Haberler |
Askerî savcı yetkisini aştı |
Eski savcı Gültekin Avcı, askerî savcılığın, belgeyle ilgili olarak üç kriminal laboratuvarın tanzim ettiği raporu görmezden gelerek takipsizlik kararı vermesinin skandal olduğunu belirtti. Avcı, “İlk defa olarak savcının kendi yetkilerini, görevini ve statüsünü zorlayarak takipsizlik kararı verdiğini görüyoruz” dedi. Gültekin Avcı: Savcı yetkisini aştı
ESKİ savcı Gültekin Avcı, askerî savcılığın, belgeyle ilgili olarak üç kriminal laboratuvarın tanzim ettiği raporu görmezden gelerek takipsizlik kararı vermesinin skandal olduğunu belirtti. Avcı, “İlk defa olarak savcının kendi yetkilerini, görevini ve statüsünü zorlayarak takipsizlik kararı verdiğini görüyoruz” dedi. Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının, Taraf gazetesinde yayımnlanan belgeye ilişkin kararına tepki gösterdi. Kurmay Albay Dursun Çiçek’in bürosunda ele geçen belge hakkında Polis, Jandarma ve Adli Tıp Kurumu Kriminal İnceleme Laboratuvarı sonuçlarının birbirine çok yakın olduğunu ve belgedeki imzanın Dursun Çiçek’in el yazısı ürünü olduğunun açıkça gösterdiğini aktaran Avcı, “Askeri Savcılık, bu üç kriminal laboratuvarın tanzim ettiği raporu görmezden gelerek takipsizlik kararı vermesi bana göre skandaldır. Çünkü Savcılar, bu tür teknik takip gerektiren konularda kendi yetkilerini aşamazlar. Konu teknik inceleme gerektirdiği için eğer aleyhte bir iddia söz konusuysa iddianame ile dava açarlar, teknik kısım mahkemede incelenir. Ama görüyoruz ki ilk defa olarak savcının kendi yetkilerini, görevini ve statüsünü zorlayarak takipsizlik kararı verdiğini, bu kararı da kendi düşüncülerine dayandırarak supjektif olarak verdiğini görüyoruz” dedi. Bu tür belgelerin bundan sonra Genelkurmay bünyesinde hazırlanmayacağını belirten eski savcı Gültekin Avcı, “Bundan sonraki illegal çalışmalar, Genelkurmay için hayatiyet süren unsurlarca deşifrasyon tehlikesine karşı, karargâh sistematiği ve formatı dışında yapılacak. Dolayısıyla bundan sonra ele geçirilecek belgelerde askeri bilgisayarların formatı veya Genelkurmay’a aidiyet belirten unsurları bulamayacağız” diye konuştu. Avcı, şayet belgenin Genelkurmay Başkanlığı’nda hazırlanmış olması durumunda bile konunun sivil savcılar tarafından araştırılması gerektiğini vurguladı. Avcı, belgenin askeri alanda hazırlanmasının önemli olmadığını, önemli olanın sivil alanda tatbik edilmesi olduğunu belirtti. Avcı, belgenin 28 Şubat sürecinde, akseri mahalde hazırlandığını, sivil kuruluşlarla işbirliği yapılarak siviller üzerinde tatbik edildiğinin altını çizdi. |
26.06.2009 |
HUKUKÇULAR: YARGI SÜRECİ DEVAM ETMELİ |
Genelkurmay Askerî Savcılığının, Taraf gazetesinde yayınlanan skandal belgenin Genelkurmay’da hazırlanmadığına ve Albay Çiçek hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesine hukukçular tepki gösterdi. Kararı değerlendiren hukukçular, olayın bu şekilde örtbas edilemeyeceğini vurgulayarak, yargı sürecinin devam etmesi gerektiğini söylediler. ASKER, EMİR-KOMUTA İLE KARAR VERİR
Emekli askerî hakim Ümit Kardaş, “Hangi askerî savcı, karargâha yönelik soruşturma yapabilir?” diyerek askerî yargının bağımsızlığını sorgularken, emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel de askerî savcılığın, albayın lehine olan delilleri değerlendirdiğine dikkat çekti. Emekli askerî hakim Faik Tarımcıoğlu ise “sahte” diyerek insanların oyalandığını söyledi.
Eylem planı örtbas edilemez
GENELKURMAY Askeri Savcılığı, Taraf gazetesin yayınlanan skandal belgenin Genelkurmay’a ait olmadığına ve Albay Çiçek hakkında kavuşturmaya yer olmadığına karar vermesine hukukçular tepki gösterdi. Kararı değerlendiren hukukçular, olayın bu şekilde örtbas edilemeyeceğini vurgulayarak, yargı sürecinin devam edeceğine işaret ettiler. Eleştirilerin odağında ise yargıdaki çift başlılık yer aldı. Hukukçular, askerî savcılığın kararının kesinmiş gibi sunulamayacağını belirtiyor.
Adlî yargı, devam eder Emekli Tuğgeneral Nursafa Pandar, asker kişilerin askerî mahalde suç işlediği takdirde görevin askerî yargıya ait olduğunu ifade ederek, “Arkadaşlarımız bunu araştırmıştır. Askerî yargı görev alanına giren bölümle ilgili karar vermiştir. Adlî yargı, kaldığı yerden devam eder. Adlî makamlar, görevleri gereği çalışmalarını sürdürecek. Delil bulunmamış olması soruşturmanın bittiği anlamına gelmiyor” dedi.
Böyle olacağı belliydi Emekli Askerî Hakim Ümit Kardaş da, askeri savcılığın karararını “Zaten böyle olacağı açık ve netti. Şaşırmadım” diyerek değerlendirdi. Kardaş, belgenin İstanbul Başsavcılığı’nın, Ergenekon’la bağlantısını tespit ederse, soruşturmayı yürütebilceğini ifade ederek, “İş sadece imza tahlili yapmakla bitmiyor. İmza farklılıkları var, onun üzerinde durulmalıydı. Askerî savcının statüsü nedeniyle belgenin üzerine gidilemeyeceği belliydi. Hangi askerî savcı, karargâha yönelik soruşturma yapabilir?” diye sordu.
