SETA Eğitim ve Sosyal Politikalar Direktörü Arkan, yeni genç seçmen kitlesini değerlendirirken "Bir işin parçası olmayı, kararlara katılımı ve süreçlerin içerisinde olabilmeyi önemseyen bir gençlik ile karşı karşıyayız. Bu değişimlere uyum sağlayabilmek siyasi partilerin en çok zorlanacakları alan olacaktır." dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Eğitim ve Sosyal Politikalar Direktörü Prof. Dr. Atilla Arkan, 2023'te 5 milyon yeni seçmenin oy kullanacağına dikkati çekerek, "Yeni genç seçmen kitlesi kendisinden önceki kuşaklara göre oy kullanma davranışlarında çok daha esnek bir siyasal bakış açısına sahip. Oy kullanım tercihlerinde çok rahat bir şekilde farklı partilere ve kişilere oy verebilirler." dedi.
Arkan, Türkiye'de son yıllarda yapılan genel ve yerel seçimlerde genç nüfusun oranı ve siyasi partilerden beklentilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Seçimleri'nde 56 milyon 322 bin 632 olan yurt içi seçmen sayısının 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri'nde 57 milyon 58 bin 636'ya yükseldiğini anımsatan Arkan, "31 Mart seçimlerindeki seçmen sayılarına bakıldığında ilk defa oy kullanan seçmen sayısı yaklaşık 736 bin olmuştur. 18-29 yaş aralığındaki seçmenlerin tüm seçmenler içindeki oranının yüzde 25 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde gençlerin belirleyici bir kitle olduğu söylenebilir." ifadelerini kullandı.
Arkan, zorunlu eğitim süresi dikkate alınarak ilk defa oy kullanan kitlenin büyük bölümünün en az lise mezunlarından oluştuğuna dikkati çekti.
"2023'te 5 milyon yeni seçmen eklenecek"
Prof. Dr. Arkan, 2002 yılı ile kıyaslandığında bu sene seçimlerde oy kullanan 16 milyon seçmenin bulunduğuna işaret ederek, "2023'te ise seçmen sayısına yaklaşık 5 milyon kişi daha eklenecek. 2002 ile 2023 yılı kıyaslandığında oy kullanacak yeni seçmen sayısı yaklaşık 22 milyon civarında olacak. Bu, 2002 yılında oy kullanan nüfusun yaklaşık yüzde 60'ına denk gelmektedir." diye konuştu.
İstanbul özelinde de 2002 seçimlerinde 7 milyon 159 bin 151 olan seçmen sayısının 2019'da 10 milyon 560 bin 963'e çıktığını aktaran Arkan, 2023'te bu sayıya 1 milyon seçmenin daha ekleneceğini kaydetti.
Gençlerin teknoloji ile kolayca çok farklı bilgilere ulaşabildiğini, sosyal ilişkilerindeki "uyum" arayışından dolayı "çoğulcu bir toplum" tasavvuruna daha yakın olduklarını anlatan Arkan, "Gençlerin bu özellikleri siyasal iletişim süreçlerini doğrudan etkilemektedir. Yeni genç seçmen kitlesi kendisinden önceki kuşaklara göre oy kullanma davranışlarında çok daha esnek bir siyasal bakış açısına sahiptir. Oyları da kimlikleri gibi esnektir. Oy kullanım tercihlerinde çok rahat bir şekilde farklı partilere ve kişilere oy verebilirler." açıklamasında bulundu.
"İnsan hakları ve sosyal adalet onlar için önemli"
Çevre felaketlerinin gençler üzerinde önemli etkiler oluşturduğunu dile getiren Arkan, şöyle devam etti:
"Yeni nesil doğaya, yeşile, teknolojiye, hayvanlara ve çevreye düşkündür. İnsan hakları ve sosyal adalet onlar için önemlidir. Bu ilgileri onları sosyal hareketlere yönlendirmektedir. Sosyal hareketlerden de çözüm arayışıyla siyasete yönelmektedirler. Doğayı, hayvanları, şehri, çevreyi, insan haklarını koruyabilmek ve sosyal adalete katkıda bulunabilmek için siyasileşmektedirler.
Sonuç olarak bu gençler üzerinde 'kimlik siyaseti'nin belirleyiciliği sınırlıdır. Siyasal iletişim dilinin ve söylemin keskin, kavgacı, ötekileştirici ve katı tarzı gençlerin desteğini kaybetmek anlamına gelebilir. İletişim dilinin esnek, kuşatıcı, uzlaşıcı ve toplumsal uyumu inşa edici olması gençler için önemlidir."
"Bu değişime uyum sağlayabilmek siyasi partilerin en çok zorlanacakları alan"
"Bir işin parçası olmayı, kararlara katılımı ve süreçlerin içerisinde olabilmeyi önemseyen bir gençlik ile karşı karşıyayız. Bu değişimlere uyum sağlayabilmek siyasi partilerin en çok zorlanacakları alan olacaktır." değerlendirmesini yapan Arkan, gençler için en önemli reform alanlarının eğitim, istihdam ve yargı reformu olduğunu aktardı.
Mevcut siyasi partilerin hedef kitlesindeki genç seçmenlere yönelik yeni politikalar ve söylemler geliştirmelerinin önemine dikkati çeken Arkan, "Söylem ve politikalar geliştirilirken önceki seçim süreçlerinde kullanılan keskin, sınırları belli, dar söylemler yerine daha esnek, değişime ve zamanın ruhuna uygun söylemler seçilmesine dikkat edilmelidir." önerisinde bulundu.
Prof. Dr. Arkan, küresel bir değişim, dönüşüm ve belirsizlik sürecinden geçen yeni dünyada eskiden değerli bulunan kavramların değerini kaybettiğini belirterek, bunun eski ve yeni kuşaklar arasında çatışmalara sebep olduğunu söyledi.
Arkan, "Bu yeni süreçte eski siyasal dil ile gençlerin ikna edilmesi imkansız gibi görünüyor. Etkili bir siyasal dil kurabilmek için yeni dönemin özelliklerini okuyabilmek, gençlerin taleplerini belirleyebilmek gerekiyor. Yukarıdan aşağı doğru akan siyasi hareket, yeni dönemde aşağıdan yukarıya doğru hareket edeceğe benziyor." diye konuştu.
AA