|
|
|
Küresel işbirliğine ihtiyaç var |
ABD Başkanı Barack Obama, “Finansal çöküş, iklim değişikliği, nükleer silâha sahip ülkelerin artması ve benzeri sorunları çözmek için küresel işbirliğine ihtiyaç olduğunu” söyledi.
Obama: Küresel işbirliğine ihtiyaç var
ABD Başkanı Barack Obama, “Finansal çöküş, iklim değişikliği, nükleer silâha sahip ülkelerin artması ve benzeri sorunları çözmek için küresel işbirliğine ihtiyaç olduğunu” söyledi. Obama, göreve gelişinden sonraki ilk deniz aşırı ziyaretlerinden sonra radyo ve internetten yayımlanan konuşmasında, kendi ülkesinin yanı sıra dünya genelindeki insanların dikkatinin de ortak faydalara odaklanması gerektiğini ifade etti. Sorunlarla, ne kadar güçlü olsa da bir ülkenin tek başına başa çıkamayacağını belirten Obama, “ABD öne düşmek zorundadır. Fakat şimdiye kadar benzeri görülmeyen bu sorunların çözümünde en iyi şansımız diğer ülkelerle birlikte hareket etmektir” dedi.
|
13.04.2009
|
|
|
DARBECİLERİN ZİHNİYETİ ANAYASAYA SİNMİŞ |
Esnaf ve Sanatkârlar Derneği tarafından organize edilen “Bir Anayasa Nasıl Sivil Olur?” konulu panelde konuşan Prof. Dr. Mustafa Kamalak, anayasanın neden değişmesi gerektiğini şu sözlerle anlattı: “Çünkü, bu anayasa bir darbe anayasasıdır. Dolayısıyla darbecilerin zihniyeti, felsefesi, bu anayasanın bütün maddelerinde aşağı yukarı maddeleri kendi varlığını sürdürmektedir. “
AKP'Lİ SÖNMEZ DARBE ANAYASASINI SAVUNDU
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan da, 80 yıldır toplum olarak yaşadığımız pek çok problemin büyük bir kısmının anayasadan kaynaklandığına dikkat çekti. Anayasa Komisyonunun AKP’li Üyesi Hasan Sönmez ise anayasanın tamamının değişmesi yönündeki yaklaşımlara katılmadığını belirtti. Sönmez, “Anayasanın birinci maddesine bakıyorum, (Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir) diyor. Bunun neyini değiştireceğim?” dedi.
Anayasa hemen değişmeli
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kamalak, mevcut anayasanın 15 kez değişikliğe uğramasına rağmen, baskıcı, tahakkümcü yapısının değişmediğini belirterek, Türkiye’nin hiç şüphesiz bir anayasa yapma ihtiyacı bulunduğu kaydetti.
Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) tarafından organize edilen ‘’Bir Anayasa Nasıl Sivil Olur?’’ konulu panel, Nevşehir’in Kozaklı ilçesindeki Diva İbis Oteli’nde yapıldı.
Sivil anayasanın nasıl olması gerektiği yolundaki görüşlerin bildirildiği ve geçmiş ve mevcut anayasaların değerlendirildiği paneli Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Uslu yönetti. Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak, yaptığı konuşmada, bir anayasanın nasıl sivil olacağı değil, nasıl olması gerektiği konusunun sorgulanmasını istedi. Kamalak, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: ‘’Sivil anayasa, silâhlı gücün, siviller tarafından denetlenebildiği bir anayasadır. Doğrudur. Somuta yönelelim. Türkiye’nin bir anayasa yapma ihtiyacı var mıdır? Hiç şüphesiz. Çünkü mevcut anayasa tam 15 kez değişikliğe uğramış, 85 civarındaki maddesi değişmiştir. İç yapısı bozulmuş ama felsefesi değişmemiştir. Baskıcı, tahakkümcü yapısı değişmemiştir. Bunun değişmesi lazım. Neden değişmesi lâzım? Çünkü, bu anayasa bir darbe anayasasıdır. Dolayısıyla darbecilerin zihniyeti, felsefesi, bu anayasanın bütün maddelerinde aşağı yukarı maddeleri kendi varlığını sürdürmektedir. Sadece bu anayasa mı? Hayır. Daha öncekilerde de durum böyle. Bizdeki anayasalar, terbiye ve tehdit metinleridir. Halkı terbiye edecek, halk adına birileri çıkar da söz söyleyecek olursa, onu da tehdit edecektir. 1961 Anayasası da 1982 Anayasası da böyle. Terbiye anayasası diyoruz. Çünkü gücü elinde tutan, gemi benim diyen, belli güçlere göre, halk avamdır, en seçkin ifadesi budur.’’