Askerî yargı taraftır Emekli Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel, askerî savcılığın, albayın lehine olan delilleri değerlendirdiğini söyledi. Ortada imzanın Albay Çiçek’e ait olup olmadığına dair üç tane rapor olduğunu hatırlatan Gündel, “Üç raporun müşterek yanı, Çiçek’in geçmişte kullandığı samimi imzalarıyla suça konu belgedeki imza arasında benzerlik olduğudur. Belgenin sahteliğiyle ilgili değerlendirmelerin Yargıtay kararlarına dayandırılması yanıltıcı. Ayrıca askerî savcılık, taraf olan bir mercinin birimidir” dedi.
Karar, vicdanları tatmin etmedi Hukukun Üstünlüğü Derneği Başkanı Süleyman Arslan, askerî savcılığın kendi yetki sahasında olmayan bir konuda soruşturma yapmasının hatalı olduğunu vurguladı. Arlan, bu olayın, sivil yargıda devam etmesi gereken bir konu olduğunu belirterek, “Çünkü demokrasiye karşı yapılmış bir durum var. Kamuoyu, verilen bu yanlış kararla yanıltılmaktadır. Böyle bir karar, vicdanları tatmin etmemektedir. Bu duruma itiraz edilmesi gerekiyor. Olayın takibini yapanlar daha hassas hareket etmeli” açıklamasında bulundu.
Askeri yargının bakması anayasaya aykırı Adalet ve Hukuk Derneği Başkanı Ayhan Gültekin ise konunun askerî mahkemede olmasının hata olduğunu kaydetti. Gültekin, bu durumun Avrupa Birliği’ne ve anayasaya aykırı olduğuna dikkaçi çekerek, “Hukukun üstünlüğüne aykırı bu uygulama yok sayılmalı. Ergenekon adı verilen davanın savcıları bu işin üzerine gitmeli” dedi “Fotokopi” demek insanları oyalamak Emekli Askeri Hakim Albay Faik Tarımcıoğlu da takipsizlik gibi algılanacak görevsizlik kararının olduğunu belirterek, Genelkurmay’ın kararını doğru bulmadığını söyledi. Tarımcıoğlu, “Darbe günlükleri, Danıştay cinayeti, yeraltından çıkan cephaneler gösteriyor ki bir darbe hazırlığı var. Eylem planı da bu hazırlıkların son hali. Fotokopiydi, sahteydi demek insanları oyalamaktan başka bir şey değil” değerlendirmesinde bulundu.
Askeri yargı tam bağımsız değil Avukat Engin Cirmen ise “Eğer bir yerde yargı bağımlıysa onun verdiği bütün kararlara şüpheyle bakıyoruz. Askerî yargıda toptan olarak bağımsız olmama hali çok büyük. Dolayısıyla güven meselesi var. Verilen bu karar İstanbul Başsavcılığı’nı bağlamaz. Kesin hüküm değildir” diye konuştu. |
26.06.2009 |
Çevik Bir, Ergenekon savcılarına ifade verdi |
ERGENEKON soruşturması kapsamında eski Genelkurmay II. Başkanı Çevik Bir ile eski MİT’çi Nuri Gündeş ifade verdi. Eski Genelkurmay II. Başkanı Çevik Bir ve eski MİT İstanbul Bölge Müdürü Nuri Gündeş, Beşiktaş’taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gelerek ifade verdi. Emekli Orgeneral Çevik Bir’in 28 Şubat süreci çerçevesinde ifade verdiği ifade edilirken, eski MİT’çi Nuri Göndeş’in ise görev yaptığı dönemdeki Susurluk soruşturmasına yönelik ifade verdiği kaydedildi. Ergenekon Soruşturması çerçevesinde Çevik Bir’in adı resmi bir belgede geçmemişti.
ANAFOR İLE ERGENEKON BİRLEŞTİRİLSİN TALEBİ
BU ARADA, İzmir’de Ahmet Tekin Baykal liderliğindeki organize suç örgütüne yönelik düzenlenen ‘’Anafor’’ isimli operasyona ilişkin davaya bakacak İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın ‘’Ergenekon’’ davasıyla birleştirilmesini talep etti. |
26.06.2009 |
BAŞBUĞ, BUGÜN AÇIKLAMA YAPACAK |
GENELKURMAY Başkanlığı internet sitesinden yapılan duyuru ile bugün Orgeneral İlker Başbuğ’un gündemdeki konuyla ilgili bir açıklama yapacağı açıklandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, bugün saat 11.00’de Genelkurmay Karargâhı’nda basın toplantısı yapacak. |
26.06.2009 |
Ergenekon’da bir sağlık tahliyesi daha |
“ERGENEKON” soruşturması kapsamında tutuklu bulunan ve önceki gün by-pass ameliyatı geçiren eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran tahliye oldu. Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde önceki gün by-pass ameliyatı olan Yurtkuran’ın avukatı, İstanbul Nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe vererek, müvekkilinin sağlık sorunları sebebiyle tahliyesini istedi. Bu talebi değerlendiren mahkeme, Yurtkuran’ın tahliyesini kararlaştırdı. Yurtkuran’ın eşi Merih Yurtkuran, tahliye kararına çok sevindiğini belirtti. Tutuklu olması sebebiyle hastanede eşinin başında bekleyen askerlerin artık olmadığını ifade eden Yurtkuran, “Ameliyat sonrası enfeksiyon kapma riski vardı. Bizim için bu çok iyi oldu. Bundan sonra eşimin sağlığıyla ilgineceğiz” dedi. Ameliyatın ardından hastanenin yoğun bakın servisine alınan Yurtkuran’ın tedavisinin devam ettiği öğrenildi. |
26.06.2009 |
Adlî süreç işler |
AKP Siyasî ve Hukukî İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, "Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığının, Taraf'ta yayımlanan belgeye ilişkin kararı konusunda sürecin işlediğini, sorumluların yargı önünde hesap vermesine büyük önem verdiklerini” söyledi. AKP: Adlî süreç işler
AKP Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Abdulkadir Aksu, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının, Taraf gazetesinde yayımlanan belgeye ilişkin kararı konusunda, ‘’AK Parti olarak meselenin tüm boyutlarıyla ve net olarak açığa çıkarılmasına, sorumluların yargı önünde hesap vermesine ve kamuoyu vicdanını rahatlatacak bir sonuca ulaşılmasına büyük önem veriyoruz’’ dedi. Aksu, partinin internet sitesinde yer alan basın açıklamasında, adli ve idari süreçlerin bundan sonra da gerektiği şekilde işleyeceğine işaret ederek, açıklamasında şunları kaydetti: ‘’Askeri Savcılığın, ‘anılan belgenin Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanmadığı’nı ifade etmiş olması anlamlıdır. Ancak yine açıklamada belirtildiği gibi, ‘bu belgenin hangi amaçla kim veya kimler tarafından üretildiği, üretenlerin amaçları’ ortaya çıkartılmalıdır. İnanıyoruz ki adliye mahkemeleri kendi yönüyle meseleyi ele alacaktır. Adli yargı, hukukun ve delillerin gerekleri içinde elbette ki gerçeği ortaya çıkarmaya çalışacaktır. AK Parti olarak meselenin tüm boyutlarıyla ve net olarak açığa çıkarılmasına, sorumluların yargı önünde hesap vermesine ve kamuoyu vicdanını rahatlatacak bir sonuca ulaşılmasına büyük önem veriyoruz.” |
26.06.2009 |
ÇİÇEK: SÜREÇ DEVAM EDİYOR |
DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, askeri savcılığının kararı değerlendirirken, şunları söyledi: ‘’Karar var ama bu karar sadece Genelkurmay Askeri Savcılığınca verilen bir karar. İtirazı kabil olmak üzere diye ifadeler var. Demek ki daha henüz kesinleşmemiş. İkincisi işin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülecek bir boyutu var. Demek ki daha ortada bitmiş bir durum yok. Daha halen hukuki süreç devam ediyor, hiçbir şey bitmiş değil. ’’ |
26.06.2009 |
Mayın yasası yargıda |
5903 sayılı Türkiye ile Suriye Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun’un bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle Anayasa Mahkemesinde dava açıldı. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, MHP, DTP, DSP ve Türkiye Partisi ile bazı bağımsız milletvekillerinin de imzasının bulunduğu dava dilekçesini, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na sundu. Başvuru dilekçesinde, yasanın kanunun amacını içeren 1. maddesindeki ‘’Bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı kullanılması’’ ibaresinin, 2. maddenin tamamının ve ‘’Mayın temizleme ve arazi kullanım süreleri’’ başlıklı 3. maddedeki ‘’taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyette kullandırılması süresi’’ ibarelerinin Anayasaya aykırı olduğu iddia ediliyor. Kanunun iptali istenen ‘’ihale işlemleri’’ başlıklı 2. maddesi ise mayın temizleme işinin usul ve esaslarını belirliyor. TBMM’de temsil edilen tüm muhalefet partilerinin destek verdiği dilekçeye, CHP’den 97, MHP’den 65, DTP’den 20, DSP’den 8, Türkiye Partisi’nden 1 ve 4 bağımsız milletvekili olmak üzere toplam 195 milletvekili imza koydu. |
26.06.2009 |
TBMM Onur Ödülü Kemal Karpat’a |
TBMM Onur Ödülünün, Prof. Dr. Kemal Karpat’a verilmesi kararlaştırıldı. TBMM Başkanı Köksal Toptan başkanlığında toplanan Başkanlık Divanında, bu yıl dördüncüsü verilecek olan Onur Ödülünün tarihçi-yazar Prof. Dr. Karpat’a verilmesi benimsendi. TBMM Onur Ödülü için, Nobel ödüllü Yazar Orhan Pamuk ile Prof. Dr. İlber Ortaylı, sanatçı Fazıl Say, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Prof. Dr. Kemal Karpat ve bir süre önce vefat eden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan aday önerilmişti. TBMM Onur Ödülü’nün ilki 13 Temmuz 2005’te Prof. Dr. Gazi Yaşargil’e, ikincisi 30 Mayıs 2007’de Prof. Dr. İhsan Doğramacı’ya, üçüncüsü ise 30 Temmuz 2008’de Prof. Dr. Halil İnalcık’a verilmişti. TBMM Onur Ödülü, uluslararası alanda gösterdiği üstün başarılar ile Türkiye’nin temsiline ve tanıtımına katkı sağlayan kişilere veriliyor. |
26.06.2009 |
Mardin uçağında “bomba” paniği |
ANKARA-MARDİN seferini yapan Anadolu Jet’e ait uçak, havalanmasına kısa bir süre kala bomba ihbarı yapıldığı gerekçesiyle boşaltıldı. Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan uzaklaştırılarak açığa alınan uçakta bomba imha ekipleri arama yaparken uçakta önemli yolcuların olduğu öğrenildi. Bugün Mardin’de düzenlenecek bir sempozyuma katılacak olan Yargıtay Onursal Başsavcısı Sami Selçuk, Artuklu Üniversitesi Rektörü Server Bedihi Onay’ın yanı sıra, hafta sonu yapılacak olan KPSS sınavında Mardin ve Şırnak’ta görevli olan ÖSYM denetçilerinin de uçağın yolcuları arasında olduğu öğrenildi. Bu arada Türk Hava Yollarının (THY) Kahramanmaraş-İstanbul seferini yapan Boeing 737-400 tipi “Efes” uçağı, teknik arıza sonucu havalanamadı. |
26.06.2009 |
Geçici 15. madde görüşmesi |
