Eğitim sistemimiz, geçmişten günümüze belli değişiklikler yaşadı. Öğrenciler değişen sisteme adapte olmaya, bu gibi süreçlerde yaşanan kayıpları telafi etmeye çalışmaktalar.
Böyle zamanlarda farklı beceriler kazanılmış olsa da dikkat ve uyum gibi bazı konularda ortaya çıkan problemleri çözmek için destek alınması gerekiyor.
Duyu bütünleme, eğitimdeki öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, koordinasyon bozukluğu gibi problemlerin çözümünde önemli bir rol oynuyor. Duyularımızı aktif bir şekilde kullanıldığımız bir ortamda öğrenme daha kolay ve hızlı oluyor. Hem problemlerin aşılması hem de gelişimin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için duyu eğitiminin sisteme dahil edilmesi çok önemli. Duyusal ihtiyaçlarımızı karşıladığımızda, daha etkili ve kalıcı bir öğrenmeyi yakalayacağız.
Duyusal Akademi’nin kurucusu, Duyu Bütünleme Uzmanı Fizyoterapist Ebru Albayrak Sidar; Bizim Aile Dergisi için yaptığımız röportajda, duyuların eğitim hayatında önemli yeri olduğunu söyledi. “Çocuğun duyusal profilini bildiğinizde eğitim hızlanıyor. Duyu bütünleme değerlendirmesi, zeka testlerine benziyor. Çocuğun işitsel algısı, işitsel hafızası ne durumda, görsel algısı, görsel hafızası nasıl, hareket becerisi nasıl? Yani bu çocuk kinetik mi öğreniyor, yoksa görsel mi ya da işitsel mi? Temel algısal becerileri ne durumda? Bunları sadece çocuğu yapılandırılmış ortamda oyunlar oynarken gözlemleyerek, çok güzel analiz edebiliyoruz. Çoğu zaman daha önce yapılmış olan o dikkat testleri ve zeka testleri ile uyumlu çıkıyor. Dolayısıyla bu öğrenmeyi ne açıdan desteklemesi gerektiğini ve çocuğun eksik alanlarını, desteklenmesi gereken alanlarını görmemizi sağlıyor. O yüzden de o alanlara çalıştığımızda öğrenme süreci ve dikkat becerileri de hızlanıyor.”
Duyu bütünleme desteği ile kişinin, duyularını etkin bir şekilde kullanarak beyin gelişimini sağlaması mümkün. Çocuklar ve yetişkinler, duyusal aktiviteler ile dikkatlerini açabiliyor, öğrenmelerine katkı sağlayabiliyorlar.
Duyu bütünleme ile hem gelişiyor, hem de problemleri çözebiliyoruz. Mesela çocuklar; yemek yeme problemi, dikkat eksikliği, öğrenme bozukluğu, uyku bozukluğu, yürüme gecikmesi, konuşma gecikmesi, kekemelik, kıyafet sorunları gibi birçok farklı sebeple duyusal destek alabiliyor. İlk önce sorunun asıl kaynağı aranıyor. Burada duyusal profil önem arz ediyor. Herkesin profili birbirinden farklı. Bunu anlamak için çocuğun davranışlarını takip etmek, oynadığı oyuna kadar izlemek etkili oluyor.
Tabi sadece çocuklar değil araştırmalarımızda yetişkinlerin de yaşadığı bazı problemlerin, sadece psikolojik kaynaklı değil, duyusal problem de olabildiğini görüyoruz. Ebru Albayrak Sidar bu konuyu şöyle açıklıyor: “Ben bu konuda bir post paylaşmıştım. Araba sürmek ile ilgili. Araba sürmekten korkanlar için. Problemlerin kaynağı her zaman psikolojik olmuyor. Bazen sadece o kabloların karışmasıyla da ilgili olabiliyor. O yüzden bir travma olmadan da duyu bütünleme problemleri ortaya çıkabildiği için orada bir uzmanın müdahalesi, doğru yönlendirmesi önemli. Tıpkı çocuklarda gördüklerimiz gibi yetişkinlerde de dikkat, konsantrasyon sorunları, aşırı yeme ihtiyacı, günü planlama sorunları, planlama, problem çözme sorunları, duygu regülasyonu sorunu ya da sosyal problemler gözlemlenebiliyor.”
Velhasıl, duyu eğitiminin insan hayatını etkileyen, gelişimini destekleyen bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Gerek eğitmenlere gerek ailelere bu konuda eğitimler verilirse, toplum daha iyi gelişim sağlayacaktır.