Haberler |
Darbecileri yargılayamadık |
BOLU Valisi Halil İbrahim Akpınar, “Aradan geçen uzun yıllara rağmen, zaten pek de iyi olmayan demokratik hayatımıza tecavüz eden darbecileri yargılayamadık, bu millete reva gördükleri yargısız infazların, işkence ve kötü muamelelerin hesabını soramadık” dedi. Abant Platformu’nun açılışına katılan Vali Akpınar, yaptığı konuşmayla dikkat çekti. Türkiye’nin demokratik yollarla yapılan bir anayasayla değil, 1960’tan itibaren içselleştirmek zorunda kalınan darbelerin ardından oluşturulan antidemokratik anayasalarla yönetilmek durumunda kaldığını belirten Vali Akpınar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün demokratik hayatımızın önündeki en büyük engel hiç şüphesiz, darbeci generallerin anayasasıdır. Mevcut anayasa, halkın iradesini pek fazla önemsemeden, oligarşik bürokrasinin vesayetinde sınırlı bir demokrasi öngörmektedir. Temel felsefesi, kurulması hayal edilen, istenilen rejime sadık siyasi partilerin, halkın çoğunluk oyunu alıp iktidara gelemeyeceği varsayımı üzerine kuruludur. Mevcut anayasa ve ilgili mevzuat ile ‘Halkın iradesi sonucu oluşan Meclis’in ve hükümetin elini kolunu bağlayıp, iktidarı bir türlü muktedir konuma getirmeyecek mekanizmalar yoluyla, oligarşikjakoben bürokrasi hakimiyeti sürdürülmelidir.’ düşüncesini sürekli hakim kılacak kurum ve düzenlemeler getirilmiştir.” Vali Akpınar, askerî gücün yürütmesi ve yargısıyla paralel biçimde örgütlendiğini ve adeta bağımsız olduğunu söyledi. ‘Jakoben bürokrasi’nin hükümeti amiri gibi değil, bayındırlık hizmetleri yapan, memur istihdam eden, harcamalarına kaynak bulan, bütçelemesini yapan muhasebe müdürü gibi gördüğünü vurgulayan Akpınar, bu kesimin harcadığı paraların hesabının sorulmasından da pek hoşlanmadığını söyledi. Konuşmasında 27 Mayıs ihtilaline de değinen Bolu Valisi, “Düzmece yargılama sonucu katlettikleri Başbakan ve iki bakanın acısını bile yüreğimize gömdük. Ülkemizde halkın iradesini bir türlü içine sindiremeyen kişi ve gruplar, içinde bulunduğumuz bu dönemde bile hala Baas Rejimi ya da bir çeşit Pol Pot Rejimi özlemiyle hükümeti devirmeyi, binlerce kişiyi yok etmeyi planlıyorlar. Bu kişi ve gruplar, halkın iradesine karşı plan yapmaktan ne usanıyorlar, ne de utanıyorlar. Her türlü kanunsuz, ahlaka mugayir yol ve yöntemi kullanmakta bir sakınca görmüyorlar. Üstelik geçmişte bu işleri yapmış olanların cezalandırılması bir yana, ödüllendirilmiş olmaları bu gibi kişileri teşvik ediyor” şeklinde konuştu. Çağrısının demokrasi, insan hakları, özgür toplum ve evrensel hukuk ilkeleri konusunda mevcut durumu beğenmeyen herkese olduğunu kaydeden Akpınar, “Ülkemizi jakoben bürokrasinin paşa gönlünden koptuğu kadar değil, sonuna kadar demokrasiye kavuşturalım. Peki biz demokratik bir anayasaya ve akabinde buna uygun mevzuata sahip olabilir miyiz?” sorusuna da İngilizce olarak “Yes, we can!” yanıtını verdi. Akpınar şöyle devam etti: “Evet, biz yapabiliriz. Çünkü biz haklıyız. Ülkemize ve insanımıza çoktandır hak etmiş olduğu demokratik anayasayı ve evrensel normlara uygun hukuk düzenlemelerini getirebiliriz. İnsanımızı “yarı demokrat, az özgür ülke vatandaşı olma” mahcubiyetinden kurtarıp, “tam demokrat, en özgür ülke vatandaşı olma” gururuyla tüm dünyada arzı endam ettirebiliriz. Ülkemizi özgür ve huzurlu insanların yaşadığı özgürlükler ülkesine dönüştürebiliriz.Avrupa Birliği yolundaki bir ülke olarak, evrensel hukuk kurallarını sağlayan, demokratik hak ve özgürlükleri garanti altına alan, hiçbir vatandaşımızın etnik kökeni, dini inancı, mezhebi, düşüncesi, kılık kıyafeti vb. nedenlerle horlanmadığı, ayrımcılığa tabi tutulmadığı ya da yüceltilmediği sivil ve yeni bir anayasaya ve diğer hukuki düzenlemelere sahip olabiliriz.Bu ülke hepimize yetecek kadar büyüktür.Ve bu ülke hepimizi mutlu edecek kadar güzeldir.” Vali Akpınar’ın konuşması uzun süre alkışlandı. |