CHP Grup Başkanvekilleri Hakkı Süha Okay ve Kemal Kılıçdaroğlu, darbecilerin yargılanmasının önündeki Anayasanın Geçici 15. madde engelinin kaldırılmasıyla ilgili olarak AKP grubuyla görüştü. AKParti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, teklifle ilgili olarak partisinin yetkili organlarında değerlendirme yaptıktan sonra bir karar vereceklerini açıkladı. ‘Darbeciler yargılansın’ ziyareti
CHP Grup Başkanvekilleri Hakkı Suha Okay ve Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasanın Geçici 15. Maddesinin değiştirilmesine ilişkin önerilerini, AKP Grubuna iletti. Okay ve Kılıçdaroğlu, AKP Grup Başkanvekilleri Bekir Bozdağ ve Mustafa Elitaş’ı ziyaret etti. Yaklaşık yarım saat süren görüşmenin ardından Okay ve Bozdağ, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Okay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünkü açıklamasında, grup başkanvekillerinin görüşmesini önerdiğini, bunu ciddi bir davet olarak kabul ettiklerini söyledi. Okay, açıklamanın ardından AKP Grup Başkanvekillerini ziyaret ederek, Anayasa değişikliğiyle ilgili düşüncelerini ilettiklerini belirtti.Bozdağ ve Elitaş’ın, bu konuyu yetkili organlarına götüreceklerini, değerlendireceklerini söylediğini aktaran Okay, şunları söyledi: ‘’Kendilerine, bu anlayışlarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu görüşmemiz, daha sonraki süreçte de devam edecek. Bundan sonraki süreçte, dilerim, hukuka, yasama tekniğine aykırı olan, Geçici 15. Maddenin, diğer muhalefet partilerinin açıklamalarını da göz önünde tutarsak, kaldırılmasında yarar vardır. Darbeyi koruyan bir yasanın Anayasamızda yer almasını, tüm toplum gibi, parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin de içine sindiremeyeceğini düşünüyorum. Darbe ve darbecilere ilişkin bu yasal düzenlemenin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.’’
‘’BU KONUDAKİ HER TÜRLÜ TEKLİFE SICAK BAKIYORUZ’’ AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ da Okay’ın, kendisini arayarak, görüşme talebinde bulunduğunu ifade etti. CHP Grup Başkanvekillerinin, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın salı günü grup toplantısında dile getirdiği, Anayasanın Geçici 15. Maddesinin değiştirilmesi talebini ilettiklerini anlatan Bozdağ, ‘’Bu konuda değerlendirme yaptık, biz de kendilerine bu konuyla ilgili görüşlerini aldığımızı, bu konuyu partimizin yetkili organlarında değerlendirdikten sonra bununla ilgili kamuoyunu ve kendilerini bilgilendireceğimizi söyledik’’ dedi. Bozdağ, bu öneriye yaklaşımlarının sorulması üzerine, Anayasayla ilgili tutumlarının yeni olmadığını hatırlattı. Anayasanın demokratikleşmesi, değiştirilmesiyle ilgili bugüne kadar çok sayıda açıklamalarının olduğunu anımsatan Bozdağ, demokrasinin, hukuk devletinin daha güçlenmesi konusunda tavırlarını açıkladıklarını kaydetti. Bozdağ, bu konudaki her türlü değişikliğe sıcak baktıklarını çeşitli kereler ifade ettiklerini belirterek, ‘’Bu teklifle ilgili de partimizin yetkili organlarında değerlendirdikten sonra bir karar ortaya çıkacaktır. Kararı kamuoyuyla da paylaşacağız’’ dedi. Bozdağ ve Mustafa Elitaş’ı ziyaretinin ardından, TBMM’de basın toplantısı da düzenleyen CHP Grup Başkanvekili Okay, parlamentonun, darbe ve darbecilerin korunduğu bir Anayasa maddesinin bir an önce kaldırılması için üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini söyledi. |
26.06.2009 |
Bu anayasa ile yola devam |
Başbakan Erdoğan, anayasa değişikliğiyle ilgili olarak muhalefeti eleştirdi ve “Yaklaşımlar böyle olunca bu çalışmanın içerisine girmek sadece ülkede zamanı boşa harcamaktan öte bir şey olmayacak. Biz mevcut, şu andaki anayasayla gitmek durumunda kalacağız” dedi. Erdoğan: Mevcut anayasa ile yola devam
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliğiyle ilgili olarak muhalefeti eleştirdi ve “Yaklaşımlar böyle olunca bu çalışmanın içerisine girmek sadece ülkede zamanı boşa harcamaktan öte bir şey olmayacak. Biz mevcut, şu andaki anayasayla gitmek durumunda kalacağız” dedi. Arnavutluk’a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Başbakan Erdoğan, “Yeni anayasa çalışmaları konusu ne aşamada?’’ sorusu üzerine üzerine, anayasa konusunda düşüncelerini daha önce dile getirdiğini belirtti. ‘’Parlamentoda siyasi partilerin tümünün katılımını gerektiren bir konsensüsü gerektiren bir çalışma olmalıdır dedik’’ diyen Başbakan Erdoğan, kendilerinin bazı başlıkları ileri sürdüklerini hatırlattı. Daha bu aşamadayken ana muhalefet partisinin ‘’Biz böyle bir çalışmanın içerisinde olmayız’’ yaklaşımını sergilediğini, MHP’nin ‘’Görelim, ona göre tavrımızı belirleriz’’ ya da ‘’Biz çalışmayı yaptık ama iktidar olduğumuz zaman anayasa ile ilgili düşüncelerimizi açıklayacağız’’ tavrı içerisinde bulunduğunu anlatan Erdoğan, ‘’Yaklaşımlar böyle olunca bu çalışmanın içerisine girmek sadece ülkede zamanı boşa harcamaktan öte bir şey olmayacak. Biz mevcut, şu andaki anayasayla gitmek durumunda kalacağız’’ dedi.