‘’SİVİL ANAYASA HALKA DAYALI OLMALI’’
Panelistlerden Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar da bir anayasanın sivil olabilmesinin halka dayanması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
‘’Anayasanın sivil olabilmesi için halka dayalı olması lâzım, aşağıdan yukarıya doğru yapılması lâzım. Dolayısı ile de toplumun bütün kesimleriyle esnafı ile işvereniyle, işçisiyle, sanatçısıyla, çiftçisiyle akademisyenleri ile herkesin bu konuya sahip çıkması gerekiyor. Ülkelere baktığımız zaman anayasalar üç şekilde yapılıyor. Yani ülkemizde olan biçimde bunlardan biri. Bir takım güçler iktidarı ele geçiriyorlar ki bu genellikle de darbe yoluyla oluyor ve kendi siyasî düşüncelerini anayasa metni haline getiriyorlar. Elbette ki bir takım göstermelik referandumlar yapılıyor, halkın onayı alınıyor. Ama bu onay gerçek bir halk desteği sağlamıyor. Bu sadece bir görüntüden ibaret. Demokratik anayasa ile yapılan yöntem nedir? Bu da alttan kaynaklanan, yukarıya doğru tartışarak, geliştirilerek bir anayasa yapımı sürecidir. Halkın gerçek temsilcileri tarafından bir anayasa yapılırsa, bu sivil ve demokratik bir anayasa olur. Bizim anayasalarımız bugüne kadar Osmanlı döneminde dahi tepeden inme hiyerarşik yöntemle yapılmıştı. İçlerinde tabiî yer yer demokratik hükümler de yer almıştı.’’
“SORUNLARIN KAYNAĞI ANAYASA”
Panelin son konuşmacısı Hacettepe Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimleri Fakültesi Hukuk Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdoğan da toplumun sorunlarının anayasadan kaynaklanmakta olduğunu söyledi. Erdoğan, ‘’Aslında anayasa bizim çoktandır yaşamakta olduğumuz gündelik hayat problemleri ile doğrudan ilgilidir. Son 30 yıldır, daha ileriye gidersek, son 80 yıldır toplum olarak yaşadığımız pek çok sorun, yaşadığımız talihsiz olaylar, problemlerimizin büyük bir kısmı anayasadan kaynaklanmaktadır. Bunun içindir ki anayasayı yeniden yapmak veya doğru anlamda bir anayasa yapmak, bizim birçok sorunumuzu kendiliğinden çözmeyebilir ama anayasadan kaynaklanan sorunları temizlemiş olabiliriz’’ şeklinde konuştu.
AKP’Lİ VEKİL DARBE ANAYASASINA SAHİP ÇIKTI
AKP Giresun Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Hasan Sönmez, panelde yaptığı konuşmada, anayasanın tamamının değişmesi yönündeki yaklaşımlara katılmadığını söyledi. Sönmez, şunları söyledi: ‘’Doğrusunu söylemek gerekirse, bu benim şahsî görüşlerimdir ki bir hukukçu olarak, öteden beridir bu anayasanın tamamının değişmesi yönündeki yaklaşımlara katıldığımı söyleyemiyorum. Çünkü, anayasanın birinci maddesine bakıyorum, (Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir) diyor. Bunun neyini değiştireceğim? Türkiye Devleti bir Cumhuriyet değildir mi diyeceğim? Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. Bunun gibi bazı maddeler var. Çalışmak herkesin hakkı ve ödevidir. Ne diyeceğim, çalışmak herkesin hakkı ve ödevi değil midir diyeceğim? Ya da çalışmak şunların hakkıdır ve ödevidir diğerlerinin değildir mi diyeceğim?’’
|
13.04.2009
|
|
|
Baykal: CHP daha ileri gidecek |
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 29 Martta yapılan yerel seçimlerde ''vatandaşların CHP'yi daha ileriye taşıma kararı verdiğini'' savundu.
CHP Parti Meclisi’nin (PM) Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığındaki yaklaşık 5 saat süren toplantıda, 29 mart yerel seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu. Alınan bilgiye göre, Baykal toplantıda, 29 Martta yapılan yerel seçimlerde ‘’vatandaşların CHP’yi daha ileriye taşıma kararı verdiğini’’ savundu. CHP’nin, belli bir birikimi, politikası olduğunu ifade eden Baykal, yeniliklerin, değişikliklerin bu birikimin üzerine inşa edileceğini belirtti. ‘’Sil baştan anlayışına gerek yok’’ diyen Baykal, AKP oylarının inişe geçtiğini de iddia ederek, ‘’AKP’den kurtulma dönemi başlamıştır. Bu dönemin bütün gereklerini yapacağız" diye konuştu.
|
13.04.2009
|
|
|
Eski Başbakanlardan Erbakan, İran’da |
ESKİ Başbakanlardan Necmettin Erbakan, temaslarda bulunmak üzere İran’a geldi.
