"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Fikri hezeyanlaştıran” siyasî manipülasyonlar

Cevher İLHAN
06 Mayıs 2018, Pazar
Apar topar gidilen “baskın seçim” sath-ı mâilinde millet irâdesinin tecellisini engellemeye yönelik komplo ve kumpasların ardı arkası kesilmiyor.

Bahçeli’nin, cumhurbaşkanı adayları için “100 bin kişinin içinde F.Ö., PKK desteğiyle veya buna benzer adaylara imza taraması yapılması”yla vatandaşların dilekçelerinden “F.Ö.’nün siyasî ayağının hangi aday etrafında toplandığının belirlenmesi” çıkışı garabetin son çarpıklığı.

OHAL altında, hukukta hiçbir değeri olmayan “irtibat” ve “iltisak”la, hukukun temel kurallarının başında gelen “suçun şahsiliği” ile “suç ve cezânın geriye doğru işlemeyeceği” esaslarına aykırı olarak yüz binlerin hiçbir delil olmadan, sahte ihbarlarla, istihbarat jurnalleriyle kamuda hak kazandıkları görevlerinden ihraç- larının, 77 bin vatandaşın çoğu hâlen iddianâmesiz yargısız infazla tutuklanmasının hiçbir mâkul hukukî açıklaması yapılmazken, vatandaşların en temel ve anayasal haklarının başında gelen “dilekçe hakkı”nın da sorgulanması, siyasetin içine düştüğü vartayı ele veriyor.

Ve Bediüzzaman’ın, “hodgâmlık (bencillik), hodfikirlik (bir tek kendi görüşünü önemsemek), hodbinlik (yalnız menfaatini görmek), hodendişlikle (yalnız kendini düşünmek), hadsiz meyl-i zulümle (zulmetme meyli ile) siyaset”in zâlimâne mahiyetini deşifre ediyor. (Eski Said Dönemi Eserleri, Sünuhat, 499)

ABUK SUBUK İSNATLARLA…

Vakıa şu ki, “yasayla tanımlanmayan suç olmaz” gerçeğine karşı, “şu adaya imza verenler araştırılsın!” pervâsızlığıyla hakkında hiçbir “yasal mani” bulunmayan vatandaşların “seçme ve seçilme hakkı”nın gasbına kalkışılmasıyla hukuk devletinde izâhı olmayan bir skandal sergileniyor.

Herhangi bir vatandaş soruşturma geçirse, yargılansa ve hatta cezâ dahi alsa oy hakkı olduğu gibi dilekçe hakkı da var. Anayasanın “Siyasi Haklar ve Ödevler” bölümünde demokrasinin en temel hakları arasında sayılan “oy kullanma hakkı”yla tutukluların yanısıra taksirli suçtan mahkûmlar dahi oy kullanma hakkına sahipken, hüküm giymemiş, cezâ almamış, cezâsı kesinleşmemiş ya da tâkipsizlik kararı almış, beraat etmiş vatandaşlar “suçlu” addediliyor!

Devletin vatandaşları sırf düşüncelerinden dolayı “irtibat” ve “iltisak” garabetiyle “fişlemesi” yetmezmiş gibi, “F.Ö.’cüler bu adaya oy verdi, verecek…” türü abuk subuk isnatlarla gizli oy hakkı üzerinden karalamalarla siyasi tercih hakkının “fişleme” aracı olarak istimaliyle siyaset zehirleniyor. İmza vermek “risk” haline getiriliyor. İnsanlar töhmet altında bırakılıyor.

Peşinen dürüst ve âdil seçim ve sandık güvenliği zehirleniyor. “Hedef” gösterilerek, korku salmakla, tehditleri savurmakla seçimler daha baştan muallel duruma düşülüyor. Daha yapılmadan seçimin meşruiyetine, millet irâdesinin tecellisine halel getiriliyor, demokrasiye gölge düşürülüyor.

Özetle, tam da adayların belirlendiği, vatandaşların imza için seçim kurullarına akın ettiği, seçim deklarasyonlarının açıklanıp kampanyalarını başladığı safhada, YSK’nin hiçbir sakınca görmeyip, resmen onayladığı muhalefet adayları için imza verenler, “zanlı” ve “suçlu” ilân ediliyor!

“TEHDİTLERLE, KORKULARLA, HÎLELERLE…”

Sormak lâzım; neden bu tür “mesnetsiz uçuk çıkışlar”la seçim süreci manipüle edilmek isteniyor?

Gerçekten, oy verilenler ortada dururken, demokratik, anayasal hakkını kullanan vatandaşları “terörle ilişkilendirme” aymazlığıyla zan ve şâibe altında bırakmanın sebebi nedir? Sonra bu “illetli mantık”la, “şu - şu adaylara oy verenler de F.Ö.’cü!” dense ne olacak?

Görünen o ki, “ekonomik çöküş” ve “dış politika çıkmazı” itiraflarıyla gidilen “baskın seçim”de zora giren “iktidar cephesi”ni daha şimdiden cumhurbaşkanı seçiminin “ikinci tur”a kalması ve Meclis’te çoğunluğu kaybetme korkusu sarmış. Bu panikle yine istismar ve istimal kumpasında.

Bundandır ki, herkesi “gayr-i millî” ve “teröre destek” iftirasıyla itham eden “muallel siyasi zihniyet”, yine uyduruk, yanıltıcı cerbeze ve çarpıtmalarla dehşetli algı operasyonu peşinde. Tehditler savrulup korkular pompalıyor.

Bu sâikle, muhalefet “teröre destek”le suçlanıyor; halen devam eden sorgulama ve yargılamalar siyasi amaçlarla manipüle ediliyor. Demokratik hakkını kullanmak isteyen seçmenler, “terör örgütü sempatizanlığı zannı” altında bırakıyor. “Fişlenme”, “işinden atılma”, “teröre destekle suçlanma” tehditleriyle sindirilmeye ve saptırılmaya yelteniliyor.

Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, “teh- ditlerle, korkularla, hîlelerle, efkâr-ı âmme (kamuoyu) başka bir mecrâya çevrilmeye”, “muhâkeme-i akliye kapatılmaya” uğraşılıyor. (İşârâtü’l İ’câz, 164)

Kısacası, kaybetme korkusuyla “fikri hezeyanlaştıran (abuk subuklaştıran)” siyasî manipülasyonlara, saçmalıklara tevessül ediliyor, korkular salınıyor; ters tepeceğini hesaplamadan…

Okunma Sayısı: 3748
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı