04 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

MİGRENİN SEBEPLERİ

Selçuk Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emine Genç, migren ağrılarının sıklığının ve şiddetinin açlık, uykusuzluk, üzüntü, stres ve yiyecek gibi farklı sebeplere göre değiştiğini söyledi.

Düzensiz yemek yeme ve sıvı tüketmenin migrenin tetikleyici sebepleri arasında olduğunu ifade eden Genç, ‘’Bu rahatsızlığı tetikleyen faktörler kişiden kişiye değişebilir. Bazı kişilerde migrenin çikolata yemekle ilgisi olduğu dahi söylenir. Eskitilmiş kaşar peynirleri tiramin, salam ve sucuk gibi yiyecekler nitrit içermelerinden dolayı migren hastalığını ortaya çıkarabiliyor. Migren hastaları, migreni tetiklediğini bildikleri yiyecekleri kesinlikle tüketmemeli. Bunun haricinde hayatlarını kısıtlamalarına gerektirecek bir durum yok’’ diye konuştu. Migrenin sıklığının azaltılması için düzenli yemek yenmesi ve düzenli yaşanması gerektiğine dikkati çeken Genç, ‘’Sakin ve düzenli ruh haline sahip olmak migren için olumlu faktörlerdir. İlâçlar kesildikten sonra migren ağrıları tekrar başlayabilir. Bu ilâçla da ilâç dışı yöntemlerle de öyledir’’ dedi.

04.05.2010


Migren hapları zamanla baş ağrısı yapıyor

Selçuk Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emine Genç, migrende kullanılan ağrı kesici hapların zamanla farklı baş ağrılarına sebep olduğunu bildirdi.

Yrd. Doç. Dr. Genç, migrende daha çok kalıtımsal faktörlerin rol oynadığını, migren sebebiyle baş ağrısı çeken çoğu hastanın zaman zaman ‘’Beynimde tümör mü var?’’ diye endişeye kapıldığını söyledi. Migren ağrılarının ilk olarak başın bir bölümünde başladığını ifade eden Genç, ‘’Migren başın bazen sağ tarafında, bazen de sol tarafında kendini gösterir. Migrenin zonklayıcı etkisi var. Bu da ataktan atağa değişebilir. Kalp atışları gibi şakaklarda ve başta zonklama hissedilir’’ dedi. Yrd. Doç. Dr. Genç, migren ağrısının belirli bir nedeni olmadığını, özel bir baş ağrısı türü olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

‘’Migren atakları çeşitli sıklıklarda kendini gösterir. Kimi migren hastalarının yılda bir kez migren baş ağrısı tutar ama kimi hastaların haftada 2 veya 3 kere baş ağrısı tutar. Baş ağrıları sık tekrarlanıyorsa bu sıklığı azaltacak tedavi uygulanır. Bu da bazı ilâçların her gün düzenli olarak alınmasıyla başarılabilir. Bazı hastalıkların belli ilâçlarla tamamen tedavisi olur ancak migren ilâçla tamamen tedavi edilebilecek bir hastalık değildir. Önerdiğimiz ilâçların düzenli kullanılmasıyla migren ağrıları seyrekleştirilebilir.’’

AKUPUNKTUR TEDAVİSİ VE MİGREN

HastalarIn çok sordukları yöntemlerden biri olan akupunkturun uygulanması halinde de migren ağrılarının tekrar etme ihtimali bulunduğunu kaydeden Genç, şöyle konuştu: ‘’Ağrı kesici ilâçlar baş ağrılarında sıkça kullanılır. Hasta ağrı kesici ilâçla rahatlayabiliyor. Migren rahatsızlığı olanlar sıklıkla ağrı kesici kullanıyor. İlerleyen zamanlarda bu ağrı kesicilere bağlı baş ağrısı sorunu ortaya çıkıyor. Üstelik bu ağrı kesiciler, migren hastalarının hekime başvurmasını geciktiriyor. Baş ağrıları ortaya çıkınca gecikmeden mutlaka hekime başvurulmalı.’’

04.05.2010


Ev kadınlarının hastalığı

Medİcal Park Göztepe Hastane Kompleksi Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatih Parmaksızoğlu, kadınlarda özellikle menopoz, gebelik, loğusalık gibi hormonal değişim dönemlerinde ellerde uyuşma şikayeti ile ortaya çıkan ve bilek siniri sıkışması olarak tanımlanan, ‘’Karpal Tünel Sendromu’’nun ev işi yapan kadınlarda görüldüğünü söyledi.

Doç. Dr. Parmaksızoğlu, kısaca bilek siniri sıkışması olarak tanımlanan hastalık hakkında bilgi vererek, hastalığın en belirgin bulgusunun sabahları bir veya iki elde görülen şiddetli uyuşma olduğunu söyledi. Sabah uyuşmasına koldan omuza yayılan ağrının eşlik ettiğini ve hastalık ilerledikçe bu uyuşmaların gündüz de devam edecek şekilde yerleşik bir hal aldığını anlatan Doç. Dr. Parmaksızoğlu, şunları kaydetti: ‘’Hastalık, kadınların hormonal değişim dönemleri olan menopoz, gebelik, loğusalık, hormon tedavisi gibi dönemlerinde artış gösteriyor. Sendrom, özellikle ev işi yapan kadınlarda ve bankacılarda görülüyor. Hasta zaman içinde dikiş, yün örme gibi ince beceriler gerektiren işleri yapmakta zorlanır, elinden eşyalar düşmeye başlar. İ

04.05.2010


Önce doğru ekmek

İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, ‘’doğru ekmeği’’ seçmenin çok önemli olduğunu belirterek, ‘’Ekmek, sadece karın tokluğu için yenmemelidir.

Ekmek, gerek vitamin gerek mineral gerekse de protein ve karbonhidrat anlamında beslenme gereksinimi de eksiksiz karşılamalıdır’’ dedi. Doğru ekmek seçimini anlatan Prof. Dr. Boyacıoğlu, Türkiye’de daha çok ‘’beyaz ekmek’’ tüketildiğini söyledi. Boyacıoğlu, ancak beyaz un üretimi sırasında buğday tanesinin, vitaminler ve minerallerce zengin en dış kepek tabakasının bir kısmının unun kalitesini iyileştirmek için öğütme işlemi sırasında uzaklaştırıldığını, aynı zamanda unun acılaşmaya başlamasına neden olabilen yağ içerdiğinden E vitamini içeren kısmın da uzaklaştırıldığını vurguladı.

04.05.2010


Sanayileşme astım hastalığını tetikliyor

Sanayİleşmeyle birlikte çevrenin kirlenmesi, tabiattan uzaklaşması gibi tesirlerin, astım hastalığını tetiklediği belirtildi.

Uzmanlar, yapılan çalışmalarda sanayinin yaygın olduğu ülkelerde astım görülme sıklığının diğer ülkelere oranla daha yüksek olduğunu bildirdi. Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Alerji Klinik Şefi Doç. Dr. İlknur Bostancı, astımın hava yollarının daralması ve artan duyarlılığı ile karakterize tekrarlayan nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışma hissi ve hışıltı ile kendini gösteren bir hastalık olduğunu söyledi. Her geçen gün hızla artan sanayileşme, steril yaşam, aşırı kimyasal kullanımı ve doğal olmayan gıda tüketimiyle birlikte astım hastalığını tetiklediği belirten Bostancı, ‘’Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre yaklaşık 300 milyon insan astımdan etkilenmektedir. 2005 yılında 255 bin insanın ölüm nedeni astım olarak bildirilmiştir’’ dedi.

04.05.2010


Sivilceler gençleri toplumdan uzaklaştırıyor

UzmanlarIn, ‘Duygularımızın ifade yeridir ve ruhumuzun aynasıdır’ diye tanımladığı deride zaman zaman çeşitli hastalıklar meydana gelebiliyor.

Bazı kozmetik ürünlerin de ergenlik döneminde sivicelere davetiye çıkardığını belirten uzmanlar, “Neredeyse bütün cilt hastalıkları gerginlik, üzüntülü ve sıkıntılı olaylar sonrasında ortaya çıkmakta veya stresten etkilenmektedir” ikazında bulunuyor. Bursa Ren Tıp Merkezi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Neval Bayazit, özellikle yüzün, sosyal bir ortama girildiğinde ilk dikkat çeken bölge olduğu için yüzde ortaya çıkan en ufak bir sivilce ve lekenin kişiyi rahatsız edebileceğini söyledi. Bayazit, bu sebeple ergenlik sivilcelerinin, özellikle dış görünüşün çok önemli olarak algılandığı ergenlik çağında önemli psikolojik sıkıntılara yol açtığını kaydetti.

Bu sivilcelerin, gençlerin toplumdan uzaklaşmasına, kendilerine olan güvenlerinin azalmasına sebep olabildiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Bayazit, “Ergenlik sivilceleri, derideki yağ bezlerinin kronik, iltihaplı bir hastalığıdır. Genellikle yüzde olmak üzere, göğüs, omuzlar, sırt ve hatta kalçada da ortaya çıkabilen, içi yağla dolu siyah veya beyaz renkte kabarıklıklar, kızarıklıklar, içi iltihap dolu sivilceler veya daha ileri formdaysa deri altında bezelye büyüklüğünde, kırmızı, sert kitleler halinde görülür. Yağ bezlerinin fazla yağ salgılaması ve yağ bezi kanallarının deriye açılan kanallarının tıkanması nedeniyle ortaya çıkar. Burada Propionobacterium acnes isimli bir bakteri de olaya iştirak etmektedir. Bu mikrobun salgıladığı bazı maddeler, iltihap yapıcı hücreleri buraya çekerek ciltte tıkalı olan yağ bezlerinde şişmeye ve iltihaplanmaya yol açmaktadır. Sivilce oluşumuna ayrıca hormonlar da iştirak etmektedir. Yumurtalık, testis, böbreküstü bezleri ve tiroidden salgılanan hormonlar cildin yağ salgısına etki edip, sivilce oluşumu üzerine etki etmektedir” dedi. Ergenlik döneminde hiç sivilcesi olmayan birinde 20- 30 yaşlarında birden bire sivilce çıkmaya başlaması erişkin aknesi olarak adlandırılır. Çenede, yanaklarda, adet öncesi alevlenmeler yapan, ağrılı, kırmızı şişlikler halindedir. Bu kişilerde mutlaka kan hormon, hormon bağlayıcı protein düzeyine bakılmalı ve polikistik over sendromu açısından ultrasonografi tetkiki yapılmalıdır.”

04.05.2010


Kanser hücreleri “yenilenmeyi unutacak”

ABD’de kanser hastalığı konusunda araştırmalar yürüten Dr. Cem Cüneyt Elbi, hastalığın tedavisinde çığır açacak yöntem üzerinde çalışıyor.

Dr. Elbi’nin yönteminde kanser hücreleri ‘’yenilenmeyi unutarak’’ kendi kendilerini yok edecek. Çalışmaları ile ilgili bilgi veren MSD Araştırma Laboratuvarı Biyoloji Programı Sorumlusu Elbi, insan vücudundaki hücrelerin DNA’larının her gün yenilendiğini, insan yaşamının bu sayede normal seyrinde sürebildiğini belirtti.

04.05.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım