|
|
|
İSRAİL GAZZE'Yİ MEZBAHAYA ÇEVİRDİ |
Aksaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı Filistin asıllı Prof. Dr. Hatim Elhatip, bütün yakınlarının yağan bombalar arasında hayatlarını sürdürmeye çalıştıklarını ifade ederek, “Hava saldırıları sürerken gecenin geç saatlerinde kardeşimle görüştüm. Bunu söylemek çok acı, ama bölge aynı mezbaha gibi, bebek çocuk demeden halkı katlediyorlar. Yaşadıklarını söylediler, ama nasıl...” diye konuştu.
60 YILDIR İSRAİL'E “DUR” DİYEN YOK
Yakınlarına ‘Filistin’i terk edin’ dediğini, ama onların buna sıcak bakmadıklarını aktaran Elhatip, “‘Öleceğimiz varsa burada ölelim’ diyorlar. Bu şartlarda bile ülkelerini terk etmek istemiyorlar. Bölgede katliam yapılıyor, Hamas gerekçe gösterilip bebekler öldürülüyor, ama kimse sesini çıkarmıyor. 60 yıldır kimse İsrail’e ‘dur’ demedi. İsrail’i kınama sürdükçe Filistin’de soykırım devam edecek” dedi.
AKSARAY Üniversitesi (AÜ) Rektör Yardımcısı Filistin asıllı Prof. Dr. Hatim Elhatip (44), yakınların “Filistin’i terk edin” dediğini ama buna sıcak bakmadıklarını ifade ederek, “’Öleceğimiz varsa burada ölelim’ diyorlar. Bu şartlarda bile ülkelerini terk etmek istemiyorlar” dedi.
Yaklaşık 22 yıldır Türkiye’de yaşayan Hatim Elhatip, yaptığı açıklamada, Filistin halkının 60 yıldır yalnızlığa terk edildiğini, bugün tank ve uçaklarla saldıran İsrail’e karşı Filistinlilerin taş ve sopayla karşılık vermeye çalıştığını söyledi. Filistinlilerin 60 yıldır kimliğini kazanma yolunda kurban verdiğini belirten Elhatip, özellikle son saldırıların İsrail’in Filistin’e, Müslümanlara bakışını net bir şekilde ortaya koyduğunu anlattı. Şu anda İsrail’in bomba yağdırdığı bölgede kardeşlerinin, amcaları ve halalarının bulunduğunu belirten Elhatip, şunları kaydetti:
‘’Yaklaşık 4 ay önce yapılan saldırılarda 8, 12 ve 29 yaşındaki amca çocuklarım öldü. 29 yaşındaki amca oğlum, aracına isabet eden roket yüzünden arkadaşıyla birlikte hayatını kaybetti. Bu amca oğlumun küçük yaşlardaki 3 çocuğu Gazze’de kardeşimle birlikte kalıyor. Hatta şu anda yaşayıp yaşamadıkları hakkında en küçük bir fikrim yok. Bütün yakınlarım yağan bombalar arasında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Hava saldırıları sürerken gecenin geç saatlerinde kardeşimle görüştüm. Bunu söylemek çok acı ama bölge aynı mezbaha gibi, bebek çocuk demeden halkı katlediyorlar. Yaşadıklarını söylediler ama nasıl?’’
Kardeşlerinin oturduğu semtte küçük katlı binaların hepsinin yerle bir olduğunu öğrendiğini dile getiren Elhatip, ‘’Bölgede üçer, dörder aile bir evde kalmaya başlamış. Saldırılar sonucu evleri yıkılan ve sağ kurtulanlar sağlam binalara aktarılmış. Şimdi toplu şekilde bir arada hayatta kalmaya çalışıyorlar’’ dedi.
‘’BÖLGE ANLATILANDAN
DAHA KÖTÜ DURUMDA”
Bölgede şu anda gıda ve ilaç kıtlığı yaşandığını öğrendiğini anlatan Elhatip, şöyle devam etti: ‘’Ben yardım ulaştırmak istedim ancak bana bunun mümkün olmayacağını çünkü kapıların kapatıldığını söylediler. Yakınlarım, yardım konusunda boşuna çaba harcamış olacağımı aktardılar. Yakınlarıma ‘Filistin’i terk edin’ dedim ama buna sıcak bakmıyorlar. ‘Öleceğimiz varsa burada ölelim’ diyorlar. Bu şartlarda bile ülkelerini terk etmek istemiyorlar. Bölgede katliam yapılıyor, Hamas gerekçe gösterilip bebekler öldürülüyor ama kimse sesini çıkarmıyor. 60 yıldır kimse İsrail’e ‘dur’ demedi. İsrail’i kınama sürdükçe Filistin’de soykırım devam edecek.’’
60 yıldır, yılda 600-700 kişinin öldüğünü, İsrail’e kimsenin hesap sormadığını ifade eden Elhatip, ‘’Özellikle 2000-2008 yılları arasında 6 bin Filistinli öldü, 24 bin kişi yaralandı. 7 bin 400 civarında ev yıkıldı. Kınama yetmiyor daha fazlasının yapılması gerekiyor. Çaresiz kalan halk adeta ölümü bekliyor. Kardeşlerimle görüşemez oldum. Yaşayıp yaşamadıklarını bile bilmiyorum. Hayatlarından endişeliyim’’ diye konuştu.
Elhatip, Filistin’de yaşananların Türkiye’ye tam anlamıyla yansıtılmadığını belirterek, ‘’Bölge gerçekten anlatılandan daha kötü durumda. İnsanlar aç, hasta ve yaralı. Çocuklar perişan halde’’ dedi. Aksaray / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Âcil olarak ateşkes şart |
nDışişleri Bakanı Ali Babacan, Gazze’de “Âcil bir ateşkes şarttır. Saatler ya da günlerce bekleyemeyiz. Her gün, her saat insanlar hayatlarını kaybediyor” dedi.
