Güzel insanların yanlış fikirleri de güzel kabul görmesi üzücü bir durum. Değerli bir insanın her sözünün değerli, isabetli olması, her zaman doğruları ifade etmesi mümkün olmaz.
Zaman zaman yanlışlara düşebilir, yanlış şeyler, yanlış anlaşılabilecek yazıları yazabilir.
Okuyan, okuduğunu ölçüp-tartmadan almayan insanların değerli insanların yazılarını da mihenge vurması gerekir. Hemen sahiplenmemesi gerekir. Yazana değil, yazılana bakması gerekir. Yanlışı varsa uyarmalıdır.
Prof. Nevzat Tarhan’ın beğenilerek paylaşılan bir yazısı da böyle. Gerçi çok önce yazmış. Paylaşılan uzun yazının bir bölümü. Bir bölümü de olsa hatalı. Tarhan Hoca:
“Sosyal Psikoloji Laboratuvarında Başörtüsü
Başını örtenler:
Eğer inanmadan örtünüyorsanız, başörtüsünü çıkarınız.
Eğer siyasî simge olarak örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer mahalle baskısı ile örtüyorsanız çıkarınız.
Eğer babanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer kocanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer ağabeyinizin baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer yaşadığınız ortamda prim yaptığı için örtüyorsanız, başörtünüzü çıkarınız.
Eğer gelenek olduğu için örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer sizi güzelleştirdiği için başınızı örtüyorsanız, çıkarınız.
Eğer Allah için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz.
Eğer inandığınız için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz.”
Allah için örteni tebrik, inandığı için örteni tebrik güzel. Ama çeşitli sebeplerle takana çıkarınız demesi yanlıştır.
Bazen hocalar bayram namazına gelip sabah namazını kılmayanlara “Kardeşim, bayram vacip, sabah farz” diyerek “bayramı da kılma” der gibi veya teravih namazına gelip beş vakti kılmayanlara teravih namazını da “terk et” der gibi konuşmaları olur.
Halbuki adam camiye gelmiş, önüne oturmuş vaaz, hutbe itici değil, çekici olmalı. Bırakmaya değil, daha şuurlu hâle gelmesine vesile olsun.
Nevzat Hocam da Allah için takmıyorsan, “takma” demiş.
Bu bir vebaldir.
Bir şekilde takıyor. Takmayanlara göre, Allah rızası için takma ihtimali daha fazla. Örtü alışkanlığını şuurlu hâle getirebilir.
Ki o örtü taktığı için kusurları görünüyor.
Namaz kılanların örtülü kardeşimizden daha az mı kusuru var?
Daha az mı günah işliyor?
Örtülü gibi dikkat çekmediği için görülmüyor.
Göz önünde olmadığı için fark edilmiyor.
Rahmetin kesilmesi, belâların üzerimizden eksik olmaması gösteriyor ki biz çok günah işliyoruz, çok... Çok haksızlıklar yapıyoruz, çok...
Bazı kurumlarda mülâkatla işe alınarak liyakat yerine, adam kayırmalar olduğuna dair haberler okuyoruz. Hakkı olanın, ehil olanın değil, adamı olanın daha çok tercih edilmesi üzücü.
Rabbim, “Süphesiz namaz kötülüklerden alıkoyar” buyurur.
O zaman kötülüklerden alıkoyacak şekilde kılamadığımız namazları da bırakmamız mı gerekiyor?