20.06.2009 |
DEMOKRASİ HÜRRİYETİ SAVUNUR |
Tarihçi yazar Kemal Karpat, Türkiye’nin demokraside bir geçiş sürecinde olduğunu dile getirerek, demokratikleşme yolundaki engellere dikkat çekti. “Demokrasi insanın hür doğduğuna, eşit olduğuna inanan bir sistemdir. Orta sınıfların rejimidir” diyen Karpat, elit kültürün halkı gütme amacını devam ettirdiğini söyledi. ORDU ELİT DÜŞÜNCENİN TEMSİLCİSİ
Bugün, bu düşüncenin temsilcilerinden biri ordu ve bazı sivil bürokrasinin olduğunu belirten Karpat, “Bu felsefenin demokrasiyle, ilerlemeyle bağdaşmayacağının mutlaka anlaşılması gerekmektedir” dedi. Kemal Karpat, sorunun aşılması için müesseler ve siviller arasında diyaloga ihtiyaç olduğunu belirtti.
Elitlerle demokrasi olmaz
n ABANT Platformu’nun “Demokratikleşme: 12 Eylül’den AB’ye Siyasi Partiler’ toplantısı Bolu’nun Abant beldesinde başladı. Toplantıda konuşan ünlü tarihçi yazar Kemal Karpat, elit kültürün halkı gütme amacını devam ettirdiğini savundu. Toplantının açılışında konuşan Abant Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Levent Köker, Türkiye’nin demokrasi ve siyasî partilerin olmadığı 12 Eylül sürecinden Avrupa Birliği kimliği etrafında ifade edilen tam demokrasiye doğru gidiş içerisinde olduğu’ tesbitinde bulundu. Köker, son günlerde yaşanan oların, 12 Eylül’ün doğrudan veya dolaylı olarak benzerlerinin tekerrür etmemesi için ne kadar çok çalışılması gerektiğini de ortaya koyduğunu vurguladı. Ünlü tarihçi yazar Kemal Karpat da Türkiye’nin demokraside bir geçiş sürecinde olduğunu dile getirerek, demokratikleşme yolundaki engellere dikkat çekti. “Demokrasi insanın hür doğduğuna, eşit olduğuna inanan bir sistemdir. Orta sınıfların rejimidir” diyen Karpat, elit kültürün halkı gütme amacını devam ettirdiğini savundu. Son 2025 yıldan beri Türkiye’nin güdümlü demokrasiden gerçek demokrasiye yol aldığını belirten Karpat, “Bundan sonra yapılması gereken demokrasiyi güçlendirip, beslemek ve halkın temel kültürü arasına sokmaktır” şeklinde konuştu. Demokratikleşme önündeki engellerin insanın hür doğduğuna ve eşit olduğuna inanmayan gruplardan geldiğine dikkat çeken Karpat, “Demokrasi halkın arasında kökleştikçe, halkın hala bir çobana ihtiyaç duyduğunu düşünerek mutlaka ‘çoban olma’ isteklerine devam etmektedirler. Bugün bu düşüncenin temsilcilerinden biri ordudur” dedi. Karpat, burada asıl sorunun ordu ve bazı sivil müesseselerdeki elit felsefe olduğunu savunarak, “Bu felsefenin demokrasiyle, ilerlemeyle bağdaşmayacağının mutlaka anlaşılması gerekmektedir” uyarısında bulundu. DEMOKRATİKLEŞME İÇİN ORDUYLA DİYALOG KURULMALI Sorunun çözümü konusunda orduyu temsil eden kişilerle diyalog kurulması gerektiğini ifade eden Karpat, şöyle devam etti: “Orduyu, karşına alarak durmadan tehdit etmekle bir yere varamazsınız. Nereden başlanır bilmiyorum fakat bir diyalog kurma teşebbüsü yapılmamıştır. Ordu bu ülkenin en önemli temellerinden, varlığının garantilerinden birisidir. Orduyla demokratik diyalog kurmak, demokrasiyi güçlendirir; memleketin temellerine bir kat daha güç vermiş olur.” Demokratikleşme önündeki diğer engellerin de yorumlar yaparak mevcut kanunların hükmü ve mânâsını değiştiren yargı ve Türkiye’de bir türlü gelişmeyen muhalefet olduğunu belirten Karpat, halkın seçtiği iktidarın bugün kendisine verilen gücü tam mânâsıyla kullanamadığını ifade etti. |
