Haberler |
Afrika’da bile Askerî Yargıtay yok |
Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, dünyanın hiçbir ülkesinde, Afrika ülkeleri dahil, Askerî Yargıtay olmadığını, bunun Türkiye’ye has bir durum olduğunu kaydetti. Anayasa değişikliği çalışmalarına da değinen Selçuk, “Anayasanın şuradan ya da buradan çekilmesi ile bu iş olmaz” dedi. BU ANAYASA DÜZELTİLEMEZ
Selçuk şöyle konuştu: “Bu Anayasa düzeltilemez, sağından solundan çekiştirerek bir fayda elde edilemez. Ne kadar değiştirirseniz değiştirin, bu anayasanın ruhunu değiştiremezsiniz. 1982 Anayasası devleti koruma amacıyla yapılmıştır. Devlet esas, insan ikinci plandadır. Oysa devlet, insana hizmet için vardır.”
YARGITAY Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, yargının özerkliğinden bahsetmenin mümkün olmadığını vurgulayarak, dünyanın hiç bir ülkesinde Afrika ülkeleri dahil ‘’Askeri Yargıtay’’ın olmadığını bunun Türkiye’ye has bir durum olduğunu kaydetti. Anadolu Düşünce Grubunun davetlisi olarak Gaziantep’e gelen Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Selçuk, ‘’Demokrasi ve Türkiye’’ konulu bir konferansa katıldı. 119 ülkenin çok partili rejimle yönetildiğini ifade eden Sami Selçuk, bunun var olan ülkelerin yüzde 62’sine denk geldiğini söyledi. 11 Eylül sonrasında dünyanın bir bocamala süreci yaşadığını ifade eden Selçuk, ‘’Hiçbir halk artık kapalı rejim istemiyor. Türkiye’de de kapalı rejime geçmek hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. 11 Eylül demokraside bir bocalama getirmiştir. Ancak, hiçbir halk demokrasiden vazgeçmiyor. (Özgürlük mü, güvenlik mi) denildiğinde özgürlük bir başak olarak karşımıza çıkıyor’’ diye konuştu. Demokrasi bakımından Türkiye’nin çok büyük eksiklikleri bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Selçuk, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin temsil sorunu olduğunu kaydetti. Selçuk, “Yüzde 10 seçim barajının olduğu bir ülkede insanlar istedikleri partiye oy vermezler. Türkiye 50 yılda 25 parti kapatarak rekor kırmıştır. Kimse kendisini kandırmasın. Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası’nın bir an önce baştan sona değiştirilmesi gerekiyor’’ dedi.
“BU ANAYASA’YLA DEVAM EDİLEMEZ”
ANAYASA değişikliği çalışmalarına da değinen Selçuk, ‘’Anayasa’nın şuradan ya da buradan çekilmesi ile bu iş olmaz. Bu Anayasa düzeltilemez, sağından solundan çekiştirerek bir fayda elde edilemez. Ne kadar değiştirirseniz değiştirin bu Anayasa’nın ruhunu değiştiremezsiniz. 1982 Anayasası devleti koruma amacıyla yapılmıştır. Devlet esas, insan ikinci plandadır. Oysa devlet, insana hizmet için vardır. Bu Anayasa’yla Türkiye artık yoluna devam edemez. Yeni anayasayı Türkiye bir an önce yapmak ve doğru yapmak zorundadır. Bunu yapmak istemeyenleri de zorlamak hepimizin görevidir’’ diye konuştu. Türkiye'de erkler ayrılığından bahsetmenin mümkün olmadığını ifade eden Selçuk, ‘’Erkler ayrılığı olsaydı, erkler arasında sürekli çatışma çıkar mıydı. Bir defa yürütme organını denetleme imkanı yok. Siyasi parti başkanlarının seçtiği milletvekilleriyle oluşan meclis yürütme organını nasıl denetlesin. Bu mümkün mü?’’ diye sordu. Yargının özerkliğinden bahsetmenin de mümkün olmadığını vurgulayan Selçuk, dünyanın hiç bir ülkesinde Afrika ülkeleri dahil ‘’Askeri Yargıtay’’ın olmadığını bunun Türkiye’ye has bir durum olduğunu kaydetti. Yargıçların millet adına karar vermesi gerektiğini, ancak Türkiye’deki uygulamada bunun böyle olmadığını belirten Sami Selçuk, jüri uygulamasına geçilmesi gerektiğini ifade etti. Gaziantep / aa |
17.05.2009 |
YASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMALI |
Mazlum-Der Başkanı Gergerlioğlu da Özden Örnek'in darbe günlükleri için yaptıkları suç duyurusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının görevsizlik kararı verdiğini hatırlatarak, asker kişiler tarafından görevleri esnasında işlenen darbe suçlarının sivil yargı sisteminde yargılanması için yasa değişikliği yapılmasını istedi. KAYASU: TÜRKİYE'NİN AYIBI 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için iddianame hazırlaması sebebiyle hakkında verilen meslekten ihraç kararı AİHM tarafından haksız bulunan ve tekrar dönmek için Adalet Bakanlığına başvuran eski Savcı Sacit Kayasu, darbecilerin yargılanması için hukuken bir engel bulunmadığını, ama bu yolun bizzat yargı mercilerince kapatılmasının Türkiye'nin ayıbı olduğunu söyledi.
Mazlum-Der Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu da Özden Örnek'in darbe günlükleri için yaptıkları suç duyurusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının görevsizlik kararı verdiğini hatırlatarak, asker kişiler tarafından görevleri esnasında işlenen darbe suçlarının sivil yargı sisteminde yargılanması için yasa değişikliği yapılmasını istedi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, 12 Eylül darbecilerinin yargılanması için iddianame hazırlaması sebebiyle hakkında meslekten ihraç kararı verilen eski Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu ile darbecilere ve darbe girişimlerine karşı yapılanlar ve yapılması gerekenler konusunda basın toplantısı düzenledi. İddianamesini yok hükmünde sayan Adana Başsavcısı’nın kararını eleştiren eski Savcı Kayasu, meslekten ihraç kararının AİHM tarafından haksız bulunduğunu ve tekrar göreve dönmek için Adalet Bakanlığına başvurduğunu bildirdi. Kayasu, hukuken darbecilerin yargılanması için bir engel olmadığını, ama bunun bizzat yargı mercilerince önünün kapatılmasının Türkiye’nin bir ayıbı olduğunu söyledi.
YASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMALI Gergerlioğlu da Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312. maddesindeki “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve 313. maddesindeki “hükümete karşı halkı silâhlı isyana tahrik” suçları ile 309. maddedeki “Anayasal düzeni zorla ortadan kaldırmak” suçlarının uygulamacılarca birbirine karıştırıldığını söyledi. Gergerlioğlu, darbe günlüklerindeki fiillerin ve benzerlerinin görünüşte hükümeti yıkmaya yönelik olsa da aynı zamanda Meclis ve diğer demokrasi kurumlarını da işlevsiz bırakmaya yönelik olduğundan, eylemlerin 309. madde kapsamında değerlendirilerek soruşturulması gerektiğini vurguladı. Gergerlioğlu, şöyle devam etti: “Biz iştirak etmesek de yargı camiasında, muvazzaf askerlerin darbe girişimlerine ilişkin soruşturma ve yargılamalarının sivil değil askerî yargı mercilerince yapılması gerektiğine dair bir düşünce ve uygulama ağır basmaktadır. Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Özden Örnek’in günlüğünde yazılı darbe teşebbüslerini soruşturması için önünde yasal herhangi bir engel söz konusu değildir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının bu olayla ilgili görevsizlik kararıyla evrakı askerî savcılığa göndermesinin de hukukî bir önemi yoktur. İsmail Hakkı Karadayı hakkında yaptığımız suçduyurusunun da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu olayla ilgili görevsizlik kararıyla evrakı Askerî savcılığa göndermesinin de hukuksal bir önemi yoktur.” Gergerlioğlu, asker kişiler tarafından görevleri esnasında işlenen darbe suçlarının sivil yargı sisteminde yargılanması için yasa değişikliği yapılmasını isteyerek, “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 250. maddesinin 3. fıkrasının son bölümündeki ‘savaş ve sıkıyönetim hali dahil askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır’ ibaresinin yerine ‘savaş ve sıkıyönetim halinde askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır’ ibaresinin getirilmesini teklif ediyoruz” diye konuştu. İstanbul / Yeni Asya |
17.05.2009 |
Erdoğan: AB, bütünleşmenin adresi |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’siz bir AB’nin son derece eksik olduğuna inandığını anlatarak, ‘’Eğer Türkiye’nin olmadığı bir AB gerçekleşecek olursa buna altını çizerek söylüyorum, AB Hristiyan kulübü olmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Çünkü AB, siyasî, sosyal bir bütünleşmenin adresidir, adıdır” dedi. Gdansk Üniversitesinde konferans veren ve öğrencilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, Polonya’nın AB’ye üyelik sürecinde Türkiye’yi hiç bir zaman yalnız bırakmadığını ifade ederek, bundan sonra da yalnız bırakmayacağına olan inancını dile getirdi. Erdoğan, ünlü Türk şairi Nazım Hikmet’in dedesinin de Polonya göçmeni olduğuna işaret ederek, ‘’Şairimizin Polonya’da çok seviliyor olması da bizim için ayrı bir gurur vesilesidir. Bu ve benzer ortak noktalarımız, hiç kuşkusuz geçmişte olduğu gibi bugün de bizi birbirimize yakınlaştıran unsurlardır’’ dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye’siz bir AB’nin son derece eksik olduğuna inandığını anlatarak, ‘’Eğer Türkiye’nin olmadığı bir AB gerçekleşecek olursa buna altını çizerek söylüyorum, AB Hristiyan kulübü olmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Bu bir gerçektir. Çünkü AB, ne bir din birliğidir, ne kurulduğu zamanki gibi çelik endüstri birliğidir, ne de bir Avrupa ekonomik topluluğudur. AB, siyasî, sosyal bir bütünleşmenin adresidir, adıdır. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde, o zaman medeniyetlerin buluşma noktası neresi olacaktır? AB’’ dedi.
RUSYA FEDERASYONU’NA GİTTİ
Bu arada Polonya’daki temaslarını tamamlayıp önceki gece yurda dönen Başbakan Erdoğan, dün Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in dâvetlisi olarak çalışma ziyaretinde bulunmak üzere Rusya Federasyonu’na gitti. ‘’ANA’’ uçağıyla saat 11.55’te hareket eden Başbakan Erdoğan’ı, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nden, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, İstanbul Valisi Muammer Güler ve diğer ilgililer uğurladı. Başbakan Erdoğan ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da Rusya’ya gitti. Gdansk / aa |
17.05.2009 |
Gül: Sınırsız işbirliği gerçekleştirebiliriz |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Türkiye ile Suriye ilişkilerinde son 67 yılda büyük mesafe katedildiğini belirterek, “Bu kadar birbirine yakın iki ülkenin ilişkilerinin çok daha ileride olması gerekir. Sınırsız bir işbirliği gerçekleştirebiliriz. Bunun için siyasî irademiz var” dedi. Cumhurbaşkanı Gül ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Şam’daki Dedeman Otel’de TürkiyeSuriye İş Forumu’na katıldı. Gül forumda yaptığı konuşmada, Türkiye ve Suriye’nin birçok yönden birbirine bağlı olduğunu ve çok sayıda ortak yanı bulunduğunu ifade etti. ‘’Türkiye ile Suriye ilişkileri komşu ülkelere örnek olmalıdır’’ diyen Gül, iki ülke iş adamlarını karşılıklı ticaret ve yatırıma davet etti. Gül, bu konuda iş adamlarına her türlü desteği sağlamaya hazır olduklarını da dile getirdi. Suriye Devlet Başkanı Esad da iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Ekonomik ilişkilerin canlanması için iş adamlarına vize muafiyeti getirilmesini istediğini bildiren Esad, ancak bu konuda hâlâ bazı pürüzler olduğunu kaydetti. Beşşar Esad, Türk iş adamlarının sadece Şam’da değil, bütün Suriye genelinde yatırım yapmalarını istedi. Şam / aa |
17.05.2009 |