Erbakan’ın bir hafta sürecek ziyareti kapsamında İranlı yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor. Dâvet üzerine yapıldığı belirtilen ziyarette Erbakan’ın İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile de görüşmesi öngörülüyor. Erbakan, önceki gün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, İran ziyaretinin ana gayesinin “Türkiye-İran arasındaki münasebetleri geliştirmek, bölgesel ve dünya barışının tesisi için neler yapılması gerektiği hususunda fikir teatisinde bulunmak” olduğunu söylemişti.
|
13.04.2009
|
|
|
Emniyete 10 bin üniversiteli alınacak |
EMNİYET Teşkilatı bünyesine 10 bin üniversite mezunu alınacak. İçişleri Bakanlığı’ndan edinilen bilgiye göre, 6 aylık eğitimden geçirilecek 10 bin kişi, daha sonra polislik mesleğine adım atacak.
Türk Polis Teşkilatı 200 bini aşkın kadrosuyla güvenlik hizmetini yürütüyor. 29 daire başkanlığı, 81 il emniyet müdürlüğü, 408 ilçe emniyet müdürlüğü, 476 ilçe emniyet amirliği ile bin 313 polis merkezi, asayişten teröre, trafikten uyuşturucuyla mücadeleye kadar halkın huzuru ve güvenliği için çalışıyor. Güvenlik birimlerinin bina, tesis, araç ve teçhizatı temin edilirken; personel de eğitimden geçiriliyor. 2004-2008 yılları arasında 35 bin 310 polis yetiştirildi. 2009 yılında ise 6 bin 410 civarında öğrenci mezun olacak. Polis teşkilatının yüzde 70’i üniversite veya yüksek okul mezunu. Her yıl polislerin yüzde 50’si hizmet içi eğitimden geçiriliyor.
|
13.04.2009
|
|
|
Karadayı hakkındaki karar hukuka aykırı |
MAZLUMDER, Genelkurmay eski Başkanı İsmail Hakkı Karadayı hakkında yaptığı suç duyurusuyla ilgili olarak verilen görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğunu açıkladı.
MAZLUMDER, “Karadayı kararı”na itiraz ediyor
MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Genelkurmay eski Başkanı İsmail Hakkı Karadayı hakkında yaptıkları suç duyurusuyla ilgili olarak verilen görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, karara bugün itiraz edeceklerini bildirdi. Gergerlioğlu, yaptığı açıklamada, Karadayı hakkında yaptıkları suç duyurusunın Ankara Cumhuriyet Başsavclığınca görevsizlik kararı verilerek, şikâyetlerinin Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı’na gönderilmesine karar verildiğinin belirtildiğini hatırlattı. Gergerlioğlu, şikâyetlerinde ses kayıtlarının doğruluğu konusunda öncelikle araştırma yapılmasını istediklerini, ses kayıtlarının doğruluğunun tespiti halinde TCK 309, 311 ve 312. maddelerdeki suçların oluştuğu belirtilerek, şüpheli hakkında dâvâ açılmasını talep ettiklerini söyledi. Görevsizlik kararında ses kayıtlarının şüpheliye ait olduğu hususu sabit kabul edilerek, bazı hukukî değerlendirmeler de bulunuldğunu ifade eden Gergerlioğlu, buradan hareketle bu karar ile ses kayıtlarının şüpheli İsmail Hakkı Karadayı’ya ait olduğunun ortaya çıktığını belirtti. Gergerlioğlu Karadayı’nın emekli olduğu dönemde yaptığı eylemlerin askerî suç sayılamayacağını vurgulayarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının verdiği görevsizlik kararına hukuka ve usule açıkça aykırı olması gerekçesiyle bugün itiraz edeceklerini söyledi.
|
13.04.2009
|
|
|
Türkiye’ye daha net olmalıyız |
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin AB üyeliği kriterlerini yerine getirmede ortaya koydukları açık tavrı, sürecin nihaî sonucu konusunda da göstermeleri gerektiğini söyledi. Bakoyanni, “Türkiye'nin AB üyeliği konusunda daha açık olmalıyız'' diye konuştu.
Türkiye’ye daha net olmalıyız
YUNANİSTAN Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin AB üyeliği kriterlerini yerine getirmede ortaya koydukları açık tavrı, sürecin nihaî sonucu konusunda da göstermeleri gerektiğini söyledi.
Bakoyanni, Atina’da yayımlanan Elefterotipia gazetesindeki demecinde, ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyaretini ve Türkiye’nin AB sürecini değerlendirdi. Obama’nın ziyaretiyle Türkiye’nin öneminin artmasının Yunanistan’a olumsuz etkileri olmayacağına inandığını belirten Bakoyanni, ‘’uluslar arası siyasetin, birer kefesinde Yunanistan ve Türkiye’nin bulunduğu bir terazi olmadığını’’ söyledi. Bakoyanni, ‘’Türkiye’nin bölgedeki konumunun güçlenmesinin ikili sorunların çözümünde Yunanistan’ın elini zayıflatacağı şeklindeki yorumların basit ve dar görüşlü yorumlar olduğunu’’ ifade ederek, ‘’Coğrafi konumunun ve ülkede hakim olan dinin özel bir rol kazandırdığı Türkiye’nin değerlendirilmesi kendine özel bir önem taşımaktadır. Yunanistan ise AB’nin eski bir üyesi ve Güneydoğu Avrupa bölgesinde etkin ve olumlu rol oynayan lider bir güçtür. Türkiye ile olan ikili meseleler, uluslar arası hukuk ve Türkiye’nin AB perspektifiyle ilgili konulardır. Türkiye ile olan ikili ilişkilerin iyileştirilmesi önemli hedefimizdir’’ dedi.