20.06.2009 |
“Belge” Türkiye’ye itibar kaybettiriyor |
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner, ortaya çıkan belgenin Türkiye’nin dış itibarını da sarstığını söyledi. Laçiner, özellikle Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyen ülkelerin bu durumdan büyük hoşnutluk duyduğunu kaydetti. Türkiye, dışarıda itibar kaybediyor
GENELKURMAY Harekât Başkanlığı’nda Albay Dursun Çiçek’in imzası ile hazırlandığı iddia edilen eylem planına tepkiler devam ediyor. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, Türkiye’yi ayağa kaldıran belgenin Türkiye’nin dış itibarını da sarstığını söyledi. Taraf Gazetesi’nin ortaya çıkardığı belgenin ilk olmadığını hatırlatan Sedat Laçiner, halka yönelik yapılan darbe ve muhtıraların eski bir hastalık olduğunu söyledi. Kamuoyunda büyük tepki çeken eylem planının Türkiye’nin dışarıda itibarının zedelenmesine yol açtığını ifade eden Laçiner, özellikle Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyen bazı ülkelerin bu duruma sevindiğini kaydetti. Laçiner, belgenin kabul edilir türden olmadığını, ancak Türkiye’nin bunu demokrasi ve hukukun üstünlüğü için fırsata dönüştürebileceğini dile getirdi.. USAK Başkanı, “Ama Türkiye eski hastalıklarından arınabilirse çok güçlü bir hale gelecek. Fırsata dönüşebilir bu durum. TRT Şeş, Ergenekon dâvâsı bunun en iyi göstergesi. Türkiye, askersivil ilişkisini normal demokratik bir ülkedeki standartlarda rayına oturtabilirse ciddî bir adım atılmış olur. Sadece AB için değil, ülkenin gelişmişliği için çok büyük adım atılmış olur. Birinci sınıf ülkeler seviyesine ulaşabilir” şeklinde sözlerini tamamladı. |
20.06.2009 |
Darbeye karşı daha fazla demokrasi |
THE ECONOMİST dergisi, “İrticaya karşı eylem planı” ve buna ilişkin gelişmeleri yorumlarken “Ordu içerisindeki hükümet karşıtı eski komploların yeni kanıtları” savında bulundu. İngiltere’de yayımlanan haftalık The Economist dergisi, son sayısında Taraf gazetesince yer verilen “İrticaya karşı eylem planı” ve buna ilişkin gelişmeleri “Türkiye ve Ordusu: Tezcanlı Albaylar ve Generaller” başlıklı bir yazıda değerlendirirken “Ordu içerisindeki hükümet karşıtı eski komploların yeni kanıtları” savına yer verdi. “Bu tür entrikalar Türkiye de, pek yeni sayılmaz” ifadesini de kullanan dergi Doğrudan üç defa iktidara el koymuş ordu, 1997 yılında ülkenin, İslâmcıların başında bulunduğu ilk hükümetini uzaklaştırmak için benzer taktikler kullandı” da yorumunu yaptı. 2004 yılında bir grup generalin, bir dinî rejimi getirmeyi hedeflediği gerekçesiyle AKP’yi devirmek için bazı planları yaptıkları da öne sürülen yazıda ancak bu defa hükümetin karşı koyduğu ve suç duyurusunda bulunduğu kaydedildi. Belgenin sahte olmasına pek ihtimal vermeyen dergi, “Gerçekten ordu ile hükümet ve güvenlik servisleri arasında pek güven yok. Birçok kişi, olayın, Sayın Başbuğ’a, demokratik sicilini ispatlama ve ilk ve son olarak serseri unsurlarının köklerini kazıma şansını vereceğini umuyor. Ancak sinyaller cesaret verici değil. Albay Çiçek, soruşturma sırasında geçici olarak görevinden alınmadı. Ve askerî savcılar, yasallığı konusunda kuşkuları bulunan bir yayın yasağını getirdi” diye yazdı. The Economist, “Yeni skandal, ne kadar komplonun üstesinden gelirse gelsin, AK PARTİ’nin, geleneksel güç kalelerine el uzatılmasından rahatsızlık duyanların hedefi olmayı sürdüreceği işareti” yorumunu yaptıktan sonra “Sayın Erdoğan, direnmeli ve bu anayasa reformlarını yapmalı. Demokrasiye yönelik bir saldırıya en iyi yanıt, daha çok demokrasidir” şeklinde yazdı. |
20.06.2009 |
Vekillerin maaşı 37. sırada |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, milletvekili maaşlarının, devlet maaş skalasında 37. sırada olduğunu söyledi. Köksal Toptan, milletvekillerinin harcamalarının çok olduğunu da ifade etti. Milletvekili maaşı 37. sırada
TÜRKTBMM Başkanı Köksal Toptan, milletvekili maaşlarının, devlet maaş skalasında 37. sırada olduğunu bildirdi. Toptan, TV8’de canlı yayınlanan ‘’Bunu Konuşalım Özel’’ programına katılarak soruları cevapladı. Ağustos ayında görev süresinin dolacağı belirtilerek, yeniden aday olup olmayacağının sorulması üzerine Toptan, şöyle konuştu:’’Ben 2 sene önce rekor bir oyla TBMM Başkanlığına seçildim. Sonuçta bana bütün partiler oy verdi. Ama ben bir partinin milletvekiliyim. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin milletvekiliyim. O zaman seçilirken nasıl ki ‘yarın Meclis Başkanı seçilecek, hadi aday olayım’ diye karar vermediysem bu sefer de öyle karar vermem. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi’nin milletvekiliyim. Bu tür önemli siyasi kararları, o partinin sayın liderleriyle, yöneticileriyle konuşup ona göre hareket ederiz. Konuşuruz, bana göreve devam etmem söylenirse; öylesine onur verici görev ki ‘ben istemiyorum’ demem, deme hakkını kendimde görmem. Hayırlısı olsun...’’ Bir soru üzerine, milletvekili maaşlarının, devlet maaş skalasında 37. sırada olduğunu kaydeden Toptan, kendisinin ve başbakanın, yaklaşık 9 bin TL’lik milletvekili maaşı dışında artı 300 TL, bakanların ise artı 200 TL aldığını bildirdi. |
20.06.2009 |
Koç: AB üyeliği gündemden düştü |
TÜRK Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin ülke gündeminden düştüğünü savundu. Koç, Bodrum’da düzenlenen TÜSİAD YİK toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomik gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu. ‘’Türkiye’nin AB üyeliği süreci ülke gündeminden düştü’’ diyen Koç, AB ile 2014 yılında tam üyelik yükümlülüklerinin yerine getirilecek şekilde yol haritası hazırlanması gerektiğini ifade etti. AB içinde Türkiye’nin üyeliği konusunda aleyhte yapılan yorumlar olduğu gibi, sağ duyulu seslerin de yükseldiğini söyleyen Koç, bu sağ duyulu yorumların Türkiye’nin iç ve dışta bütün engellere karşın gerçekleştirdiği kararlı mücadelenin sonucu olduğunu kaydetti. Türkiye’nin siyasî dalgalanmalara bakmaksızın kararlılıkla AB konusunda ilerlemesi gerektiğini ifade eden Koç, demokratik geleneği güçlendiren reformların tekrar ele alınması gerektiğini, bunlar arasında da çoğulcu demokratik anayasa ile çağdaş hukuk devletinin gereği olan altyapı reformlarının bulunduğunu ifade etti. Koç, ‘’2013 yılında tüm mevzuat uyumu sağlanacak şekilde yol haritası belirlenmeli’’ dedi. Kısa vadeli düşünmekten kurtulmak gerektiğini, karar vericilere ve uygulayıcılara itibar olarak geri dönecek beş faktörün hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Koç, bu faktörleri istişare, uyum, güven, şeffaflık ve kararlılık olarak sıraladı. Koç, ‘’Eğer bunlara yer vermezsek kriz sonra yeni döneme eli boş gireriz’’ diye konuştu. |
20.06.2009 |
Demirel sonra konuşacak |
9. CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel, Taraf Gazetesinde yer alan iddialarla ilgili olarak, ‘’Belge olduğunu var sayarak konuşmak, belge değilse çok büyük yanılgılara sebep olur’’ dedi. Demirel, Türkiye İnşaat Mühendisliği Öğrencileri Buluşması Programı’na katılmak üzere geldiği İTÜ Maslak Yerleşkesi’nde basın mensuplarının, Taraf gazetesinde yayımlanan haberle ilgili sorularını cevaplandırdı. ‘’Yayımlanan belgeye ilişkin yorumunun’’ sorulması üzerine Demirel, ‘’Belge olduğunu var sayarak konuşmak, belge değilse çok büyük yanılgılara sebep olur. Bunun evvela bir belge mi, değil mi olduğu ortaya çıkmalıdır’’ diye konuştu. Süleyman Demirel, bir gazetecinin, ‘’Belge olmadığı ortaya çıkarsa söyleyeceklerim var’’ dediğini hatırlatması üzerine, öncelikle bu belgenin ne olduğunun ortaya çıkması gerektiğini ifade ederek, ‘’Belge olduğu ortaya çıkarsa da söyleyeceğim var, çıkmazsa da söyleyeceğim var’’ dedi. Bir gazetecinin, ‘’Sizce bu nasıl çözülür?’’ sorusuna karşılık Demirel, ‘’Bunu almışlar, çözülüyor işte. Devletin birçok makamları da tahkik ediyor. Doğru mudur? Neyin nesidir’’ diye konuştu. |
20.06.2009 |
Turistlere Tabiat Risalesi dağıtılacak |
21 Haziran Pazar günü öğle namazından sonra, Sultanahmet’te turistlere yönelik olarak Risale-i Nur Külliyatından İngilizce “Tabiat Risalesi” dağıtımı yapılacak. Kültürler Arası Köprü Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada (Intercultural Bridge Association/ICBA) dağıtımda yer almak isteyen gönüllülerin Pazar günü Sultanahmet’e gelmesi istendi. |
20.06.2009 |
Yasak Kur’ân sevgisini engelleyemedi |
Getirilen yaş sınırlaması ve yasaklamalara rağmen Kur’ân kurslarına olan ilgi gün geçtikçe artıyor. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Şevki Aydın, 2005’te 1 milyon 303 bin olan öğrenci sayısının, geçen yıl 1 milyon 800 bin olarak gerçekleştiğini söyledi. Aydın, yükselişin sürdüğünü kaydetti. Yaz Kur'ân kursları başlıyor
Dİyanet İşleri Başkan Yardımcısı Şevki Aydın, Yaz Kur’an Kursları’na geçen yıl 1 milyon 800 bin çocuğun katıldığını hatırlatarak, sayının bu sene daha da artacağını söyledi. Aydın, 2005 yılında başlattıkları kur sistemine dayanan yaz Kur’an kursu uygulamasını her geçen yıl geliştirmeye çalıştıklarını, CD, kılavuz ve etkinlik kitapları gibi görsel ve işitsel materyallerle programı desteklemeye çalıştıklarını söyledi. Kurs öğreticilerini kendi programlarını geliştirmeleri, bilmece, bulmaca gibi çocukların ilgisini çekecek etkinlikleri kullanmaları konusunda teşvik ettiklerini belirten Aydın, öğreticilerinden ‘’çocukların dini bilgiler üzerinde düşünüp, konuşmalarını, dini bilgiyi kendilerinin keşfetmelerini, bu bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretmelerini ve kendi dindarlık davranışlarını belirlemelerini sağlamalarını’’ istediklerini anlattı. Kur’an’a göre, herkesin kendi dindarlık kararını kendisinin vermesi gerektiğine dikkati çeken Aydın, yeni din eğitimi anlayışını da buna göre şekillendirdiklerini belirtti. Ezbercilik yerine, anlamaya ve öğrenmeye dayalı bir din eğitimini tercih ettiklerini vurgulayan Aydın, çocukların dini bilgiler ve değerler üzerinde düşünmesini sağlamanın, sorgulama yeteneğini geliştirip, merak duygularını tetiklemenin önemine değindi. Yaz Kur’an kursunda bütün bilgileri vermek gibi bir yaklaşımları olmadığına işaret eden Aydın, ‘’Takrire dayalı, anlatım odaklı bir öğretimi ortadan kaldırdık. Yapacağımız iş çocuğa bazı gerçekleri ana hatlarıyla fark ettirmek, onda merak uyandırmak, sorular oluşturmak ve sonra o merakla onun okumaya, öğrenmeye hayat boyu devam etmesini sağlamak’’ dedi.
