|
|
|
Büyümenin en düşük olduğu 7 ülkeden biriyiz |
TİSK tarafından yapılan açıklamada, “Ülkemiz, dünya piyasalarında rekabet eden ülkeler arasında, 2008’in 3. çeyreği itibariyle büyüme oranı en düşük ve Aralık 2008 itibariyle sanayi üretimi en fazla azalan 7 ülkeden biri iken, hükümetin etkin önlemler içermesi gereken bir paketi geciktirmesi düşündürücüdür” denildi.
TÜRKİYE İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından yapılan açıklamada, “Ülkemiz, dünya piyasalarında rekabet eden ülkeler arasında, 2008’in 3. çeyreği itibariyle büyüme oranı en düşük 7 ülkeden biri ve Aralık 2008 itibariyle sanayi üretimi en fazla azalan 7 ülkeden biri iken, Hükümetin etkin önlemler içermesi gereken bir paketi geciktirmesi düşündürücüdür” denildi.
Küresel krizin üretimi vurması ile Türkiye’nin yıllık büyüme hızının 2008’in 3. çeyreğinde binde 5’e düştüğüne dikkat çekilen açıklamada, The Economist dergisinin dünya rekabet piyasalarında sözü geçen, gelişmiş ve gelişmekte olan 42 ülkeye ait büyüme verileri aynı dönem itibariyle karşılaştırıldığında, söz konusu oranın en yüksek olduğu ilk 7 ülkenin Çin, Hindistan, Slovakya, Brezilya, Rusya, Endonezya ve İsrail olduğu bildirildi. Türkiye’nin binde 5 oranı ile, büyüme hızı en düşük 7 ülke arasında yer aldığına dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi:
“Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde ele alındığında ise Türkiye, 22 ülke arasında sondan 3üncü sıradadır. Türkiye’nin 2008’in 3. çeyreğindeki büyüme hızı bir yıl önceye göre 2,8 puanlık düşüş göstermiştir. Belirtilen puan farkı ülkeler itibariyle incelendiğinde 33 ülke içinde Türkiye’nin büyüme hızı en sert biçimde düşen ülkeler grubunda yer aldığı ve bu açıdan 6. sırada olduğu görülmektedir.”
Türkiye’nin yüzde 17,6’ya varan azalış oranı ile sanayi üretimi en hızlı düşen 7 ülke arasında yer aldığı da bildirilen açıklamada, “Dolayısıyla yukarıda belirtilen verilerden çıkan sonuçlardan ilki, ülkemizin küresel krizden en çok etkilenen ülkelerden biri olduğudur. İkinci olarak, çeşitli ülkelerde kapsamlı ve etkili önlemlerin alındığı, bunun büyümedeki sert düşüşleri engellediği söylenebilir. Büyümesi çok zarar gören, işsizliği hızla artan Türkiye’de ise hükümetin etkin önlemler içermesi gereken bir paketi geciktirmesi düşündürücüdür” görüşüne yer verildi.
|
FATİH KARAGÖZ
15.02.2009
|
|
|
KRİZİN GELDİĞİ KEŞKE DAHA ÖNCE ANLAŞILABİLSEYDİ... |
“Keşke olayı erken algılayabilseydik, istihdamın ve ihracatın düşüşünü, sanayinin sıkıntılarını daha erken algılayabilseydik de daha etkin tedbirler alabilseydik. Bugün bu rakamlar bu oranda çıkmasaydı. Bu anlamda artık sözün bittiği, rakamların konuştuğu bir dönemdeyiz. Artık kimsenin itirazı yok. Çünkü rakamlar konuşuyor.”
SANAYİ KÜÇÜLDÜ, İŞSİZLİK ARTTI, GÜVEN DİBE VURDU
“Sanayi üretiminde Ağustos'ta yüzde 3,6 ile başlayan azalış oranı Kasım'da yüzde 13,3'e, Aralık'ta 17,6'ya yükseldi. İşsizlik rakamlarındaki artış bir ayda yüzde 95'e çıktı. 2008 Mart'ından itibaren sürekli gerileyen tüketici güven endeksi Aralık'ta 52,3 ile en dip noktaya ulaştı. Karşılıksız çek artış oranı yüzde 45'i buldu.”
Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Koçer, global malî krizin sektör üzerinde etkilerinin rakamsal olarak gelmeye başladığını söyledi.
GSO Şubat Meclis Toplantısı’nda konuşan Koçer, birkaç ay önce hislerle sahada hissedilenlerin bugün rakamlara yansıdığını belirtti. Koçer, “Keşke bu rakamlarla gelmeden önce olayı erken algılayabilseydik, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu durumu istihdamın düşüşünü, ihracatın düşüşünü, sanayinin sıkıntılarını daha erken algılayabilseydik de daha etkin tedbirler alabilseydik. Bugün bu rakamlar bu oranda çıkmasaydı. Bu anlamda artık sözün bittiği, rakamların konuştuğu bir dönemdeyiz. Artık kimsenin itirazı yok. Çünkü rakamlar konuşuyor. Durum gerçekten çok ciddi. Ama biz bu ciddiyeti hâlâ anlatabilmiş değiliz” dedi.
Sanayi üretiminde Ağustos’ta yüzde 3,6 ile başlayan azalış oranının Kasım’da yüzde 13,3’e, Aralık ayında da 17,6’ya yükseldiğini söyleyen Koçer, işsizlik rakamlarındaki artışın bir ayda yüzde 95’e çıktığını ifade etti. Koçer, “Merkez Bankası’nın gerçekleştirdiği reel kesim güven endeksine göre 2008 yılının mart ayından itibaren sürekli gerileyen endeks Aralık ayında 52,3 ile en dip noktaya ulaştı. Karşılıksız çek artış oranı yüzde 45, hazine faize yüzde 13,5, banka kredisi yüzde 25’lerde, talep durdu, iş durdu, kredi durdu” diye konuştu.
SANAYİDEKİ SIKINTI KRİZ ÖNCESİNE DAYANIYOR
BANKALARIN yaptığı sert frenin piyasayı kilitlediğini ifade eden Koçer, kredi kartı faizlerinin durumunun daha vahim olduğunu dile getirdi. Koçer, saydığı oranların sanayinin girdiği darboğazı gösterdiğini kaydetti. Tüketimin durduğunu ve alım gücünün bittiğini belirten Koçer, bu durumda piyasaları kendi kaderine bırakamayacaklarına dikkat çekti. Düşüşlerin devam etmemesi için çok acil önlemlerin alınması gerektiğini kaydeden Koçer, sanayideki sıkıntının geçmişinin küresel krizin öncesine dayandığını dile getirdi. Sıkıntıların sadece küresel krize bağlanmasının teşhis ve sonrasındaki tedavi uygulamasını engelleyeceğini belirten Koçer, sorunlara acilen çözün üretilmediği takdirde, Türkiye’nin küresel kriz için çok daha ağır faturalar ödemek zorunda kalacağının altını çizdi.
|
15.02.2009
|
|
|
Kriz tedbirleri yetersiz |
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Ali Metin Polat, ekonomik krize yönelik alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu söyledi. Toplumun krize dayanma gücünün artırılması gerektiğini ifade eden Polat, küresel finansal krizin her geçen gün biraz daha derinden hissedilmeye başlandığı bu dönemde “daha radikal tedbirler” alınması gerektiğini belirtti.
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (SMMM) Odası Başkanı Ali Metin Polat, piyasaların canlandırılması için vergi oranlarının düşürülmesini ve KOBİ’lere yönelik finansal destekten serbest meslek mensuplarının da yararlanmasını istedi.
Polat yaptığı yazılı açıklamada, ekonomik krize yönelik alınan önlemlerin yetersiz olduğunu dile getirdi. Toplumun krize dayanma gücünün artırılması gerektiğini ifade eden Polat, küresel finansal krizin her geçen gün biraz daha derinden hissedilmeye başlandığı bu dönemde ‘’daha radikal tedbirler’’ alınması gerektiğini belirtti. Polat, krizin etkilerini azaltmaya yönelik önerilerini ise şöyle sıraladı:
nBaşta KDV olmak üzere tüm vergilerde oranlar düşürülmeli, gelişmiş ülkelerde uygulanmakta olan oranlar uygulanmalıdır. Bu şekilde fiyatlarda bir indirim meydana geleceği için tüketim talebi canlanacaktır.
nKüçük ve orta boy işletmelere (KOBİ) faizsiz olarak verilmesi düşünülen finansal destekten serbest meslek mensupları da yararlandırılmalıdır. Sonuçta serbest meslek mensupları da hizmet üreten küçük işletmelerdir.
nSerbest meslek ücretleri, finans kurumları aracılığı ile tahsil edilmelidir.
nSerbest meslek sözleşmelerindeki Damga Vergisi tahsilinden vazgeçilmelidir.
nGelir Vergisi Kanunu’ndaki tahsilat esası dikkate alınarak, KDV’de de bu paralelde düzenlemeler yapılmalıdır.
nVergi daireleri arasında uygulama birliği sağlanmalıdır.
nSerbest meslek mensupları yanında çalıştırılan stajyerlerin sigorta primleri ve vergi kesintileri ya devlet tarafından karşılanmalı ya da bunlar için muafiyet getirilmelidir.’’ Ankara / aa
|
15.02.2009
|
|
|
Şimşek’ten yine pembe tablo |
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Dünyada küresel çok sayıda büyük banka batarken, devletlerin, hükümetlerin borcu artarken, Türkiye’de vatandaşa bir kuruşluk yük getirilmediğini söyledi.
