Haberler |
SICAKLAR ARTTI, YAYLA ZAMANI GELDİ |
DOĞU Karadeniz’de, Türklerin tarih sahnesine çıktığı andan itibaren konar göçer hayat tarzlarının bir sonucu olarak ortaya çıkan ve Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan yaylalara göç etme geleneğinin en önemli unsuru olan küçükbaş hayvanların sürüler halinde yaylalara götürülmesi devam ediyor. Göç sırasında, birkaç ay önce dünyaya gelen koyunların kuzuları, keçilerin yavruları olan oğlaklar, boynuzları ve kuyrukları süslenen, boyunlarına zil ve kelekleri takılan keçi ile koyunlar, sürüler halinde ve çoğunlukla yaya olarak yaylaya götürülüyor. Bu tarihi yolculuğa ilk kez çıkan minik bir oğlak ise yaklaşık 2 ay önce Trabzon’un Maçka ilçesindeki Coşandere köyünde dünyaya geldi. Kafası siyah vücudunun diğer bölümleri beyaz olduğu için ‘’Karabaş’’ ismi verilen minik oğlak, bir süre köydeki çayırlarda beslendikten sonra sahibi Hasan Altıntaş tarafından önce aynı ilçedeki Samandıra Mezrası’na sonra yaylaya götürüldü. Minik oğlağın sahibi Hasan Altıntaş, 35 yıldır çobanlık yaptığını, havaların ısındığı yaz ayının başında hayvanlarına otlak bulmak için Mayıs ayının sonunda yayla yolculuğuna başladıklarını söyledi. Yaylaya gitmeden önce nisan ayında çıktıkları mezrada 1 ay kaldıklarını anlatan Altıntaş, Mayısın 20’sinde ise yaylalara göç ettiklerini belirtti. Altıntaş, ‘’Mezra yaylaların biraz daha aşağısı, burada kaldıktan sonra yaylaya çıkıyoruz. 4,5-5 ay yaylada kalıyoruz, sonra yeniden önce mezraya, ardından da köye iniyoruz’’ diye konuştu. Göç sırasında kullanılan Doğu Karadeniz’in yaylalarına giden yollar, dere kenarları, dağların etekleri ve yemyeşil ormanlarda kuzu ve oğlak melemeleri ile köpek havlamaları duyuluyor. Zaman zaman ve özellikle gece saatlerinde, söz konusu yollardaki sürücüler için trafik kazası tehlikesi oluşturabilen küçükbaş hayvan sürüleri, yolculuk sırasında bazen kısa süre yayla ile köyler arasındaki mezraalarda konaklıyor. Mezraadaki konaklamanın ardından küçükbaş hayvan sürüleri, sahiplerince otlakların daha bol olduğu yaylalara götürülüyor. Her yıl mayısın sonu ile haziranın başında küçükbaş hayvanlarla yapılan bu göç ile yaylalara çıkan hayvancılar, kış mevsiminin başlamasıyla kendilerini uyaran ‘’var git’’ çiçeklerinin sesini dinleyerek hayvanlarıyla rakımı alçak olan alanlara iniyor. Hayvanlara otlak bulmak için yapılan ve rakımı az olan alanlardan yaylaya ya da yayladan az rakımlı köylere doğru yapılan bu gelenek, hayvancılıkla uğraşan insanların hayat tarzını oluşturuyor. Hayvanların beslenmesi için gerekli olan bu göç yüzünden hayvancılıkla uğraşan insanlar da hayatlarının yaklaşık 4-5 ayını yaylada, diğer kısmını köy ya da deniz seviyesine yakın olan evlerinde geçiriyor. Hayatlarını koyun ve kuzuların hayat şekline göre belirleyen bu insanlar, yayla göçü öncesi, yayladaki evlerinde (kelif) kendilerine gerekli olan yiyecek ve eşyayı hazırlıyor. Bu eşyayı genellikle kamyonlar, zaman zaman da at sırtında yaylalara götüren Doğu Karadeniz’deki hayvancılar, kışın yaklaşmasıyla tarihte ‘’yaylak’’ olarak bilinen yaylalardan eskiden ‘’kışlak’’ olarak adlandırılan kışlık yerleşim yerlerine dönüyor. Trabzon/aa |
16.06.2009 |