'Eğitim ana kucağında başlar'
Bolvadin Belediye Başkanı Ahmet Helvacı’nın başkanlığını yaptığı oturumda konuşan, ‘hocaların hocası’ olarak anılan Prof. Dr. Sabahattin Zaim, 'Türkiye’nin Eğitim Serüveni’ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eğitimin, ana kucağında başladığına işaret eden Zaim, bunun çocuğa verilen terbiye ve oluşturulması hedeflenen davranış kalıpları olduğunu anlattı. Sabahattin Zaim, çocuğa verilmesi gereken terbiyeden dolayı okul öncesi eğitim ve ilköğretimin önemli olduğunun altını çizerek, "Bu dönem, çocuğun eğitim hayatı ve geleceği için çok önemlidir.
Eğitime terbiye, terbiyeye de imanın şartlarını bilmek ve uygulamakla başlanır. Bunlar hakkıyla yerine getirilirse, dünya hayatında refaha, ahiret hayatında felaha ulaşılır. Eğitimin asıl amacı da budur" dedi.
Gazeteci-Yazar Mustafa Özel ise “Millet, Medeniyet ve Mesuliyet” konusunda açıklamalarda bulundu. Bu kavramların tarihsel süreklilik içerisindeki kazandığı anlamlara değinerek, bürokrasinin mesuliyet sorununu ortaya çıkardığını örnekleriyle ifade etti.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Eken başkanlığını yaptığı oturumun açış konuşmasında, gerçekleştirilen toplantının Konya’nın tarihi misyonuna yakıştığını ifade ederek "Bu toplantılar, özgün düşüncenin üretilmesi açısından büyük önem taşıyor. En çok ihtiyaç duyduğumuz da budur. Özgün bir düşüncenin üretilebilmesinde güçlü gelenek olması gerekiyor.
Batıyı batı yapan budur. Biz Cumhuriyetle birlikte Batıyı anlayamadık, sadece taklit ettik. Geleceğimiz için fikir ve düşünce üretmeliyiz. Batıyı iyi anlamamız ve bize olan düşünce yapılarını en iyi şekilde bilmemiz gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Eken’in ardından konuşan Prof. Dr. Naci Bostancı ise, ‘Eğitim, Siyaset, İdeoloji’ konusunda yaptığı konuşmasında, eğitimin insan hayatı boyunca gerek sistemli ve gerekse de sistemsiz bir şekilde devam ettiğini dile getirdi. 'Niye öğreniriz, eğitim işleriyle uğraşırız? Neden bunu yapıyoruz?' sorularına cevap arayan Bostancı, “Bir tarafıyla eğitim bir sosyalleşme işidir. Yaşadığımız topluma ayak uydururuz. Eğitim ideolojik bir iştir, propagandadır. Çünkü hiçbir şeyi düşünmeyen çocuğa belli bir gelenek ve bilgi yükleniyor. Bilginin dünyayı anlama ve kavrama işi olduğunu ifade eden Bostancı, “Ne düşünüyorsak biz bu dünyanın kurguları çerçevesinde yapıyoruz. Cenneti cehennemi bile dünya gibi düşlüyor ve betimliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Doç. Dr. Mustafa Aydın ise, dinin insan hayatındaki yeri en önemli konulardan birisi olduğunu söyledi. “Dinle ilgili önemli konulardan birisi din eğitimidir” diyen Aydın, konunun dünyanın her yerinde az çok sorunlarla karşı karşıya olduğunu vurgulayarak “Din eğitimi ülkemizde başlıbaşına bir sıkıntıdır. Dünyanın çeşitli bölgelerinde insanlar din eğitimi konusunda çözümler üretmektedir. Bunlar içinde bizim işimize yarayanlar vardır” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydın da yaptığı konuşmada dünyadaki din eğitimi uygulamaları hakkında bilgi verdi. AB sürecinde din eğitiminin de ayrı bir tartışma konusu olduğunu ifade eden Zeki Aydın, ülkemizde bilgi eksikliklerinin olduğunu anlattı. Avrupa ve Amerika'da din eğitimi alanının dini özgürlükler içinde algılandığını da hatırlatan Aydın, “Türkiye, Tevhid-i Tedrisat ile tüm eğitimi tekeli altına aldı. Camiyi de kendi açıyor, okulu da, dersi de. Türkiye’deki din eğitimi uygulamaları dünyada hiçbir şeye benzemiyor" dedi. Aydın, okullardaki Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin zorunlu bir ihtiyaç olduğunun da altını çizdi.
Yeni Asya Gazetesi yazarlarından İsmail Benek ise yaptığı konuşmada üniversitelerin tapu kadastro dairesi haline geldiğini ifade etti. Üniversite eğitim sisteminde öğrencinin de karar sürecine dahil edilmesi gerektiğini aktaran Benek, asıl problemin kayıt dışı siyasetin kayıt altına alınmasıyla çözüleceğini anlattı. Askerî bir darbenin eseri olarak meydana getirilen anayasanın eğitim özgürlüğünü kısıtladığını, bunun da günümüzde "YÖK" gibi sorunları ürettiğini sözlerine ekledi. “Siyasetçilere destek verilmeli” diyen Benek, üniversite sorunlarının çözüme kavuşabilmesi için mutlaka anayasanın değişmesi gerektiğini ve katılımcı bir demokratik anlayışla halkımızın karar sürecine dahil edilmesi gerektiğini hatırlattı.
İsmail Benek’in yönettiği oturumda "Üniversite Özerkliği" konusunda açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yasin Aktay, özerklik konusunun zaman zaman büyük dalgalanmalara sebep olduğunu açıkladı. YÖK'ün özerk ötesi güçlü bir konumda olduğunu belirten Aktay, YÖK'ün kendi başına buyruk hareketler çıkardığını, toplumda böyle bir profil çizdiğini de anlattı. Siyasetin her zaman üniversiteler üzerinde etkili olmaya çalıştığını da aktaran Aktay, “Bilim adamı siyasetle uğraşabilir.
Ama siyaset dışı birtakım karanlık noktalarla değil! Bilim çok fazla özerk de olmamalı, üzerinde çok fazla baskı da kurulmamalıdır” dedi.
Anayasa metinlerinde başörtüsünün yasak olduğu ile ilgili herhangi bir yasaklamanın olmadığını da sözlerine ekleyen Yasin Aktay, asıl sorunun metinlerin yorumlanmasıyla ilgili olduğunu açıkladı.
Gümdemdeki Terörle Mücadele Kanun Tasarısını (TMK), Türkiye’nin katettiği demokratikleşme seviyesinden bir geri adım olarak gördüğünü ifade eden Yasin Aktay, geçmişten günümüze doğru Türkiye'de bir normalleşme sürecinin yaşanmadığını, Türkiyede eğer bir normalleşme süreci yaşanırsa, kafalarına göre insanlarımızın eğitim hakkını engelleyenlerin Anayasa suçunu işlemekten yargılanacaklarını aktardı. YÖK'ün darbe ortamının bir ürünü olduğunu sözlerine ekleyen Aktay, ”Üniversite rektörleri kampuslere kendilerini kapamış durumdalar. Dünyanın hiçbir üniversitesinde kimlik sorarak kampuse girme uygulaması yoktur. Diğer ülkelerde üniversite ile halk iç içedir. Ülkemizde üniversite hocalarının halkla doğru dürüst temasları yok. Ve üniversite kendini toplumumuzun eliti olarak görüyor” dedi.
Doç. Dr. Şaban Çalış'ın yönettiği oturumda konuşan Dr. Adem Ergül'de "Eğitimde Gönüllülük" kavramı üzerine açıklamalarda bulundu. Demokrasiyle temel insanî hakların ortaya çıkmasını STK'lara bağlayan Çalış, ”Gönüllü insanlara ihtiyacımız var. Bir ümitsizlik girdabına girmiş bulunuyoruz. Değişmek istiyoruz, değişemiyoruz; değiştirmek istiyoruz, değiştiremiyoruz” dedi.
Dr. Adem Ergül, insan davranışlarının tümünün kalple ilgili olduğunu ifade ederek "İyi niyet olumlu sonuca götürür. STK'ların en önemli görevlerinden birisi de güzel insan yetiştirmektir. Bu da özün hamlıktan kurtulmasıyla olur“ dedi.
|