Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

‘Derin örgüt’ü beğenmedik, ‘irtica’ alalım...

Danıştay cinayeti, sanki hiç olmamış ve bir insanın canına kıyılmamış gibi... Kimse, bu menfur cinayetin vahametini görmek istemiyor. Olayın hemen ertesinde, bütün gazetelerdeki haberlerde, köşe yazılarında, “Bu bireysel bir cinayet olamaz, mutlaka arkasında örgüt vardır, kafası bozulup insanlara ateş eden bir manyak bu cinayeti işleyemez” mealinde yorumlar yapılıyordu.

Danıştay cinayetini gerçekleştiren Alparslan Aslan’la ilgili araştırma ve soruşturma emniyette derinleştikçe, bir takım ‘derin’ bağlantılar, “Susurluk akrabaları” ortaya çıkmaya başladı. Toplum hafızasında Susurluk’la ilgili ‘kötü anılar’ canlandı...

Susurluk’tan, Yüksekova’dan, Sauna’dan çok iyi tanıdığımız ama bir türlü hukukun önüne çıkaramadığımız ‘vatansever’ arkadaşlar, ‘içtima’ya çıkıp görevlerinin başında olduklarını haykırdılar. İbrahim Şahin’den Sedat Peker’e, Veli Küçük’ten Korkut Eken’e kadar bütün ‘ağır abiler’i bir kez daha hatırladık.

Ve soruşturma kapsamında gözaltına alınan, bir dönem askerlikten uzaklaştırılan Muzaffer Tekin, kanıt bulunamadığı için serbest bırakıldı, Türkiye onunla gurur duydu!.. Gerçi kanıt bulunsaydı bile, sonuç alınabileceğinin bir garantisi yoktu. Çünkü, biz bu filmi aynen Susurluk’ta da görmüştük ve hiçbir sonuç alınamamıştı. Dolayısıyla, şimdi de bir sonuç beklemiyorduk.

Nitekim Susurluk patlak verdiğinde, bir ‘milat’ hissine kapılıp hep birlikte coşmuş ve ‘susma sustukça sıra sana gelecek’ çığlıklarıyla yeri göğü inletmiştik. Sonra da arkamıza bakınarak her zamanki yolumuza devam etmiştik... Belki de, bu hiç ‘dokunulamayan abiler’ bizim için bir lütuftu ama biz farkında değildik. Çünkü, her şeyi vatan için yapan ‘şerefli abiler’, böyle kriz anlarında ortaya çıkıyor ve bizi şereflendiriyorlardı!..

Geçmişte ‘çete’ ve ‘mafyoz’ ilişkiler yüzünden sıkıntılar ve mağduriyetler yaşayan Türkiye’de, son Danıştay cinayetinin arkasında da bir ‘örgüt’ beklentisi oluştu. Özellikle, katilin ‘Allahüekber’ diyerek ateş ettiği varsayımı üzerinden oluşturulan beklentiler, iktidara karşı oluşturulan ‘derin muhalefet’ için oldukça kullanışlı bir beklentiydi.

Ama, en azından ilk elde soruşturmanın seyri hiç de beklendiği gibi gitmedi ve ‘Susurluk akrabaları’ ortalarda dolaşmaya başladı.

İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Cinayetin arkasından ‘derin çete’nin çıkmasından hiç de mutlu olmayan çevreler, Muzaffer Tekin’in serbest bırakılmasıyla aradıkları rüzgarı buldular. Çünkü başından beri bekledikleri ‘irticai’ bir örgüttü ve bu olmamıştı. Ayrıca, katliamın arkasında ‘irtica’ yoksa bir anlamı da yoktu.

Zaten başından beri, bütün hesaplarını siyasi iktidarı alaşağı etme üzerine yapan ‘derin koalisyon’ için bir insanın katledilmesinin çok da bir önemi yoktu. Bu yüzden şimdi, Alparslan Aslan’ın ‘serseri mayın’ gibi Danıştay’a gidip cinayeti işlediğini dillendirmeye başladılar.

Maalesef, Türkiye’de ‘ideolojik yobazlığa’ teslim olmuş ‘azgın azınlık’, bir insanın ölümünden bile ‘rant’ hesapları yapar hale gelmiştir. Önümüzdeki günlerde, “Alparslan Aslan’ın arkasında örgüt, çete falan yok, bu bireysel bir cinayet” demeye başlarsa hiç şaşırmayalım. Öyle ya, bir katilin arkasında ‘irticai örgüt’ yoksa, bu saldırı vesilesiyle siyasi iktidar pataklanamayacaksa ne işe yarar ki...

Yeni Şafak, 31.5.2006

Mehmet OCAKTAN

01.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Laiklik partisinin kaç oyu var?

  ‘Derin örgüt’ü beğenmedik, ‘irtica’ alalım...

  ABD-İsrail-Türkiye üçgeni

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004