Suriye’de sekizinci yılına giren iç savaşın yol açtığı mülteci krizi günbegün büyürken Türkiye’ye sığınan mülteciler savaşın açtığı yaraları bir nebze de olsa sanatla sarmaya çabalıyorlar.
Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteci kadınların üç aylık bir emek sonucunda ortaya koyduğu sanat eserleri Ankara’da Cermodern sanat galerisinde sergileniyor.
Umudun da bir rengi var
“Umudun Renkleri” adı verilen sergide 12 Suriyeli kadının, ülkelerindeki savaştan kaçış ve Türkiye’ye sığınma süreçlerindeki deneyimleri ışığında Türk eğitmenlerden edindikleri değişik baskı tekniklerini yaratıcı olduğu kadar dokunaklı şekilde uyguladıklarına tanıklık etmek mümkün.
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen proje Türk hükümeti, BM Dünya Gıda Programı ve Türk Kızılay’ı tarafından yürütülen ve yaklaşık 1,5 milyon mülteciye nakit yardımının sağlandığı Sosyal Uyum Yardım (SUY) Programı çerçevesinde uygulandı.
Avrupa Birliği Sivil Koruma ve İnsani Yardım Operasyonları Türkiye Ofisi Bölgesel İletişim Yetkilisi Mathias Eick, 18-62 yaş aralığına yayılan katılımcıların çoğunun proje öncesinde öz güvenlerinin düşük olmasından ve Türkçeye yeterince hakim olmamalarından dolayı kendilerini toplumdan yalıtılmış hissettiklerinden bahsediyor.
Eick, “Sanat atölyelerine aktif bir şekilde katıldıklarında diğer kadınlar ve eğitmenlerle dostluk geliştirdiler. Çalışmalarının sergilenmesi ise onlara ayrı bir özgüven kazandırdı” diyor.
Her ne kadar sergideki bazı eserlerde savaştan kaçışın yarattığı travmayı yansıtan üzgün yüz ifadelerine rastlamak mümkün olsa da çalışmaların büyük kısmında son derece pozitif bir mesajın verildiğini vurguluyor Eick.
Ankara’da 87.147 mülteci var
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün son verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli mülteci yaşarken, bunların 1,6 milyonu kadınlardan oluşuyor. 5,5 milyon nüfuslu başkent Ankara’da yeni bir hayata başlayan kayıtlı Suriyeli mülteci sayısı ise 87.147.
Türkiye’nin farklı kentlerinde olduğu gibi, Ankara’da geçtiğimiz yıllarda bazı ilçe sakinleriyle Suriyeli mülteciler arasında gerginlikler yaşanmıştı. Ancak yıllar içerisinde söz konusu gerilim yerini ortak yaşama pratiklerini geliştirmeye bırakıyor.
Yara izlerini sanata dönüştüren savaş mağduru mülteci kadınlardan biri Hatice (38). 2014 yılında sekiz kişilik ailesiyle Ankara’ya gelmiş. Savaştan önce Halep’te tarımla uğraşırken, burada hayata tutunma sürecinde ekonomik zorluklar çekmişler.
“Hayatta ilk kez başarılı olduğumu hissettim, bir şeyler yaptığımı gördüm. Hep eve hapsolmuştum. Burası, bana ikinci bir kapı oldu,” diye ifade ediyor kendisini.
Çalışmalarında maviye ağırlık vermiş Hatice, çünkü ona göre umudun rengi mavi. Bir çalışmasının üzerine kocaman harflerle Arapça olarak “cesaret” yazmış; arka fonda ise medrese sıraları var. “İlmi çok severim. Bu proje bana okulumu anımsattı. Hem cesur hem de güçlü olmayı severim,” diyor.
Bir resminin yanına Halep’teki evinin balkonunda yetiştirdiği sarı çiçekleri iliştirmiş Hatice, bir gün o güzel günlere geri dönme umuduyla.
Çekingenliklerini aştılar
WFP Türkiye Temsilcisi Nils Grede, Umudun Renkleri projesiyle faydalanıcılara savaştan kaçıp Türkiye’de mülteci olma deneyimlerini aktarma fırsatı verildiğini belirtiyor.
Grede şöyle devam etti:
“İlk başlarda çekingen olan birçok katılımcı, sanat projesi sayesinde birbirleriyle iletişime geçtiler, kendilerini daha öz güvenli hissettiklerini ifade ettiler ve başka insanlara olan güvenlerini yeniden tesis ettiler. Duygularını ve deneyimlerini ifade edebildikleri yeni bir yol buldular.”
Euronews Türkçe