|
|
|
Küçük çiftçi yok sayılmasın |
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın sadece ekonomiden ibaret olmadığını, sosyal ve insanî yanının da önemli olduğunu ifade ederek, belirlenecek politikalarda bu hususun unutulmaması gerektiğini kaydetti.
Bayraktar, ‘’14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’’ sebebiyle yaptığı yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonunun (IFAP) son dönemlerde kalkınma alanında, Tarım ve Gıda Teşkilatı (FAO) ve Dünya Bankasından, kalkınma programlarını çiftçi odaklı yaklaşım modeline göre oluşturmalarını talep ettiğini bildirdi.
IFAP’ta yapılan tesbitlere göre, gelişme yolundaki ülkelerde küçük işletme sahiplerini tarım sektöründen ayırarak diğer sektörlere aktarma çabalarının sorunlar meydana getirdiğini ifade eden Bayraktar, çok sayıdaki küçük işletmenin oluşturduğu yoğun tarım nüfusu karşısında sanayi ve hizmetler sektörünün yeterince gelişemeyişi sebebiyle, gelişmekte olan ülkelerde böyle programların uygulanmasında zorluklar yaşandığını belirtti.
Bayraktar, bu durumda, herhangi bir tarım ve kırsal kalkınma stratejisinin başarılı olabilmesi için küçük ölçekli tarım işletmelerine yatırım yapılmasının hedeflenmesi gerektiğini vurgulayarak, ‘’Böylece küçük işletmeler, küçük ölçekli teşebbüsler haline gelecek ve büyük şehirlere göç etmek zorunda kalmayacaktır. Söz konusu küçük ve orta ölçekli tarımsal işletmelerin gelişmeleri için kooperatifler şeklinde örgütlenmeleri de bu yöndeki gelişmeyi hızlandırabilir’’ görüşünü aktardı.
IFAD’ın da bu amaçla kırsal yoksulluğu önlemek üzere yeni programlar geliştirdiğini belirten Bayraktar, Türkiye’de tarımda yapısal dönüşüm meselesinin en çok tartışılan konulardan olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti: ‘’Hepimiz tarımdaki verimsiz yapının değişmesini istiyoruz, ancak esas sorun bunun nasıl yapılacağıdır. Bu husustaki tartışmalarda bazı kesimler, çiftçi ile köylüyü ayıralım veya çok büyük hayvancılık işletmeleri kurarak hayvancılığımızı sorunlarından kurtaralım gibi yaklaşımlar ortaya koymuşlardır. Ülkemizdeki bu tartışmalar, küçük çiftçiyi ‘’köylü’’ sayma anlayışına kadar varabilmektedir. Bunlar, yanlış yaklaşımlardır. Bize göre tarım, sadece ekonomiden ibaret değildir; tarımın sosyal yanı, insani yanı da önemlidir. Ülkemizde bu anlayışların dikkate alınması ve küçük çiftçilerimizi yok sayan politika önerilerinden vazgeçilmesi, kırsal kalkınma esaslı stratejilerin uygulanması gerekmektedir’’
|
/ İSTANBUL
14.05.2007
|
|
|
Buğday tarlada kurudu |
Beypazarı Ziraat Odası Başkanı Mustafa Ateş, Beypazarı’nın Türkiye tarımının kalbi konumunda olduğunu belirterek, “Küresel ısınmanın da etkisiyle kuraklık had safhaya ulaştı. Geçimini tarımdan sağlayan bu insanlar bayram gözüyle gördükleri hasat zamanı gelmeden kuruyan buğdaylarını çaresizlik içerisinde tarlaya gömüyor” dedi.
Türkiye tarımında önemli bir yere sahip olan Ankara’nın Beypazarı ilçesindeki çiftçiler, kuraklık sebebiyle buğdayların büyümeden kurumasına sinirlenerek, ekinlerini sürdü.