‘’ÖYLE BİR DİN EĞİTİMİ VERMELİYİZ Kİ ÇOCUK ÖZGÜRLEŞSİN’’- Çocukları sürekli kontrol altında tutmaya çalışmanın, hem doğru bir eğitim tarzı olmadığını hem de günümüz şartlarında böyle bir imkan bulunmadığını vurgulayan Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Çocuğumuzu kontrol etmenin iflas ettiğini düşünerek, anne-baba ve öğretmenler olarak çocuğumuzun kendini kontrol edecek bir güce erişmesini sağlamalıyız. Öyle bir din eğitimi vermeliyiz ki çocuğun iç kontrol mekanizması ve vicdanı gelişsin, kendi değerlerini oluştursun ve o değerlerine göre kendi tutum ve davranışlarını belirlesin. Özgürleşsin, çevreye bağımlı, çevrenin taleplerine göre davranan bir nesne, robot olmaktan çıksın kendi değerlerine göre kendi tutum ve davranışlarını belirleyen özgür bağımsız bir birey olsun. Kur’an’ın istediği de bu işte.’’ Aydın, dini sorgulayarak öğrenen gençlerin terör olayları gibi akımlardan uzak kalacağını ifade etti.
‘’CAMİYİ ÇOCUKLARA SEVDİRMELİYİZ’’ Cemaatten çocukları aralarına almalarını isteyen Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Maalesef bazı insanlar camiyi çok aşırı kutsallaştırarak, Allah’ın en değerli varlığı olan çocuğu, camiye değer verme adına küstürebiliyor, azarlayabiliyor, üzebiliyor, mahcup edebiliyor. Bunlar son derece yanlış. Yani omuzunda çocukla namaz kılan, imamlık yapan bir peygamberin ümmeti kalkıp da çocuğu camide nasıl azarlayabilir?’’ Yaz Kur’an kurslarını hem fiziki şartlar hem öğrenme süreci hem de oradaki ilişkiler açısından cazip hale getirmeye çalıştıklarını belirten Aydın, ‘’Çocuklar ‘iyi ki burası var’ deyip zevkle gelmeli. Büyükler de çocukların camideki davranışları karşısında alınganlık göstermemeli, bunları gayet doğal karşılamalı. Çocuklar koşabilir, ayaklarını uzatacak, rahat oturacak, nasıl rahat ediyorsa öyle oturmasına fırsat vermek lazım’’ dedi.
