yapılacak genel seçimlerle ilgili taktik verdi. Seçimlerde 3 ana kademe, 3 kadın kolları, 3 gençlik kollarından olmak üzere toplam 9 sandık müşahidinin görev yapacağını dile getiren Başbakan Erdoğan, “Seçim sandıkta kazanılır” prensibiyle hareket ettiklerini vurguladı. Erdoğan, toplam 174 bin sandığın kurulacağı seçimlerde 1.5 milyon partilinin görevlendirileceğini söyledi. Seçim döneminde bilgi işlem ve AR-GE’nin güçlendirileceğinin altını çizen Erdoğan, “Seçim sonuçları herkesten önce bizde olmalı. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum 1994 yerel seçimlerinde seçim sonuçlarını resmî sonuçlardan çok önce öğrenmiştim. Burada sandık müşahitlerine önemli görevler düşüyor” dedi.

Genel seçimlere 1 yıl kala teşkilatlardan sahaya inmelerini isteyen Başbakan Erdoğan, “Tüm teşkilât mensuplarımız kapı kapı dolaşacak. AK Parti’nin kapısını çalmadığı ev kalmasın. Türkiye’nin en ücra köşesinde bile AK Parti hizmetlerini anlatın. 4 yıllık süreçte neler yaptığımızı vatandaşlara anlatın” talimatını verdi. Teşkilâtlara “adam adam markaj yöntemini uygulayın” diyen Erdoğan, il başkanlarından seçim çalışmalarına bir an önce başlamalarını istedi.

/ ANKARA

05.11.2006


 

Bahçeli’nin acı günü

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ağabeyi Turan Bahçeli, hayatını kaybetti.

Başkent Üniversitesi Yüreğir Hastanesinde rahatsızlığı sebebiyle bir süredir tedavi gören Turan Bahçeli (71), dün sabaha karşı öldü. MHP Genel Başkanı Bahçeli, ağabeyinin ölüm haberi üzerine karayoluyla Adana’ya geldi. Bahçeli, Başkent Hastanesinden ağabeyinin cenazesini alarak memleketi Osmaniye’ye hareket etti. Bahçeli ile birlikte cenaze törenine katılmak üzere Genel Başkan Yardımcıları Ali Işıklar ve Atilla Kaya, Genel Sekreter Cihan Paçacı, Genel Sekreter Yardımcıları Recai Yıldırım ve Bülent Didinmez de Adana’ya geldi. Turan Bahçeli’nin cenazesinin dün Osmaniye’de toprağa verildi.

/ ADANA

05.11.2006


 

MHP’de başkanlık kavgası

Prof. Dr. Ümit Özdağ, MHP’nin 19 Kasım tarihinde Ankara’da yapılacak 8. Olağan Kurultayında genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı.

Adaylığını 1979 yılında öldürülen MHP’li Belediye Başkanı Hikmet Tekin’in köyü Aşağı Yenibaşlar köyünde açıklayan Prof. Dr. Özdağ, MHP Genel Merkezinin yazılı açıklamasında yer alan hakkındaki iddialara ilişkin soru üzerine, açıklamayı ‘’Hayretle karşıladığını’’ ifade etti. Bu açıklamada, ‘’Her üyenin MHP Genel Başkan adayı olabileceği, ancak kendisinin sadece üyelikle sınırlı kalacağı’’nın belirtildiğini kaydeden Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben MHP Genel Merkezinin panik ve korku içinde olmasının, sağ duyudan uzak hareket etmesinin, ülkücü tabanı rahatsız ettiğini düşünüyorum.’’

‘’Ülkücüleri sokağa dökeceğim’’ şeklindeki ifadesinin hatırlatılması üzerine de Özdağ, sokağa inmenin etkin muhalefet olduğunu, kavga etmek olmadığını söyledi.

Partiden ihracıyla ilgili söylemlerle ilgili ise Özdağ, ‘’Cesaret edemezler’’ değerlendirmesini yaptı. ‘’Kongre sırasında salona alınmayacağı’’ iddialarına karşılık da Özdağ, ‘’Deneyeceklerini zannetmiyorum’’ dedi.