Bakan Şimşek, partisinin Çanakkale’deki seçim bürosunun açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın, 1930’lu yıllardan bu yana en büyük krizle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin de bu dönemde krizden etkilendiğini, ancak bu etkinin geçmişe göre çok daha az olduğunu söyledi. Şimşek, şöyle konuştu: ‘’İlk defa dünyada küresel birçok büyük banka batarken, oradaki ülkelerin, devletlerin, hükümetlerin borcu artarken, Türkiye’de biz vatandaşa tek bir kuruşluk yük getirmedik. Neden? Çünkü biz daha iyi bir şekilde sistemi yönetiyoruz. Türkiye’deki bankalar geçmişle karşılaştırılmayacak kadar sağlam bir yapıya sahip. İlk defa böylesine zor bir dönemde vatandaşa yük getirmeden, borç yaratmadan bu işi götürüyoruz. Türkiye artık dünyada büyük bir aktör, çok önemli bir aktör.”
|
15.02.2009
|
|
|
Kamuya 70 bin personel alınacak |
Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, kamuya 2009 yılında 65-70 bin civarında personel alınacağını bildirdi.
DEVLET Bakanı Murat Başesgioğlu, kamuya 2009 yılında 65-70 bin civarında personel alınacağını bildirdi. “Ek ödeme zammı, kamuya personel alımı ve kamu personel reformuna’’ ilişkin soruları cevaplandıran Başesgioğlu, 2009 yılında emeklilik, ölüm ve istifa gibi haller hariç kamuya 21 bin personel alımı yapılacağını bildirdi. Başesgioğlu, “Bu rakama istifa, emeklilik, ölüm gibi boşalmalar ile büyük miktarda sözleşmeli personel çalıştıran Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı gibi kurumları da katarsak 2009 yılında 65-70 bin civarında asli, sözleşmeli ve diğer boşalan unvanların yerine yeni personel alınacaktır” dedi. Başesgioğlu, ek ödeme düzenlemesiyle, “eşit işe, eşit ücret” ilkesi çerçevesinde kamu personeli arasındaki ücret farklılığının ortadan kaldırılmasının amaçlandığını belirterek, “Maaşlarda çok farklı ücret skalaları var. Bu farkı gidermek istiyoruz” diye konuştu. Başesgioğlu, 4 yılda kamu personeli içindeki ücret adaletsizliğini gidermeyi hedeflediklerini belirtti. Başesgioğlu, şu anda kamu personel rejimine ilişkin bir taslak çalışmaları olduğunu kaydederek, “Bittiği zaman bunu sosyal taraflar başta olmak üzere kamu kesimi ve diğer bakanlıklarla paylaşacağız. Kamu personelinin etkinliği ve verimliliği açısından da bir kamu personel rejimine ihtiyacımız var” dedi.
|
15.02.2009
|
|
|
Türk-İş’ten “sosyal adalet” çağrısı |
TÜRKİYE İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanlar Kurulu İstanbul’da toplandı.
Petrol-İş Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıda, bugün Kadıköy İskele Meydanı’nda yapılacak “Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz: İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Birleşik Mücadele, Emek ve Demokrasi Mitingi”nin hazırlık çalışmaları ele alındı. Toplantı öncesi açıklama yapan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, bugün dünyada bir kriz yaşanıyorsa, bunun temel sebebinin, sosyal devlet politikalarından uzaklaşılması olduğunu ifade ett. Kumlu, “Kriz, ‘hep bana, hep bana’ anlayışıyla ücretleri düşüren, yoksulların vergilerini artıran, kamu hizmetlerini pahalı hale getiren, kamu yatırımlarını azaltan ve kamuyu üretim alanından çekip, her şeyin özelleştirilmesini savunan ekonomik ve siyasi politikaların sonucu olmuştur” dedi.
|
15.02.2009
|
|
|
Başkana rekor hapis talebi |
ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Çubuk Belediye Başkanı Adem Tuğluca ve Belediye Başkan Yardımcısı Osman Aydos’un da içinde yer aldığı 47 kişi hakkında, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet almak ve vermek, evrakta sahtecilik ve şantaj” suçlarından dava açtı.
