Çağrı... Tekrar tekrar izlenmiş olsa da, yine de her izleyişte izleyiciyi derinden sarsmayı başaran, sinema tarihinin başyapıtları arasıda yerini almış ünlü bir film. İslam’ın doğuşunu ve yayılmasını anlatan bu film, 24 yıldır sinema izleyicisini derinden sarsıyor…
Ve Çağrı, Ömer muhtar filmi ile birlikte Batı’da İslamiyet’i tanımayan pek çok insana dinimizin ne adına savaştığını ve sıkıntılar çektiğini gözler önüne sererken, pek çok Müslüman’ın da hayallerinde canlandırdığı karakterleri beyaz perdede görmesine vesile olmuştu.
Mustafa Akkad, aslen Suriyeli olmasına rağmen Amerika’da yaşıyordu… Hollywood’un uzağındaydı ama yaptığı filmler, onun o dünyanın en büyük yönetmenleri arasında sayılmasını engellemiyordu.
Üstelik başrol kahramanları filmde görünmediği halde büyük bir başarı sağlamış şaheser olan Filmin yönetmeni Mustafa Akkad bu büyük başarıyı yakalarken şüphesiz çok büyük zorluklar yaşamıştı. Ve terör onu aramızdan koparıp aldı.
Ürdün’de düzenlenen otel saldırılarında yaralanan ünlü Suriyeli film yönetmeni Mustafa Akkad tedavi gördüğü hastanede 11 Kasım 2005’te vefat etti. Onunla birlikte kafasında canlandırdığı iki büyük filmin projesi de hayata veda etti.
Mustafa Akkad, ölümünden kısa bir süre önce İstanbul’da Kanal 7’nin sorularını cevaplamış ve hayata geçirmeyi düşündüğü iki büyük projeyi açıklamıştı. Sinefesto'dan Serkan Baştimar, o tarihi görüşmede yönetmenin söylediklerini paylaştı:
Çağrı filmi fikri nasıl oluştu?
Çocuğum olunca şöyle bir duyguya kapıldım: Çocuklarıma dinlerini öğretmeliyim dedim ve sorumluluğumu hatırladım. İşte Çağrı projesi böyle ortaya çıktı. Hem kendi çocuklarımın, hem de başka çocukların geleceği için. Ama bu hiç kolay olmadı. Çünkü Hollywood’da Antony Quin’in başrolde oynadığı bir İslami film yapmak gerçekten zordu. Çünkü Hollywood geleneğinde İslam’a dair her şey çirkin…’
Peki film, nasıl bir tepkiyle karşılandı? Çağrı’nın etkisi ne oldu?
Tepkiler olağanüstüydü… Binlerce kişi Müslüman oldu… Özellikle Amerika’da siyahlar arasında İslam hızla yayıldı.. Elhamdülillah etkisi çok büyük oldu. Şu anda bile bütün dünya televizyonları filmi yayınlıyor. Üniversiteler, video klüpleri filme büyük önem veriyor.
Peki Çağrı, sizce neden bu kadar etkili oldu?
Özellikle Amerikan kamuoyunu dikkate aldım. Onlara kendi mantıkları ve dilleriyle hitap ettim. Filmde Hristiyanlıkla İslam arasındaki ilişkiye, Hz. Meryem’e vurgu yaptım. Sahneleri bu mantıkla çektim…
Ve yıllardır konuşulan bir söylenti… Filmin başrol oyuncusu ve filmde Hz. Hamza’yı canlandıran Antony Quin, Müslüman oldu mu?
‘Antony Quin, İslam’dan çok etkilendi.. Çekimler bittikten sonra bana şunu söyledi: ‘Ben Müslüman olmadım ama İslam dinine artık daha çok saygı duyuyorum. Çok etkilendim’…
ABD ORDUSU OPERASYON İÇİN ÇAĞRI’YI İZLEDİ
Mustafa Akkad, bu arada, yakın zamanda gerçekleşen ve gündeme gelmeyen bir olayı da anlattı.. Amerikan ordusu, Afganistan operasyonunda Çağrı’nın kasetlerini izlemiş…
‘Amerikan Ordusu, Afganistan’a girmeden önce Çağrı’nın tam yüz bin video kasetini aldı. Askerler filmi, İslam hakkında bilgi almak amacıyla izledi…’
Çağrı’da filmin baş kahramanı yani Hz. Muhammed görünmüyor… Buna rağmen film baştan sona ilgiyle izleniyor… Mustafa Akkad, ‘Baş kahramanın görünmediği bir filmi çekmek zor almadı mı?’ sorusunu bakın nasıl cevaplıyor…
‘Çok zor oldu… Sadece baş kahraman değil, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali…. Hiç biri yok. Hatta Hamza, diğerleri olmadığı için var… Müslümanlar izlerken, Hz. Muhammed’in yokluğundan dolayı bir sıkıntı çekmediler… Ama yabancılar için bu bir sorundu. Bir de metnin Ezher Üniversitesi tarafından onaylanması gerekiyordu. Çok zorlandım. Ama mutluyum, mesaj yerine ulaştı…’
Peki Hz. Muhammed ve diğer İslam büyükleri, filmde neden gösterilmedi?