DIŞİŞLERİ Bakanı Ali Babacan, Gazze’de ‘’Acil bir ateşkes şarttır. Saatler ya da günlerce bekleyemeyiz. Her gün, her saat insanlar hayatlarını kaybediyor’’ dedi. Dışişleri Bakanı Babacan, BM’de Arap liderleriyle görüşmesinin ardından yabancı gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze’de trajik bir durum yaşandığını belirterek, özellikle insani durumun büyük endişe doğurduğunu belirtti. Babacan ‘’Siviller, kadınlar, çocuklar her saat her gün ölüyor, bu bizim için büyük endişe’’ ifadesini kullandı. BM’nin 192 üyesiyle dünyada çok taraflılığın en önemli simgesi olduğunu belirten Babacan, BM’nin ve BM Güvenlik Konseyi’nin barış, güvenlik ve istikrar açısından sorumlulukları bulunduğunu söyledi. Bu açıdan, Konsey’de yapılacak görüşmelerin son derece önemli olduğunu belirten Bakan Babacan, ‘’Türkiye olarak acil ateşkes görmek istiyoruz, çünkü bu trajik durumu durdurmalıyız. İsrail’in operasyonlarını sona erdirmesi çok önemli, tüm tarafların saldırılarını durdurması çok önemli’’ diye konuştu. New York / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Avrupa kendini sorguluyor |
Filistin’in Gazze şeridinde İsrail’in karadan da saldırıya geçmesi üzerine insanlık dramı yaşanırken Alman medyasında Filistinlilerin acılarına duyarsızlık hüküm sürmeye devam ediyor.
Fİlİstİn’İn Gazze şeridinde İsrail’in karadan da saldırıya geçmesi üzerine insanlık dramı yaşanırken Alman medyasında ise Filistinlilerin acılarına duyarsızlık hüküm sürmeye devam ediyor. Alman gazetelerinde İsrail’in attığı bombaları gösteren resimlerin altına bile çatışmaların Filistinlilerin roket saldırıları sonucunda çıktığı notu düşülerek saldırının haklı olduğunun altını çizilmeye çalışılıyor. Ancak ilk kez Alman Birinci Devlet Televizyonu ARD’nin saat 20.00’de yayınlanan ana haber bülteni ‘tagesschau’un internet sitesinde Avrupa Birliği ülkelerinin taraflı davranışlarını eleştiren bir yorum yazısına yer verildi. ARD’nin Ürdün’ün başşehri Amman’da görev yapan muhabiri Carsten Kühntopp’un yorumunda Avrupa Birliği ülkelerinin İsrail-Filistin meselesinde tarafsız ve adil davranmadığı kaydedilirken bu tutumun bölgede kalıcı bir barış için de ümit vermediği belirtildi. “Temel sorun İsrail taraftarlığı” başlığı ile verilen yorum yazısında Gazze şeridinde hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 500’ü geçtiğine dikkat çekilerek, “Eğer öldürülenler İsrailli olsaydı, Avrupa’nın baş diplomatları yıllık tatillerini anında keserlerdi” dendi. Alman medyasında İsrail’in saldırısını Filistinlilerin İsrail topraklarına gönderdikleri basit roketlere bağlayan ve dolayısı ile İsrail’in kendini savunduğu ve haklı olduğu görüşünü destekleyen yayınlardan da farklı bir bakış açısı sunan yorumda şöyle dendi: “Gazze şeridine atılan bombalar ile İsrail’e atılan roketler Avrupa Birliği’nin bölgeye yönelik son yıllarda takip ettiği tamamen yanlış politikanın doğrudan bir sonucu. Bu yanlış politikanın en büyük yanlışını Gazze şeridinin abluka altına alınmasının desteklenmesi oldu. Bir buçuk milyon insanın sefaletini sürekli artırmak sadece ahlâken yanlış ve suç faktörü oluşturmuyordu, aynı zamanda aptalca bir politikaydı. İnsanları ancak hayatta kalabilme düzeyine çekmek Ortadoğu’yu daha güvensiz ve istikrarsız kıldı. Şimdi Avrupa Birliği’nin önündeki fiyaskonun sorumlusu yine bizzat Avrupa Birliği’nin kendisi.” Berlin / cihan
AVRUPA’NIN
ARABULUCULUK ŞANSI
YOK, ZİRA TARAFSIZ DEĞİL
İsraİl-Filistin sorununun çözümünün aslında kolay olduğunun da ifade edildiği yorumda, “İsrail Gazze şeridinden topraklarına atılan roketlere son verilmesini istiyor. Bu doğru. Uluslararası hukukun da kabul ettiği bir işgale karşı direnme hakkı Hamas’a İsrailli sivilleri öldürme hakkını tanımıyor. Hamas ise ablukanın kaldırılmasını istiyor. Bu da doğru. Sadece İsraillilerin değil, aynı zamanda Filistinlilerin de serbest dolaşım hakkı, hürriyet ve haysiyetli bir hayat yaşama hakkı bulunmaktadır. Aslında çözüm basittir. Roketlerin atılmasına son verilmesi karşılığında Gazze şeridinin ablukasının kaldırılması. Ancak Avrupalıların arabuluculuk şansı düşük. Çek Dışişleri Başkanı Karel Schwarzenberg’in bir gözü kör olmalı. Pazar günü açıklamasında Hamas’ın bu işe başladığını ve dolayısı ile suçlu olduğunu söyledi” görüşü dile getirildi. Ancak bu görüşün geçen sene bölgede yaşananlar ile alakasının olmadığının da kaydedildiği yazıda, “Yaz aylarında İsrail’in güneyinde uzunca zamandır görülmediği kadar güvenli bir ortam mevcuttu. Ancak Gazze şeridinin açılmasına yönelik anlaşma hayata geçirilmedi. Kasım ayı başından beri ise İsrail ordusu ateşkesi daha kısa aralıklarla bozmaya ve durumu tırmandırmaya başladı. Sonuçta Hamas da harekete geçmeye başladı ve bugünlere gelindi” dendi. Avrupalıların bölgeye tek taraflı bakışının devam ettiği sürece kalıcı bir barış ortamının olmayacağının da kaydedildiği yazıda, “Schwarzenberg’in Hamas’ın da Gazze şeridinin ablukasının kaldırılması gibi haklı talepleri olduğunu dikkate almadığı müddetçe bölgede sükûneti sağlama konusunda pek fazla şans yok. Ortadoğu çok sayıda İsrail-Filistin anlaşmasına şahit oldu. Bunlarda İsrail’in çıkarları hep kayırıldı. Bunların başarısız olması da temeldeki bu hatadan kaynaklandı” tespitinde bulunuldu.
