Bilim insanları, İtalya'nın Pollino Milli Parkı’nda yaklaşık bin 230 yaşında olduğu sanılan bir çam ağacı tespit etti.
Live Science'ın haberine göre, Ecology dergisinde yayımlanan çalışmada, İtalya'nın Tuscia Üniversitesinden bilim insanlarının, milli parktaki eski bir koruda yaklaşık bin 230 yaşında bir ağaç bulduğu belirtildi.
Son üç yıldır çam üzerinde çalışan araştırmacılar, "Italus" adı verilen ağacın halkalarındaki eksik nedeniyle köklerinden radyokarbon tarihleme örnekleri aldı.
Çalışmanın liderlerinden Prof. Dr. Alfredo Di Filippo, "Ağacın iç kısmı toz gibiydi, hiç böyle bir şey görmedik. Pek çok yılı temsil eden en az 20 santimetrekarelik kısım eksikti.” dedi.
Çamın köklerinden ağaç halka sayılarını, farklı oranlarda büyüyen gövdede kalanlarla karşılaştıran araştırmacılar, Italus'un ilk halkasının M.S. 789'da oluştuğu tahmininde bulunarak ağacın yaşını hesapladı.
Avrupa’nın en eski ağacı, daha önce Yunanistan’da 2016'da bulunan 1077 yıllık bir çam olarak biliniyordu.
***
Okumak İçin Tıklayınız:
Tefekkür penceresi: Ağaçlardaki sistem hayret uyandırdı...
''Bütün insanlarımızı buraya davet ediyorum''
Bahar dahi bir çiçektir: Bahardaki haşir nümunelerine dikkat lâzımdır...
Risale-i Nur’u okuyan kâinat kitabını okuyabilir
Coğrafyacı gözüyle: Bol tefekkürlü geceler dilerim
Coğrafyacı gözüyle - 1
O dolunay
Tefekkürlük Ağrı Dağı
***
Tefekkür Penceresi...
Allah'ın Müzeyyin ((herşeyi eşsiz sanatıyla süsleyen, güzelleştiren Allah)) ve Cemil ((Sonsuz güzellik sahibi Allah)) isminin tarif edildiği Risale-i Nur'dan bir bölüm;
''...Eğer o yüksek hakikatleri yakından temâşâ etmek istersen, git, fırtınalı bir denizden, zelzeleli bir zeminden sor. “Ne diyorsunuz?” de. Elbette “Yâ Celîl, yâ Celîl, yâ Azîz, yâ Cebbâr“ dediklerini işiteceksin.
Sonra, deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor. “Ne diyorsunuz?” de. Elbette “Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ Rahîm“ diyecekler.
Semâyı dinle. Nasıl "Yâ Celîl-i Zülcemâl" diyor. Ve arza kulak ver. Nasıl "Yâ Cemîl-i Zülcelâl"diyor. Ve hayvanlara dikkat et. Nasıl "Yâ Rahmân, yâ Rezzâk" diyorlar. Bahardan sor. Bak, nasıl "Yâ Hannân, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Kerîm, yâ Lâtif, yâ Atûf, ya Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin" gibi çok esmâyı işiteceksin. Ve insan olan bir insandan sor. Bak, nasıl bütün Esmâ-i Hüsnâyı okuyor ve cephesinde yazılı; sen de dikkat etsen okuyabilirsin. Güya kâinat azîm bir musika-i zikriyedir. En küçük nağme, en gür nağamâta karışmakla, haşmetli bir letâfet veriyor. Ve hâkezâ, kıyas et.''
Sözler, 24. Söz, Birinci Dal - Devamını Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/sozler/#534
***
"Ne kadar güzeldir" deme!
''Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mânâ-yı harfiyle ((bir şeyin kendisini değil de, san'atkarını, ustasını, sahibini bilip tanıtan mana)) sev; mânâ-yı ismiyle ((birşeyin bizzat kendisine bakan ve kendisini tanıtan manası)) sevme. "Ne kadar güzel yapılmış" de. "Ne kadar güzeldir" deme. Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü, bâtın-ı kalb âyine-i Sameddir ve Ona mahsustur.''
Risale- Nur, Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf
Risale-i Nur'dan Sözler isimli eserden 32. Söz'ü okumak için tıklayınız;
http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/sozler/#962
AA