Toptan: Gitmezlerse polis götürür |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, DTP’li 5 milletvekilinin süren dâvâlarıyla ilgili savunmalarının istenmesiyle ilgili, ‘’Anayasa’nın 83. ve 14. maddeleri, açık birtakım hüküm öneriyor. Gitmedikleri takdirde ihzaren, yani polis zoruyla getirileceklerini ifade ediyor’’ dedi. TBMM Başkanı Toptan, Milli Mücadele’nin başlamasının 90 yıl dönümü dolayısıyla Şişli’de başlayan yürüyüş sırasında basın mensuplarının sorularını cevapladı. Toptan, ‘’DTP’li milletvekillerinin savunmalarının alınması’’ konusunda TBMM Başkanlığına yapılan başvuru ile ilgili soru üzerine, şunları kaydetti: ‘’Kimlerle isterlerse onlarla görüşsünler ama onlarla ilgili bir yasal süreç var. Anayasa’nın 83. ve 14. maddeleri, açık birtakım hükümler öneriyor. İlgili ağır ceza mahkemelerinin bize yazdığı yazıda, dokunulmazlığı olan milletvekillerini seçilmeden önce işledikleri, yürüyen dâvâlarla ilgili gerekenin yapılması için mahkemeye dâvet ediyor. Gitmedikleri takdirde ihzaren, yani polis zoruyla getirileceklerini ifade ediyor. Bu milletvekilleri giderler, gitmezler o kendi bilecekleri şey. Sorunun makul ölçüler içerisinde çözülmesi için elimizden geleni yapıyoruz.’’ İstanbul / aa |
17.05.2009 |
Bölgesel dengesizlikler giderilmeye çalışılıyor |
DEVLET Bakanı Cevdet Yılmaz, ‘’Türkiye’yi dünyada daha üst sıralara taşımaya çalışırken bir taraftan da Türkiye içindeki bu bölgesel dengesizlikler de olabildiğince giderilmeye çalışılıyor’’ dedi. AKP Hakkâri İl Teşkilâtının kongresine katılmak üzere Van’dan helikopterle Hakkari’ye gelen Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, ‘’Türkiye’yi dünyada daha üst sıralara taşımaya çalışırken bir taraftan da Türkiye içindeki bu bölgesel dengesizlikler de olabildiğince gidermeye çalışılıyor. Bu konuda Hükümetimiz çok kararlı. Başbakanımız özellikle bu konularda çok kararlı. Dolayısıyla biz de bu projeleri hızlandırmaya çalışacağız’’ diye konuştu. Doğu Anadolu bölgesiyle ilgili çeşitli planların olduğunu anlatan Yılmaz, şunları söyledi: ‘’Kalkınma ajanslarıyla, geliştireceğimiz üniversitelerimizle kurumsal alt yapıyı da güçlendirerek, burada yaşayan insanımıza daha iyi hizmet etmenin gayreti içinde olacağız. Bu noktada burada yaşayan insanların fikirleri, görüşleri, dile getirdikleri öneriler bizim için son derece önemlidir.’’ Hakkâri / aa |
17.05.2009 |
KRİZ SADECE İŞVERENE Mİ VAR? |
Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, küresel ekonomik krizin Türkiye’de sadece işverenin ve sermayenin krizi gibi gösterildiğini, hükümetin de sadece işverenleri kurtarmaya yönelik tedbirler aldığını söyledi. Uslu, Hak-İş Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Konfederasyon tarafından hazırlanan ‘’Avrupa Birliği-Türkiye Uluslararası Sosyal Güvenlik Uyum ve Eşgüdüm Normları’’ kitabını tanıttı. Türkiye’de son günlerde işsizlik tartışmasının yaşandığına dikkati çeken Uslu, resmî rakamların işsizliğin ‘’yakıcı boyutlara’’ ulaştığını gösterdiğini, işsizlik sorununun, küresel finansal krizin gölgesinde kaldığını söyledi. Salim Uslu, ‘’Kriz, sadece işverenin, sermayenin krizi gibi gösteriliyor. Hükümet de vergi ve sigorta borçlarını erteleme gibi tedbirlerle sadece işverenlere yönelik adımlar atıyor. Ancak kriz şimdi etkisini gösteriyor, çalışanlar işini kaybetmekle kalmıyor iş bulma umutlarını da yitiriyor’’ dedi. Uslu, Türkiye’de battığını, satılığa çıktığını veya ortak aramaya başladığını açıklayan şirket bulunmadığını vurgulayarak, krizin sermayeye etkisinin bu ölçütlerle anlaşılacağını, işverenin krizi bahane ederek hükümetten ‘’avanta ve avantaj kopardığını, işçi çıkardığını, kamu ve özel borçlarını devlete yıktığını’’ dile getirdi. Salim Uslu, anayasa değişikliği tartışmalarına da değinerek, mevcut Anayasa’nın derhal değiştirilmesi gerektiğini kaydetti. 1982 Anayasası’nın sosyal devlet ilkelerini karşılayan bir anayasa olmadığını kaydeden Uslu, ‘’Sosyal devlet ilkesini karşılamayan bir anayasa derhal çöpe atılmalıdır. Anayasa’nın 65. maddesi siyasilere sosyal devlet ilkesine yönelik yapacağı görevlerini savsaklama imkânı tanıyor’’ dedi. Ankara / aa |
17.05.2009 |
İstanbul’da uyuşturucuya geçit yok |
İstanbul’da gerçekleştirilen 221 uyuşturucu operasyonunda, 847 kilogram uyuşturucu madde ele geçirildi, 518 kişi gözaltına alındı. İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, son 40 gün içinde İstanbul’un çeşitli ilçelerinde ve Atatürk Havalimanı’nda toplam 221 uyuşturucu operasyonu gerçekleştirildi. Operasyonlarda toplam 847 kilogram uyuşturucu madde ele geçirildi. Operasyonlarda aralarında yabancı uyrukluların da olduğu 518 şüpheli gözaltına alındı. Bu arada, 40 yıldır faaliyet gösteren İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, kuruluş yıl dönümünü yeni ‘’Pars’’ logosu ve oluşturulan detaylı internet sitesi ile kutluyor. Yeni pars logosunda, 8 köşeli yıldız üzerinde İstanbul Narkotik Polisi (İNP) harfleri bulunuyor. İstanbul / aa |
17.05.2009 |
‘’Ergenekon’’ dâvâsı 21 Mayıs’a ertelendi |
‘’Ergenekon’’ dâvâsının bir sonraki duruşması 21 Mayıs Perşembe günü yapılacak. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, mahkeme heyetine başkanlık eden üye hakim Hasan Hüseyin Özese, verilen aranın ardından aldıkları kararları açıkladı. Buna göre mahkeme heyeti, tutuklu sanık Hayati Özcan’ın talebi doğrultusunda, NATO İzmir Şirinyer Karargâhı’na müzekkere yazılarak, MİT Müsteşarlığının Haziran 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına bildirdiği NATO bilgilerini içeren CD hakkında soruşturma açılıp açılmadığının sorulmasını kararlaştırdı. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, dâvânın tutuksuz sanıkları Sedat Peker, Mahir Çayan Güngör, Fuat Turgut, Murat Özkan, Satılmış Balkaş, Asım Demir, Atilla Aksu ve Raif Görüm’ün, savunmalarının alınması için bir sonraki duruşmada hazır edilmelerini hükme bağladı. Duruşma, 21 Mayıs Perşembe günü saat 09.30’a ertelendi. İstanbul / aa |
17.05.2009 |
Eruh’ta 4 terörist etkisiz hale getirildi |