Cumhuriyet Savcısı Harun Kodalak’ın hazırladığı iddianamede, suç işlemek amacıyla örgüt kurduğu, şantaj yaptığı ve 7 ihaleye fesat karıştırdığı öne sürülen Çubuk Belediye Başkanı Tuğluca’nın 55 yıl 6 aydan 135 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Bahri Şahin ile Başkan Yardımcısı Osman Aydos’un 124’er yıldan 308’er yıla kadar hapsi istenen iddianamede, diğer sanıkların da değişik sürelerle hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Bu arada, dosyanın gönderildiği Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılamanın özel yetkili mahkeme tarafından yapılması gerektiği görüşüyle görevsizlik kararı verdi. Mahkeme, dosyanın, terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmesini kararlaştırdı.
|
15.02.2009
|
|
|
KOP için 5,6 milyar TL harcanacak |
DSİ 4. Bölge Müdürlüğü tarafından hazırlanan Eylem Planı’na göre Konya Ovaları Projeleri için 2023 yılına kadar 5,6 milyar TL harcanacak ve toplamda 645 bin 205 hektar alan sulu tarıma kavuşacak.
lınan bilgiye göre, 2008 yılı yaz aylarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP) ve Konya Ovaları Projesi (KOP) hızlandırıldı. Bu çerçevede Temmuz ayında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in katılımıyla Konya’da düzenlenen geniş çaplı toplantıyla KOP, masaya yatırıldı. KOP’un tamamlanması için her türlü desteğin sağlanacağı belirtildi. Toplantıda, DSİ 4. Bölge Müdürlüğü Nazım Ekren’e Konya Ovaları Projeleri kapsamında neler yapılacağını, ne kadar ödeneğe ihtiyaç duyulacağını, maliyetleri ve kazançlarını içeren geniş bir rapor sundu. DSİ 4. Bölge Müdürlüğünün hazırladığı bu Eylem Planı’na göre, KOP, Konya ve Karaman illerinde yer alan 12 projeden oluşuyor. KOP’un sağlıklı yürüyebilmesi için 2009 yılında 426 milyon 500 bin, 2010 yılında 546 milyon 500 bin, 2011 yılında 731 milyon 530 bin, 2012 yılında 770 milyon TL kaynağın Konya’ya gönderilmesi gerekiyor. 2013-2023 yılında aktarılacak 3 milyar 125 milyon 470 bin TL ödenekle birlikte KOP’un toplam maliyeti 5,6 milyar TL’yi buluyor. Bu paranın 450 milyon TL’sinin kamulaştırma, 5 milyar 150 milyon TL’sinin ise proje ve inşaat için harcanması planlanıyor. KOP tamamlandığında Konya Ovası’nda toplam 645 bin 205 hektar alan sulu tarıma kavuşacak, 100 bin kişiye istihdam sağlanacak ve milli ekonomiye yıllık katkısı 600 milyon TL’yi bulacak.
|
15.02.2009
|
|
|
Köksal Toptan, Suriye’ye gidiyor |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, beraberinde parlamento heyetiyle birlikte bugün Suriye’ye gidecek.
Suriye Halk Meclisi Başkanı Mahmud El Abrash’ın konuğu olarak bugün bu ülkeye gidecek olan Toptan’a, eşi Saime Toptan ve bazı milletvelleri eşlik edecek. GAP uçağıyla Suriye’ye gidecek olan Toptan, resmî temaslarına yarın başlayacak. Suriye Başbakanı Muhammed Naci El Otri ile görüşecek olan Toptan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad tarafından kabul edilecek. Toptan, temaslarının ardından 18 Şubat Çarşamba günü Türkiye’ye dönecek.
|
15.02.2009
|
|
|
Genelkurmay'dan İsrail'e tepki |
Türkiye'yi Ermeni ve Kürt katliamı yapmakla suçlayan İsrail Hava Kuvvetleri Komutanının gerçekleri saptırdığını belirten Genelkurmay Başkanlığı, komutanın sözleriyle ilgili olarak İsrail Genelkurmay'ından açıklama beklediklerini bildirdi.
Genelkurmay Başkanlığı, İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı’nın uluslar arası bir toplantıda yaptığı konuşmaya ilişkin basında yer alan bazı sözlerin ‘’gerçekleri saptıran, maksadını aşan, talihsiz, hiçbir şekilde kabul edilemez, bulunduğu görevin yetki ve sorumluluklarıyla bağdaşmayan ve en önemlisi de iki ülke arasındaki milli menfaatlere zarar verebilecek boyutta ifadeler olduğunun değerlendirildiğini’’ bildirdi.
Genelkurmay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, şunlar kaydedildi:
‘’13 Şubat 2009 günü İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı’nın uluslararası bir toplantıda yapmış olduğu konuşmaya ilişkin bazı sözler basında yer almıştır. Basında yer aldığı şekliyle ve söz konusu kişiye atfedilen sözlerin gerçekleri saptıran, maksadını aşan, talihsiz, hiçbir şekilde kabul edilemez, bulunduğu görevin yetki ve sorumluluklarıyla bağdaşmayan ve en önemlisi de iki ülke arasındaki milli menfaatlere zarar verebilecek boyutta ifadeler olduğu değerlendirilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ile olan ilişkilerine önem verdiğini düşündüğümüz İsrail Genelkurmay Başkanlığı’nın konuya açıklık getirmesini beklediğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.’’
|
15.02.2009
|
|
|
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan yasak, Türkiye’de devam ediyor |
Yazar Yıldız Ramazanoğlu, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir başörtüsü yasağının Türkiye’de uygulandığını söyledi.