‘’SULU ŞAKALARA BİZ GELMEYİZ’’- Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, 12 Eylül askeri müdahalesini yapanların yargılanmasına ilişkin sözleriyle ilgili, ‘’Kendin ifadeyi kullan, ondan sonra ‘iktidar ne yaparsa yapsın’ mantığıyla yaklaşırsanız işe, kusura bakmasınlar AK Parti bu tür yaklaşımların içerisinde değil. Bu tür sulu şakalara da biz gelmeyiz. Biz ciddi yaklaşımlar bekliyoruz’’ dedi. |
26.06.2009 |
Günay: İçki reklamlarına aşırı kısıtlama olmasın |
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, alkollü içkilere getirilen reklam kısıtlamalarıyla ilgili olarak, ‘’Aşırı bir kısıtlama getirilmesini doğru bulmuyorum. Hele Türkiye’nin kendisine özgü içkilerinin üretilmesini kısıtlayacak bir boyuta taşımasını da doğru bulmam’’ dedi. Bakan Günay, soruları cevaplarken, henüz konunun ayrıntılarını takip etme fırsatı bulamadığını söyledi. Günay, ayrıntılara bakacağını, ancak bunun Türkiye’nin tanıtımına zarar vermeyecek şekilde olmasını uygun gördüğünü ifade etti. Özellikle gençleri içkiye özendirmenin doğru bir davranış olmadığını belirten Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Ama belli bir olgunluğa ermiş ve belli bir ekonomik geliri sağlamış olanın, kendi tercihlerine karışamayız. Kaldı ki dünyada, uygar çevrelerde içki bir yaşam tarzı olarak da yer alıyor. O yüzden aşırı bir kısıtlama getirilmesini doğru bulmuyorum. Hele Türkiye’nin kendisine özgü içkilerinin üretilmesini kısıtlayacak bir boyuta taşımasını da doğru bulmam.’’ |
26.06.2009 |
“Pippa Bacca”nın katiline müebbet |
Kocaelİ’nİn Gebze ilçesinde, aracına aldığı ‘’Pippa Bacca’’ ismiyle tanınan İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualina Di Marineo’ya tecavüz ettikten sonra boğarak öldürdüğü iddia edilen sanığa, ömür boyu ağır hapis cezası cezası verildi. Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, ‘’ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’’ talebiyle yargılanan tutuklu sanık Murat Karataş (39), ‘’Pippa Bacca’’nın ablası müşteki Antonia Giuseppina Beatrice Pasgualina Di Marineo, annesi Elena Manzonı Dı Chıosca, avukatı Mehmet Eke, tercüman Fuat Serdaroğlu ile sanık avukatı Emrah Alper Bozatlı katıldı. Mahkeme Heyeti Başkanı Fazlı Aksoy, sanık Murat Karataş’a vücut dokunulmazlığını ihlal, ırza geçme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten öldürmek, yakalanmamak için delilleri ortadan kaldırmak ve hırsızlık suçlarından ömür boyu ağır hapis cezası cezası verdi. |
26.06.2009 |
İnekler devlet malına zarar verdi, sahipleri de ifade |
Malatya Sultansuyu Tarım İşletmesi arazisine girerek otlayan 12 ineğin sahiplerinin ifadeleri alındı, ‘’kamu malına zarar verdikleri’’ gerekçesiyle haklarında soruşturma başlatıldı. Alınan bilgiye göre, Akçadağ ilçesine bağlı Muhacir köyünde yaşayan vatandaşlara ait 12 inek, otlamak için Sultansuyu Tarım İşletme Müdürlüğü arazisine girdi. Araziye giren inekleri fark eden işletme görevlileri, hayvanları, işletmeye ait barınağa kapattı. Tarım İşletme Müdürlüğü yetkililerinin şikayeti üzerine, inek sahiplerinin jandarmada ifadeleri alındı. Hayvan sahipleri hakkında, ‘’kamu malına zarar verdikleri’’ gerekçesiyle soruşturma açıldı. Muhacir köyünde yaşayan ve işletmeye giren ineklerden bazılarının sahibi olan Mehmet Cengiz, yaptığı açıklamada, jandarma karakolunda yaklaşık 3 saat kaldıktan sonra tarım işletmesine giderek, hayvanlarını tutanak karşılığı teslim aldıklarını anlattı. |
26.06.2009 |
Giyimkent, bilişim merkezi olacak |
Giyimkent Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Çınar, Giyimkent’le ilgili iki önemli projesini, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu ile birlikte Giyimkent’te düzenlenen toplantıda kamuoyuna açıkladı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) pilotluğunu yaptığı Silikon Towers projesininin detaylarını ilk kez basınla paylaşan Çınar ve Göksu Giyimkent’in cazibe merkezi olması yolunda dev bir adım atıldığını vurguladılar. Konuyla ilgili düşüncelerini aktaran Çınar, “Ben şimdiye kadar burada sektör haricindeki yapılanmalara karşı çıktım. Ancak, gelişmeye çok açık ve önemli bir sektör olan bilişim sektörünün burada yer almasına sıcak baktım. Bakanlıkta ve İTÜ’de çalışmalar devam ediyor. 170 bin metrekare alana kurulması planlanan Silikon Towers, yazılım firmalarının bir arada olacağı bir başka teknopark olacak” diye konuştu. Projeyi bilişim sektörü ile ortaklaşa geliştireceklerini kaydeden Abdullah Çınar, Silikon Towers’ın yanında alternatif bir başka projeden bahsetti: “Bilişim projemiz olmazsa, alış veriş merkezi, rezidans, fuar ve kongre merkezinden oluşan bir kompleks hazırlamayı ve bu kompleksi mimarî proje yarışmasına açmayı planlıyoruz. Rezidans, iş dünyası için büyük bir ihtiyaç.” Sanayi Bakanı Nihat Egün’ün, tamamen Giyimkent üyelerine yönelik “Taşınana İşletme Destek Kredisi” sözü verdiğini ve kredi miktarının 50 bin TL olduğunu, faizlerin ise KOSGEB tarafından karşılanacağını bildiren Çınar, “Kriz öncesi Giyimkent’e taşınmayı planlayan 200 esnaf, kriz nedeniyle bu planlarını ertelemek zorunda kaldı. Kredinin hayata geçmesiyle Giyimkent’te ertelenen toplu açılış töreni de