Genelkurmay Başkanlığı, Siirt’in Eruh ilçesinde teröristlerle çıkan çatışmada 4 teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi. Eruh ilçesinin Dağdöşü köyü kırsalında önceki gün, bölücü terör örgütünün döşediği ve bir korucunun şehit olduğu, bir korucunun da yaralandığı mayın patlaması sonucu bölgede başlatılan operasyon kapsamında bir grup teröristle güvenlik güçleri arasında Eruh ilçesi Yassıdağ bölgesinde çatışma çıkmıştı. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruya göre çatışmada, 4 terörist etkisiz hale getirildi. Çatışmada biri geçici köy korucusu olmak üzere 2 güvenlik görevlisi yaralandı. Bölgede operasyonlara devam edildiği belirtildi. Bu arada, terör örgütünden kaçan bir teröristin, Şırnak’ın Silopi ilçesinde güvenlik güçlerine teslim olduğu, terör örgütüne üye olmak suçundan aranan bir kişinin de Batman’ın Merkez ilçesinde yakalandığı bildirildi. Ankara / aa |
17.05.2009 |
Helikopter enkazı Ankara’ya götürüldü |
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişiyi taşırken düşen helikopterin, Keş Dağı’ndaki enkazı, Ankara’ya götürüldü. BBP Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi ve parti avukatı Kemal Yavuz yaptığı açıklamada, helikopter enkazının Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ekiplerinin kontrolü altında dağdan indirilerek kamyonla Ankara’ya götürüldüğünü söyledi. Kaza ile ilgili çalışmaların Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü ifade eden Yavuz, raporun hazırlanmasını beklediklerini dile getirdi. Meclis Araştırma Komisyonunun da çalışmalara başladığını hatırlatan Yavuz, bu komisyonda görev alan milletvekillerinin konuya çok duyarlı olduklarını, ayrıca kendilerinin de çalışmasının bulunduğunu belirtti. Yavuz, “Kaza ile ilgili olarak şu anda bir şey söylememiz doğru olmaz, Ancak, bazı konulardaki kuşkularımız devam ediyor. Önümüzdeki günlerde bunu kamuoyu ile paylaşacağız” diye konuştu. Kahramanmaraş / aa |
17.05.2009 |
Rumlar vetoyu düşünmüyor |
KIBRIS Rum yönetimi Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecini resmen durdurmak için Güney Kıbrıs’ın tek başına veya AB üyesi ülkelerle müştereken veto kullanmasının söz konusu olmadığını açıkladı. Rum radyosunun haberine göre Kiprianu, icraatlarını anlatmak amacıyla düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye için zaman sınırı olan Aralık ayına yönelik olarak bütün senaryolara, bütün olası kombinasyonlara hazırlanıyoruz” dedi. “Aralık ayı öncesinde iyi bir ortamın şekillenmesinin mümkün olup olmadığı” sorusuna Kiprianu, “Hayır, 2-3 tanesi hariç 27 üye ülkenin bu konuyla meşgul olduğunu zannetmeyin” ifadesini kullandı. Kiprianu, “Özellikle AB üyesi ülkelerin ekonomik kriz, iç siyasî sorunlar ve diğer öncelikleri varken, diğerleri gibi bizim için de, bir strateji belirlemek için henüz çok erken. Çünkü çok şey büyük oranda Kıbrıs sorununun çözüm prosedürünün seyrine bağlı olacak” diye konuştu. “2004 yılındaki veya daha önceki mantığa dayalı veto yaklaşımının değiştiğini” kaydeden Rum bakan, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin resmen durdurulması için 27’lerin müşterek karar alması gerektiğini vurguladı. Lefkoşa / aa |
17.05.2009 |
Sarkozy ve Merkel’in çıkışları soğukkanlı karşılanmalı |
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup üyesi Vural Öger, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye ile ilgili Avrupa Parlamentosu seçimleri çerçevesinde yaptıkları çıkış ile ilgili soğukkanlı olunması gerektiğini söyledi. Vural Öger, ATV-Avrupa kanalında Avrupa’nın Merkezi programında Sarkozy ve Merkel’in Türkiye ile ilgili yaptığı açıklamaları şöyle değerlendirdi: “Sarkozy eşittir Avrupa Birliği değildir. Sarkozy’nin tutumu değişik çevreler tarafından hiperaktivite olarak tanımlanıyor. Almanya’da bile büyük çoğunluk tarafından ironi ile karşılanıyor. Sarkozy’nin bu tür aktivitelerinin Türkler tarafından fazla ciddiye alınmamasını öneriyorum. Ben bu aktiviteler içinde şunu görüyorum; biliyorsunuz Haziran’da Avrupa Parlamentosu AP seçimleri var, sağ tarafın oylarını alabilmek için Türkiye belli ama kısıtlı partiler tarafından seçim malzemesi haline getirilir. Bunu soğukkanlılıkla karşılamak gerekir diye düşünüyorum. Bu partilerin kendi seçmenlerine yönelik popülist konuşmaları ile reel Avrupa politikası her zaman eşit değildir. Avrupa Birliği’ni temsil eden Sarkozy ve Merkel değildir. Avrupa Birliği’ni temsil eden Avrupa Konseyi, yani 27 tane üye ülkenin devlet ve hükümet başkanlarından oluşan bir kurumdur. Benim önerim, Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin ait olmadığı yönünde yapılan münakaşalara medyada fazla yer vermeyelim.’ |
17.05.2009 |
İstanbul’da domuz gribi alarmı |
ABD’den Irak’a gitmek üzere İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan Türkiye’ye giriş yapan bir kişide ‘’domuz gribi’’ virüsü bulunduğu belirlendi. Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, ABD’den yola çıkarak Amsterdam üzerinden Irak’a gitmek için İstanbul’a gelen bir kişide, Atatürk Havalimanı’ndan giriş yaparken termal kamera aracılığıyla yüksek ateş tespit edildi. Ulusal Grip Referans Laboratuvarlarında yapılan tetkikler sonucu bu kişide ‘’domuz gribi’’ virüsü (Influenza A/H1N1) bulunduğu belirlendi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, konuyla ilgili Holiday İnn İstanbul Airport Nort Otel’de, bakanlık bürokratları ve İstanbul Valisi Muammer Güler ile düzenlediği basın toplantısında, ABD’den yola çıkıp Amsterdam üzerinden Irak’a gitmek amacıyla 14 Mayıs 2009’da İstanbul’a giden bir kişide, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan giriş yaparken yüksek ateş tespit edildiğini, bu kişide, Ulusal Grip Referans Laboratuvarlarında yapılan tetkikler sonucunda, ‘’domuz gribi’’ virüsü bulunduğunun belirlendiğini ifade etti. Dünya Sağlık Örgütü kuralları gereğince kişiden alınan numunenin Uluslararası Referans Laboratuvarına gönderileceğini belirten Akdağ, ‘’Hasta, ABD vatandaşı olup havaalanında başka kişilerle temas etmeden yakınları ile birlikte izole edilerek gözlem altına alınmıştır. Genel durumu iyi olan hastanın tıbbi takibi yapılmaktadır. Bakanlığımız tarafından gerekli tüm tedbirler alınmış ve titizlikle uygulanmaktadır’’ dedi. Bakan Akdağ, hasta ile seyahat eden yolcu listesinin temin edilerek muhtemel temaslara ilişkin izleme çalışmalarına başlandığını kaydederek, prosedüre göre hastanın temas ettiği düşünülen kişilerin yakından izlendiğini ve bunlara koruyucu olarak ilaç da verilmeye başlandığını söyledi. Akdağ, ‘’Bakanlığımız giriş kapılarında aldığı tedbirleri hassasiyetle sürdürmeye devam edecektir. Bugüne kadar aldığımız tedbirlerin ne kadar zamanında ve yerinde tedbirler olduğu, vakanın giriş sırasında tespit edildiğinden de rahatça anlaşılabilir’’ diye konuştu. İstanbul / aa-cihan
YOLCULAR İZLENİYOR
ABD’den Irak’a gitmek için Türkiye’ye giriş yapan bir yolcuda domuz gribi virüsünün tespit edilmesinin ardından Atatürk Havalimanı’nda önlemler artırıldı. Atatürk Havalimanı’nda bulunan termal kameralardan yolcuların izlenmesi daha da sıklaştırıldı. Havalimanındaki karantina odası da tadilattan geçirilerek yenilendi. Bu arada, yolcuların yönlendirilen bariyerlerin yüksekliği de dikkatlerden kaçmadı. Domuz gribi virüsünün Türkiye’de de görülmesinin ardından havalimanı ve sağlık görevlileri, çalışmalarını sürdürüyor. |
17.05.2009 |
Ehl-i Beyt Sempozyumu İzmir’de |
Samed Dede Külliyesini Yaptırma Yaşatma ve Cemevi Derneği, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İlahiyat Fakültesi ve İzmir Müftülüğü, 2. Hz. Ali ve Ehl-i Beyt Sempozyumu düzenliyor. 18-20 Aralık 2009 tarihlerinde İzmir’de yapılacak sempozyumda, Hz. Ali (ra) ve Ehl-i Beyt bilimsel çalışmalarla ele alınacak. Sempozyumun birincisi, 24-25 Ekim 2007 tarihlerinde DEÜ İlahiyat Fakültesi ve İzmir İl Müftülüğü’nce ülke çapında düzenlenmişti. “Günümüzde Hz. Ali’yi Tanıma ve Anlama” başlığı altında Nebi damadı Hz. Ali, bilimsel tebliğlerle her yönüyle tartışılmıştı. Bu yıl uluslararası düzeyde yapılacak sempozyumda Hz. Ali (ra) ve Ehl-i Beyt, yine bilimsel tebliğlerle anlatılacak. “Tarihî Kaynaklara Göre Hz. Ali’nin Biyografisi”, “Teolojik Düzlemde Hz. Ali”, “Mitoloji ve Halk İnançlarında Hz. Ali”, “Kültür, Edebiyat ve Tasavvufta Hz. Ali,” başlıkları altında 50’ye yakın tebliğ sunulacak. Türkiye’deki çeşitli ilahiyat fakültelerinden bilim adamlarının yanı sıra Alevi dede ve babaları da katılacak. Dernek Genel Başkanı Veli Güler, sempozyumda Arnavutluk, İngiltere, Kazakistan ve Bulgaristan’dan dede ve babaların tebliğler sunacağını söyledi. Sempozyumun amacının, Hz. Ali (ra) ve Ehl-i Beyt’i her yönüyle tanıtmak olduğunu belirten Güler, “Ehl-i Beyt, tarih boyunca ve günümüzde Müslüman toplulukların sevgi ve saygısına mazhar olmuştur. Hz. Ali (ra), Hz. Muhammed (asm)’den sonra İslam’ın en bariz şahsiyetlerinden biridir. Hakkında hem Türkiye’de hem dünyanın çeşitli yerlerinde birçok bilimsel çalışmalar ve toplantılar düzenlenmiştir. Hz. Ali’nin gerek Sünni gerek Alevi-Şii anlayışlarındaki konumu ve önemi, onu devamlı gündemde tutmaktadır. Hz. Ali’nin yeterince ele alınmayan yönlerini, uluslararası bilimsel bir platformda tartışmaya çalışacağız” dedi. İzmir / cihan |
17.05.2009 |
Kadıncık Vadisi’nin şelaleri coştu |
Mersin’in Çamlıyayla ilçesindeki Kadıncık Vadisi’nde güzelliği ile kendisine hayran bırakan şelaleleri görmek için acele etmek gerekiyor. Bereketli geçen bir kış sonrasında bütün güzelliği ile ortaya çıkan şelaleler görenleri etkiliyor. Papazın Bahçesi olarak bilinen bölgede bulunan şelaleler de yeşilin her tonunun görebilmek mümkün. Fakat bu şelalelere gelen sular Çamlıyayla Belediyesi tarafından kesilerek beldenin su ihtiyacı karşılandığı için yaz aylarında kuruyor. Kadıncık Vadisi’ne Çamlıyayla üzerinden ulaşılabiliyor. Mersin / cihan |
17.05.2009 |
Hem okula, hem hayata hazırlanıyorlar |
Mersİn’de, zihinsel engelli çocuklar, 4 yıllık eğitim veren Çankaya İş Okulunda ‘’hem hayata, hem de iş yaşamına’’ hazırlanıyor. Akademik derslerin yanı sıra, fatura yatırmadan trafik kurallarına kadar birçok uygulamalı eğitimin verildiği okulda, iş yapma yeterliliğine ulaşanlar, başarılı olabileceği işlere yerleştirilerek topluma entegrasyonu sağlanıyor. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı taşımalı eğitim veren Çankaya İş Okulu Müdürü Nermin Tutucu, yaptığı açıklamada, okullarından bugüne kadar 60 öğrencinin mezun olduğunu, bu yıl 90 öğrencinin eğitim gördüğünü söyledi. Lise denginde eğitim veren okula, ilköğretim düzeyindeki özel eğitim kurumlarından mezun olan ve kaynaştırma eğitimi almış öğrencilerin kabul edildiğini belirten Tutucu, ‘’Hafif düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocukları, kendilerine güvenen, sosyal hayata uyumlu, üretken bireyler haline getirmeye çalışıyoruz’’ dedi. Çocuklara akademik derslerin yanı sıra, fatura yatırmadan trafik kurallarına kadar birçok konuda uygulamalı eğitim verdiklerini anlatan Tutucu, çocukların ayrıca ağaç işleme, el sanatları ve dokuma atölyelerinde mesleki eğitim aldıklarını da kaydetti. |
17.05.2009 |
Kriz, Hoca’ya da teğet geçmedi |
Konya’nIn Akşehir ilçesinde bu yıl 50’ncisi düzenlenecek olan Uluslararası Nasreddin Hoca Şenlikleri’nde temsili Nasreddin Hoca’nın, ekonomik krize dikkat çekmek için Akşehir Gölü’ne para mayalayacağı bildirildi. Akşehir Belediye Başkanı Mustafa Baloğlu, yaptığı yazılı açıklamada, geçen yıl yapılan şenliklerde küresel ısınmaya ve kuraklığa dikkati çekmek amacıyla Akşehir Gölü’ne su mayalayan temsili Nasreddin Hoca’nın bu yılki şenliklerde tüm dünyayı etkileyen ekonomik krize çözüm bulunması için çaba harcayacağını belirtti. Türk–İslam alimi Nasreddin Hoca’nın, yalnız Anadolu insanının değil, Azerbaycan’dan Yugoslavya’ya, ABD’den Japonya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada uluslararası bir üne kavuşarak evrensel bir kimlik kazandığını anlatan Baloğlu, şunları kaydetti: ‘’Geçtiğimiz yıl küresel ısınmaya ve kuraklığa dikkat çekebilmek amacıyla Akşehir Gölü’ne su mayalayan Hocamızın, bu mayası tutmuş, yağan yağışlar sayesinde ülkemizin ve Akşehir’in yüzü gülmüştür. Hocamız bu yıl yapılacak olan şenlikte de tüm dünyayı etkileyen ekonomik krize dikkati çekmek ve çözüm bulunabilmesi için Akşehir Gölü’ne para mayalayacak.’’ |
17.05.2009 |
“Halil İbrahim Buluşmaları”ndan Gazze’ye okul |