Son yıllarda kuraklığın artması ve küresel ısınmanın da etkisiyle zor günler geçiren çiftçiler, hasat zamanına az bir zaman kala ürünlerini hasat etmek yerine traktörlerle tekrar tarlaya gömüyor. Çiftçilerin çok zor bir dönemden geçtiğini belirten Beypazarı Ziraat Odası Başkanı Mustafa Ateş, “Beypazarı Türkiye tarımının kalbi konumunda, malum küresel ısınmanın da etkisiyle kuraklık hat safhaya ulaştı. Geçimini tarımdan sağlayan bu insanlar bayram gözüyle gördükleri hasat zamanı gelmeden kuruyan buğdaylarını çaresizlik içerisinde tarlaya gömüyor” diyerek çiftçilerin içinde bulundukları zor duruma işaret etti.
Uruş nahiyesinde uzun yıllar çiftçilik yapan 77 yaşındaki Hilmi Akdoğan ise “Ben bu yaşıma kadar böyle kuraklık görmedim. Toprak takır takır kuru. İlk defa buğdayı kuraklıktan yandığı için hasat etmeden tarlaya gübre olsun diye gömüyoruz” dedi.
|
/ ANKARA
14.05.2007
|
|
|
GAP barajlarında su seviyesi düşük |
Fırat Nehri üzerinde kurulu bulunan Türkiye’nin en büyük üç barajından Keban, Karakaya ve Atatürk barajlarındaki su seviyelerinin bir önceki yıldan düşük olduğu bildirildi.
Elektrik Üretim A.Ş (EÜAŞ) yetkililerinden alınan bilgiye göre, bölgedeki 3 barajın su kodları, geçen yılın aynı dönemine göre düşük seyrediyor.
32 yıldır elektrik üretimi yapan Keban Baraj Gölü’nde maksimum 845 su koduna karşı, geçen yıl bu zamanlar kodun 840,58 olduğunu bildiren yetkililer, bu yıl ise kodun 835,02 olduğunu belirttiler.
Yetkililer, 20 yıldır elektrik üretimi yapan 693 maksimum su seviyesine sahip Karakaya Baraj Gölü’nde geçen yıl 692,07 olan koda karşılık bugün su seviyesinin 688,84 olduğunu; 15 yıldır elektrik üretimi yapan ve 542 su koduna sahip olan Atatürk Baraj Gölü’nde geçen yılki 536,80 koduna karşılık ise bugün kodun 535,63 seviyesinde olduğunu bildirdiler.
Yetkililer, Mayıs ayı sonuna kadar yeterli yağış olmadığı takdirde barajların kuraklık tehdidi altında kalınabileceğini belirterek, bunun da enerji üretimini olumsuz etkileyebileceğini söylediler.
|
/ ELAZIĞ
14.05.2007
|
|
|
Tavukçulukta yem sıkıntısı |
Bir süredir mısır temini yüzünden zor günler geçiren yumurta üreticilerinin, ham madde sıkıntısı sebebiyle tavuklarını kesime gönderdiği, Konya’da tavuk sayısının 7 milyondan 6 milyona düştüğü bildirildi.
Konya Yumurta Üreticileri Birliği Başkanı Hasan Konya, Konya’nın birkaç ay öncesine kadar 7 milyon tavuğuyla günde yaklaşık 5 milyon yumurta ürettiğini ve bu özelliğiyle sektörde önemli oranda pay sahibi olduğunu söyledi.
Ancak son dönemlerde yem konusunda yaşanan sıkıntının yumurta üreticilerini zor durumda bıraktığını ifade eden Konya, TMO’nun yumurta üreticileri için ithal ettiği 300 bin ton mısırın yeterli gelmediğini, ülke genelinde birçok çiftlikte tavukların aç kaldığını kaydetti.
Günlerdir mısır ithalatı için baskı yaptıklarını vurgulayan Konya, mısırda fiyatların yükselmesini bir yana bıraktıklarını artık mısırı bulamaz hale geldiklerini anlattı.