ÖĞRENCİ SAYISI HER GEÇEN YIL ARTIYOR Aydın, 2005’ten beri uygulanan eğitim sisteminin çocukların kurslara duyduğu ilgiyi arttırdığını belirterek, kursların 3 dönem halinde yapılmasının da velilerin tatil planlarını kolaylaştırdığını söyledi. 2005’te 1 milyon 303 bin olan öğrenci sayısının, geçen yıl 1 milyon 800 bin olarak gerçekleştiğini bildiren Aydın, yükselişin sürdüğünü kaydetti. Bu yıl yaz Kur’an kurslarının ilk dönemi 22 Haziran Pazartesi günü başlayacak ve 3 hafta sürecek. İkinci dönem 13-31 Temmuz, 3. dönem ise 3-21 Ağustos tarihleri arasında yapılacak. Çocuklarını yaz Kur’an kurslarına göndermek isteyenler, 5. sınıf üstü karne fotokopisi ve dilekçeyle müftülükler, Kur’an kursları ve camilere başvurabilecek. |
20.06.2009 |
KESK: Türkiye’nin yeni bir reçeteye ihtiyacı var |
KESK Genel Başkanı Sami Evren, ‘’gerçek işsiz sayısının ekonomik krize bağlı olarak 6 milyon 470 bine çıktığını’’ belirterek, Türkiye’nin ve dünyanın yeni bir reçeteye ihtiyacı olduğunu söyledi. Evren, 73. Uluslararası Bergama Kermesi kapsamında düzenlenen ‘’Ekonomik Krizin Çalışma Yaşamına Etkisi’’ konulu panele katıldı. Sami Evren, işçinin, memurun ve emeklinin ekonomik kriz yüzünden sokağa çıkamadığını savunarak, ‘’Ekonomik krize bağlı olarak gerçek işsiz sayısı 6 milyon 470 bine çıktı, Türkiye’nin, hatta dünyanın yeni bir reçeteye ihtiyacı var’’ dedi. Kriz öncesi 600 bin olan sendika üye sayısının da son dönemde dörtte bire düştüğünü ifade eden Evren, ekonomi politikalarını eleştirdi. |
20.06.2009 |
Kayıp baba oğul için Lice’de kazı yapılacak |
Diyarbakır’da 1997 yılında öldürüldükleri iddia edilen Sadık Ulumsakan ve oğlu Seyithan Ulumaskan için Lice ilçesinde kazı yapılacağı bildirildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, bir süre önce İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Serdar Çelebi’nin yaptığı başvuru üzerine soruşturma başlattı. Savcılık, soruşturma kapmasında, ilçeye bağlı Dibek köyü yakınlarındaki mezarlıkta kazı yapılması için Lice Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazdı. |
20.06.2009 |
Kızıltepe’deki öldürülme meşru müdafaa |
Mardin Kızıltepe’de 5 yıl önce 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babasını öldürmekten yargılanan 4 polis hakkında verilen beraat kararını Yargıtay onadı. Kararda “Eylemin, meşru müdafaa sınırları içinde kaldığı” vurgulandı. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde Ahmet Kaymaz ve 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz’ın ölümüyle ilgili verilen beraat kararını onadı. Yargıtay’ın kararoda “Sanık polislerin eyleminin, meşru müdafaa sınırları içinde kaldığı” ifade edildi. Kararda, Kaymaz ailesinin evine terörist ihbarı üzerine baskın yapıldığına da dikkat çekildi. Kararda, yerel mahkemenin verdiği beraat kararının yasaya uygun olduğu belirtildi. |
20.06.2009 |
Gediz Fırkateyni Somali’ye uğurlandı |
DonanmanIn gururu Gediz Fırkateyni, NATO komutasında görev yapacağı Aden Körfezi’ne uğurlandı. Gediz Fırkateyni, Gölcük’te bulunan Donanma Komutanlığı’ndaki Poyraz Rıhtımı’ndan törenle uğurlandı. Törene Harp Filo Komutanı Tümamiral Deniz Cora, askeri erkan ve gemi personelinin yakınları katıldı. Gediz Fırkateyni, NATO deniz unsur komutanının kontrolünde ve NATO daim deniz görev grubu taktik komutası altında, NATO ve milli angajman kuralları çerçevesinde deniz haydutluğu faaliyetleri ile mücadele edecek. Fırkateynde 1 AB-212 helikopteri, 1 sualtı taarruz timi ve 1 sualtı görev timi bulunuyor. Gediz önce Girit’in Suda Limanı’na uğrayacak ve burada görev bölümü yapılacak. Görev gücünde İtayla, Yunanistan, İngiltere ve ABD Donanması’ndan savaş gemilerinin de bulunduğu öğrenildi. 1 Temmuz 2009 tarihinde başlayacak olan görev, 4 ay sürecek. |
20.06.2009 |
Denizde 650 mermi bulundu |