İslam alimleri, buna onay vermiyorlar. Ama verseler bile ben o yüce kişiliği göstermezdim. Bunun doğru olmadığına ben de inanıyorum. Sadece Hz. Muhammed’i değil, Hz. İsa’nın, Hz. Musa’nın da canlandırılmasını onaylamıyorum. Onları göstermek, onların yüceliklerini gölgeler. Ben yaptığımdan memnunum.’…
Yönetmen Mustafa Akkad, Çağrı’yla ilgili çok ilginç anılar da anlattı..
İşte onlardan biri…
‘Hz. Hamza’yı şehid eden Vahşi rolünü, kaldığım otelde çalışan elektrik teknisyenine verdim. ‘Filmde rol alır mısın?’ dedim, kabul etti.. Hz. Hamza’yı öldürecekti. Biraz eğitim verdik. Ve öldürme sahnesini çekiyoruz. Kameraları yerleştirdik, figüran oyuncular, yani askerler yerlerini aldılar. Rol gereği Vahşi, askerler arasından sıyrılacak ve Hamza’yı öldürecekti. Ama bunu bir türlü yapamadı. Askerleri oynayanlar, Vahşi’nin aralarından geçmesine izin vermiyorlardı… Filme kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki, Hamza’yı öldürecek diye Vahşi’nin aralarından geçmesine izin vermiyorlardı. Sahneyi tam beş kez çekmek zorunda kaldık. Sonunda askerler oyuncuları zor ikna ettim…’…
Ve filmde Vahşi’yi canlandıran elektrik teknisyeninin başına gelenler…
Mustafa Akkad, çok ilginç anısını bakın nasıl anlatıyor…
‘Film bitti.. Tüm dünyada gösterildi.. Aradan bir yıl geçti. Bir gün telefonum çaldı. Açtım, ‘Ben Çağrı’da Vahşi’yi oynayan Salim’ dedi.. ‘Ooo ne yapıyorsun’ dedim. Bana çok kızgındı. ‘Allah’ından bulasın, hayatımı perişan ettin’ dedi… ‘Ne oldu’ dedim. Anlattı: ‘Sokakta yürürken insanlar lüzüme tükürüyor. Sokağa çıkamaz oldum. İşimden atıldım. Hamza’nın katili diye kimse iş vermiyor.’ dedi…’
Holywood’da çekilen ve tüm dünyayı kasıp kavuran pek çok film insanlık anlayışlarını derinden etkiliyor… Bu filmlerde, İslam ve Müslümanlar, genellikle ‘olumsuz’ bir imajla çıkıyor seyircinin karşısına…Nedir bu filmlerin mantığı?
‘Amerikan sinemasında Müslümanlar, hep çirkin bir tipleme ile canlandırılır. İslam’ı bir terör dini gibi göstermeye çalışıyorlar. Bunda Holivud’a egemen olan Yahudi etkisinin rolü büyük..’…
Peki o dünyada İslam için olumlu filmler çekmek nasıl mümkün olabilir?
Bütün iş parada. Ben para buldum Çağrı’yı çektim, Ömer Muhtar’ı çektim. Finans olursa sorun kalmaz. Finans sorununu İslam dünyasının çözmesi gerekir.
Peki Ömer Muhtar projeniz nasıl oluştu?
Bir sinema filmi olarak Ömer Muhtar’la gurur duyuyorum. Bu filmde sinema sanatının tüm inceliklerini kullandım.
Bu filmde en etkilendiğiniz sahneler hangileri oldu?
Ömer Muhtar’ın tutuklanarak hapiste elleri kelepçeli olduğu bir sahne var. Bu şekilde abdest almaya çalışıyor. Arka planda ezan sesi var. Ömer Muhtar’ın yanı başında ise bir İtalyan subay nöbet tutuyor. Bu sahne bence çok etkileyici oldu..
Filmdeki etkileyici ikinci sahne ise Ömer Muhtar’ın idam sahnesinde, idam gerçekleşince kadınların zılgıt çekmesi… Bu sahneden dolayı Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah beni kutladı. Çünkü o, şehadetin üzülecek bir şey değil sevinilecek bir şey olduğuna inanıyor. Nasrallah, oğlunu İsrail askerleri öldürdüğünde taziyeleri değil kutlamaları kabul etmiş…’
Yeni projeleriniz var mı?
İki projem var. Selahaddin Eyyubi filmi ve İstanbul’un fethi… İstanbul’un fethi, farklı dinlerin bir arada özgürce yaşadıkları Osmanlı’yı anlatan bir film olacak. Hangisi için para bulursam, onu önce yapacağım.
Ne yazık ki bu iki muhteşem proje artık Akkad’ın izinden gidecek yeni kuşak müslüman yönetmenlerin boyun borcu olarak kaldı. Bir anlamda bu iki film İslamiyet’in görkeminin Batı medeniyetine anlatılabilmesi için ünlü yönetmenden yeni kuşak sinemacılara bir vasiyettir…
Kaynak: Haber 7, 11 Kasım 2005’te Akkad’ın ölümünün ardından yayımlanan röportaj