TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Mustafa Öztürk, Türkiye’de evlerde biriken çöplerin, cadde ve sokaklardaki konteynerlerde depolandığını ve daha sonra çöp kamyonlarıyla buralardan taşındığını belirtti.
Bu şekilde cadde ve sokakların geçici çöp depolama alanları olarak kullanıldığını anlatan Öztürk, ‘’Gelişmiş hiçbir ülkede böyle bir uygulama yok. Çöpler insan trafiğinin yoğun olduğu yerlerde biriktiriliyor. Çoğu yerde vahşi toplama yapılıyor’’ dedi.
Uygulamanın en büyük dezavantajlarından birinin buralarda her türlü çöpün bulunması olduğunu ifade eden Öztürk, şunları kaydetti:
‘’İlaç, boya, tıbbi atıklar gibi sağlığı tehdit eden pek çok atık bu alanlarda birikiyor. Bazı çöpler aşırı derecede ıslak, bu çöpler karışıyor ve zaman zaman sızarak aşağı akıyor. Bir damla çöp sızıntısında yaklaşık 1 milyon mikroorganizma var. Bu da sağlığı tehdit eden önemli bir unsur.
Ayrıca, fare, kedi ve köpekler bu çöpleri karıştırarak, gıdasını almaya çalışıyor. Sokaklardaki çöp toplayıcılar da işlerine yarayanları alıyor. Çöpler çeşitli şekillerde didikleniyor. Şehrin içinde böyle bir mantık oluşturuluyor.
Gelişmiş ülkelerde ise çöpler evlerde tutulur, belediyenin göstereceği bir günde sızdırmaz torbalarda veya konteynerlerde toplayıcıların kolayca ulaşacağı yerlere konur ve o saatlere yakın çöp toplayıcısı çöpleri alır. Bölge sakinleri çöplerini hijyenik, çevreyle uygun şartlarda tutarlar.’’
“ATIKLARIN GERİ KAZANILMASI GEREKİYOR”
TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Öztürk, Türkiye’de günde 60-65 ton atık oluştuğunu, bunların yüzde 15-20’sinin ise ambalaj atığı olduğunu, kağıt, plastik, teneke, alüminyum kutu gibi atıkların geri dönüşümünün gelişime katkı sağladığını söyledi. Geri dönüşüm sayesinde enerji ve doğal kaynakların korunduğunu, sera gazı salınımının azaltıldığını vurgulayan Öztürk, çevresel sürdürülebilir bir yönetim mantığı oluşturulabilmesi için ambalaj atıklarının mutlaka geri kazanılması gerektiğini belirtti.
Bu atıkların toplanmasında çevreyle uyumlu bir model geliştirilmesini isteyen Öztürk, bu kapsamda cadde ve meydanlara ‘’atık kumbarası’’ konulabileceğini ya da çöplerin geri dönüşüm için evlerde ayrı toplanabileceğine işaret etti.
Geri dönüşümün verimli olabilmesi için toplama şartlarının da önemli olduğuna dikkati çeken Öztürk, şunları kaydetti:
‘’A4 kâğıdını çöpe atmayıp geri kazandığınızda 1,5 saatlik oksijeni de kazanmış olursunuz. Çünkü çöp depolama alanında kâğıt 3 ayda yok olur. Ama bunu tekrar kazanmak mümkündür.
Ancak sağlıksız toplanırsa insana verdiğiniz değer düşmüş olur hem de topladığınız malzemenin değeri düşer. Türkiye gibi bazı ülkelerde, sokak toplayıcıları tarafından konteynerlerden sağlıksız koşullarda toplanır. Bu konteynerlerin içinde her türlü tehlikeli atık olabilir. Bu insanlar bunlarla muhatap olur. Sağlık açısından fevkalade tehlike altındadırlar. Çöpleri belli istasyonlarda ayırırlar. Buralar da çok sağlıksız ortamlardır. Bu insanlar burada uyurlar, yemek yerler. Bu insanlar bu atıklardan para kazanmaya çalışırlar. Burada en önemli husus insan ve insana verilen değerdir. Atıkları geri kazansanız bile insana verilen değerin yeterli olmadığını görürsünüz. Amaç nedir? İnsanların daha konforlu yaşaması, daha çevreci yaşaması ve gelişmesini sağlaması. Ama bu toplama metodu, insana değer vermeyen bir sistemdir.’’
Atıkların ekonomiye geri kazanılarak katkı sağlaması gerektiğini belirten Mustafa Öztürk, kaynakların sürdürülebilir yönetimi için atıkların mutlaka geri dönüşüm için toplanması, ancak bunun vahşi toplama yöntemiyle yapılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
|