|
08.01.2009
|
|
|
Türk gemisi serbest bırakıldı |
Somali açıklarında 29 Ekim'de kaçırılan ‘’M/V Yasa Neslihan’’ gemisi korsanlarla yapılan görüşmelerin olumlu sonuç vermesi üzerine serbest bırakıldı. Somali’den Çin’e doğru yola çıkan gemide mürettebatın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
Somalİ açıklarında 29 Ekim'de kaçırılan ‘’M/V Yasa Neslihan’’ gemisi serbest bırakıldı. Geminin bağlı olduğu Yasa Denizcilik Şirketinin hukuk müşaviri avukat Fehmi Ülgener, yaptığı açıklamada, korsanlarla yapılan görüşmelerin olumlu sonuç verdiğini söyledi. Fidyede anlaşma sağlanıp ödendikten sonra geminin önceki gün serbest bırakıldığını bildiren Ülgener, geminin Somali’den Çin’e doğru yola çıktığını ve mürettebatın durumunun iyi olduğunu ifade etti. Ülgener, mürettebatın en kısa sürede değiştirileceğini ve Türkiye’ye getirileceğini kaydetti. İstanbul / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Ergenekon’da bir şok dalga daha |
Gözaltına alınanlar arasında MGK eski Genel Sekreteri E. Org. Tuncer Kılınç, Harp Akademileri eski Komutanı E. Org. Kemal Yavuz, Genelkurmay eski Adlî Müşaviri E. Tümg. Erdal Şenel, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Prof. Dr. Yalçın Küçük, Susurluk dâvâsında mahkûm olan eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ve gazeteci Aydın Engin de var.
DALAN'IN VAKFIYLA ÜNİVERSİTESİNDE DE
ARAMA YAPILDI
Ağır Ceza Mahkemesinin haklarında “yakalama, inceleme ve arama” kararı verdiği kişiler, evleri aranıp gözaltına alınırken, yurt dışında olduğu ifade edilen Bedrettin Dalan'a ait İstek Vakfı ile Yeditepe Üniversitesinde de güvenlik güçleri tarafından inceleme yapıldı. Aramalar sırasında evlerde ve bürolarda bulunan bilgisayarların içerisindeki dosyaların yedeklerinin alındığı belirtildi.
“Ergenekon’’ soruşturması kapsamında aralarında Ankara ve İstanbul’un da bulunduğu 6 ilde eş zamanlı olarak başlatılan operasyonlarda akademisyenler, emekli generaller, eski siyasetçi ve istihbaratçıların da aralarında bulunduğu 30’dan fazla kişi gözaltına alındı.
‘’Ergenekon’’ soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi ‘’yakalama, arama ve inceleme’’ kararı verdi. Karar çerçevesinde, polis ekipleri 6 ilde eş zamanlı olarak adresleri belirlenen kişilerin ev ve iş yerlerinde arama yaptı.
Ankara’da polis ekipleri sabah erken saatlerde eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin, Genelkurmay Adli eski Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel, Erdal Şahin ile Engin Aydın’ın evlerinde eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın ise general lojmanlarındaki ikametinde arama yaptı. Aramalar sırasında evlerde bulunan bilgisayarların içerisindeki dosyaların yedeklerinin alındığı da belirtildi. Polisin mahkeme kararı uyarınca evlerde yürüttüğü aramanın ardından bu kişiler gözaltına alındı. Sağlık kontrolünden geçirilen bu kişeler, daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Soruşturma kapsamında, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun Ankara'daki evine, arama yapmak üzere bir jandarma üsteğmen ile sivil polislerden oluşan emniyet mensupları geldi. Kanadoğlu'nun Çayyolu Koru Mahallesi'ndeki evinde, emniyet ekiplerince arama yapıldı. Sabih Kanadoğlu’nun Balıkesir’in Ayvalık ilçesindeki iki evinde de arama yapıldığı öğrenildi.
İstanbul'da Emekli Kurmay Albay İlyas Çınar'ın Maltepe'deki evine sabah saatlerinde gelen polisler, evde yaklaşık 2,5 saat inceleme ve arama yaptı. Polislerden bazıları, son olarak Gölcük Donanma Komutanlığı'nda görev yaptığı belirtilen emekli Kurmay Albay İlyas Çınar'ı gözaltına alarak, şubeye götürdü.
Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün İstanbul Fatih Balat Tahtaminare Mahallesi Fener Kireçhane Sokağı’ndaki evine gelen polis ekipleri, çilingir yardımıyla kapısını açtırdıkları eve girerek arama yaptı. Aramanın, bir avukat nezaretinde yapıldığı öğrenildi.
İSTEK VAKFI VE YEDİTEPE
ÜNİVERSİTESİNDE İNCELEME
İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Bedrettin Dalan’ın başkanı olduğu İstek Vakfı ve Yeditepe Üniversitesi’nde arama yapıldı. İstek Vakfı’nın Kadıköy Acıbadem’deki yönetim binasına saat 07.00 sıralarında gelen polis, içeri girerek inceleme başlattı. Polis bir süre vakıfta kalarak, incelemelerini sürdürdü. Saat 07.15’de, Kayışdağı’ndaki Yeditepe Üniversitesi yerleşkesine gelen İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler de, üniversitenin rektörü Prof. Dr. Ahmet Serpil ile görüştükten sonra rektörlük binasının 3. katında yer alan üniversitenin mütevelli heyeti başkanı Bedrettin Dalan’a ait bölüme çıktı. Ekipler, burada incelemelerde bulundu. Bu arada, Dalan’ın yurt dışında olduğu ileri sürüldü. İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Organize Suçlar Büro Amirliği ekiplerinin düzenlediği operasyon sonucu, İzmir Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görev yapan Emniyet Amiri E.E. ile ismi açıklanmayan denizci bir yüzbaşı gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelen talimat üzerine gözaltına alınan 2 kişinin İzmir Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne getirildiği öğrenildi.