Kuş gribinden sonra böylesine sıkıntıyı hiç yaşamadıklarını ifade eden Konya, şöyle dedi: ‘’Birçok üretici çiftlikteki tavuğunu doyuramıyor. Konya’daki yumurta üreticileri ham madde bulamayınca tavuğunu kesime göndermeye başladı. Kuş gribinin yaşandığı kötü dönemden sonra tavuk sayısı hızla artan ve 7 milyona ulaşan Konya’da, yemsizlik yüzünden sayı 6 milyona geriledi. Kuş gribi dönemini atlattıktan sonra hızla artan tavuk sayısı, Konya’da 7 milyona ulaşmıştı. Konya, eski günlerine geri dönmüştü.’’
Konya, üreticilerin bu sorunlarının çözümünün mısır ithalatına bağlı olduğunu belirterek, ilgililerden en kısa sürede çözüm bulmalarını istedi.
|
/ KONYA
14.05.2007
|
|
|
Tarımda toz ilâçlar yasaklandı |
Türkiye Tarım İlaçları Sanayici ve İthalatçı Temsilcileri Derneği (TİSİT) Yönetim Kurulu Başkanı Harun Kipge, Türkiye’de kullanılan tarımsal toz ilâç miktarının ABD, AB ülkeleri ve gelişmiş ülkelerdekine oranla 12 kat daha az olduğunu belirtti.
Kipge, yaptığı açıklamada, tarımsal mücadele yöntemleri içinde kimyasal savaşın, gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere bütün dünya ülkelerinde diğer yöntemlere karşı daha avantajlı olduğunu bildirdi.
Gelişmiş ülkelerin tarımsal ilâçları çok kontrollü kullandığını, riskleri belirlenen tarımsal ilaçların kullanımını durdurduğunu vurgulayan Kipge, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, toz ilâçların kullanımının 2008’den itibaren yasaklaması kararı aldığını hatırlattı.
‘’Gelişmiş ülkelerde tarım ilâcının kullanımının azaldığı, Türkiye’de ise arttığı’’ görüşünün gerçeği yansıtmadığını savunan Kipge, şunları söyledi:
‘’Tam tersi, Türkiye’de tüketilen tarımsal ilâcı miktarı ABD, AB ülkeleri ve gelişmiş ülkelerdekine oranla 12 kat daha azdır. Toz formülasyonlu ilâçlar, ne AB ülkelerinde ne de ABD, Japonya, Avustralya gibi ülkelerde yasaklanmıştır. Japonya’da pirinç zararlarına karşı en fazla kullanılan ilaçlardan biri de toz formülasyonludur. Toz ilaç kullanımının devam etmesi, bazı ürünlerdeki hastalık ve zararlılarda alternatifsiz olmasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde fındık zararlısına karşı kullanılan toz formülasyonları maliyetinin düşük ve etkisinin yüksek olması nedeniyle alternatifsizdir.’’
|
/ KOCAELİ
14.05.2007
|
|
|
İşadamlarına Avrupa Birliği anlatılacak |
Aliağa Ticaret Odası (ALTO), Avrupa Birliği üyelik müzakere sürecindeki Türkiye’de, kişi ve kurumların AB normlarını daha iyi tanıması amacıyla bilgilendirme semineri düzenleyecek.
ALTO’dan yapılan yazılı açıklamada, ALTO ve Ege Sanayici ve İşadamları Derneğince (ESİAD) 16 Mayıs 2007 Çarşamba günü ALTO Seminer Salonunda gerçekleştirilecek eğitim seminerine, konuşmacı olarak AB uzmanı Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Can Baydarol ile ESİAD Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Yaşar’ın katılacağı belirtildi.
ALTO Başkanı Adnan Saka, AB-Türkiye İlişkileri konulu toplantının, Aliağa’da kendisini geleceğe hazırlayan kurumların sayısını artırma, AB’yi daha iyi anlama ve bilginin yayılmasını sağlama amacıyla yapıldığını kaydetti. AB sürecinde birçok fonunu, firma ve kurumların AB’ye uyumu ve geliştirilmesi için kullanılabileceğini ifade eden Saka, ‘’AB sürecine firma ve kurumların entegrasyonu amacıyla ESİAD AB Bilgi Bürosu ile seminerde AB fon ve hibe destekleri de tanıtılacak’’ dedi.
|
/ İZMİR
14.05.2007
|
|
|
MTA’ya tam donanımlı sismik gemi |
Türkiye ile KKTC arasında döşenmesi planlanan su boru hattı projesinin etüt çalışmalarında kullanılması için bir İtalyan firmasından kiralanan sismik geminin geri istenmesi üzerine, Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü bünyesinde tam donanımlı bir sismik araştırma gemi alınmasına karar verildi.
Alınan edindiği bilgiye göre, bundan 7-8 ay kadar önce KKTC’nin su ihtiyacının Türkiye’den döşenecek boru hattıyla karşılanmasına yönelik projenin etüt çalışmaları kapsamında bir sismik gemi arayışına gidildi.
Bir İtalyan firmasından kiralanan söz konusu özelliklere sahip gemi, etüt çalışmaları için Türkiye’ye getirtildi. Ancak, gemi henüz çalışmalara başlamadan İtalyan firma tarafından geri istenerek sözleşme feshedildi. Yetkililer, bu gelişmede Yunanistan’ın olumsuz tavrının da etkili olduğunu kaydettiler. Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı’nın da tavsiyesiyle MTA Genel Müdürlüğü bünyesine tam donanımlı 2 ve 3 boyutlu sismik araştırmalar yapacak, tam donanımlı bir sismik gemi alınmasına karar verildi.
|
/ ANKARA
14.05.2007
|
|
|
Kayısı üretiminde dünya birincisiyiz |
Türkiye’nin kayısı üretiminde dünya birincisi olduğu, ancak çeşitli sorunlar nedeniyle üretimdeki liderliğin satışlara yansımaması sebebiyle ihracatta 5’inci sırada kaldığı bildirildi.
Akdeniz Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği (AKİB) Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, yaptığı açıklamada, 2005 yılında Rusya’nın Türkiye’den yaş meyve ve sebze alımını kimyasal kalıntıları sebebiyle durdurmasının tarımdaki toparlamanın başlangıcı olduğunu belirtti.
Türk üreticisinin artık daha bilinçli üretim yaptığını, bunun da kaliteyi beraberinde getirdiğini ifade eden Kavak, sorunun bununla da bitmediğini, pazarlama kanallarını da çok iyi değerlendirmek gerektiğini vurguladı.
|
/ MUT/ADANA
14.05.2007
|
|
|
Başkan Parlak’ın görev süresi doluyor |
Rekabet Kurulu Başkanı Mustafa Parlak’ın görev süresi, 3 Haziran tarihinde doluyor. Alınan bilgiye göre, Başkan Parlak’ın yanı sıra Kurulda Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) kontenjanından görev yapan Zühtü Aytaç ile DPT’nin bağlı bulunduğu Bakanlık kontenjanından atanan Rıfkı Ünal’ın da görev süreleri aynı tarihte sona eriyor.
Buna göre Kurula, kurum kontenjanından atanan Başkan Parlak ve üyelerden DPT’nin bağlı bulunduğu Bakanlık kontenjanından görev yapan Ünal’ın yerine yeni üyeler belirlenecek.
Ancak üye sayısının 11’den 7’ye düştüğü ve kurulda Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) kontenjanı kaldırıldığı için görev süresi dolan Aytaç’ın yerine yeni üye seçimi yapılmayacak. Üye seçimi sürecinde; öncelikle DPT’nin bağlı bulunduğu bakanlık 2 aday, Rekabet Kurumu da kurum kontenjanından 2 aday belirleyecek ve söz konusu 4 aday Bakanlar Kurulu’nun görüşüne sunulacak. Bakanlar Kurulu’nun uygun bulduğu 2 aday da Cumhurbaşkanlığının onayına sunulacak. Cumhurbaşkanının onayının ardından da üyelerden boşalan 3 kişinin yerine Kurum ve DPT’nin bağlı olduğu bakanlığı temsilen 2 üye ataması yapılacak.
|
/ ANKARA
14.05.2007
|
|
|
|