Obama’nın Türkiye’nin AB üyeliğine destek açıklamalarıyla ilgili bir soru üzerine Bakoyanni, ‘’AB ülkelerinin de bu konuda daha açık bir tavır içinde olmaları gerektiğini’’ belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Türkiye ile sınırı olan bizleriz. Türkiye’nin uzun vadede çağdaş bir Avrupa cumhuriyeti olmasında, tabiî böyle bir şey mümkün olursa, Yunanistan’ın çıkarı bulunmaktadır. Türkiye ile ilgili olarak bizleri ilgilendiren tüm konuların ikili konular olmaktan çıkararak, Avrupa’nın meseleleri olmasını sağladık. Bu, sessiz, ancak özlü çalışmalarla mümkün oldu. Türkiye’nin gerekli reformları gerçekleştirmede ilerleme kaydetmesi ve dışa karşı olan tavırlarında değişiklikler yapması için açık bir nedeni olması esastır. Türkiye’nin kriterleri yerine getirmesiyle ilgili taleplerimizi ortaya koymada gösterdiğimiz açıklık, sürecin nihai sonucu konusunda da olmalı. Aksi halde Türkiye’de, ‘Nasıl olsa AB’ye giremeyeceğiz, reformları neden yapalım ve kriterlere neden uyalım’ anlayışı güçlenecektir.’’
|
13.04.2009
|
|
|
Sulama kanalından cephanelik çıktı |
Malatya-Sivas kara yolu Tepeköy mevkiinde DSİ’ye ait sulama kanalından çıkarılan balçığın içinde bulunan bir kutuda 14 adet el bombası ve 1 adet de sis bombası bulundu.
MALATYA-SİVAS kara yolu Tepeköy mevkisinde DSİ’ye ait sulama kanalından çıkarılan balçığın içinde bulunan bir kutuda 14 adet el bombası, 1 adet sis bombası bulundu. Jandarma, çevre güvenliği alarak, kanalın çevresinde kazı yaptı. Tepeköy’de yaşayan Sabri Kızılca (35), yaptığı açıklamada, yaklaşık 10 gün önce su kanalının temizlenmesi sırasında çıkan balçığın kanalın kenarına bırakıldığını, dün işe giderken balçığın içinde bir kutu gördüğünü, kutuyu açtığında içinden el bombaları çıktığını söyledi. Bombaların 1997-1999 tarihli gazetelere sarılı olduğunu ifade eden Kızılca, köy muhtarına ve jandarmaya haber verdiğini dile getirdi. Sabri Kızılca’nın ihbarı üzerine olay yerine gelen jandarma ekipleri, çevre güvenliği alarak kanalın etrafında kazı yaptı. Jandarma yetkilileri, bir kutudaki 14 adet el bombası ile 1 adet sis bombasının menşe konusunda henüz bilgi sahibi olmadıklarını, kriminal şubede inceleme yapıldıktan sonra net bilgi elde edileceğini belirtti. Kazının tamamlandığı ve başka bir bulguya ulaşılmadığı da kaydedildi.
|
13.04.2009
|
|
|
Meclis’in gündemi yoğun |
MECLİS, yoğun gündemle çalışacağı yeni bir haftaya giriyor. TBMM Genel Kurulu, haftaya, uluslararası anlaşmaların onaylanmasına içeren yasa tasarılarıyla başlayacak.
Genel Kurul, yarın, Türkiye ile bazı ülkeler arasında çeşitli alanlarda işbirliği yapılmasını öngören uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunduğuna dair 18 yasa tasarısını görüşecek. Görüşmeleri yarım kalan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, 15 Nisan Çarşamba günü ele alınacak. Genel Kurul, 16 Nisan Perşembe günü, Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısını ele alacak. Tasarı, otoyollar, köprüler ve bunlarda bulunan tesis ile varlıkların özelleştirilmesinin nasıl yapılacağını düzenliyor. Genel Kurul, yarın 15.00-19.00, 15 Nisan Çarşamba ve 16 Nisan Perşembe günleri ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışacak. TBMM Adalet Komisyonu, bu hafta Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısının görüşmelerine devam edecek. AB Uyum Komisyonu, Bankacılık Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısını, 15 Nisan Çarşamba günü ele alacak.
|
13.04.2009
|
|
|
Ölümlerin dörtte üçü kalp damar hastalığından |
ANKARA Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadi Güleç, sigara, kolesterol, tansiyonla mücadele ederek, kalp krizi oluşumunun yüzde 70-80 oranında önleme şansına sahip olunduğunu söyledi.