SİVAS’TA 9 KİŞİ
GÖZALTINA ALINDI
Soruşturması kapsamında Sivas Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nce yapılan operasyonda ise 11 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. Gözaltına alınan zanlılardan 2'sinin kamu görevlisi olduğu belirtildi. Bu kişilerle birlikte 2 adet el bombası, 1 adet ‘’kalem silah’’, çok sayıda ruhsatsız av tüfeği, kesici aletler, 36 adet mermi ve bol miktarda dijital materyal ele geçirildiği belirtildi. Soruşturmanın sürdürüldüğü kaydedildi. Ankara / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Hak ve adalet kantarında: Filistin dramı |
Kur’ân-ı Kerim’de var olan dört ana esastan birinin de "adalet ve ibadet" olduğu bilinmektedir. Mutlak adalet ancak Cenab-ı Hakka mahsustur.
Kulların adaleti izafîdir, görecelidir. Adaletsizlik de yine kulların işidir. Yani bu insanoğlundan her şer ve kötülük beklenebildiği ve görülebildiği gibi, adaletsizlik de insanlar tarafından işlenebilir ve işlenmektedir. Hz. Ebu Bekir (r.a) hilâfete seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada, güç ile hukuk ilişkisinin doğru ve âdil çerçevesini çizmiştir. Şöyle ki:
“Güçsüz olanınız (haklı ise) hakkını alıncaya kadar benim yanımda güçlüdür. Güçlü olanınız (haksız ise) kendisinden hak sahibinin hakkını alıncaya kadar benim katımda güçsüzdür.“
Gücün sözünü geçirdiği yerde hukuk işlemez, adalet de tesis edilmez. Gücün hukuka göre düzenlendiği yerde tek ölçü adalettir. Fatih Sultan Mehmet’in sıradan bir insan ile aynı safta muhakeme olmayı kabul etmesi, ülkede hukuk ve adaletin sözünün geçtiğini göstermeye yetmişti.
Cenab-ı Hakkın adaleti iki türlü tecellî ediyor. Birisi: Hakkın hak sahiplerine tevzîidir. Herşeyi bir ölçü ve mizan içinde yerli yerine koymak şeklindedir. Yaratılan herşeye dikkatle bakıldığı zaman, her yönü ile ölçülü, dengeli ve yerli yerinde yaratıldığını görüyoruz.
Allah’ın ikinci tarz adaleti ise, haksız ve zalimleri cezalandırmak sureti ile tecellî ediyor. Bunun en açık misali, geçmiş kavimlerin inkâr ve azgınlıklarına karşılık, topluca helâk edilmeleri ve birtakım günah ve kusurlara karşı dünyada musibet ve belâlara maruz kalmamız örnek olarak verilebilir. Ama yine de dünyadaki bu cezalar, suçun tam karşılığı olmadığı için, ahirette cehennem ile tamamlanacak. Yani, ikinci tarz adalet, bu dünyada tam tecellî etmiyor. Sebebi ise, ahirete havale edilmesidir. Bu da ahiretin varlığının delillerinden biri oluyor. Bugünkü İsrail devletinin, elinde bulundurduğu maddî ve siyasî gücü, teknolojiyi kendisine hasım gördüğü güçsüz ve masumları imha yolunda kullanması, yanına kâr kalmayacak, hem dünyada ve hem de ahirette akibeti vahim olacaktır.
Sırası gelmişken, 18 Kasım 2007’de İstanbul’da yapılan Bediüzzaman ve Adalet Sempozyumundan, bugünkü Filistin dramına da ışık tutacak bazı pasajlar aktarayım, müsaadenizle:
“Kuvvetli, zayıfın hürriyetini ve vatanını elinden almış, geçerli söz kuvvetlinin sözü haline gelmiştir. Önderlik ve yönetim kuvvetlilerdedir; dahası uluslararası örgütler ve Güvenlik Konseyi de kuvvetlilerin elinde bulunmaktadır. Kuvvetli olan dilediği şekilde tasarruf hakkına sahip iken, zayıf bunlardan mahrum, hatta haritadan silinmekle karşı karşıya kalmaktadır.
İslâm düşünürü Bediüzzaman’ın, din ile dünyayı, siyasetle tasavvufu, ruh ile bedeni, madde ile mânâyı kardeş yaptığını görüyoruz. Dinin gerçeği de bu değil mi? Said Nursî’nin ifade ettiği gibi, adalet ancak dengeyi korumakla gerçekleşebilir. Tüm yönleriyle denge unsurunun muhafaza edilmesiyle ancak tam adalet yerini bulabilir.“(Dr. Muhammed İyaz Niyazi, Kabul Üniversitesi, Afganistan)
“Kişi hak ve hürriyetlerine son derece önem veren Said Nursî’nin adalet anlayışı modern hukuk anlayışının çok fevkindedir. Ona göre bir suçsuz insanın canı tüm insanlık uğruna bile olsa heder edilemez. Bir kişinin hakkıyla tüm insanlığın hakkı arasında hiçbir fark yoktur. Nursî, ‘Masum bir kişiyi öldüren tüm insanları öldürmüş gibidir’ hükmünü kendisine şiar edinmiş ve adalet-i mahzanın yeryüzünde hakim olması için bütün bir ömrünü bu yolda harcamıştır. (Doç. Dr. Mehmet Faik Yılmaz, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van)
“Millete efendilik yapmak zulüm, hizmet etmek, hak ve adalettir. Gerçekten ‘Milletin efendisi, onlara hizmet edendir’ hadisinin sırrıyla, Kur’ân âleme gelmiş ki, istibdat, zulüm ve tahakkümü mahvetsin. (Yrd. Doç.Dr. Abdulkadir Etöz, Selçuk Üniversitesi)
