BM Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin veto ettiği” Trump’un “Kudüs’ü İsrail’in başkenti” emrivakisini reddeden karar tasarısı için BM Genel Kurulunda yapılacak oylama öncesi, ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley’in, ülkelerin daimi temsilcisi diplomatlara e-posta ile “yardım ettiğimiz ülkelerin bizi hedef alan oylarını not edip Trump’a rapor edeceğiz” diye üstü kapalı tehdidi dikkat çekici. (Sputnik, Duvar, 20.12.2017)
Keza Trump’ın “Bizden milyonlarca, hatta milyarlarca dolar alıyorlar ve sonra bize karşı oy kullanıyorlar” tepkisiyle “yardımları kesme” şantajını savurması çarpıcı.
Aslında Amerikan yönetimi de,Trump’ın Yahudi Lobisi ve Evangelist – Siyonist organizasyonların baskısıyla dayattığı Kudüs oldubittisine kail değil. Onlarca BM kararını çiğneyen İsrail’in Filistin’de işgal ve zulmü sürdürdüğünün farkında.
Bunandır ki, Trump’ın Dışişleri’ne, Telaviv’deki büyükelçiliği Kudüs’e taşıması tâlimatına rağmen, Dışişleri Bakanı Tillerson’ın, Amerikan büyükelçiliğinin ancak üç yılda Kudüs’e taşınacağını bildirmesi ve Amerikan mercilerinden “ABD’nin diğer ülkelerden büyükelçiliklerini Kudüs’e taşımalarını beklemediği” açıklamaları bunun ifâdesi.
Bu ortamda “Filistin’in resmen olduğu gibi derhal fiilen de tanınması, uluslararası ambargonun kaldırılıp dünya ile bütünleşmesinin önünün açılması” önerisi kayda değer. (AA, 18.12.17)
İSRAİL’LE TİCARET KATLANARAK ARTARKEN…
Ne var ki, böyle bir ortamda, AKP iktidarının İsrail’le ticaret hacmini dörde katlamış olması çarpıklığı ortada.
Son olarak Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilân ettiği Aralık ayı başında Türk basınında, “İsrail’e gıda ihracatını arttıran ihracatçıların Telaviv ve Kudüs’e künefeli, bulgurlu, şalgamlı İsrail çıkarması, iki ‘Türk günü’nde halkoyu gösterileri ve konserlerin İsraillileri coşturup gönüllerini fethettiği” haberleriyle duyuruldu.
İhracatçıların “organizasyonda en büyük destekçimiz” diye övdükleri hükümetin Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı, Yahudilerin Hanuka Bayramına katılıp İsrail’e övgüler dizen Türkiye’nin Telaviv Büyükelçisi ve İsrail Ticaret ve Sanayi Odası 2. Başkanı Rubin Schussel, fuara katılıp ilgi gösterdiler, karşılıklı ticaret hacmini arttırma isteklerini yinelediler. (Milliyet,1.12.17)
Ekonomi Bakanlığı verileriyle, Türkiye’nin İsrail’e kuru meyve ve gıda ihracatının yıllık bazda yüzde 35 civarında artış gösterdiği, mesela yeni sezonda kuru incir ihracatının yüzde 45 arttığı, gıda alışverişinin daha da yükseltilmeye çalışıldığı bildiriliyor. (a.g.g., 4,5,.12.17)
Özetle, resmî rakamlarla AKP’nin iktidara geldiği 2002’de 1.4 milyar dolar olan İsrail - Türkiye ticaret hacminin, 2009’da 2.6 milyar, “one minute” çıkışının ardından ve 2010’da İsrail’in on vatandaşı katlettiği Türk Bayraklı sivil Mavi Marmara yardım gemisine kanlı baskını sonrasında 2014’te dört katına çıkarak 5.8 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor. 2016 Ocak-Ağustos dönemi 2.8 milyar dolar olan hacim, 2017’nin aynı döneminde yüzde 14 artarak 3.2 milyar dolara varmış. (17.12.17) Ve son bir yılda Türkiye - İsrail dış ticaret hacmi yüzde 14 artarken, İsrail’den Türkiye’ye doğalgaz boru hattı projesi görüşmeleri sürüyor.
CAYDIRICI DİPLOMATİK - EKONOMİK YAPTIRIMLAR
İsrail İstihbarat ve Nükleer Enerji Bakanı Yisrael Katz’ın ikrarıyla, Erdoğan’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak sert söylem ve restlerinin iki ülke ilişkilerini asla etkilemediği; “yaptırımlar” bir yana Türkiye’nin İsrail’le işbirliğinin daha da derinleştiği tesbit ediliyor. (Suudi İlaf, 14.12.17)
Ve daha da garibi, Dışişleri Bakanı, İsrail’e yaptırım uygulanmasını, “Biz yaptırımlara karşıyız, oraya yaptırım, buraya yaptırım olmaz” diye reddediyor. (SonDakika.com, 12.12.17)
Oysa başta BM Güvenlik Konseyi’nin 1980’de kabul ettiği 478 sayılı kararı olmak üzere İsrail’in Kudüs’ü ilhakla başkent ilânını geçersiz kılan BM kararlarına istinaden etkin ve caydırıcı diplomatik ve ekonomik - ticari yaptırımların uygulanması gerekiyor.