yapılacak” açıklamasında bulundu. Eminönü’nün Fatih Belediyesi’ne bağlanmasından sonra yeni dönem Belediye Başkanı olan Mustafa Demir’in, bölgeyi ziyaret ederek, incelemelerde bulunduğunu belirten Çınar, başkanın Eminönü bölgesindeki yayalaştırma çalışmalarını Yeşildirek’i de içine alacak şekilde daha da genişleteceğini kaydetti. Önceki gün açılışı yapılan Tekstilpark’la ilgili konuşan Çınar, Tekstilpark’ın daha önce Giyimkent’te açılmasının planlandığını, ancak yaşanan akıl tutulması sebebiyle bunun gerçekleşmediğini açıkladı. Esenler Belediyesi Başkanı Göksu ise, Giyimkent ve Tekstilkent’in Esenler için çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu nedenle Giyimkent ve Tekstilkent’ten Sorumlu Başkan yardımcısı atadım. Oluşturulacak istihdam bölgenin ticaret hacmini ileri seviyelere taşıyacak. Bölge canlanırsa 50 bin kişilik bir değer ortaya çıkacak. Burayı tekstil ve bilişimin merkezi haline getireceğiz” şeklinde konuştu. |
ÜMİT KIZILTEPE 26.06.2009 |
Yeni Asya’dan Gaziosmanpaşa Belediyesine ziyaret |
YENİ Asya Gazetesi Gaziosmanpaşa İlçe Temsilcisi ve Neşriyat Komisyonu Sekreteri Ferhat Meydan, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol’u ziyaret etti. Ferhat Meydan, gazetemizin Abone Dağıtım Müdürü Saim Çelenli ve beraberindeki heyet ile Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol’a nezaket ziyaretinde bulundu. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığına yeniden Erol’u kutlayan Meydan, gazetemizin düzenlediği ‘Ramazan kampanyası’ ile ilgili bilgi verdi. Yatırımların en önemlisi ve kalıcı olanının insana yapılan yatırım olduğunu ifade eden Erol da, bu amaçla vatandaşlara hizmet ettiğini ve Gaziosmanpaşa’daki hayat standardını yükseltmeyi amaçladıklarını söyledi. Eğitime çok önem verdiklerini belirten Erol, yeni dönemde ilçedeki okul sayısını arttırmak ve sınıflardaki öğrenci sayısını azaltmak için çalışacaklarını kaydetti. Erol, ayrıca her mahalleye bir sağlık ocağı açmayı planladıklarını dile getirdi. |
26.06.2009 |
KPSS hafta sonu yapılacak |
LİSANS düzeyinde sadece A grubu ve öğretmenlik kadroları için yapılacak Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS), hafta sonu yapılacak. KPSS, ÖSYM tarafından 27-28 Haziran 2009 tarihlerinde, 81 il merkezi ve Lefkoşa’da gerçekleştirilecek. Sınav, 27 Haziran Cumartesi günü sabah ve öğleden sonra, 28 Haziran Pazar günü sabah ve öğleden sonra olmak üzere 4 oturumda gerçekleştirilecek. Sınavın sabah oturumları saat 9.30’da, öğleden sonra oturumları ise 14.30’da yapılacak. Cep telefonu yanında olan adaylar, sınav binalarına kesinlikle alınmayacak. Aday, başı açık ve kılık kıyafeti ilgili mevzuata uygun bir şekilde gelmemişse sınava alınmayacak. |
26.06.2009 |
Kırşehirli gençlerden okuma programı |
KIRŞEHİRLİ Genç Yaklaşım lise okuyucuları Çankırı’da 6 günlük okuma programı düzenledi. 12 kişilik bir katılımcıyla yapılan programda, Risâle-i Nurlar okundu ve mütalâa edildi. Gençler, okuma dışında kalan zamanlarını futbol ve piknik gibi sosyal aktiviteler yaparak geçirdiler. Programın sonunda katılımcılar programdan memnun olduklarını dile getirip bundan sonraki programlara da katılmak istediklerini söylediler. |
26.06.2009 |
Camsil’den su tutmasını ve buğu oluşmasını engelleyen ürün |
CAMSİL’İN yeni ürünleri, kullanılan yüzeylerde su tutmuyor ve buğu oluşmasını engelliyor. Tibet A.Ş. Pazarlama Müdür Yardımcısı Nur Köz, her zaman daha iyiyi üretmek, var olan müşteri memnuniyetinin devamını sağlamanın en büyük hedefleri olduğunu söyledi. Ar-Ge çalışmalarının aralıksız olarak devam ettiğini belirten Köz, çalışmalar sonunda, temizlik yaparken en sık karşılaşılan sorunları ortadan kaldıran Camsil Ultra ve Camsil Sil Parlat ürünleri piyasaya sunduklarını bildirdi. Üç fonksiyonlu Camsil Ultra kullanıldığı yüzeylerde yüksek temizleme özelliği sunmakla birlikte, buğu oluşmasını da engelliyor ve su kaydırıcılık özelliği taşıyor. Bu sayede Camsil Ultra, otomobil camlarında, mağaza vitrinlerinde, banyo aynalarında, pencere camlarında, yağmurlu havalarda bile görüş rahatlığı ve temizlik sağlıyor. Camsil Sil Parlat ise özel bileşimi sayesinde cam ve türevi yüzeylerde ekstra parlaklık sağlıyor. Sirkeli bileşimi ile Camsil Sil Parlat cam, pencere, avize, ayna, porselen, fayans, seramik, TV ekranı, mutfak seti, araba aynası ve pencereler gibi bütün cam ve parlak yüzeylerde ekstra parlaklık sağlıyor. |
26.06.2009 |
GÖZYAŞI VE HÜZÜN ŞEHRİ: ŞAM |
Beş saatlik Halep-Şam yolculuğunda güneşin ilk ışıklarıyla birlikte girdiğimiz Malula’da arabamıza aldığımız 9 yaşlarındaki Malula’lı gencin antik dil kategorisine giren ”Aramice” şarkısı ile uyandık. Malula, Humus-Şam arasında, Şam'a kırk dakika mesafede bir Hıristiyan kasabası. Eski çağlardan beri yerleşim merkezi. Malula giriş/geçiş demekmiş. Bir caminin de bulunduğu köyde az da olsa Müslüman Arapların yaşadığı bilinmekte. Burası Hz. İsa'nın (a.s) dili Aramice konuşan tek mekân olarak biliniyor. Bu küçük şehrin sabahın ilk saatlerinde en büyük kilisesinde rahibelerin yaptığı sabah ayinini izledikten sonra, Anadolu fırınlarından oldukça farklı, yufkayı andıran ekmeğe karşı midemizin çağrısına kulak verip tanıştık.