“Said Nursî’nin, Van dönemi sırasında yazdığı eserlerde, yöre halkının manevî mirasını ilmî ölçülere göre değerlendirdiği ve doğu bölgelerinin tarihî ve medenî geleneklerini dikkate alarak, İslâm esasları temelinde insanın manevî iyileşmesini, fikir ve düşüncelerin temizliğini ve çeşitli dinlere inanan insanların ortak bir hedef etrafında manevî olarak birleşmelerini amaçlayan yeni bir yol önermek isteği görülmektedir. Dinsizlik, insanlar arası ilişkileri yok eder.” ( Prof. Dmitri D. VASİLYEV, Rus Bilimler Akademisi Tarih Bölümü Başkanı, MOSKOVA)
“İnsanlık âlemini bugün içine düştüğü adaletsizlik, nezafetsizlik ve şükürsüzlükten kurtarmak için, semavî din mensupları; insanları yaratılış ve fıtratları gereği olan ibadet ve şükre sevk etmek suretiyle; hem insanın kendisini, hem de toplumu huzur ve sükûna kavuşturmuş olacaklardır. Böylece âlem-i İslâm ve bütün dünyada, insanlığın irşadı için asrımızın Kur’ân tefsiri Risale-i Nur eserlerini kendilerine rehber edip, onları gelecek nesillere okullarda okutmaları lâzımdır. Risale-i Nur, Allah’ı isim, fiil ve sıfatlarıyla bize tanıtarak, marifetullah ve muhabbetullah dersleriyle büyük bir ruhanî lezzet veriyor; insanı kendisine ve topluma verebileceği zararlardan kurtarıyor. Rabbimiz, nasıl bugünkü insanlık âlemine rahmetiyle bahşettiği medeniyet harikalarıyla, madde âleminde yolları kısaltmış; mâneviyat âleminde de, kaynağı sadece Kur’ân-ı Azimüşşan ve hadis-i şerifler olan Risale-i Nur’u bahşederek en kısa yolu göstermiştir.”(Prof. Dr. Şahin Akkaya, Sütçü İmam Üniversitesi)
“Risale-i Nur’dan şu neticeye varabiliriz: Allah’ın yoktan var ettiği fıtri kanunlar, evrensel bir özellik taşır, tek bir millete ve tek bir ülkeye münhasır kalmaz. Aksine fıtrî olduğu için bütün dünyayı ilgilendirir. Aynı zamanda o kanun bütün milletler için zaruridir. Çünkü fıtrat ve adaletin kaynağıdır. Adalet ise Allah’ın kainatta cereyan eden ilâhî sünnetlerinden ve kâinatın değirmeni etrafında dönen kapsamlı, Rabbanî, temel yasalarından birisidir. Bu adaletin ibda’ edicisi ve yaratıcısı olan Allah’tan herhangi bir şekilde gaflet; nefsi fir’avuniyete götürür.” (Mevlay Prof. Dr. Ibrahim al-Kadiri Boutchich, İsmail Ünivertesi, FAS)
“Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, adalet-i ilâhiyenin Rabbanî özelliklerine işaret etmeye çok özen göstermiştir. Yaratılış âleminde var olan tecellîlerini de ortaya koyarak dünyada bu esas üzerine bina edilen davranışlarla ilgili mânâları ve ahirete terettüp eden neticeleri izah etmiştir. O bunları meşiet-i ilâhiye konusunda vurgulamaktadır. Çünkü adaletiyle gökleri ve yeri var eden bir Zatın mükâfat ve cezası olması lâzım gelir. Bu mükâfat ve ceza cennet ve cehennemi iktiza eder. Bu da adalet-i ilâhiyenin mükemmel ve tam olmasından ileri gelir. Cezâ ve mükâfât ise, Allah’ın hikmet ve ölçüyle kurduğu eksiksiz, noksansız kâinatın kanunlarıyla da uyum sağlar. İşte buna Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri‚ ‘Adalet-i Mutlaka‘ adını vermektedir. “( Dr. Abdulhadi Dehhani, Cedide Üniversitesi, FAS)
“İmam Nursî, ‘Cemaat için ferdin feda edilmesi’nin, tek bir insanın mizacından doğan ve onunla kaim olan bir düstur değil, adalet-i izafiyeyi takip edenler arasında sabit bir kanun ve uygulama olduğunu tesbit etmiştir. Nursî burada bu zulmün tehlikesine dikkat çekmiş ve asıl vacip olanın hastalığın aslını ortadan kaldırmak olduğuna işaret etmiştir. Bu zalim tavırda, fertler yönetim organı veya hakim güç odakları tarafından ihtiyaç halinde kullanılan birer araç seviyesine indirilmektedir; ne zaman ki bir araç seviyesine indirilen söz konusu ‘fert’ ile hedeflenen gayeye ulaşılmışsa, artık bir başkası ile değiştirmenin zamanı gelmiş demektir. Dolayısıyla fert feda edilecektir, ama o zalim kanun her halükârda bakidir.
“Nursî’ye göre, bu adaletsiz kanunda, suçun bilfiil ispatı değil, töhmet ve suçlama esas alınır. Ferdin, sözde cemiyetin maslahatı hesabına feda edilmesi, bir delil, ya da haricî bir işarete değil, sadece zarar verme vehmi (kuruntusu) üzerine bina edilmektedir.” ( Prof. Dr. Muhammed Abdunnebi, Cezayir Üniversitesi)
Bu tesbitleri yapan Prof. Abdunnebi, Üstadın gurbette, insanlardan ve büyük şehirlerden uzak bir şekilde yaşarken, radyo dinlemediği ve gazete okumadığı halde, hayatı ve hadiseleri çok iyi okuduğunu ve değerlendirdiğini de sözlerine eklemektedir.