Bu arada, MHP Şanlıurfa, Diyarbakır, Erzincan, Malatya, Adıyaman, Muş, Mardin, Batman, Bingöl, Siirt, Elazığ, Şırnak, Kars, Van ve Erzurum il başkanları ortak açıklama yaparak Özdağ’ın adaylığına karşı çıktı. Açıklamada, ‘’Üyeliğin gerektirdiği yasal şartları taşıyıp taşımadığı henüz hukuken belirsiz olan Ümit Özdağ’ın aday olması mümkün değildir. Kaldı ki, Ümit Özdağ’ın adaylığının önündeki tek engel, üyelik meselesi de değildir. Ümit Özdağ hakkında, kamuoyuna yansıyan karanlık noktalar bulunmaktadır. MHP’de genel başkanlığa adaylığını koymak isteyenlerin, üzerinde kuşkular bırakmayacak kadar tertemiz ve berrak bir geçmiş ile milliyetçiliğin yüksek ahlak ve faziletine sahip olması mutlak bir zorunluluktur” denildi.

/ BİNGÖL

05.11.2006


 

Polis memuru ölü bulundu

Küçükçekmece’de bir polis memuru, cadde üzerinde kafasından tabancayla vurulmuş halde ölü bulundu.

Alınan bilgiye göre, Cumhuriyet Caddesi üzerinde bir kişinin yerde yattığının bildirilmesi üzerine olay yerine giden polis ekipleri, bu kişinin Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru Orhan K. olduğunu tesbit etti. Beylik silâhı ile kafasına bir el ateş ederek intihar etmiş olabileceği düşünülen K’nın cesedi, kesin ölüm nedeninin tesbit edilmesi için Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı.

/ İSTANBUL

05.11.2006


 

Dinler arası barış için Kudüs’e yürüyorlar

Bulgaristan’ın başkenti Sofya’dan yola çıkan iki Bulgar, üç din arasında barış ve dostluğun sağlanması amacıyla yürüyerek Kudüs’e gitmek üzere geldikleri Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaptılar.

Bulgar Emilyo Karçev (54), AA muhabirine yaptığı açıklamada, arkadaşı Kitsa Hristova İvanova (57) ile 8 Ekimde Sofya’dan yola çıktıklarını söyledi.

Hristiyanlık, Musevilik ve Müslümanlığın buluştuğu Kudüs’e, bütün zorluklara rağmen ulaşmaya çalışacaklarını dile getiren Karçev, yolculuklarını yaya olarak sürdüreceklerini söyledi.

Yolda kendilerini gören vatandaşların maddî ve manevî yardımda bulunduğunu belirten Karçev, ‘’Havanın soğuk olmasına rağmen yine de dışarıda konaklıyoruz.

Allah izin verirse üç dinin buluştuğu Kudüs’e giderek, burada dinler arası barış için hizmet etmeyi hedefliyoruz’’ dedi.

İvanova da Kapıkule Sınır Kapısı’ndan geçerken hiç bir zorlukla karşılaşmadıklarını belirterek, Türk polisi ve vatandaşlarının yardımseverliğine hayran kaldıklarını, vatandaşların olumlu tepkisinin kendilerine güç verdiğini kaydetti.

/ EDİRNE

05.11.2006


 

DİSK’ten öğrenciler için sendika

DİSK’in 28-30 Temmuz 2000 tarihindeki 11. Genel Kurulda, “Gençlik ve Sendikal Hareket” üzerine aldığı karar doğrultusunda öğrenci gençliğin örgütlenmesi için başlatılan “öğrenci sendikası” kurma girişiminde sona gelindi.

Diğer siyasal-demokratik örgütlenme biçimlerine bir alternatifi olmadığı vurgulanan sendikanın, isminin “Genç-Sen” olması planlanıyor. “Öğrenci sendikası” ile öğrencilerin, sorunlarını çözmek için bir adrese sahip olacakları ifade edilen kuruluş gerekçesinde, yürütülen çalışma sonunda lise ve üniversite öğrencilerinin birlik ve dayanışması için sendikaları olacağı, geleceğin işçi ve emekçilerinin öğrencilik yıllarında sendikayla tanışacağı kaydediliyor.

Kuruluş gerekçesinde, eğitim sisteminde öğrencilerin yaşadığı sıkıntıların sendikal örgütlenmeyi imkânlı kıldığı ifade edilirken, “öğrenci sendikası”nın çeşitli biçimlerde engellenmeye çalışılacağı savunuluyor.

“Öğrenci sendikası”nın, öğrencilerin ve ailelerinin “en yakıcı sorunları” olarak gösterilen “paralı eğitim” ve “diplomalı işsizliğe” karşı mücadeleyi esas alacağı belirtiliyor.

/ ANKARA

05.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004