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 200. hafta basın açıklaması dün İzmit Sabri Yalım Parkı’nda yapıldı. Programa, yazar Yıldız Ramazanoğlu, Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AK-DER) Genel Sekreteri Neslihan Akbulut, AK-DER’den Havva Yılmaz ve MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu katıldı. Ramazanoğlu yaptığı konuşmada, şunları söyledi: “Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir yasak Türkiye’de uygulanmaktadır. Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da hatta Antartika’da bile olmayan bir ayrıcılık bu ülke insanlarına reva görülerek insanlar aşağılanmakta bu yasaklar kardeşlik duygularını zedelediğinden ve insanların kendini gerçekleştirmesinin önünde çok büyük engel olduğu için temel insan hakları da ayaklar altında çiğnenmektedir.” MAZLUMDER Genel Başkanı Gergerlioğlu ise başörtü sorunun Ergenekon Örgütüne dayandığını söyleyerek, “Ergenekon Örgüt tutuklularının bu dairelerce serbest bırakıldığı, Mukadder Eruygur'un bu daireler için ‘bizden’ diye bahsettiğini söyleyerek, hukukun sizi bizi olmaz fakat demek ki bu ülkede hukuk kişilere göre değişiyormuş ve bir takım imtiyazlı kişi ve gruplar varmış “dedi.
|
15.02.2009
|
|
|
2008’de 52 bin “umut yolcusu” yakalandı |
Türkiye’de emniyet kayıtlarına göre 2008 yılında ülkeye yasadışı yollardan girmek isteyen yaklaşık 52 bin kaçak yakalandı.
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği (İHAD) de, “Türkiye iltica ve sığınma hakkı 2008 izleme raporu” hazırladı. Rapora göre kadın sığınmacıların toplam sayısı 2 bin 951. Uyruklarına göre kadın sığınmacıların ülkeleri arasında ilk 3 sırayı Afganistan, İran ve Irak alıyor. Erkek sığınmacıların toplam sayısı ise 4 bin 155. Erkek sığınmacıların ülkeleri arasındaki ilk üç ülke Afganistan, İran ve Irak. İHAD tarafından ulusal basın-yayın organları taranarak elde edilen verilere göre Suriye, İran, Irak, Gürcistan, Yunanistan ve Bulgaristan kara-deniz sınır geçişlerinde yakalanan mülteci, sığınmacı ve göçmenlerin sayısı 38 bin 108 olarak tespit edildi. Emniyet Genel Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’nin yıl içinde yaptığı açıklamalar doğrultusunda 2008’de ülkeye yasadışı yollardan girmek isteyen yaklaşık 52 bin kaçak yakalandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın yasadışı sınır geçişleri ile ilgili resmi kayıtlarına göre ise 2008 yılı içinde Türkiye’de bulunmak için yasal gerekleri karşılamayan ve yasadışı sınır geçişi yaparken yakalanan yabancı uyruklu sayısı bin 253. Sayıca diğer ülkelerden daha fazla mülteci, sığınmacı ve göçmen akını yaşanan ülkeler de şöyle sıralanıyor: Afganistan, Azerbaycan, Bangladeş, Burma, Cezayir, Çin, Eritre, Filistin , Gürcistan, Irak, İran, Moritanya, Myanmar, Pakistan, Ruanda, Sri Lanka, Somali, Sudan, Suriye, Türkmenistan. İHAD tarafından ulusal basın-yayın organlarının yıl boyunca izlenmesiyle elde edilen verilere göre 2008 yılında zorla sınır dışı edilen mülteci, sığınmacı ve göçmenlerden oluşan toplam sayı 13 bin 971. 2008 yılında toplam 76 yabancı uyruklu kişi hayatını kaybetti.
|
15.02.2009
|
|
|
DP, 4 büyükşehirde adaylarını belirledi |
DEMOKRAT Parti’nin (DP) İstanbul, Ankara, İzmir ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayları belirlendi.
DP’den yapılan yazılı açıklamaya göre, politikacı, Yüksek Mimar ve Şehirci, DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger İstanbul’dan, sporcu ve Halter Federasyonu Eski Başkanı Kenan Nuhut Ankara’dan, sanayici ve iş adamı Haluk Güntan İzmir’den ve eğitimci Ayfer Arat Eskişehir’den büyükşehir belediye başkan adayı oldu. DP’nin tüm belediye başkan adayları, 22 Şubat Pazar günü, İstanbul’da düzenlenecek törenle kamuoyuna tanıtılacak.
|
15.02.2009
|
|
|
Ümraniye’de güç birliği |
DÖRT parti birlikte hareket etme kararı alarak Ümraniye’de ortak aday çıkardı.