|
MİKAİL YAPRAK
08.01.2009
|
|
|
“Kralın kararıyla siteye erişim engellenmiştir” |
Tayland, monarşiye hakaret içerdiğini belirtilen 2 bin 300 internet sitesini engelledi. Tayland Haberleşme Bakanı Ranongrak Suwanchawee, monarşi karşıtı eylemcilere siber savaş açmanın önceliği olduğunu belirterek, monarşiye hakaret içeren 2 bin 300 internet sitesini engellediklerini, 400’ünü de engellemeyi planladıklarını söyledi. Ranongrak, www.mict. go.th adresindeki internet sitesinde yayımlanan açıklamasında, kraliyet ailesine hakaret içeren fotoğraf ve sözlere katkıda bulananlara karşı “etkili eyleme” geçtiklerini ifade etti. Çoğu kişinin 81 yaşındaki Kral Bhumibol Adulyadej’i “yüce bir kişilik” olarak gördüğü Tayland’da monarşiye hakaret etmek ağır suç olarak kabul ediliyor ve bu suçu işleyenler 15 yıla kadar hapse mahkûm edilebiliyor. Bangkok / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Uyanık tüketici hakkını aldı |
Sakarya’nIn Söğütlü ilçesinde, sürekli arıza yapan çamaşır makinesini evinin önünde kurduğu iskeleye koyarak teşhir eden kişiye firma tarafından yeni bir makine verildi. Alınan bilgiye göre, Söğütlü’de Aydın Yılmaz’ın satın aldığı çamaşır makinesi 4 yıl içinde 7 kez arıza çıkarınca, tepki olarak evinin önüne kurduğu iskelede teşhir etti. Aydın’ı arayan firma yetkilileri, yaptığı eylemin doğru olmadığını ifade ederek, arızalı olduğu iddia edilen çamaşır makinesini servis aracılığıyla aldırarak, bir kez daha onarıma götürdü. Onarılan makinenin daha sonra evine getirildiğini belirten Aydın, şöyle konuştu: ‘’Son kez tamir edildikten sonra çalıştırdık. 8 saat sonra makine yeniden arızalandı. Bu kez fabrikadan teknisyenler geldi, evin elektrik sistemini 3 saat boyunca incelediler ve gittiler. Bir gün geçtikten sonra arayıp ‘size yeni bir çamaşır makinesi veriyoruz’ dediler.’’ Aynı marka makinenin iki üst modelinin gönderildiğini kaydeden Aydın, ‘’Makineyi servis elemanları kurdu. Yeni makine tıkır tıkır çalışıyor’’ dedi. Tüketicilerin haklarına sahip çıkmasını isteyen Aydın, Söğütlü’deki evinin önüne kurduğu iskelede arızalı makineyi 25 gün boyunca teşhir etmişti. Söğütlü / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Çin ve Rusya Mars’a gidiyor |
Çİn ve Rusya’nın ilk ortak Mars uzay aracı Ekimde uzaya gönderilecek. Uzay aracının 2010 Ağustosunda Kızıl Gezegen’e ulaşması öngörülüyor. Ortak projenin baş tasarımcısı Chen Changya, Hong Kong’ta yayımlanan Wen Wei Po gazetesine yaptığı açıklamada, Çin’in Yinghuo-1 uydusu ve Rusya’nın Phobos-Grunt insansız aracını taşıyan Rus Zenit roketinin Ekimde fırlatılacağını belirterek, Phobos-Grunt’ın, Mars’ın iki küçük uydusundan Phobos’a inmeden önce yörüngesinden, Kızıl Gezegen’in atmosferini, kum fırtınalarını, plazma ve radyasyonunu inceleyeceğini kaydetti. Ateşkuşu-1 anlamına gelen Yinghuo-1 de Mars’ın çevre koşullarını ve yüzeyindeki suyun nasıl kaybolduğunu araştıracak. Yinghuo-1, bir yıllık görev süresi boyunca, Kızıl Gezegen Güneş’i perdelediğinde her biri 8,8 saat sürecek 7 kez karanlıkta kalacak ve Güneş enerjisi alamayacak. Bu süre zarfında Yinghuo-1 “uyku” durumuna geçecek ve karanlığın sona ermesinin ardından kendisini yeniden çalıştıracak. Hong Kong / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Obeziteye Türk umudu |
Yağ dokusundan salgılanan ve beyne sinyaller göndererek sağlıklı kişilerde iştahı kesen leptin adlı hormonun bazı ilaçlarla obezlerde de etkili olabileceği bildirildi. ABD’nin Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Umut Özcan, “obezite hastalarının çoğunun leptine direnç gösterdiğini, bu kişilerin beyninin leptinin etkilerini engellediğini” belirtti. Özcan, yıllardır ilaç şirketleri ve üniversite laboratuvarlarının obezlerin beyninin leptine duyarlı olmasını sağlayabilecek bir ilaç bulmaya çalıştığını ancak başarılı olunamadığını ifade etti. Yaklaşık 10 yıl önce leptinin bulunması obezite tedavisi için umut olmuş ancak, obezlerin bu hormonun etkilerine direnç gösterdikleri anlaşılınca umutlar sönmüştü. Dr. Özcan ve ekibinin çalışmasıysa obezite tedavisine yeniden umut ışığı oldu. Washington / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Sentetik ayakkabıda tümör ve kanser riski |
İzmİr Ayakkabıcılar Odası’nın Ege Üniversitesi’nde (EÜ) yaptırdığı analiz, deri görünümlü sentetik ayakkabıların akciğer, karaciğer ve böbrekte tümör, kanser yaptığını ortaya çıkardı. Ayakkabıcılar Odası, İzmir’deki ‘hiper’, ‘gross’ ve önde gelen mağazalarda deri niyetine satılan ayakkabıları EÜ Mühendislik Fakültesi Deri Mühendisliği Bölümü’nde giyim hijyeni ve konforu açısından analiz ettirdi. Geniş bir pazar yelpazesine sahip kurumlardan alınan ayakkabıların tüm parçalarının sentetik materyallerden üretildiği ve bazılarında ise PVC kullanıldığı tespit edildi. Ayakkabıların analizini yapan Deri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özcan Sarı, raporunda şu çarpıcı sonucu yazdı: “Bu kimyasalların çoğunun nihai sonucu akciğer, karaciğer ve böbrek gibi hayati organlarda tümör oluşumu ve kanserdir.” Ayak sağlığının en az kalp, böbrek, karaciğer kadar önemli olduğunun yaptırdıkları analiz ile bir kez daha ortaya çıktığını söyleyen İzmir Ayakkabıcılar Odası Başkanı Tahsin Güzel, daha çok Çin, Hindistan, Endonezya, Vietnam, Tayland ve Pakistan gibi ülkelerden getirilen ayakkabıların sağlıksız olduğuna dikkat çekti. İzmir / cihan
|
08.01.2009
|
|
|
Kar yemek sağlıklı değil |