Antalya’da düzenlenen 6. Metabolik Sendom Sempozyumu’na katılan Prof. Dr. metabolik sendromun, diyabetin yanı sıra kalp ve damar hastalıklarına da öncülük ettiğini belirtti.
Metabolik sendromundan en ilgi çekenin göbek olduğunu kaydeden Güleç, kalp krizi geçirenlerin yüzde 50-60’nın hiç bir şikâyeti olmadığını ve şikâyeti olmayanların da ne durumda olduğunu kontrol ettirmelerini istedi. Güleç sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Sigara, kolesterol, tansiyonla mücadele ederek, kalp krizi oluşumunu yüzde 70-80 oranında önleme şansına sahibiz. Bu kadar önlenebilir bir hastalığa teslim olmak ve günümüz dünyasında ölümlerin dörtte üçünün kalp damar hastalığı sebepli olmasına insanın isyan edesi geliyor. Kalp krizi geçirmiş biri şanslıysa hayatta kalıyor ama hayatta kaldıysa ‘kurtuldum’ demesin. Çünkü kalbin önemli bir kısmını kaybediyor ve gelecekteki yaşam beklentisini azaltıyor, yaşam kalitesini bozuyor. Kalp yetersizliği ortaya çıkıyor, nefes alamamaya başlıyor, göğüs ağrıları oluyor. En önemlisi bu işi başlamadan bitirmek.’’
|
13.04.2009
|
|
|
Tabiattaki kazaların birinci sebebi insan |
ARAMA Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı Nasuh Mahruki, ‘’Tabiatta meydana gelen kazaların yüzde 99’unun sorumlusu insanlardır” dedi.
Alanya Fotoğraf Sanatçıları Kulübü’nün dâvetlisi olarak Alanya’ya gelen Mahruki, Kültür Merkezi’nde bir söyleşi gerçekleştirdi. Katılımcıların sorularını cevaplandıran Mahruki, tabiatta ne kadar tedbir alınırsa alınsın, kazaların önlenemeyeceğini kaydederek, ‘’Tabiatta meydana gelen kazaların yüzde 99’unun sorumlusu insanlardır. Doğanın belli kuralları vardır ve bunları uygular. Siz bu kurallara uymazsanız, sorun yaşarsınız. Hayatınızı bile kaybedebilirsiniz. Tedbir almak sadece kaza ihtimalini düşürür, engellemez’’ diye konuştu.
|
13.04.2009
|
|
|
Meteoroloji’den çığ uyarısı |
METEOROLOJİ İşleri Genel Müdürlüğü, yüksek ve eğimli yerlerde meydana gelebilecek muhtemel çığ tehlikesi ve kar erimelerine karşı vatandaşları ve yetkilileri uyardı.
Hava sıcaklığında ülke genelinde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr, genellikle kuzey ve kuzeydoğu (Poyraz), ülkemizin güneydoğusunda batı ve güneybatı (Lodos) yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara’da kuvvetli (20-40 km/saat) olarak esecek. Meteoroloji yetkilileri, Doğu Anadolu’nun doğusu (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Muş, Bitlis, Van ve Hakkâri) ile Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin (Gümüşhane, Bayburt ve Artvin) yüksek ve eğimli yerlerinde meydana gelebilecek muhtemel çığ tehlikesi ve kar erimelerine karşı ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmasını istedi.
|
13.04.2009
|
|
|
112 acil, her şartta aranabiliniyor |
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin vefat ettiği helikopter kazasının ardından 112 Acil yardım servisine nasıl ve hangi şartlarda ulaşılabileceği konusu da gündeme gelirken, bu konuda toplumdan birçok kişinin bilgi sahibi olmadığı belirtildi.
Buna göre, İl sağlık müdürlükleri bünyesinde kurulmuş olan 112 Acil Yardım servisleri, sabit telefonlardan, ankesörlü veya cep telefonlarından ücretsiz aranabiliyor. Teknolojinin sunduğu imkânlar doğrultusunda 112 servisini aramak için şarjı olan herhangi bir cep telefonu yeterli. Acil yardım servisine içinde sim kart ve kontör bulunmayan bir cep telefonundan da ücretsiz olarak ulaşılıyor. Acil yardım servisleri, dünyanın birçok ülkesinde kullanıldığı için cep telefonları bu numaraya otomatik olarak kodlanıyor ve acil çağrı yapılıyor.
|
13.04.2009
|
|
|
Alkol kaza yaptırdı: 4’ü ağır, 10 kişi yaralı |
ANKARA-Kırıkkale yolunda meydana gelen bir otomobil ile iki otobüsün karıştığı kazada, 4’ü ağır 10 kişi yaralandı.
Otobüs sürücüsü ve 3 yolcusunun sıkıştığı kazanın yaralıları çeşitil hastanelerde tedavi altına alındı. Kazaya sebep olduğu iddia edilen otomobilin arka koltuklarının altında bira şişesi olduğu görüldü. Ankara-Kırıkkale yolunun Lalahan mevkiinde benzin istasyonundan hatalı çıktığı iddia edilen 06 FEP 71 plâkalı otomobile, Ankara yönüne gitmekte olan 42 BHA 05 plâkalı otobüs çarptı. Kaza yapan araçlarla aynı yolda ilerleyen 34 LRF 49 plâkalı Muş otobüsü de kazaya karışan otobüse arkadan çarptı. Muş’tan İstanbul’a gittiği öğrenilen otobüsün şoförü ve 3 yolcusu araçta şıkıştı. Olay yerine çok sayıda 112 Acil YArdım ekibi ve 110 itfaiye kurtarma aracı çağrıldı. Kazada aynı otobüste bulunan ve isimleri alınamayan sürücü ve yolculardan 10 kişi yaralandı. Yaralılar Ankara’da bulunan çeşitli hastanelere kaldırıldı.
|
13.04.2009
|
|
|
Kutlu Doğum Haftası yarın başlıyor |
DİYANET İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının (TDV)organize ettiği Kutlu Doğum Haftası faaliyetleri, 14 Nisan Salı günü başlayacak.
Resmî açılış töreni Balıkesir’de gerçekleştirilecek ve 20 Nisan’da sona erecek hafta boyunca ‘’Küreselleşen dünyada aile’’ konusu işlenecek.
Yurt içi ve yurt dışında çeşitli panel, konferansların düzenleneceği hafta dolayısıyla terminal, otobüs durakları ve bilboardlara ailede dayanışmayı, birlikteliği ve iyi geçinmeyi tavsiye eden âyet ve hadislerin yer aldığı afişler asılacak.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı İzzet Er, Kutlu Doğum Haftası faaliyetlerini her yıl farklı bir ilde başlattıklarını hatırlatarak, bu yıl açılış törenine Balıkesir’in ev sahipliği yapacağını söyledi. Açılışın ardından ‘’Hz. Peygamber ve Aile’’ konulu bir panel düzenleneceğini bildiren Er, 15-16 Nisan’da da ‘’Küreselleşen Dünyada Aile Sempozyumu’nun gerçekleştirileceğini dile getirdi. Hz. Muhammed’in doğumunu anlatan Mevlit’in yazılışının 600. yılı olduğunu da ifade eden Er, bu nedenle Süleyman Çelebi’nin doğum yeri olan Bursa’da, 16-17 Nisan’da ‘’Yazılışının 600. Yılında Bir Kutlu Doğum Şaheseri Mevlit ve Süleyman Çelebi’’ konulu uluslar arası sempozyum düzenleneceğini anlattı. Küreselleşme çerçevesinde aile yapısındaki değişikliklerin ele alınacağı hafta boyunca terminaller, otobüs durakları gibi toplu popülasyonun yoğun olduğu yerlere ailede dayanışmayı, birlikteliği ve iyi geçinmeyi tavsiye eden ayet ve hadis meallerinin yer aldığı afişlerin asılacağını söyledi. İzzet Er, gerek yurt içinde gerekse Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırım, KKTC, Makedonya, Romanya gibi soydaş ve dindaşların yaşadığı ülkelerde çeşitli konferans ve panellerin düzenleneceğini hatırlatarak, ‘’Ufuk açıcı yeni tebliğlerin ortaya çıkacağını düşünüyoruz’’ dedi. Kutlu Doğum Haftası açılış töreninin, bu yıl ilk kez uydu üzerinden yayınlanacağını bildiren Er, bütün il ve ilçe müftülüklerinin kapalı devre televizyon sistemiyle törenleri canlı izleyebileceğini söyledi. Er, törenlerin Diyanet’in internet sitesinde yayınlanacağını da kaydetti.
YURT DIŞINDA DA KUTLANACAK
YURT içinde müftülüklerce yaklaşık 18 bin, yurt dışında da din müşavirliklerince 338 faaliyet düzenleneceğini belirten Er, ‘’Toplumda tenkide neden olacak aşırılıklara yer verilmemesini ve etkinliklerin 14-20 Nisan dışına taşırılmamasını istedik’’ diye konuştu. Bütün faaliyetlerin mülki amirlerin onayıyla gerçekleştirileceğini vurgulayan Er, toplumun tamamını kapsayıcı, kuşatıcı, ayrımcılıktan uzak, Hz. Muhammed’in daha iyi anlaşılmasını sağlayan programlar yapılmasını hedeflediklerini söyledi.
|
13.04.2009
|
|
|
Sigara zehir yuvası |
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Leyla Sağlam, ABD’de yapılan bir araştırmanın, kanserojen etkisi ispatlanan sigarada bulunan gözle görülmeyen birçok partikülün enfeksiyon hastalıklarına da sebep olduğunu ortaya çıkardığını bildirdi.
Doç. Dr. Sağlam, yaptığı açıklamada, ABD’de sigara filtrelerinin üzerindeki tütün taneciklerinde bakteri üremesinin sigara kullanıcıları için potansiyel bir risk olup olmadığı yönünde bir araştırma yapıldığını ifade etti. Araştırmanın sonuçlarının yayımlandığını ve Türk Toraks Derneği’nin Antalya’da düzenlenen 12. Yıllık Kongresi çerçevesinde ‘’Yılın Makalesi’’ adı altında duyurulduğunu belirten Sağlam, araştırmanın, sigaranın kanserojen etkisinin yanı sıra enfeksiyon yönüne de işaret ettiğini vurguladı.
Sigara içinde 4 binden fazla zararlı madde olduğunu, bunun yanı sıra yapılan araştırma sonucu içilen sigarada gözle görülmeyen birçok partikülün bakteri ve endotoksin barındırdığının tesbit edildiğini anlatan Sağlam, bu tesbitin bugüne kadar hastalarda sebebi bilinemeyen ve teşhisi konulamayan, akciğer ve ağız enfeksiyonlarının da sebebi olabileceğine işaret etti.
Hastalıklara sebep olan bu bakterilerin, tütünün üretildiği, kurutulduğu ortamlara bağlı değiştiğine de değinen Sağlam, şöyle konuştu:
‘’Araştırmada, ABD’nin popüler 8 sigara markasından örnekler alınıyor. Bu örnekler, altı yıl depoda beklemiş sigaralarla karşılaştırılıyor. İlk 24 saatin ardından bütün örneklerde yüzde 92,9 oranında bakteri ürediği görülüyor. Sigarada kullanılan tütün gelişmekte olan ülkelerden geliyorsa, tütünde bu ülkede görülen türde bakterilere rastlanıyor. Burada sigaranın paketlendiği ve ulaştığı yerler, tutulduğu ortamlar da önemli.’’
Leyla Sağlam, tütünün yıkanan bir ürün olmadığını, toplandıktan sonra çeşitli yöntemlerle kurutulduğunu hatırlatarak, bu kurutma işleminde zaman zaman sorun yaşandığını söyledi. Sağlam, ‘’Yapraklar halinde ipe dizilen tütün, bir katman oluşturur. Bu katmanlar arasında yeterli kuruma sağlanmazsa, küf dediğimiz mantar türleri oluşur’’ dedi.
4 BİN ÇEŞİT ZEHİR
Sİgara içen kişinin, 4 bin çeşit zehirin yanı sıra bu mantar türlerini de ciğerine çektiğine vurgu yapan Sağlam, şöyle konuştu: ‘’Akciğerlerle sindirim sistemi birbirinden farklıdır. Çünkü sindirim sistemi nispeten steril değildir. Ancak akciğerler tamamen steril ortamlardır. Dolayısıyla bu steril ortama bakteri koyduğunuz zaman hastalıklara neden oluyor. Sigara içen kişiler sigaradaki yüksek sıcaklığın bu bakterileri öldüreceğini de düşünebilirler, ama ne yazık ki bu yüksek sıcaklık bu tipteki bakteriler ve mantarların ölmesine yetmiyor.’’ Sağlam, bu riskin sadece sigara için geçerli olmadığını, puro, pipo ve çiğneme tütününde de bakteri ve mantar riski bulunduğuna dikkat çekti.
|
13.04.2009
|
|
|
Kariyer için çocuksuz kalmayın |
Yedİtepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, kariyer yaparken çocuk sahibi olmayı ertelemek isteyenlerin, yumurtalık rezervlerine baktırarak karar vermesini önerdi.
Fıçıcıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, kariyer isteği, çocuk doğurmanın kadının iş hayatını olumsuz etkileme riski, ekonomik güçlenme isteği, sosyal yönden eşler arası uyumun tam oturduğuna inandıktan sonra planlama yapma isteği gibi sebeplerle de olsa, çocuk dünyaya getirmenin geciktirilme süresi konusunda hekime danışılmasının önemine dikkati çekti.
|
13.04.2009
|
|
|
Sihirli DVD’lerle binlerce film izlenecek |
Bİlkent Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi’nde (NANOTAM), Başkan Prof. Dr. Ekmel Özbay’ın başkanlığında geliştirilen nanoteknoloji tabanlı meta malzemeler, yeni nesil DVD’lere uygulanırsa, bir DVD’ye binlerce filmin kaydedilmesi mümkün olacak.
