Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, ‘’Bize göre ekonomide son günlerde yaşadığımız bu dalgalanma, erken seçimi de kesin olarak gündemden çıkarmıştır, çıkarmış olmalıdır’’ dedi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nın açılışında konuşan Sabancı, analistlerin dünya piyasalarındaki dalgalanmanın durulması ertesinde, yeni dengenin farklı düzeyde kurulacağını, eski dengelere geriye dönüşün söz konusu olamayacağını belirttiklerini söyledi. Bu öngörünün doğrulanması halinde Türkiye ekonomisinin de enflasyon beklentilerini yukarı, büyüme beklentilerini aşağı çekmek zorunda kalacağını aktaran Sabancı, erken seçim konusuna değindi Sabancı şunları söyledi:
“Bize göre ekonomide son günlerde yaşadığımız dalgalanma, erken seçimi de kesin olarak gündemden çıkarmıştır, çıkarmış olmalıdır. Hem ekonomimiz hem de siyasi sorunlarla yüz yüze olduğumuzu düşünerek erken seçimi savunanlar, şu noktayı göz ardı etmektedirler. Tam olarak ne zaman durulacağını kestiremediğimiz bu dalgalanmanın yaratacağı etkilerin ekonomi içinde özümsenmesi zaman alacaktır. Etkiler daha tam olarak hazmedilmeden, bir de seçim şoku yaşamak hedefleri iyice bulanıklaştıracak ve ekonomide ciddi bir geriye dönüş tehlikesi yaratacaktır.
Yani bir erken seçim, siyasi ve ekonomik sorunları daha da ağırlaşmış olarak bir sonraki döneme taşıyacaktır. İhtiyacımız olan şey, sorunları ertelemek değildir. Türkiye her sıkıştığında seçime başvuran bir ülke olmaktan çıkmalı, bunun yerine toplumsal uzlaşma kültürünü geliştirmeli ve sorunlarına bu yolla çözüm bulmalıdır. Bu, hükümetin, devletin, toplumun, hepimizin sorumluluğudur. Toplumsal uzlaşma yolunda atılacak her adım, hükümetin inandırıcılığını ve Türkiye’nin itibarını artıracaktır. Türk iş dünyası olarak bu dönemde görevlerimizin bilincindeyiz. Yalnız elimiz değil gövdemiz taşın altındadır. Bu ülkenin geleceğine inanıyoruz ve inancımız, öncelikle kendimize olan güvenden kaynaklanıyor.’’
TÜRKİYE’NİN İTİBARI EROZYONA UĞRUYOR
Bütün bunları dile getirirken en çok siyasi istikrarın korunması üzerinde durduklarını vurgulayan Sabancı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘’Önümüze çıkan her fırsatta ‘AB rotasında daha sağlam duralım, ülke gündemini Türkiye’nin kalkınması ile ilişkisi olmayan konularla işgal etmeyelim, siyasi istikrara zarar verecek tartışmaları tırmandırmayalım’ dedik. Genelde eleştirilere gösterilen tepkileri hepiniz biliyorsunuz. Yapılan her eleştiri hükümete karşı düzenlenmiş bir komplo olarak görüldü. Laiklik ekseninde cepheleşmelere yol açacağı ayan beyan belli olan konularla Türkiye’nin gündemi dolduruldu. Örneğin; eğitimde çağdaş Türkiye’nin ihtiyacı olan reformların içeriğini tartışmak yerine, dini referanslı konular gündeme taşındı ya da laiklik tanımı üzerine tartışmalar açıldı. Bizden olanlar ve olmayanlar çizgisi, her gün biraz daha derinleştirildi. O kadar ki her partide, her hükümette ortaya çıkabilecek olumsuz görüntüler karşısında çoğunlukla tavırsız kalındı. Yıpranan ve yıpratan isimleri hangi kademede olursa olsun görevden uzaklaştırma yerine, onları her şeye rağmen koruma yoluna gidildi. Türkiye’nin son üç yıldır yükselen itibarı, yavaş yavaş erozyona uğramaya başladı. Bu da ülkemizle ilgili risk algılamasını olumsuz yönde etkiledi.’’
HÜKÜMETE “İSTEKSİZLİK, ATALET” ELEŞTİRİSİ
Sabancı, AB ile ilişkilerde hükümette gözledikleri isteksizlik görüntüsünü ve ataleti eleştirdiklerini, gerek reformların tamamlanmasında gerekse uygulamalarda yavaş kalındığına dikkat çektiklerini, bir sanayi stratejisinden yoksun olmanın müzakerelerde kendilerini zorlayacağını dile getirdiklerini ve ekonomide rekabet gücünün artması, yabancı sermayenin daha yoğun biçimde doğrudan yatırımlara çekilebilmesi için alınması gereken tedbirleri sıraladıklarını anlattı.
|