nUzmanlar yoğun kar yağışının yaşandığı şu günlerde vatandaşların karı, beyaz rengine kanarak yememeleri uyarısında bulundu. Kar yemenin üst solunum yolu rahatsızlıklarına sebep olduğunu belirten uzmanlar, kar yeme hakkında yanlış bilgilerin olduğunu belirtiyor. Kulak burun boğaz uzmanı Dr. Serkan Türyan, kar yemenin vücut direncini artırdığı yönündeki bilgilerin yanlış olduğunu belirtti. Türyan, “Havada bulunan virüs ve toz ve insan sağlığı için tehlikeli olan karbonmonoksit gazı, egzoz gazı yağan kara yapışır ve yer yüzüne döner. Bu sebeple her ne surette olursa olsun karın güzelliğine aldanarak yemeyin.” uyarısında bulundu. Diyarbakır / cihan
|
08.01.2009
|
|
|
Ortodoks kilisesinden duâ çağrısı |
Romanya Ortodoks Kilisesinde 2009 yılının iyi geçmesi için 6 Ocak Salı günü ayinler düzenledi. Geleneksel hale gelen ayinler ülkenin bütün kiliselerinde yapıldı. Romanya Ortodoks Kilisesi Patriği Daniel, Ortadoğu’da barışın sağlanması için herkesi duâya çağırdı. Patrik Daniel, “2009 yılında asıl tehlike ekonomik kriz değil insanlık krizidir çünkü insanlar birbirlerine iyilik yapmayı ve muhtaçlara yardımda bulunmayı unutmuşlar. Ortadoğu'da barışın sağlanması için herkesi duâya çağırıyorum.” dedi. Bükreş / cihan
|
08.01.2009
|
|
|
Hükümete İsrail soruları |
BBP Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye ile İsrail’in siyasi, ticari ve askeri ilişkiler açısından somut bazı adımların atılıp atılmayacağını, yaptırımların devreye sokulup sokulmayacağının açıklanmasını istedi.
Yazıcıoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cevaplandırması talebiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, gazetecilerin İsrail ile ilişkilerin gözden geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin sorusu üzerine Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in ‘’Konuları birbirine karıştırmamak lazım, ülkenin menfaatleri ile ilgili konular ayrıdır’’ cevabını verdiğini belirtti. Birbirine karıştırılmayacak konuların neler olduğunun açıklanmasını isteyen Yazıcıoğlu, Gazze’ye bomba yağdıran İsrail’li pilotların eğitimlerini Türkiye’de yapıp yapmadıklarını sordu. İsrail’e verilen askeri ihalelerin vahşetin finansmanını sağladığını savunan Yazıcıoğlu, şu sorulara yer verdi:
‘’’Ülkenin menfaatleri öyle gerektiriyor’ diye Filistinli çocukların katledilmesine katkıda bulunmaya devam edilecek midir? Hükümet tarafından yalnızca sitem manasına gelebilecek sözlerin dışında, Türkiye ile İsrail’in siyasi, ticari ve askeri ilişkileri açısından somut bazı adımlar, yaptırımlar devreye sokulacak mıdır? Türkiye-İsrail arasındaki savunma ittifakının içeriği nedir?’’
EKİCİ: İSRAİL İLE YAPILAN ASKERİ
VE TİCARİ ANLAŞMALAR NELER?
CHP Gaziantep Milletvekili Akif Ekici de Başbakan Erdoğan’ın cevaplandırması talebiyle verdiği önergede, İsrail’in saldırılarını durdurmak amacıyla Birleşmiş Milletleri göreve çağırmak için, BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak Türkiye’nin atabileceği adımların neler olduğunu sordu.
Ekici, Türkiye ile İsrail arasında yapılan askeri ve ticari anlaşmaların neler olduğunu, İsrail üzerinde baskı oluşturmak amacıyla bunların gözden geçirilip geçirilmeyeceğinin açıklanmasını istedi. Ankara /aa
|
08.01.2009
|
|
|
Sınır kapısını açmayan Mısır'a protesto |
MEMUR-SEN üyesi bir grup, İsrail’in saldırıları sırasında Gazze’ye insani ve tıbbi malzeme yardımının ulaştırılacağı sınır kapısını açmayan Mısır’ı protesto etti.
Mısır’ın İstanbul Başkonsolosluğu önünde toplanan grup, Mısır ve İsrail aleyhine sloganlar attı. Burada bir basın açıklaması yapan Memur-Sen İstanbul İl Başkanı Ahmet Yurtman, İsrail’in Gazze’de yaptıklarının “İnsanlık suçu” ve “Soykırım” olduğunu belirterek, Müslüman ülkelerin saldırılar karşısında takındıkları tutumun da Müslüman halkları memnun etmekten uzak olduğunu kaydetti. Yurtman, “İslam dünyasında halklar ayağa kalkmış Filistinli kardeşleri için alanları doldururken, bazı Arap ülkelerinin özellikle de en duyarlı olması gereken Mısır’ın vurdumduymaz tavrı İslam alemini çileden çıkarmaktadır. İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoya ve tecrite, Mısır sınır kapılarını kapatarak adeta destek vermektedir” dedi. Daha sonra, Memur-Sen İstanbul İl Başkanı Yurtman ve beraberindekiler, Mısır’ın İstanbul Başkonsolosluğu kapısına siyah çelenk bıraktı. Okunan basın açıklaması da başkonsolosluk yetkililerine ulaştırılmak üzere kapıdaki görevlilere teslim edildi. İstanbul / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Emine Erdoğan 'Fırst Lady’leri Gazze için topluyor |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 10 Ocak Cumartesi günü bazı ülke liderlerinin eşleriyle İstanbul’da bir araya gelecek. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıların ardından Emine Erdoğan, bölgedeki dramın sona erdirilmesi için girişim başlattı. Dünya liderlerinin eşlerini İstanbul’a davet eden Erdoğan, tüm dünyaya “savaşı durdurun” çağrısında bulunacak. Hafta sonu İstanbul’daki Four Seassons Oteli’nde gerçekleştirilecek toplantıya, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın eşi Esma Esad, Ürdün Kralı Abdullah’ın eşi Kraliçe Rania, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyev, Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife el Tani’nin eşi Şeyha Mozah, Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa’nın eşi Liri Berişa, Pakistan Başbakanı Yusuf Ziya Gilani’nin eşi ve Bahreyn Kralı Hamad bin İsa El Halife’nin eşinin katılacağı bildirildi. Toplantıya, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin eşi Carla Bruni, İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero’nun eşi Sonsoles Espinosa ile fotomodel Naomi Campbell’in de katılması bekleniyor. Ankara / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Türkiye’nin meselesi statükoya hapsolmak |
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, Türkiye’nin en büyük meselesinin topyekün bir statükonun içine hapsolması olduğunu belirtti.