Fizik kurallarına göre ışığın dalga boyundan daha küçük boyutlarda odaklanamadığını belirten Özbay, bu sebeple günümüzün en yüksek kapasiteli Blu-Ray DVD’lerinde bile elde edilebilecek en yüksek saklama kapasitesinin bu ‘’tabiat kanunu’’ ile sınırlı olduğunu belirtti. Bilkent Üniversitesi NANOTAM’da geliştirilen metamalzemelerin tabiatta rastlanmayan özelliklere sahip olduklarını dile getiren Özbay, şöyle konuştu: ‘’Bu anlamda ‘sihirli’ olarak da nitelendirilen metamalzemeleri kullanarak dalgaboyundan çok daha küçük bir alandan geçen ışık miktarını binlerce kat arttırabilen yeni bir teknoloji geliştirdik. Bu yeni teknoloji sayesinde dijital bilgiler DVD’lere çok daha küçük alanlara yazılabilecek ve var olan bilgi depolama kapasiteleri binlerce kat arttılabilecek.’’
|
13.04.2009
|
|
|
Duvarlarda stres azaltıcı renkler moda |
Bahar aylarıyla birlikte evlerini boyatmaya başlayan vatandaşlar, iç cephelerde en çok kum beji ve kese kâğıdı gibi stresi azaltıcı sade renkleri tercih ediyor.
Konya’da çeşitli boya markalarının bayiliğini yapan firmanın sahibi İsmail Söylemez, yaptığı açıklamada, bahar aylarıyla birlikte evlerinde yenilik yapmak, eskiyen duvar boyalarını yeniletmek isteyenlerin boyacılara gelmeye başladığını söyledi. Son yıllarda, ekonomik durumu iyi olan kişilerin evlerinin iç cephelerindeki boya rengini her yıl ya da 2 yılda bir değiştirmeyi tercih ettiklerini anlatan Söylemez, bu değişiklikte de o yıl moda olan renklerin kullanıldığını belirtti. Geçen yıla kadar alışıla gelmiş olan fil dişi ve krem tonlarının kullanıldığını dile getiren Söylemez, şunları kaydetti: ‘Evlerin iç cephelerinde vatandaşlar, bu yıl en çok kum beji ve kese kâğıdı gibi, stresi azaltıcı etki yaptığı, insanı rahatlattığı belirtilen sade renkler tercih ediyor. Bunun yanın da gül pembe, somon, verde ve limon renkleri de yeni sezonda moda olan renkler arasında yer alıyor.’’
|
13.04.2009
|
|
|
Sağlık için aynı ayakkabıyı giymeyin |
Konya Ayakkabıcılar Odası Başkanı Hasan Uzman, hem ayakkabının çabuk yıpranmaması hem de ayak sağlığı için aynı ayakkabının üst üste 2 gün giyilmemesi gerektiğini bildirdi.
Uzman, yaptığı açıklamada, ayak sağlığının korunması için doğru ve uygun ayakkabı kullanımının büyük önem taşıdığını söyledi. ‘’Otomobilde lastik ne ise insanda da ayakkabı odur’’ diyen Uzman, ‘’Ayakkabı seçimi doğru yapılmazsa ayak sağlığı bozulabilir. Bu da ayaklarda ağrılara, yorgunluğa sebep olur. Çalışma verimi düşer’’ dedi. Hasan Uzman, ayakkabı alırken ayakların rahat edeceği ölçü ve boyutlardaki ayakkabıların seçilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Bugün ‘moda’ diye insanlar, ayak sağlıklarının bozulması pahasına, yüksek topuklu veya sivri burunlu ayakkabıları tercih ediyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda da uzun topuklu ayakkabıların ayak sağlığını bozduğu tesbit edilmiş. Bu sebeple vatandaşlara ayaklarının sağlığı için kendilerini rahat hissedecekleri ayakkabıları tercih etmelerini öneriyoruz. Ayrıca hem ayakkabının terlemeye bağlı çabuk yıpranmaması hem de ayaklarımızın sağlığı için aynı ayakkabı iki gün üst üste giyilmemeli. Gün boyunca giyilen ayakkabı, ayakların terlemesi sonucu nemleniyor. Ayakkabıda oluşan bu nem de ayaklarda bazı sağlık sorunlarına sebep olabiliyor. Bu sebeple bir gün giyilen ayakkabı, mutlaka ertesi gün giyilmemeli ve havalandırılmalı.’’
|
13.04.2009
|
|
|
Mevsim alerjisine dikkat |
NamIk Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadircan Keskinbora, ilkbaharda görülen alerjilere ve yaz mevsiminde kullanılan güneş gözlüklerine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Keskinbora, yaptığı açıklamada, ilkbaharın gelmesiyle bazı alerjik vak'aların ortaya çıktığını, bahar aylarında yayılan polenlerin, bazı kişilerde alerjik belirti gösterdiğini söyledi. Gözlerde sulanma, yanma, hafif ve geçici görme bozukluğu gibi durumların alerjinin belirtisi olduğunu ifade eden Keskinbora, bu tip alerjik belirtiler karşısında, soğuk kompres gibi uygulamaların iyileşmede etkili olacağını belirtti. İlkbaharda görülen alerjiler ve yaz mevsiminde kullanılan güneş gözlüklerine dikkat edilmesi gerektiğini anlatan Keskinbora, güneş gözlüğü seçiminin önemine değindi.
|
13.04.2009
|
|
|
|