ŞanlIurfa Vali Yardımcısı Yıldıray Malğaç, ‘’Uluslararası Halil İbrahim Buluşmaları’’na destek veren yardım kuruluşları, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle toplanacak yardımlarla, Gazze’de bir okul yaptırmayı planladıklarını söyledi. Malğaç, bu yıl 22-25 Mayıs 2009 tarihleri arasında Şanlıurfa Valiliğinin koordinasyonuyla düzenlenecek etkinlikle ilgili Öğretmenevi’nde basın toplantısı düzenledi. Etkinliğin, İbrahim Peygamber’in doğduğu yer olarak rivayet edilen Şanlıurfa’dan başlayıp, bütün dünyaya ulaşıp, ülkeler arasında iyilik köprüleri kurarak, bütün insanlığı buluşturacak bir iyilik hareketi olarak başlatıldığını hatırlatan Malğaç, amaçlarının misafirperverlik, paylaşım, gönül genişliği, yardımseverlik, cömertlik, bereket gibi insani hasletlerin ışığında, Hazreti İbrahim’in binlerce yıl öncesinden açtığı yoldan gitmek olduğunu ifade etti. Gazze’yi seçmemizin özel bir nedeni yok. Sadece orada yaşananlar güncel olduğu ve özellikle çocukların yardıma muhtaç olduğu için böyle bir karar aldık. Amaç yardımın evrenselliğini kanıtlamak. Belki gelecek yıl dünyanın her hangi bir noktasında farklı bir dinden ihtiyaç sahiplerine de yardım edilebilir.’’ |
17.05.2009 |
Emzirmek anneye de şifa |
ABD’de yapılan araştırma, bebeklerini anne sütüyle besleyenlerin sadece miniklerin gelecekteki sağlıkları için değil kendi sağlıkları için de doğru tercihte bulunduğunu ortaya çıkardı. ABD’de Pittsburg Üniversitesince yürütülen ve sonuçları Kadın Hastalıkları ve Doğum dergisinin Mayıs sayısında yayınlanan araştırma, bebeklerini emziren annelerin kalp damar hastalıkları, diyabet ve yüksek tansiyon ile felç geçirme riskinin emzirmeyenlere oranla daha az olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre, emzirmek vücutta depolanan yağ miktarını azalttığı için bebeklerini anne sütüyle besleyen anneler ileriki yaşlarda belli hastalıklara karşı daha korumalı oluyor. Üniversitenin doğumlarının üzerinden ortalama 35 yıl geçmiş 139 bin kadın üzerinde yaptığı araştırmada, bebeklerini yaklaşık 1 yıl boyunca emziren kadınların hiç emzirmeyenlere oranla kalp damar hastalıklarına yakalanma, kalp krizi ve felç geçirme riskinin yüzde 10 oranında azaldığı görülüyor. Emzirme süresi uzadıkça aralarında hipertansiyon, yüksek kolesterol, diyabetin de bulunduğu hastalıklara yakalanma riski azalıyor. Araştırma ekibinden New York Hastanesi hekimlerinden Dr. Adam Aponte, emzirmenin vücutta bazı hormonların salınımını arttırdığını, emzirmeyle kadın vücudundaki yağ oranının düşmesi kadar bu hormonların salınımının da daha sağlıklı bir hayata katkıda bulunduğunu kaydetti. ANNEYİ DE BEBEKLERİ DE HASTALIKLARDAN KORUYOR Bebeklerin ilk 6 ay boyunca yalnızca anne sütüyle, bu sürenin ardından da diğer gıdalar ve anne sütüyle beslenmesi yönündeki yaklaşım dünya genelinde yaygınlık kazanırken sağlık alanında çalışan uluslar arası kuruluşlar da düzenledikleri kampanyalarla anneleri bu yönde bilinçlendiriyor. Annelerin kalp damar sağlığını koruduğuna yönelik son bulgulara ek olarak, emzirmenin kadınlarda meme, rahim ve yumurtalık kanseri riskini azalttığı ve daha güçlü kemik yapısı sağladığı tıbbî olarak ispatlanmıştı. Doktorlar, emzirmenin, bir kadının ‘’doğum sonrası sağlık açısından toparlanma’’ dönemine büyük destek olduğunu belirtiyor. Anne kadar hatta ondan daha fazla kazanç sağlayan ise anne sütüyle beslenen bebekler oluyor. Anne sütüyle beslenen bebekler solunum, sindirim ve boşaltım sistemi enfeksiyonlarına karşı daha güçlü bünyeye sahip oluyor. Anne sütü bebeklerin kulak enfeksiyonlarına yakalanma, ishal risklerini azalttığı gibi ‘’ani çocuk ölümü’’ olarak bilinen sendromun da anne sütü alan bebeklerde daha nadir görüldüğü kaydediliyor. Hayatının ilk aylarındaki korumanın yanı sıra anne sütüyle beslenen çocuklarda ileriki yaşlarda da alerji, obezite veya diyabet gibi hastalıklar, hiç anne sütü almayanlara oranla daha seyrek görülüyor. İzmir / aa |
17.05.2009 |
En öfkeli halk, İngilizler |
Avrupa ülkeleri arasında yapılan bir ankete göre, soğukkanlı diye bilinen İngilizler en öfkeli halk çıktı. G. O. L. D. adlı araştırma kuruluşu tarafından yapılan anketin sonuçlarına göre, İngilizler günde ortalama 4 kez ciddî anlamda öfkeleniyor. Ateşli kişilikleriyle tanınan İtalyanların bile günde en fazla 3,5 kez benzer şekilde öfkeye kapıldıkları belirtildi. Fransızların günde ortalama üç kez öfkelendiğini kaydeden araştırmacılar, Avrupa’nın en sakin milletlerinin ise İsveçliler, Norveçliler ve Danimarkalılar olduğunu bildirdi. Araştırmacılara göre, bu milletler sadece 5 günde bir büyük öfke duyuyor. En öfkeli Avrupalılar olan İngilizler en çok sıraya uyulmamasına sinirleniyor. İngilizlerin yüzde 48’i bu durumda öfkeleniyor. Yüzde 43 içinse trafik tıkanıklığı öfkenin en önemli sebebini oluşturuyor. |
17.05.2009 |
Meke Gölü’ne can suyu |
KuraklIk ve vahşi sulamaya bağlı olarak yer altı sularının azalması dolayısıyla, içinde adacıklar oluşan Konya’nın Karapınar ilçesindeki Meke Gölü’nde son yağışlar ile birlikte su seviyesi yükseldi. Karapınar Belediye Başkanı Mehmet Mugayıtoğlu, 5 milyon yıl önce volkanik patlamayla oluşan kraterin, zamanla suyla dolarak göle dönüşmesiyle oluşan Meke Gölü’nün görünümü dolayısıyla ‘’dünyanın nazar boncuğu’’ olarak nitelendirildiğini söyledi. Mugayıtoğlu, ancak, son yıllarda kuraklık, vahşi sulama ve yer altı sularının azalması sonucu gölde adacıklar oluştuğunu ifade etti. Meke Gölünde son yağışlarla birlikte sevindirici bir gelişmenin yaşandığını ve su seviyesinin yeniden yükseldiğini ifade eden Mugayıtoğlu, ‘’Yağışlar Meke Gölü’nü yeniden hayata döndürdü. 2009 yılındaki yağışların bolluğu göldeki olumsuzlukları ortadan kaldırdı, su seviyesinde gözle görülür bir yükselme sağladı’’ dedi. Karapınar / aa |
17.05.2009 |
Annelik arzusu yaş dinlemedi |
