Görüş |
‘Her suale cevap verilir’
“Şarkın yalçın kayalıklarından, bir ateşpâre-i zekâ, İstanbul afakında tulu etti.” İstanbul’a gelmeden evvel ‘Nerede okuma programı yapalım?’ diye istişare ettik. Nihaî karar gereği; Üstadın İstanbul’a gelir gelmez ulemayı münazaraya dâvet ettiği ve ikametgâhının kapısına ‘Burada her müşkül halledilir, her suâle cevap verilir; fakat sual sorulmaz’ levhasının asıldığı ve İstanbul’a grup grup gelen ulemanın suallerini cevaplandırdığı Şekerci Hanın bitişiğindeki ‘Şekerci Hanımıza’ İzmirli gençlerle, Üstadın tasarrufunun devam ettiği mânevî atmosfere adımlarımızı attık. İki grup olarak düzenlemiş olduğumuz programı bihakkın ifa etmek için kardeşlerimizle birlikte müşküllerimizi halletmek, şek ve şüphelerimizi izale için dem ve damarlarımıza karışırcasına okuduk ve okuduk. Okudukça insan sanki kendisini hayalen o atmosferin içerisinde hissedercesine başka bir hâlet-i ruhiye ile okuyordu. Okudukça okuyor, okundukça o hissediliyordu. Biz sordukça Üstad cevaplandırıyordu sanki. Bu programda ilk defa kitap bitiren kardeşlerimiz olduğu gibi ilk defa katılan kardeşlerimiz de vardı. Son gün de İstanbul’u gezerek, okuma programına hâtime çektik… Ve ayrılık vakti geldiğinde hüzün sardı bütün benliğimizi. Başka bir programda buluşmak üzere diyerek Şekerci Hanından ayrıldığımız gibi İstanbul’a da veda eyledik. Ama Üstadım sana veda eylemedik. Çünkü her gittiğimiz yerde ve her mekânda Risâleleri açtıkça yine seninle olacağımızı ve her müşkülümüzü halledeceğini bildiğimiz için seninle kitaplarımızı birlikte götürdük. Elveda ey şehr-i yâr! (Garip bir tevafuktur ki; iki gruba katılanların toplamı İstanbul’un plâkasına tevafuk etmişti.)
ABDULBASİR ŞEKER- |
07.02.2010 |