Haberler |
Allah bu acıyı kimseye yaşatmasın |
Menderes, “Allah hiç kimseye yaşatmasın ve bunun nasıl bir acı olduğunu da hiç kimse yaşayarak öğrenmek durumunda kalmasın” dedi. 27 Mayıs’tan sonra Yassıada’dan İmralı’ya kadar geçen 15 ayın işkence, İmralı’daki üç idamın ise cinayet olduğuna dikkat çeken Menderes, babasının idam edildiği haberini radyodan öğrendiğini söyledi. Aydın Menderes, Yassıada’nın ‘Demokrasi Adası’ olma taleplerini de desteklediğini, bunun gelecek nesiller için gerekli bir girişim olacağını kaydetti. Demokrasİ tarihine kara bir leke olarak geçen 27 Mayıs darbesinin üzerinden tam 49 yıl geçti. Türk halkı, Başbakan Adnan Menderes ve 2 bakanın idam edilmesini unutamıyor. Bu acıyı en çok hissedenlerin başında ise rahmetli Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes geliyor. 27 Mayıs’tan sonra Yassıada’dan İmralı’ya kadar geçen 15 ayın işkence, İmralı’daki 3 idamın ise cinayet olduğuna dikkat çeken Menderes, babasının idam haberini radyodan öğrendiğini söyledi. Babasının idamının bir cinayet olduğunu vurgulayan Aydın Menderes, ölüm haberini aldığında yaşadığı acıyı ise şöyle tarif etti: “Bir insan en yakınını fevkâlede haksız bir şekilde darağacında ve bir cinayet şeklinde kaybederse; insanlar ne hissederlerse, nasıl bir acı duyarlarsa, sanki bir el göğüslerini yarmış ciğerlerini oradan koparmışcasına belki daha büyük bir acı duyarlarsa hepimiz böyle bir acı duyduk. Allah hiç kimseye yaşatmasın ve bunun nasıl bir acı olduğunu da hiç kimse yaşayarak öğrenmek durumunda kalmasın.” Büyük bir adamın Adnan Menderes’in oğlunun nasıl bir metanet ve vakarla davranması gerekiyorsa öyle davrandığını aktaran Menderes, Allah’a, kadere inanmış bir insanın, sabır ve tevekkül neyi gerektiriyorsa ona inandığını kaydetti: “Ayakta durmamız gerekiyordu, başımızı dik tutmamız gerekiyordu. Zaten annem ve rahmetli 2 ağabeyim ve ben buna karar vermiştik. Birbirimize sarılmış ve tutulmuştuk.” diyen Menderes, “Kaldı ki milletimiz bu acıyı sadece o gün ya da o günleri takip eden günler ve senelerde değil, 48 sene sonra bugüne kadar hiç unutmamış ve bu büyük acıyı bizimle Menderes ailesiyle paylaşmıştır. Büyük sevinçler paylaşarak büyür, büyük acılar tamamen ortadan kalkmasa da bölüşüldükçe daha dayanılabilir hale gelirler.” diye konuştu. Yassıada’nın ‘Demokrasi Adası’ olma taleplerini de değerlendiren Aydın Menderes, bu tür arayışları, girişimleri bütünüyle desteklediklerini vurguladı. Menderes, taleplerin olumlu bir düşünce olduğuna dikkat çekerek, “Zaten milletimiz Yassıada ve İmralı’da olanları unutmayacaktır. Bugüne kadar da unutmamıştır. Orada olanların acısını aziz milletimiz, dünya durdukça içinde hissedecektir. Ancak bunun yanısıra gerek milletimizin bu hassasiyetine hürmeten, gerekse bundan sonraki nesillere millî iradenin egemenliği uğrunda, demokrasi uğrunda Türkiye’nin ne büyük acılar çektiğini bir şekilde anlatılması açısından bu ve benzer girişimlere mutlaka büyük ihtiyaç vardır. Bundan dolayı da tümünü destekliyorum.” diye konuştu. Aydın Menderes, Türkiye’nin darbeci zihniyetinden kurtulamadığını doğrulayarak, 27 Mayıs’tan önce hem de 10 yıllar önceden itibaren Türkiye’de darbeciler ve darbeci düşüncenin olduğunu söyledi. 27 Mayıs’tan sonra da darbelerin devam ettiğini anlatan Menderes, irili ufaklı pek çok askeri müdahale yaşandığını hatırlattı. Menderes, şunları kaydetti: “Ancak günümüze baktığımız vakit, ben Türkiye’nin henüz tam demokratik bir ülke olmasa da hukuk devleti olma niteliğini henüz tam olarak kazanamamış olsa da; bu yolda önemli dönemeçlerden geçtiği kanaatindeyim. Türkiye’nin yolu demokrasi ve hukuk devleti için, bir başka ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’da yazılı bütün nitelikleri açısından değişmez bir istikamete girmiş bulunmaktadır.” Ankara / cihan Yassıada’ya demokrasi çıkarması Kendİlerİnİ ‘’Genç Siviller’’ olarak adlandıran grup, 1960 askeri müdahalesinin 50. yıldönümünde, Yassıada’nın ‘’Müze, enstitü ve sivil toplum merkezi’’ yapılması amacıyla vapurla adaya giderek anma etkinliği düzenledi. Yassıada’da yargılanmış kişilerin birinci derece yakınlarını da taşıyan vapur, Kabataş İskelesi’nden hareket ederek, Kadıköy’e uğradı. Buradan da yolcu alan vapur, Yassıada’ya gitti. Etkinlik çerçevesinde, Yassıada’da, yargılamanın yapıldığı spor salonunun önünde toplanan grup adına açıklama yapan Turgay Oğur, ‘’Yaşadığımız bu ilk darbenin 50. yıldönümüne 1 yıl kala, Yassıada darbelerle yüzleşeceğimiz bir müze, demokrasi çıtamızı yükseltecek çalışmaların yapılacağı bir sivil toplum enstitüsü, uluslararası çapta etkinliklerin yapılacağı bir sivil toplum merkezi olsun. Yassıada, yeni bir dönemin simgesi, demokrasi adası olsun’’ dedi. Celal Bayar’ın torunu Emine Gürsoy Naskali de ‘’Bu salona ilk defa adım atıyorum. İçimde büyük bir acı ve burukluk var. Bu salonda yaşanmaması gereken olaylar yaşandı. Tarihimiz açısından büyük bir kara lekedir. Üzüntü duyuyorum’’ diye konuştu. Tevfik İleri’nin oğlu Cahit İleri ise, ‘’Babam, bu salonda azgın seyircilerin, hukuk bilmez savcı ve hakimlerin önünde elinden geldiğince kendini müdafaa etmeye çalışmıştır. Yaptığı müdafaa sadece şerefini, namusunu korumak çabasıylaydı. Burada bu bağlamda savcıya, ‘istediğin kadar başımızla oynayabilirsin ama asla namus ve şerefimizle oynatmayacağız. Son nefesimize kadar bunun mücadelesini vereceğiz’ dedi. O ve arkadaşları bunu yaptılar. Bu çirkin salonun çirkin hakimleri onları mahkum ettiler ama o kadar. Milletin vicdanında umarım Allah’ın gözünde de onların hepsi tertemiz’’ diye konuştu. Konuşmaların ardından, ‘’Genç Siviller’’ grubu, ellerinde ‘’Yassıada demokrasi adası olsun’’ yazılı dövizler taşıdı. İstanbul / aa |
26.05.2009 |