DP’nin 63. kuruluş yıldönümü sebebiyle Ankara Plaza Otel’de bir program düzenlendi. Programa DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Celal Bayar’ın torunu DP Genel İdare Kurulu Üyesi Emine Gürsoy Naskili, Milli Eğitim Eski Bakanlarından Nahit Menteşe ve Ali Naili Erdem’le birlikte çok sayıda da partili katıldı. Programda ilk söz alan merhum Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın torunu DP Genel İdare Kurulu Üyesi Emine Gürsoy Naskilli, konuşmasında DP’nin nasıl kurulduğunu ve o yıllarda yaşananları anlattı.
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu da Türkiye’nin en büyük meselesinin topyekün bir statükonun içine hapsolması olduğunu belirterek, “Türkiye’nin asıl meselesi, ne AKP’dir, ne CHP’dir, ne de herhangi bir siyasi oluşumdur. Türkiye’nin asıl meselesi, ülkenin topyekün bir statükonun içine hapsolmasıdır. Önemli olan Türkiye’yi bu siyasi sistemden kurtarıp, tam demokrasiyle buluşturmaktır” diye konuştu.
Soylu, AKP’nin ülkeyi eskiden olduğu gibi tek parti zihniyetine soktuğunu söyleyerek, “DP, bu ülkede bir zihniyet değişimini gerçekleştirmiştir. Ülkeyi tek parti zihniyetinden kurtarmıştır. AKP ise bugün ülkeyi yine o tek parti zihniyetinin tam ortasına sokmuştur. AKP artık devlet ile birleşmiş, uyumlaşmıştır. Bu birleşmeden milleti kurtarmak için yeni bir siyasi anlayışa, bir manifestoya ihtiyaç vardır” diye konuştu.
|
CEMİL YÜZER
/ ANKARA
08.01.2009
|
|
|
DP, millet harekâtıdır |
Demokrat Parti (DP) Balıkesir İl Başkanı Mesut Akbıyık, DP’nin büyük bir millet harekatı olduğunu söyledi. Mesut Akbıyık, yaptığı açıklamada, DP’nin kurulduğu 7 Ocak 1946 tarihinin Türk siyasî tarihinin, Türk demokrasisinin dönüm noktası olduğunu belirtti. “Yeter, söz milletindir” diyerek yola çıkan DP’nin büyük bir millet harekâtı olduğunu kaydeden Akbıyık, şunları söyledi: “1950-60 döneminde büyük bir kalkınma hamlesini hayata geçiren bu misyonun kurucuları merhum Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan, Fuat Köprülü’yü rahmetle anıyoruz. DP, Türk demokrasinin en büyük yıldızıdır. Elit güçlere karşı yapılmış millet harekâtıdır. Milletin, örfüne, âdetine ve dinine, geleneğine saygının simgesidir. DP’nin kuruluşu ne kadar büyük bir demokrasi hamlesi ise bu dâvâya karşı yapılan darbelerde o kadar büyük demokrasi ayıbıdır. Balıkesir / Enver Tezer
|
08.01.2009
|
|
|
Güler’e doğalgazda indirim sorusu |
CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’e, Ocak ayında doğalgaz ücretlerinde indirim yapılıp yapılmayacağını sordu. Bakan Güler’in cevaplaması talebiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi sunan Ağyüz, doğalgaza yapılan son zamların, sanayi, iş yeri ve konutlarda sıkıntıya yol açtığını belirtti. Ağyüz, Güler’e, ‘’Tarafınızca daha önce açıklanan doğalgaz fiyat indirimi, Ocak ayında gerçekleşecek mi?’’ diye sordu. Ankara / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Başbakanlık yardım kampanyası başlattı |
BaşbakanlIk, İsrail’in Gazze’de başlattığı askeri harekatta can ve mal kaybına uğrayan Filistin halkının sıkıntılarının hafifletilmesine katkıda bulunmak amacıyla yardım kampanyası başlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan Başbakanlık genelgesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin, halkın beklentileri doğrultusunda dost ve kardeş Filistin halkına gerekli her türlü desteği sağlamak üzere kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların katılımıyla yardım faaliyetlerinde bulunduğu belirtildi. Genelgede, vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları insanlık görevi olan bu yardım kampanyasına destek vermeye davet edildi. Ankara / aa
|
08.01.2009
|
|
|
Kılıç: Şerefli, namuslu ve sorumlu olun |
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, basında damadı ile ilgili çıkan haberelere cevap verdi. Kılıç, yazılı açıklamasında, damadı dahil kimsenin ticari faaliyetlerini denetlemek ve takip etmenin kendi görevi olamayacağını belirterek, şunları söyledi: ‘’Söz konusu kişilerin varsa bir yanlışlıkları yetkili yerlere bunun hesabını verecek erdeme sahip olduklarına inanıyorum. Anayasa Mahkemesi’nde 18 yıldır sürdürdüğüm görev sırasında siyasi parti kapatma davalarında istikrarlı bir şekilde savunduğum düşüncelerim kamuoyunca bilinmektedir. Bu vicdani kanaatime çeşitli imalarda bulunularak gölge düşürmek isteyenleri şerefli, namuslu ve sorumlu olmaya davet ediyorum.’’ Ankara Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada ise, ‘’Bazı yayın organlarında ‘Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın damadının karlı alışverişi’ başlığı altında, tamamen çarptırılmış, gerçeklerden uzak bir yayın yapılmaktadır’’ denildi. Ankara / aa
|
08.01.2009
|
|
|
|