İngİltere’de 66 yaşındaki Elizabeth Adeney’in bir ay sonra doğum yapması bekleniyor. 8 aylık hamile olan dul Adeney’in, İngiltere’de 50 yaşın üzerindeki kadınlara kısırlık tedavisi uygulanmadığı için başka bir ülkede sun'î döllenme yoluyla hamile kaldığı tahmin ediliyor. Adeney, İngiltere’nin en yaşlı “annesi” olacak. Bu unvan şimdiye dek, 62 yaşında doğum yapan Patti Farrant’a aitti. Adeney’in başarılı bir iş kadını olduğuna dikkati çeken yakın çevresi, anne adayının sağlığının çok iyi olduğunu ve doğacak bebeğe annelik yapabilecek durumda bulunduğunu savunuyor. Ancak basın, Adeney’in anneliğinin bütün diğer geç annelikler gibi ülkede tartışma yaratacağını belirtiyor. Daily Mail gazetesi, Adeney’in, çocuğunun 13-14 yaşında gençliğe ilk adımını attığı sırada 80 yaşında olacağına işaret ederken, Adeney konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçındı. |
17.05.2009 |
Virüs ve bakteriyi yok eden kumaş |
BalIkesİr’İn Edremit ilçesinde kurulu bir firma tarafından üretilen yeni bir kumaş türünün virüs, bakteri ve mantarları yok ettiği ileri sürüldü. İlçede faaliyet gösteren firmanın sahibi Faruk Durukan, şunları kaydetti: ‘’Çeşitli yöntemlerle 100’e yakın bitkinin özünü çıkarıp, üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Son olarak antimikrobiyel, antivirüs, antibakteriyel ve antifungal bir kumaş ürettik. Zeytin yaprağından elde ettiğimiz bir madde sayesinde üretilen bu kumaşlar, üzerine gelen bakteri, virüs ve mantarları yok ediyor. Kumaşlar adeta virüs ve bakteri yiyor.’’ Bu kumaşların iç çamaşırından cekete kadar bütün giysilerde rahatlıkla kullanılabileceğini belirten Durkan, ‘’Özellikle hastane ve askerî personel için çok faydalı bir ürün olacak. Özel testlerden geçirdik. 50 yıkama testinden sonra bile özelliğini kaybetmiyor. Bu ürünümüz de yurt içi ve dışında çok ses getirecek’’ dedi. Bir süre önce kireç taşından ürettikleri ‘’Firetex’’ adlı suyun antiseptik ve dezenfektan olarak kullanılabildiğini ve bu suyun antibakteriyel, antimikrobiyel, antifungal ve antivirüs özelliklere sahip olduğunu bildiren Durukan, bu ürün sayesinde, İspanya’nın başşehri Madrid’de düzenlenen ‘’Uluslararası Yapı Ödülleri’’ kapsamında ‘’Milenyum Ödülü’’nü aldıklarını söyledi. Balıkesir / aa |
17.05.2009 |
Uzaya uçuş fiyatını iki kat arttırdı |
Rusya 2012 yılından itibaren Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) gidecek her ABD astronotundan 51 milyon dolar para isteyecek. NASA, kendi uzay mekiğinin otuz yıllık hizmetin ardından kullanım süresi önümüzdeki yıl sona ermesi dolayısıyla uçuşlar için Rus Soyuz kapsülünü kullanmak zorunda. Yerine yeni mekiğin gelmesi ise 2014’den önce mümkün olmayacak. Fiyatın 51 milyon dolar olmasını enflasyona bağlı olarak değiştirildiğini belirten Roskosmos Uçuş Programları Sorumlusu Aleksey Krasnov, “NASA ile ISS’e yapılacak uçuşlarda Soyuz’un kullanılması konusunda anlaştık” şeklinde konuştu. 2006 yılında Rusya ABD’den kişi başında 21,8 milyon dolar alıyordu. O zamandan itibaren uzay turistlerin ödediği bedel ise 20 milyon dolardan 35 milyon dolara yükselmişti. Rusya’nın uzaya turist götürmeyeceğini açıklamasına rağmen, üç koltuktan birinin yine turistler için ayrıldığı kaydediliyor. Roskosmos’tan yapılan açıklamada uzay turizmine devam edileceği belirtildi. Moskova / cihan |
17.05.2009 |
Para bulamadı, ilânını yorgana yazdı |
Osmanİye’nİn Kadirli ilçesinde bir yorgancı, yayladaki evini satmak için işyerine ilginç bir ilân astı. Savrun mahallesinde 50 yıldır yorgancılık yapan Mustafa Saldamlı (75), parası olmadığı için kendi kendine böyle bir ilân yaptığını belirterek, “Ekonomik problemlerim var. Maksutoluğu yaylasındaki evimi satmak istiyorum. Gazetelere ve tabelacıya verecek param olmadığı için ben de yorgan yüzünden tabelâ yaparak evimin satılık olduğunu duyurmak istedim.” dedi. Komşu esnafların kendisine Maksutoluğu yerine Masıtolu yazdığını söylemeleri üzerine ilginç bir cevap vererek, “Ha Maksutoluğu, ha Masıtoluğu ne farkı var, anlayan anlar. Evim satılsın da gerisi önemli değil” şeklinde konuştu. Osmaniye / cihan |
17.05.2009 |
Uzungöl’de duvara sarmaşık makyajı |
uzungöl beldesinin Belediye Başkanı Abdullah Aygün, Uzungöl’de oluşan tahribatı bir nebze olsun düzeltmek için duvarın sarmaşıkla kaplanacağını söyledi. Aygün, beldede genel çevre düzenlemesi, otobüs durağı yapılması, aydınlatma gibi bir çok eksik bulunduğunu anlatarak, ‘’bu eksikleri tamamlayarak sezona yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Duvarın yapılmasıyla Uzungöl’de oluşan tahribatı bir nebze olsun düzeltmek için duvar sarmaşıkla kaplanacak. Duvarın sarmaşıkla kaplanması ve beldenin sezona hazır hale getirilmesi amacıyla yürütülecek projelerin maliyeti 3-4 milyon lira civarında’’ diye konuştu. Trabzon / aa |
17.05.2009 |
Okuma azmiyle örnek oldu |
Konya’nIn Akşehir ilçesinde görme engelli İmam Hatip Lisesi öğrencisi Ali Özkul, okuma azmiyle görenlerin takdirini kazanıyor. Akşehir Anadolu İmam Hatip Lisesi 10. sınıf öğrencisi Ali Özkul, yaşama sevinciyle de bütün akranlarına örnek oluyor. Yatılı kaldığı okulda bütün işlerini kendi başına yapan Özkul, katıldığı En İyi Ezan Okuma Yarışması’nda da il birincisi oldu. Ailesi, Ilgın ilçesi’nde kalan ve okuldaki tek görme engelli öğrenci olan Ali Özkul, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan, hafızlık sınavını da kazanarak, ‘hafız’ ünvanı aldı. Okulu bitirince, İlâhiyat Fakültesinde okumak istediğini dile getiren Özkul, “Türkiye’nin en iyi üniversitelerinin birinin, İlâhiyat Fakültesi bölümünde, okumak istiyorum. Okulu bitirip, vaiz olmak ve inşallah ileride de, müftü olmak istiyorum. Halkımızın, bizleri ikinci sınıf vatandaş olarak görmesine, tepki vermeliyiz. Bir işi, bunlar yapamaz denildiği zaman, kesinlikle bu işi başarmak için, uğraşmalı ve yapmalıyız. Ayrıca, kimseye kendimizi acındırmayacağız. Hangi topluma gidersek gidelim, kendimizi acındırmadan, işlerimizi halledelim. Ayrıca, haklarımızı savunmamız gerekir” dedi. |
17.05.2009 |
Kısa mesajlar, Türkçe yazılabilecek |
BİLGİ Teknolojileri ve İletişim Kurumunun, Kısa Mesaj Hizmetlerinde Türkçe Karakter Kullanımına Dair Yönetmeliği, Resmî Gazete’de yayımlandı. Yönetmeliğe göre, piyasaya arz edilen kısa mesaj hizmetine haiz cihazlar, Türkçe karakterlerin tamamını ihtiva eden teknik özelliklerine veya bu teknik özelliklerin sonraki sürümlerine uygun olacak. İşletmeciler, Türkçe karakterleri içeren ve 160 karaktere kadar olan kısa mesajı, tek bir mesaj olarak kabul edecek ve ücretlendirecek. Yönetmelik, 1 Temmuz 2009 tarihinde yürürlüğe girecek. Ankara / aa |
17.05.2009 |
DP’de coşkulu ve hareketli kongre |
Demokrat Parti 5. Olağanüstü Büyük Kongresi Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezinde yapıldı. Kongrede Genel Başkan Süleyman Soylu, DYP eski Genel Başkanlarından Hüsamettin Cindoruk ve eski Genel Başkan Yardımcılarından Mehmet Ali Bayar yarıştı. nOldukça sade şekilde düzenlenen kongre salonunun arka fonunda "Demokrat Parti Türkiye'ye iyi gelecek" yazısı ile DP-AP-DYP'de görev yapmış bütün genel başkanların fotoğrafları yer aldı. Teşkilât Başkanı Nevzat Ceylan'ın açış konuşmasıyla başlayan kongrede, 81 il başkanın teklifi, delegelerin oylarıyla Antalya eski Belediye Başkanı Hasan Subaşı divan başkanı seçildi. Şubaşı, Demokrat misyona her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu, kongrenin güçlü demokrat misyona ulaşmasını sağlamasını temenni etti. Kongrede Ramazan Yazgan da genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı. DP, AP ve DYP'de değişik dönemlerde bakanlık yapan, Necmettin Cevheri, Nahit Menteşe, Turhan Güven, Mehmet Gölhan, Nurhan Tekinel, Esat Kıratlıoğlu, Nurettin Ok gibi çok sayıda bakan ve eski milletvekili katıldı. Genel başkanlığa aday olanların gelmediği saatlerde ise salonda beyaz atkı, kongre ile gazetelerde çıkan haber ve yazıların fotokopileri dağıtıldı. Misafirler anons edilirken son mahalli seçimde belediye başkanı seçilen ve DP'nin aldığı tek ile olan Yalova'nın Belediye Başkanı Recep Koçal uzun süre alkışlandı. Kongreye bir telgraf gönderen DYP eski Genel Başkanlarından ve eski Başbakanlardan Tansu Çiller'in telgrafı okunması sırasında da büyük tezahürat yapıldı. Salonu ilk gelen genel başkanı adayı Hüsamettin Cindoruk oldu. Bundan yaklaşık 10 dakika sonra Mehmet Ali Bayar, 5 dakika sonra da Süleyman Soylu salona gelirken, Soylu, gelişinde eski bakan ve milletvekillerinin olduğu ön bölümü tek tek dolaşarak ellerini sıktı. Cindoruk ve Bayar'ın yanına gelerek üç aday birlik ve beraberlik görüntüsü verdiler. Daha sonra kürsüye gelen Süleyman Soylu, 16 aylık süre zarfında yaptıklarını anlattı. Elinde mikrofon salonun dört bir yanını dolaşarak yaptığı konuşmada, kendisinin kişilerle uğraşmadığını, bir zihniyetle mücadele ettiğini söyledi. Kendisinin fikir mücadelesi yaptığını kavga siyaseti yapmadığını söyledi. Soylu, "Bizim gideceğimiz başka evimiz, otağımız, şemsiyemiz yok. Bizim yerimiz DP misyonudur. Kıratla doğduk, İnşallah kıratla öleceğiz. Hiç yanlış bir iş, yanlış bir adım atmadık. Hiçbir büyüğümüze söz söylemedik. Oyunuza talip değilim, vicdanınıza talibim" dedi. Konuşmasında hükümeti de eleştiren Soylu, Türkiye'nin dört temel problemi olduğunu, bunların ekonomik, sosyal politikalar, anayasa ve net bir AB politikasının ortaya koyulmaması olduğunu söyledi. Soylu, "Bana itimat ediniz ki, güven veriniz ki, destek veriniz ki DP misyonunun farkını gösterelim. Türkiye'nin kitabını yeniden yazalım" diye konuştu. Soylu'nun ardından konuşan Mehmet Ali Bayar ise Türkiye'nin dikkatini çeken DP'nin aldığı oyla ses getiren iki aday arkadaşı Soylu ve Cindoruk saygı ve sevgileri ve selâmlarını iletti. Bayar, "Vaktinizi fazla almayacağım bizim de Türkiye'nin de vakti yoktur. Türkiye'nin gözü kulağı buradadır. Neden olduğunu, neden aday olduğumu söylemek için buradayım. Türkiye bugün arayış içerisinde. Türkiye bugün yarınki iktidarın arayışı içerisinde... Seçim bittiğinde işimiz bitmiyor. Asıl işimiz bundan sonra. Türkiye'de dedesinden torununa bir partide delegasyonda olan çok az parti vardır. Yeni vizyon ve yeni gelecekle büyük bir devrimi gerçekleştirmek için buradayız... Ben vicdanlarınıza sesleniyorum. Delege iradesi milletin iradesidir. Bu delege milletin ta kendisidir. Ben kimsenin adamı değilim. Burada hepimiz sizin adayınızız" dedi. Diğer aday Hüsamettin Cindoruk ise, rakiplerimi dinlediğini hepsinin konuşmalarından yararlandğını ifade ederek, "Bu kongreden çoğalarak çıkacağız. Bu kongre bizim hedeflerimizi gücümüzü ortaya koyuyor. Bu partiye uzak yerlerden gelen kardeşlerimi kucaklıyorum. Bu bir çağrıdır. Türk halkına bir çağrıda bulunuyoruz. Bu zamana kadar birbirimizle tanış olduk, danış olduk ama siyasî iradeyi elde edemedik. Ama şimdi diyoruz ki ortanın solu sağı değil merkezinde büyük buluşmayı ortaya koyacağız. Devlet idaresini ve iktidarı biz temsil ettik. Demokrat Partinin geçmişteki liderlerini saygıyla anıyorum..." diye konuştu. |
MEHMET KARA / ANKARA 17.05.2009 |
DEVLET SANATÇISI OLAMAZ MI? |
“Yazı, hafızanın yükünü hafifletir; güzel yazı bunu daha da azaltır, gözü ve zihni erken yorulmaktan korur, fikrin işlemesine, olgunlaşmasına yarar; sözü düzenler, ifadeyi kuvvetlendirir, dili dizginler; düşünmeye zaman, düzeltmeye imkân verir. Kâtibini edip, hattatını zarif yapar; çeşitli ihtiyaçlara, bunlarla mütenasip yeni yeni keşiflere yol açar; kişiye nimet, fakire devlet, zengine şeref, âleme zinet, yoklukta celis, gurbette enis olur; yazana nam verir, okuyana şan.”
Türk Dil Kurumunun sanatçı tarifinde sanatçı şu şekilde tarif ediliyor: 1- Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse. 2- Sinema, tiyatro, müzik, v.b. sanat eserlerini oynayan, yorumlayan ve uygulayan kimse. 3- Sanat dallarının birinde üstün başarı gösteren kişi. Türkiye Cumhuriyeti bu vasıfları taşıyan ve ülkemizi dışarıda başarıyla temsil eden bazı sanatçılarımıza 1971 yılından itibaren “Devlet Sanatçısı” ödülü veriyor. Devlet tarafından özel bir maaşa bağlanan bu sanatçılar, yurt dışı seyahatlerine giderken VİP salonlarını kullanabiliyor; resmî protokola dahil olabiliyorlar.
Yazının devamını okumak içintıklayınız. |
Suna DURMAZ 17.05.2009 |