Demokrat Parti’nin (DP) Ümraniye Belediye Başkan adayı Tarık Aksar Ümraniye’nin alternatifsiz olmadığını belirterek, “ANAP, Genç Parti ve Yurt Partisi bizimle birlikte hareket etme kararı alarak Ümraniye’den aday çıkarmadı. Halkımız sandıkta Ümraniye’nin alternatifsiz olmadığını gösterecek” dedi. Tarık Aksar, seçildiği takdirde Ümraniye’nin en büyük sorunu olan tapu ve kadastronun kesin çözüme kavuşturulacağını söyleyerek, “İlçede kentsel dönüşüm yapılacak ancak kesinlikle vatandaşlarımız mağdur edilmeyecek” diye konuştu.
|
15.02.2009
|
|
|
İstanbul’un bir numaralı sorunu “trafik” |
İSTANBUL Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının (İSMMMO) araştırmasına göre, İstanbul’un genelinde “trafik” bir numaralı sorun olarak gösteriliyor.
İSMMMO’nun yayımladığı, “Yerel Yönetimlerde Hizmetlerden Memnuniyet ve Yolsuzluklar – İstanbul Araştırması” konulu çalışmanın sonuçları açıklandı. İSMMMO’dan yapılan açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yüksek memnuniyet duyulan hizmetlerinin genellikle sosyal ve kültürel amaçlı olduğuna işaret edilerek, buna karşın trafik, yol ve kaldırımlar, pazar yerleri ve kent temizliğine ilişkin hizmetlerinden duyulan memnuniyetin istenilen düzeyde olmadığı vurgulandı. Açıklamada, 19 adet hizmet sınıflandırmasında yapılan bu değerlendirmelerin ortalaması alındığında, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin hizmetlerinden duyulan memnuniyetin 0-10 aralığında 5,5 puana denk geldiğinin gözlendiği belirtildi. Araştırmaya katılanlara göre yolsuzluklar, belediyelerde en fazla emlak, imar ve zabıta, en az ise kültür-sosyal birimlerinde yoğunlaşıyor.
|
15.02.2009
|
|
|
Mısır’da Risâle-i Nur sempozyumu |
Mısır’ın başkenti Kahire’de, Risâle-i Nur Araştırma Merkezi ile Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneğinin ortaklaşa düzenlediği bir sempozyum gerçekleştirildi. “Uluslararası Bediüzzaman Kahire Sempozyumu”na büyük ilgi ve teveccüh vardı.
MISIR'IN başşehri Kahire’de, Risâle-i Nur Araştırma Merkezi ile Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneği’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği bir sempozyum icra edildi. Ezher Üniversitesi eski reisi ve Mısır Yüksek Din İşleri Heyeti Genel Başkanı Ahmet Ömer Haşim Efendinin de konuşmacı olarak katıldığı “Uluslar arası Bediüzzaman Kahire Sempozyumu” büyük bir alâka ve teveccühe medar oldu. Mısır başta olmak üzere Arap dünyasının önemli ilim adamlarının katıldığı sempozyumun bu yıl ki konusu: “Risâle-i Nurun Asrımıza Dinî Hitabeti” olarak seçildi. Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Mehmet Fırıncı’nın da katıldığı sempozyuma, sunucu olarak Ali Katıöz’ün yanı sıra Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen yüze yakın kişi de iştirak etti. Ayrıca Azerbaycan, İran, Cezayir, Suriye, Ürdün, Yemen, Libya, Fas gibi ülkelerde bulunan ve Risâle-i Nur hizmetleriyle meşgul olan kişiler de sempozyuma iştirak etti. Sempozyum, on seneyi aşkın bir zamandan beri Risâle-i Nurlarla tanışan ve bu sahada Mısır ve özellikle de Kahire’de Nur hizmetlerine verdiği desteklerle dikkati çeken Ezher Üniversitesi profesörlerinden Dr. Abdulhalim Üveys’in Kur’ân-ı Kerim okumasıyla başladı. Daha sonra söz alan konuşmacılar, Risâle-i Nur’un diğer tefsirlerden farkına dikkat çektiler. Sempozyum yoğun ilgi gördü.
|
15.02.2009
|
|
|
ÖSS başvuruları yarın başlıyor |
2009 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavına başvurular 16 Şubat 2009 tarihinde başlıyor. Başvurular 27 Mart’ta sona erecek.
ÖSS başvuruları Pazartesi başlıyor
2009 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na (ÖSS) başvurular 16 Şubat 2009 tarihinde başlıyor. Başvurular 27 Mart’ta sona erecek. 2009 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na (ÖSS) başvurular 16 Şubat 2009 tarihinde başlıyor. Başvurular 27 Mart’ta sona erecek. ÖSS’ye başvurular 16 Şubat-27 Mart 2009 tarihleri arasında yapılıyor. Sınava, 2008-2009 öğretim yılında ortaöğretim kurumlarının son sınıfında okuyan öğrenciler, son sınıflarında beklemeli durumda bulunanlar, dışarıdan bitirme sınavlarına girenler, ortaöğretimi bitirmiş olanlar ve ortaöğrenimini yabancı ülkelerde yapanlar başvuracak. Sınava, yabancı uyruklu ya da uyruğu bulunmayan adaylar da başvurabilecekler ancak, bu adaylar ÖSS sonuçları ile 2009-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda yer alacak yükseköğretim programlarına yerleştirilmeyecek.