AŞK, GÖZYAŞI, HÜZÜN ŞEHRİ: ŞAM Uzun bir gece yolculuğundan sonra Şam’da sabah kahvaltısıyla kandırdığımız midemizin gurultu sesleri arasında Şam’a yöneldik. Suriye’nin başşehri Şam, aynı zamanda Arap dünyasının en eski ve kalabalık şehirlerinden birisi. Deniz seviyesinden 690 m. yükseklikte Barada Nehrinin oluşturduğu bir vahada yer alan Şam, Arapça gözyaşı ve aşkın birleştiği bölge anlamına gelen Dimeşk ismiyle de tanınır. Osmanlı döneminde Şam-ı Şerif diye bilinen şehir Doğu Roma kralının oğlunun ismi olan Damascus olarak da Batı dünyasında bilinir. Coğrafi olarak Ortadoğu’ya oldukça hakim bir noktada. Geçim kaynağı bir çok başşehir gibi burada da bürokrasidir. Yani devlet dairelerinin, resmî kurumların oluşundan dolayı bir memur şehridir. Beyrut’un 110 km. güneydoğusunda, Amman’ın 210 km. kuzeyinde, Bağdat’ın 600 km. batısındadır. Bütün bu şehirlere oldukça iyi karayolu ağıyla bağlı. Şam aslında bir bölgenin genel adı. Halep, Humus, Şam, Gaziantep, Osmanlı döneminde Şam bölgesi olarak bilinirdi. Şam’ın önemli eski mahallelerinden biri olan Rukneddin mahallesinde evlerin dış boyalarının birbirinin kopyası olduğunu görürsünüz. Toprak rengindeki bu evler bundan 15-20 yıl önce uçak radarlarının algılayamadığı renk olduğundan o yıllardan kalma. Adeta o yıllarda İsrail’den gelen tehdide karşı şehir tedbirini almış. Ancak bugün teknolojiler ne kadar yenilenmiş olsa da hâlâ halk yeni yaptırdığı evi eski alışkanlılarıyla aynı renkte boyamakta. Sultan 2. Abdülhamid tarafından yaptırılan Hicaz Demiryolurur yapımı 1 Eylül 1900’de başlamış. Bu proje bir bakıma Bağdat demiryolu hattının devamı. İki demiryolu birleşince İstanbul, Şam üzerinden Mekke ve Medine’ye bağlanacaktı. Hesaplara göre İstanbul’dan Mekke’ye demiryolu ile ulaşım 120 saatte gerçekleşecekti. Proje, Hicaz ve Yemen’de Osmanlı’yı güçlendirecek, Mısır’da Osmanlı nüfuzunu arttıracak, askerleri bölgeye emniyet içinde sevk etmek mümkün olacaktı. Hattın işçileri 7.500 civarındaki Osmanlı askerleriydi. Demiryolunda çalışan askerler bir yıl erken terhis ediliyordu. Güzergâhta ray döşemenin yanında köprüler, istasyonlar, hastaneler ve telgraf merkezleri yapılmıştır. Hicaz demiryolu istasyonunun hemen önünde en son çalışan lokomotif adeta tarihe şahitlik yaparken gelecek güzel günleri her önünden geçene fısıldıyor. Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Külliye’ye 1566 yılında Süleymaniye Medresesi eklenmiştir. Son derece yalın ve abartısız bir iç mimarî düzene sahip olan ve Mimar Sinan’ın “Kalfalık eserlerimden biridir” dediği külliye özellikle Türk ve diğer yabancı turistlerin uğrak mekânlarından birisidir. Caminin hemen bitişiğindeki avluda demir parmaklıkla ayrılan ve kapısında kocaman bir kilit ve bekçinin bulunduğu noktaya ulaştığımızda görevliye rehberimiz Türk olduğumuzu belirtince kapının kilidi açılıyor. Avluda çok sayıda ağaç ve iki sıra halinde mezar taşları bulunmakta. En son 1980 yılında Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamid’in oğlunun defnedildiği avluda 2. Abdülhamidin oğlu, torunları, 5. Murat’ın hanımı, torunları ile Son Osmanlı Padişahı Vahdettin Hanın kabri bulunmakta. Vefat anında borcu dolayısıyla cenazesi haciz memurlarınca el konulan son Osmanlı Sultanına yakıştırılan “Giderken altınları topladı” iftirasına en güzel cevap aslında bu ölüm sonrası yaşananlardır. Vatan toprağından uzakta kimsesiz ve parasız pulsuz vefat eden Son Sultanın vasiyeti ise bir başka hicrandır. Vahdettin'in vasiyetinde “Dünyaya gözlerimi açtığımda ezan sesini duydum. Bu gurbette en çok o ezan sesine hasret kaldım. Vefatımda müsaade ederlerse İstanbul’a, müsaade, edilmezse ezanın okunduğu bir İslâm ülkesine defnedin.” Ancak ne hazindir ki vatan hainlerine bile müsaade edilen bu toprakta gömülmeyi bir ay hastane ve gemi kamaralarında onun naaşını kabul edecek bir ülke aranmış. Külliyenin avlusunda hizmet eden Suriyeli ise gönül telimize dokundu. Camiyi tadilat kararı alınınca emekli olan Suriyeli imam, bütün zamanını bu bahçenin temizliği ve bakımına ayırmış. Neden diye sorduğumuzda eliyle Mimar Sinan’ın kalfalık eserim dediği camiyi gösterek ”Sizin ecdadınız buralarda hep bir şeyler yaptı. Sonra Fransızlar geldi onlar da hep yıktılar. Ben böyle ecdada hizmet etmeyeyim mi?” Bu Suriyeli hemen