"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinat içinde en acib hakikat rızıktadır

Risale-i Nur'dan
18 Nisan 2024, Perşembe
(Dünden Devam)

Sonra görüyoruz ki âlem-i insaniyet de, belki hayvan âlemi de bir daire hükmünde teşkil olunuyor. Ve nokta-i merkeziyede rızık vaz’ edilmiş. Bütün nev-i insanı ve hatta hayvanatı rızka âdeta taaşşuk ettirip, onları umumen rızka hâdim ve musahhar etmiş. Onlara hükmeden rızıktır.

Rızkı da o kadar geniş ve zengin bir hazine yapmış ki hadsiz nimetleri câmi’dir. Hatta rızkın çok envâından yalnız bir nev’inin tatlarını tanımak için lisanda kuvve-i zâika namında bir cihaz ile mat’umat adedince manevî, ince ince mizancıklar konulmuştur. Demek kâinat içinde en acib, en zengin, en garip, en şirin, en câmi’, en bedî hakikat rızıktadır.

Şimdi görüyoruz ki her şey nasıl ki rızkın etrafında toplanmış, ona bakıyor; öyle de rızık dahi bütün envâıyla, manen ve maddeten, hâlen ve kàlen şükür ile kaimdir, şükür ile oluyor, şükrü yetiştiriyor, şükrü gösteriyor. Çünkü rızka iştiha ve iştiyak, bir nevi şükr-ü fıtrîdir. Ve telezzüz ve zevk dahi gayr-i şuurî bir şükürdür ki bütün hayvanatta bu şükür vardır. Yalnız insan, dalâlet ve küfür ile o fıtrî şükrün mahiyetini değiştiriyor, şükürden şirke gidiyor.

Hem rızık olan nimetlerde gayet güzel süslü suretler, gayet güzel kokular, gayet güzel tatmaklar şükrün davetçileridir. Zîhayatı şevke davet eder ve şevk ile bir nevi istihsan ve ihtirama sevk eder, bir şükr-ü manevî ettirir. Ve zîşuurun nazarını dikkate celb eder, istihsana tergib eder, nimetleri ihtirama onu teşvik eder; onun ile kàlen ve fiilen şükre irşad eder ve şükrü ettirir ve şükür içinde en âlî ve tatlı lezzeti ve zevki ona tattırır. Yani gösterir ki şu lezzetli rızık ve nimet, kısa ve muvakkat bir lezzet-i zâhiriyesiyle beraber, daimî, hakikî, hadsiz bir lezzeti ve zevki taşıyan iltifat-ı Rahmanîyi şükür ile kazandırır. Yani rahmet hazinelerinin Malik-i Kerîm’inin hadsiz lezzetli olan iltifatını düşündürüp, şu dünyada dahi Cennetin bâkî bir zevkini manen tattırır. İşte rızık, şükür vasıtasıyla o kadar kıymettar ve zengin bir hazine-i camia olduğu halde, şükürsüzlük ile nihayet derecede sukut eder.

Mektubat, 28. Mektub, s. 425

LÛ­GAT­ÇE:

bedî: güzel.

câmi’: kapsayıcı, toplayan, içine alan.

envâ: çeşitler, türler.

istihsan: güzel bulma, beğenme.

kàlen: sözle, söyleyerek.

kuvve-i zâika: tat alma duyusu.

mat’umat: yiyecekler.

musahhar etmek: boyun eğdirmek, emri altına almak.

sukut: düşme, değerini yitirme.

şükr-ü fıtrî: yaratılıştan gelen, fıtrattan olan şükür duygusu.

taaşşuk: âşık olma.

tergib etmek: isteklendirmek, rağbet verdirmek.

vaz’ etmek: koymak, yerleştirmek.

zîhayat: hayat sahibi.

Okunma Sayısı: 1244
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    18.4.2024 15:18:08

    "Rızkı da o kadar geniş ve zengin bir hazine yapmış ki hadsiz nimetleri câmi’dir. Hatta rızkın çok envâından yalnız bir nev’inin tatlarını tanımak için lisanda kuvve-i zâika namında bir cihaz ile mat’umat adedince manevî, ince ince mizancıklar konulmuştur. Demek kâinat içinde en acib, en zengin, en garip, en şirin, en câmi’, en bedî hakikat rızıktadır." Rızkın ferdi ve kainattaki açılımlarını düşündükçe ne kadar büyük bir nimet olduğu daha iyi anlaşılıyor vesselâm.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı