Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

Anka Kuşu’nu uçurmak

Film bir gerçeği aramak açısından güzel bir başlangıç yapmış... Ancak sonucunda tutarlı ve yeterli bir cevap verilemediği için, cevap arayan ve dolayısıyla izleyici açısından fazla ümit verici görünmüyor.

Yakın zamanda şu temel soruyu soran bir kaç film izledim.

Kimim ben? Niçin varım?

Varoluş amacını sorgulamak artık her insanın fark etmeye başladığı bir temel sorun..

Bu, sevindirici bir sorun.. İnsanlığın ahireti adına attığı büyük bir adım...“Yetmez mi dert, derman sana!”

Aranılan şey, bunun cevabı. Ebediyet (sonsuzluk), insanın bir amacının olması gereği...

Çünkü dünyevîlerin sunduğu şeyler bu sorulara cevap olarak yetmiyordu.

Anka Kuşu filminin galasında izledikten sonra, bir de sinemada izlemeye karar verdim. Sinemanın akşam seansında izleyici olarak sadece ben ve eşim vardı. Sinemacı sağolsun bizi kırmadı, iki kişilik seyircisiyle tekrar izleme imkânı buldum. Belki filmin tanıtımı yeterli yapılmamıştı veya artık izleyici çok seçici davranıyordu. Çünkü alternatif filmler o kadar çok ki…

Bu düşünceleri bir tarafa bırakarak filmi izlemeye başladık.

Anka Kuşu’nun adı güzel seçilmiş..

Güzel bir niyet ile başlanmış bu film için yönetmenini ve emek verenlerin gayretlerini takdir ve tebrik ediyorum. Takdirler bu çalışmaların devamı için duâdır. Eleştiriler benzeri çalışmaların daha iyi yapılması için temennidir.

Film bir gerçeği aramak açısından güzel bir başlangıç yapmış... Ancak sonucunda tutarlı ve yeterli bir cevap verilemediği için, cevap arayan ve dolayısıyla izleyici açısından fazla ümit verici görünmüyor. Genel bir halk kitlesini tatmin etmesi gerekirken, çok dar bir kitle ancak verilen cevaptan mutlu olabilir gibi.

Her şeyin aslında bir “hayal” olduğunu söylemesi akılda soru işaretleri bırakmış. Temel bir soruya kapı açılmışken cevabı aramaya yöneltecek fırsat kaçırılmış...

Zaten bütün hayatı materyalist ve esbab perest bir eğitimle geçen zamanımız insanına böyle bir cevap tutarsız gelebilir.

Vahdet-i vücut mesleğinde ancak ifadesini bulan bir söylem, avam seviyesinde bir sinema izleyicisi için hayli karmaşık, ürkütücü ve mantıksız gelebilir. Bu sorular sordurulmalı ama cevaplar ustaca ve şefkatle verilmeli... Sembol dili kullanılabilirdi. Anka Kuşu filmi için Matrix filmine benzemesi yorumları ise sadece “andırıyor” denebilir. Matrix filminde çok derin, anlamlı felsefi sorgulamalar; seyirciyi bağlayacak detaylı macera ve aksiyonun içerisine yedirilmiş.

Anka Kuşu zaten gerçekte olmayan, bir sembol... Kaf Dağı gibi…

Onun için filmin önemli kısmındaki mesajlar sembolle aktarılabilse güzel olurdu.

Temsille anlatım önemli bir sunum şeklidir. Metafor kullanmak... Temsili hikâyecikler...

Film önce Selman’ın çocukluğundan bir kesitle başlamış, sonra oyunun kahramanı film çeken bir yönetmenin hayatından kesitlerle devam etmiş. Filmin bir sahnesi olan çekim sahnesi filmin dramatik akışını da belirsizleştirmiş. Oyun içinde oyun kurgusu filmin öykü tadını zayıflatmış görünüyor. Seyirci bir türlü öykünün içine dalamıyor. Film söyleyeceği şeyi söylüyor ama seyirciyi filmin içine çekemiyor.

“Allah aşkına” ulaşmak için bir şeyhe bağlanmak, dergâha gitmek gerektiği öneriliyor.

Ümitsiz bir aşk sonunda kendisini bıçaklayan Selman’ın vefat etmiş babasının hayali ile karşılaşması ve burada ikisinin diyaloğu..

Selman’ın, “Ben kimim?” sorusuna;

“Sen Selman değilsin sadece bir oyuncusun, hayalsin, yoksun” gibi cevaplar; filmin metninde oldukça vurgulu yer almakla birlikte, sistematik bir metin bağlantısı ile desteklenemediği anlaşılıyor. Çünkü başarılı bir metin ve öykü kurgusu ortalama bir sinema seyircisini heyecanlandırmalı, duyguları harekete geçirebilmeli.. Daha da ilerisi kendisini oyuncunun yerine, filmin içine koyabilmeli..

Kaf Dağı temsilleri keşifle, gerçeklerin farklı olduğunu anlatır aslında...” Mülk dairesi-Melekût dairesi”nin farklı âlemler olduğu yani... Kafdağı temsili bir anlamda dünya hayatı dışında bir yerlerin temsilidir. O halde dünya içindeki bir sorgulamanın cevabını yine dünyadaki mevcut delillerden bulmak durumundayız. Nasıl ki ölümden sonra yeniden dirilme gerçeği (haşir) delillerini baharda çiçek açarak yeniden diriltilen ağaçlardan anlıyorsak. Çünkü muhataplarımız; ahireti, ebediyeti arayan dünyalılar.. Her şey “bir hayal” vurgulaması, “ben kimim?” sorgulaması sağlam metin temeline oturmuyorsa, yani yaşadığımız dünyadan delillendirilemiyorsa insanı bir sonuca götürmekte zorlanır.

Abdülkadir ÖZSOY

07.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Anka Kuşu’nu uçurmak

  El dokumacılığı geliştirilecek

  Engelli kadınlara gümüş kursu

  Turistik beldelere üst kurul


 Son Dakika Haberleri