ardından da bize henüz yeni yeni olmaya başlayan ecdadın kabirlerinin bulunduğu avludaki meyva ağaçlarını göstererek “Bunlar sizin ecdadınızın, istediğiniz gibi koparıp yeyin" derken boğazımızda hıçkırıklar düğümlendi. Şam’da bulunan Sahabi kabristanında Peygamberimizin zevceleri Ümmü Habibe ve Ümmü Seleme validelerimizin kabirleri, Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm, Hz. Hüseyin’in kızı Sakine’nin ve İmam Zeynel Abidin’in oğlu Abdullah’ın türbesi ve sahabeden Ümmü Mektum’un mezarları birbirine yakın mevkilerde yer alıyor. Kabristanın hemen orta alanında Peygamberimize ilk iman eden sahabelerden Bilâl-i Habeşi’nin kabri bulunmakta. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu yaptırılan türbe yaklaşık 1 ay sonra açılacak. Burada Cafer-i Tayyar Hazretleri gibi ünlü sahabelerin ve Kerbelâ şehitlerinin kabirleri bulunmaktadır. Şiîlerin rağbet ettiği, kubbesi ve muhtelif yerleri 4,5 ton altın kaplı olan Seyyide Zeynep Camiinin ise iç duvarları ve etrafı tezhip süslemesi ile gerçekten çok hoş. Ayrıca geniş olan avlusunda bulunan iki minaresi de çinilerle esma-yı Hüsna ile süslenmiş. Hızlı bir Şam turunda nefes nefese kalmıştık. Bizim için içinden geçerek geldiğimiz Emevi Camii soluklanmak için ideal bir yerdi. Ayakkabılarımızı elimize aldığımızda avlusu mermerlerle kaplı Emevi Camiinde yalınayak gezeceğimi hiç düşünmemiştim. Emeviye Camii, şehrin en büyük, en eski ve görkemli camiidir. Kilise olarak kullanılmakta iken Şam’ın Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra, 705 yılında Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelik tarafından bir kısmı camiye çevrilmiştir. Daha sonraları yapılan tadilatlarla genişletilerek bugünkü halini almış ve tamamı cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Emevi Camiinin üç minaresi bulunmakta. Minare-yi Aruz (Gelin minaresi), Ak Minare ve Katabey minaresi. Dünya üzerinde Kâbe ve Mescid-i Aksa’dan sonra en eski ibadet yeri olan Emevi Camii, Abdülhamid Han’a kadar 7 yangın, 5 deprem ve 3 düşman istilâsına maruz kalıyor. Moğolların yakıp yıktığı caminin bütün tamirat giderlerini Sultan Abdülhamid karşılıyor. Caminin doğu kısmında bulunan Ak Minare halk arasında Osmanlı minaresi diye de bilinir. Peygamberimizin hadislerinde de ifade ettiği gibi ahir zamanda dünyaya tekrar gelecek olan İsa Peygamberin yeryüzüne ineceği rivayet edilen “Ak Minare” bu minaredir. Osmanlı Devleti 1915 yılına kadar, yani bölgeden çekilene kadar bu minarenin dibinde beyaz bir at ve nöbetçi bulundurmuş. Emevi Camiinin avlusundaki yan bölümde ise bir başka hüzün sizi sarıverir. Peygamberimizin bir başka ciğerparesi vardır bu mekânda, Sevgili Peygamberimizin (asm) küçük torunu Hz. Hüseyin (r.a.)... Ünlü İslâm âlimi İmam-ı Gazali meşhur eseri İhya-u Ulumid-din’i bu camide kaleme almıştır. Ayrıca Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ünlü Şam Hutbesi’ni (Hutbe-i Şamiye) 1911 yılında 35 yaşında bu camide irad etmiştir. İslâm âleminin içinde bulunduğu durumu masaya yatıran Bediüzzaman aralarında 100’den fazla âlimin bulunduğu on bin kişiye hitab ettiği hutbesinde geri kalmamızın sebeplerini sıralamış ve buna karşı alınması gereken tedbirleri saymıştır. Hürriyet, demokrasi ve meşveret gibi konular üzerinde de yoğunlaşan Bediüzzaman, İslâm âleminin kurtuluşunun reçetesini sunmuştur. Emeviye Camiinin kapladığı 7000 metrekarelik alanda ayrıca Selâhaddin Eyyubî Türbesi, Hz. Hüseyin’in kızı Seyide Rukiye Camii, Türk Şehitliği ve turistik eşya satan bir çok dükkân bulunmaktadır. Çok yoğun geçen ziyaretlerimizi tamamladığımızda rehberimiz artık Şam Hamidiye çarşısına gidebileceğimizi söylediğinde gerçekten yorgunluktan bir an önce arabaya ulaşmayı düşünüyordum. Ama biraz merak saikasıyla olsa gerek göz atmak istedim. Hamidiye Çarşısı, 1863 yılında Osmanlı Padişahlarından Sultan Abdülhamid Han tarafından yaptırılmıştır. Abdülhamid Hanın gerçekten de bu bölgede yaptırdığı eserlerin sayısı oldukça fazla. Yapı olarak İstanbul’daki kapalı çarşıyı andıran Hamidiye Çarşısı yerli ve yabancıların en çok rağbet ettikleri mekânlardan birisidir. Genel olarak ipek, kumaş, giysi, çeyizlik ve turistik eşyaların satılmakta olduğu çarşı, yaklaşık bir kilometre uzunluğundadır.
—DEVAM EDECEK—
|
A. LEVENT ERTEKİN 26.06.2009 |