"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suiistimale açık “ittifak”

Cevher İLHAN
27 Şubat 2018, Salı
Siyasetin yeni gündemi “seçim ittifakı.” Ne var ki, öncelikle AKP ile MHP arasında kotarılan “ittifak”la yine bir dizi çarpıklık ve hileyle temsilde adaletin tecellisi daha da geriletilerek sistem seçim adâleti ve sandık güvenliğinde vahim zâfiyetlere sebebiyet veren bir kırılganlığa teşne hale getiriliyor.

Öncelikle yüzde 51.4’le kılpayı geçtiği belirten belirtilen 16 Nisan “anayasa değişikliği” referandumu öncesinde, kamuoyundan ve muhalefetten gelen “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin bütünüyle “tek adamlık otoriter sistemi”ne dönüşmemesi için, hiç olmazsa millet irâdesinin âdilane temsili, Meclis’in yasama ve denetim işlevinin arttırılıp etkili hale getirilmesi çağrılarının, siyasi rant hesabına yine kaale alınmadığı görülüyor. 

Hatırlanacağı üzere, cumhurbaşkanı ancak Meclis’in üçte iki nitelikli çoğunluğuyla -dört yüz milletvekiliyle- görevden alabilirken, cumhurbaşkanı’na tek başına parlamentoyu fesih yetkisi ve Meclis’in yetkisindeki yasamaya ortak olup tek başına kanun hükmünde kararnâme çıkarma yetkisi veren, devlet harcamalarını denetleyip bütçeyi yapmada Meclis’i devre dışı bıraktıran, yürütmenin yanısıra yasamayı ve yargıyı “tek kişi”ye bağlayan “cumhurbaşkanlığı sistemi”ne karşı, Meclis’in güçlendirmesi ve yasama yetkisinin etkinleştirilmesinin gerektiği ikazlarına, iktidar cephesi sözcüleri ve “iktidara ilişik yorumcular”, demokratik sistemi bütünüyle yok eden bütün bu ârızaların referandumdan sonra çıkarılacak “uyum yasaları”yla giderileceği taahhüdünde bulunmuşlardı. 

DEMOKRATİK SİSTEMİN TAHRİBİ

Partili cumhurbaşkanı mevcut siyasi partiler ve seçim sisteminde, “tek seçici” olarak partisinin milletvekili adaylarını da belirlediğinden, bununla Meclis’in yasama, denge ve denetleme işlevinin yok edileceği uyarılarına, “yeni sistem”in “uyum yasaları”yla tâdil edileceği sözünü vermişlerdi. 

Hatta televizyonlarda kamuoyunu ikna için, “Referandumdan hemen sonra sözkonusu düzenlemelerle seçim barajı mâkul bir seviye çekilmez, milletvekili adaylarını belirlemede önseçim ve seçmenin istediği adayı “tercih usulü” getirilmezse, “sistem”in “tek adamlık”la otoriterliğe, hatta diktatörlüğe dönüşeceğini açıkça ikrar etmişlerdi. 

Başta siyasi partiler ve seçim kanunu olmak üzere, Meclis’in denge ve denetim yetkisini güçlendiren, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlayan “uyum yasaları”nın âcilen çıkarılması gereğini vurgulamışlardı.  

Ne var ki, referandumun üzerinden bunca zaman geçtiği halde hâlâ “uyum yasaları” çıkarılmazken, kamuoyunda, Meclis’te tartışılmadan, hatta çoğu milletvekillerinin haberi olmadan iki parti temsilcilerinin kapalı kapılar arkasında hazırlayıp dayattığı “ittifak” teklifinde de vaadlerin hiçbirinin yerine getirilmediği görülüyor.

Başta hiçbir demokratik ülkede benzeri görülmeyen yüzde 10 “seçim barajı” olmak üzere, 12 Eylül döneminden kalma siyasi partiler ve seçim kanununun düzeltileceği, siyasetin demokratikleşmesinin temel vasfı olan halkın kendi vekillerini seçmesi için genel merkez / genel başkan sultasının sona erdirileceği, hâkim nezâretinde önseçimin zorunlu hale getirileceğine dair en ufak bir düzenleme yapılmazken, “partilerin seçim ittifakı” perdesinde âdil seçim, temsilde adâlet ve eşit yarış yine berhava ve demokratik siyaset bütünüyle tahrip ediliyor. 

MİLLİ İRÂDE GASPI

Özetle, şimdiye kadar başta yüzde 10’luk “seçim barajı” olmak üzere “temsilde adâlet”i yok eden kayıtlar hep “yönetimde istikrar” adına savunulmuştu. Oysa cumhurbaşkanının tek başına Meclis dışında bakanlar kurulunu atamasıyla yürütmenin tamamen Meclis’in denetimden çıkarıldığı “yeni sistem”de, “yönetimde istikrar” kaygısı kalmadığına göre, hâlâ yüksek seçim barajının korunup, referandumla işlevi ve etkisi budanan Meclis’in / milletvekillerinin yetkileri daha da kısıtlanıyor. 

Ve “ittifak” paravanında, “yüksek seçim barajı”nın tahkim edilmesiyle kalınmayıp, “seyyar sandık”larla, sandık ve seçim alanlarının birleştirilip daraltılmasıyla, valilerin talebiyle bazı bölgelerde “sandıkların ve seçmenlerin karıştırılarak birleştirilmesi”yle, şimdiye kadarki uygulamaların aksine sandık başkanlarının sadece kamu görevlilerinden oluşturulmasıyla, sandık kurulunca mühürlenmeyen “mühürsüz zarflar”ın peşinen “geçerli” sayılmasıyla, çetrefilli “ittifak oyları” garabetiyle, zaten suiistimale ve istismara açık olan muallel “seçim sistemi” ne yazık ki katmerleştiriliyor. 

Ne olursa olsun, partilerinin kazanması, birkaç milletvekili daha Meclis’e sokmak uğruna başka partilerin oylarını gasp eden tezgâhla darbe ürünü haksızlıklar devam ettiriliyor.

Okunma Sayısı: 3539
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp

    27.2.2018 12:11:40

    Sayın İlhan, "beka sorunu" devletin bekasından "iktidarın beka" sorununa evrilince pek tabii olarak "ittifak" da zorunlu oluyor. İttifak da kiminle yapılır? Elbette muhalif olmayan muhalefet(!) ile değil mi? Çok uzaklara gitmeden, Haziran 2015 genel seçimini hatırlayalım. Hep 'milli irade ne diyorsa odur' diyen ve fakat tek başına iktidarın ellerinden uçup gitmesine rıza göstermeyen mevcut iktidar, kötülüklerini saymakla bitiremediği ve milletin uzak durmasını istediği koalisyon yahut ittifaklara şimdi can simidi sarılmasına, "millet ve ülkenin menfaatleri içindir" demek safdillik veya aldanmışlık olmaz mı? Dini ve milli değerleri siyasetine alet etmekten çekinmeyen bir iktidarın, ittifakları suistimal ve istismar etmeyeceğinden nasıl emin olabiliriz? Dün 'yanlış' dediği şeye bugün menfaati gereği 'doğru' diyen bir siyasal kadronun, suistimal ve istismarından nasıl korunabiliriz? Hele bir de devletin bekasından kastı kendi iktidarı ise...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı