Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, 28 Şubat darbe sürecinin tahriplerinin devam ettiğini söyledi.
Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ), “Batının Darbe Geleneği ve Türkiye: 28 Şubat Postmodern Darbesinin Anlamı” konferansı düzenlendi. BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, konferansta yaptığı konuşmada, sivillerin ve toplumun diğer katmanlarının destek vermesinden dolayı 28 Şubat postmodern darbesinin en tahripkâr darbe olduğunu anlattı. Üniversiteler, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), rektörler, profesörler ve bilim insanlarının cübbeleriyle sokaklara dökülmek suretiyle darbeyi ve darbecileri, darbe yapmaya dâvet ettiğini anımsatan Demirtaş, şöyle konuştu: “28 Şubat süreci ve darbesi çok etkili oldu. Bin yıl sürecekti, sürmedi felsefesine şahsen katılmıyorum. Bu sürecin tahribat etkilerinin devam ettiğine inanıyorum. Çünkü din ve Müslümanlık algısı bambaşka bir boyuta taşındı. Aslında dini olmayan bir din algısından söz ediyorum. 28 Şubat postmodern darbe başta olmak üzere diğer darbe girişimlerinin, müdahalelerin geride kaldığını ve bir daha darbe yaşamamamızı ümit ediyorum.”
‘MuhafazakÂrlara karşı baskı oluşturuldu’
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman ise, şunları söyledi: “Sokaklara dökülme Sincan’daki gibi olmuşsa da askeri güç kullanımı söz konusu değil. Ülkede ilk defa yargı doğrudan darbenin bir parçası olmuştur. Partileri nasıl kolaylıkla kapattıklarını gördük. İşçi ve işveren dernekleri, YÖK ve eğitim kurumları da işin içindeydi. 28 Şubat’ın böyle bir kuşatıcı tarafı vardı. 28 Şubat darbesi irticaya karşı yapıldı. Ülkedeki bütün muhafazakâr ve dindar kesimlere karşı çok kapsamlı baskı rejimi oluşturulduğunu görüyoruz. Fişlemeler sadece devlet memurlarıyla sınırlandırılmamış, kebapçı ve baklavacılara kadar yapılmış. Türkiye’nin geleneğinde güvenlikleştirme politikası vardı. Birinin başını örtmesi ve Kürtçe konuşması güvenlik meselesiydi. Bu 28 Şubat döneminde zirveye çıktı. Bir mücadele yürütülüyordu. O mücadelenin adı geleneği yıkmaktı. Yani Müslüman topluluklarında geleneğin kırılmasına yönelik bir çaba vardı. Bu sadece Müslüman ve dindarlara yönelik bir durum değil, 28 Şubat süreci küresel ölçekte İslâm medeniyetini baskı altına almanın bir uzantısı olarak kalıyordu. 28 Şubat sürecinin Türkiye’ye maliyeti 60 milyar dolar olmuştur.”
AA