BAŞVURU FORMU 2 TL
Ortaöğretim kurumlarının son sınıfında okumakta olan öğrenciler okullarının bağlı olduğu Başvuru Merkezinden, mezun durumdaki adaylar diledikleri Başvuru Merkezlerinden içerisinde 2009-ÖSYS Aday Bilgi Formu da bulunan 2009-ÖSYS Kılavuzunu 2 TL karşılığında edinecek. Okul müdürlükleri, ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri ve ÖSYM Büroları ÖSYS’de başvuru merkezi olarak görev yapacaklar. Mezun durumdaki adaylardan 2007 veya 2008 ÖSYS’ye başvurmuş olan ve öğrenim bilgilerinde değişiklik olmayan adaylar başvurularını; isterlerse bireysel olarak internet aracılığıyla, isterlerse diledikleri bir başvuru merkezine başvurarak yapabilecekler.
|
15.02.2009
|
|
|
Kış geri döndü, sıcaklıklar düşecek |
BALKANLARDAN gelecek soğuk hava beraberinde kar yağışı da getirecek.
Önümüzdeki hafta sıcaklıklar 6-7 derece düşecek ve birçok yerde kar yağışı bekleniyor. Kış yeniden yüzünü gösterdi. İstanbul’da devam eden yağmur, Pazartesi ve Salı günü karla karışık yağmura dönüşecek. Sıcaklık da bugünden itibaren bir hafta boyunca 5 dereceyi fazla geçemeyecek. Bugün soğuk hava iç kesimlere kadar ilerleyecek, İç Ege, İç Anadolu, Ankara, Bolu ve Doğu’ya kadar karla karışık yağmur görülecek. Hatta Muğla’da dahi kar yağışı bekleniyor. Sıcaklıklar Marmara, Ege ve iç kesimlerde 5 derecenin altına inecek. Başta Antalya olmak üzere güneyde yarın sıcaklıklar 10 dere-ceye gerileyecek ve yağmurlar sürecek. Pazartesi günü de iç kesimlerdeki birçok şehirde yağışlar kar şeklinde sürecek. Önümüzdeki haftanın geneli çok soğuk geçecek.
|
15.02.2009
|
|
|
Akademisyenler YÖK’ü istemiyor |
Türk Eğitim-Sen’in üniversite çalışanlarının katılımıyla gerçekleştirdiği ankete göre, akademisyenlerin yüzde 37.5’i YÖK yerine otoriter olmayan bir düzenleme yapılmasını istiyor.
Türk Eğitim-Sen, Türkiye’de üniversite ve üniversite çalışanlarının sorunlarıyla ilgili Gazi Üniversitesi’nden bir grup akademisyenle bir anket çalışması gerçekleştirdi. Ankara, Erzurum, Van, Rize, İstanbul, İzmir, Konya, Elazığ, Kayseri, Trabzon, Kars ve Kırıkkale olmak üzere toplam 12 ilde yapılan araştırmaya, bin 130 akademik ve idarî personel katıldı. Ankete göre, ‘’Üniversitenin YÖK şeklinde bir otoriteyle yönetilmesini nasıl değerlendirdikleri?’’ sorulan akademisyenlerin yüzde 37.5’i ‘’YÖK yerine otoriter olmayan bir düzenleme yapılmasını’’ istiyor. Katılımcıların yüzde 21.2’si ‘’YÖK otoritesinin bilimsel özgürlükle çeliştiği düşüncesini’’ taşırken, YÖK’ün koordinasyon sağlayan bir birim olarak varolması gerektiğini düşünenlerin oranı ise yüzde 21.8.
“Üniversite içi demokrasi işlemiyor’’
Ankette, akademisyenlere üniversite rektörlerinin sahip olduğu otoriteye yönelik değerlendirmelerini almak için de sorular yöneltildi. Akademisyenlerin yüzde 33.6’sı ‘’rektörlüğün, eşgüdüm için gerekli olduğunu’’ düşünürken, yüzde 33.1’i ‘’rektörlükte aşırı otoriter bir yapının söz konusu olduğuna’’ inanıyor. ‘’Rektörlüğün bilimsel özgürlükleri engelleyebildiğini’’ söyleyenlerin oranı ise yüzde 15.2 olarak belirlendi. ‘’Üniversitelerin önündeki en önemli sorun nedir?’’ sorusuna, katılımcıların yüzde 33.1’i ‘’üniversite içi demokrasinin işlemeyişi’’, yüzde 32.9’u ‘’üniversitenin özerkliği’’, yüzde 17.5’i ‘’üniversite içi otoriter yönetim’’, yüzde 16.5’i de ‘’üniversitede yönetime katılma sorunları’’ cevabını verdi. Ankete katılanların yüzde 37.6’sı, Türkiye’nin sorunlarını aşması için ‘’laik ve demokratik sisteminin korunması’’ gerektiğini belirtiyor. Bunu yüzde 36.2 ile ‘’demokrasi içinde kalkınmak’’, yüzde 11.3 ile ‘’AB’ye üye olmak’’ izliyor.
|
15.02.2009
|
|
|
Kapalı havalar psikolojinizi bozmasın |
KAPALI ve yağışlı havaların bireyleri psikolojik olarak olumsuz yönde etkilediğini belirten Hayat Hastanesi Psikologu Filiz Yakmaz, karamsar tablodan kurtulacak biçimde hareketli planlar yapmanın daha doğru olacağını söyledi.
İnsanların zaman zaman kapalı, bulutlu, yağmurlu ve bunaltıcı havalarda isteksiz, enerjisi azalmış, morali olumsuz etkilenmiş, içe dönük ve karamsar bir tablo çizdiğini belirten Psikolog Filiz Yakmaz, hava durumunun insanlar üzerinde psikolojik etkisinin enerji ve performans düşüklüğü olarak kendini ortaya çıkardığını söyledi. Yakmaz, kapalı ve yağışlı havaların olumsuz etkilerinden en az ölçüde etkilenmek için, gün içinde güneşin ortaya çıktığı saatlerde olabildiğince fazla dışarda bulunmanın faydalı olacağını bildirirken, uyku düzenini korumak, her gün aynı saatte yatıp her gün aynı saatte kalkmak ve spor yapmanın faydalı olacağını dile getirdi.
|
15.02.2009
|
|
|
Verimli arazi ipotek gösterilemeyecek |
ÇİFTÇİLER bundan böyle özel bankalardan kredi almak amacıyla verimli toprakları ipotek veremeyecek.
Yabancı ortaklı Türk bankaları çiftçi kredisine yönelince, Hükümet verimli arazilerin korunması için tarihî bir reforma gitti. Tarım Reformu Kanunu’nun 13. maddesinde yapılan ve 19 Aralık 2009’da Resmî Gazete’de yayınlanan düzenlemeye göre, beş yıl süre ile gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişilere ait araziler mülkiyeti devir, temlik ve ipotek edilemeyecek, satış vaadine konu olamayacak. Türkiye’deki tarım arazilerinin üçte ikisi bu düzenlemeden etkilenecek. 2008 yılı Eylül sonu itibariyle devlet bankaları 644 bin çiftçiye 7,2 milyon TL zirai kredi kullandırırken, özel bankalar aynı dönemde toplam 10.2 milyon lira çiftçi kredisi kullandırdı.
|
15.02.2009
|
|
|
9 yılda 8 bin yoksula yardım ettiler |
BELEDİYEYE bağlı bir sivil toplum kuruluşu olarak gönüllü hanımların bir araya gelmesiyl kurulan merkez, alanla veren arasında köprü vazifesi görüyor.
Muğla Dayanışma Merkezi, 2000 yılında, 15 metrekarelik bir odada, gönüllü 6 hanımla hizmet vermeye başladı. Geçen sürede yılda 20 kişiyle yoluna devam eden merkez, bugüne kadar 8 bin yoksul vatandaşa yardım etti. Yardımlarını şehir merkeziyle sınırlandırmayan gönüllüler, köy ve ilçelere da giderek muhtaç ailelere kol kanat geriyor. Bağışlanan kullanılmış malzemelerin temizliğini ve bakımını yaparak vatandaşların beğenisine sunan hanımlar, kıyafet ve ev eşyalarının yanı sıra maddî durumu iyi olmayan öğrencilere burs da veriyor. Evlilik çağındaki genç kızlar, gelinlik ve nişanlıklarını da Dayanışma Merkezi’nden ücretsiz alıyor.
|
15.02.2009
|
|
|
Baba maaşını almak için boşanan 50 kadına inceleme |
ZONGULDAK Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008’den itibaren yaptığı denetimlerde, hayatta olmayan babalarının maaşını alabilmek için eşlerinden boşanıp, birlikte yaşamaya devam ettiği tesbit edilen 50 kadın hakkında hazırladığı dosyayı SGK Başkanlığı’na gönderdi.
İnceleme sonunda, kurumdan haksız yere maaş aldığı belirlenenlerin maaşlarının kesileceği, şimdiye kadar aldıkları paranın yasal faiziyle geriye tahsil edileceği bildirildi.
|
15.02.2009
|
|
|
|