İzmİr Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nda denizden 650 adet mermi çıkarıldı. Alınan bilgiye göre, Karataş mevkisinde balık avlayan vatandaşlar, denizde mermi gördükleri yönünde polise ihbarda bulundu. Bunun üzerine Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’na gelen Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, Olay Yeri İnceleme Müdürlüğü ekipleri ve deniz polisi bölgede inceleme yaptı. Polis dalgıçlar, denizden 650 adet M16 piyade tüfeği mermisi çıkardı. Mermiler incelenmek üzere kriminal laboratuvara götürüldü. |
20.06.2009 |
Yargı, ön ödemeli sayaç uygulamasını durdurdu |
Tüketİcİ Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ASKİ Genel Müdürlüğünün, uzun bir zamandır sürdürdüğü ön ödemeli kartlı sayaç uygulamasının yargı tarafından durdurulduğunu açıkladı. Çakar, “Derneğimiz tarafından ASKİ’nin abonelerden 300 TL toplayarak onlara ön ödemeli sayaç taktırmaları dayatmasında bulunmasını yargıya taşımış ve Ankara 5. İdare Mahkemesi’ne dava açmıştık. Söz konusu mahkeme, talebimizi haklı buldu ve ön ödemeli kartlı sayaç uygulamasını durdurdu” dedi. Yarın saat 11.30’da Büyükşehir Belediyesi’nin Kızılay Milli Müdafaa Caddesi’ndeki binası önünde bir basın toplantısı düzenleyerek gelinen bu noktada tüketicilerin ve ASKİ’nin hukuken neler yapmaları gerektiğini açıklayacağını ifade eden Çakar, bir yanlış uygulamanın daha yargıdan dönmesinin sevindirici olduğunu vurguladı. |
20.06.2009 |
Akdeniz’de deprem |
Akdenİz’de 4.1 büyüklüğünde hafif şiddetli bir deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, dün saat 07.10’da kaydedilen depremin büyüklüğü 4.1 olarak ölçüldü. Depremin meydana geldiği, 35 ve 36 enlemler ile 27 ve 28. boylamlar arasında, önceki gün de saat 07.26’da 4.7, 07.36’da 3.7, 09.23’te 2.9, 09.31’de 4.1, 17.03’te 4.2 şiddetinde sarsıntılar meydana gelmişti. |
20.06.2009 |
Keneden ölümler 19’a yükseldi |
Kayserİ’de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı teşhisiyle tedavi gören çocuk öldü. Erciyes Üniversitesinden (ERÜ) yapılan açıklamaya göre, kene ısırması sonucu KKKA hastalığı teşhisiyle salı günü Yozgat’ın Saraykent ilçesinin bir köyünden Kayseri’ye sevk edilen O.Y. (14) hayatını yitirdi. KKKA teşhisiyle Sorgun Devlet Hastanesinde 10 gün tedavi gören, daha sonra Kayseri’ye sevk edilen O.Y’nin ERÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatri Yoğun Bakım Servisinde hayatını kaybettiği belirtildi. Böylece kene ısırması nedeniyle ölenlerin sayısı 19’a yükseldi |
20.06.2009 |
İBB Genel Sekreterliğine Baştürk getirildi |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliğine Prof. Dr. Adem Baştürk atandı. Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, 8 Kasım 2005 tarihinden bu yana Genel Sekreterlik görevini yürüten Mesut Pektaş’ın emekliye ayrıldığı belirtilerek, yerine Prof. Dr. Adem Baştürk’ün getirildiği bildirildi. Adem Baştürk, 1994-2000 yılları arasında Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı, 2000-2002 yılları arasında da Genel Sekreter olarak görev yapmıştı. |
20.06.2009 |
Öğrenciler dinlenemeyecek |
OKULARIN tatile girmesinin ardından şimdiden gelecek yılın sınavlarına hazırlık için dershanelere başlanması ve ÖSS’ye girenlerin tahmini netlere göre tercihlerini belirleme telâşında olmaları dolayısıyla öğrenciler henüz tatil havasına giremedi. İlk ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci, uzun ve yorucu bir eğitim-öğretim yılını geride bıraktı. Okullar kapanmasına rağmen ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıflar ile lise son sınıfa geçenler ağırlıklı olmak üzere öğrencilerin önemli bölümü gelecek yıla hazırlık amacıyla şimdiden dershanelerin tanıtım derslerine katılmaya başladı. Öğrenciler, Ramazan Bayramı’nın ardından 24 Eylülde başlayacak 2009-2010 eğitim-öğretim yılı için sıcak havalarda bazen bunalsalar da ‘’gelecek kaygısı’’ dolayısıyla adeta bir maratonda rakiplerini geçebilmenin mücadelesini verircesine yoğun tempoya hazırlanıyor. Geride kalan eğitim-öğretim yılında yapılan ÖSS’ye giren 1 milyon 349 bin 782 aday ile 8. sınıflar için yapılan SBS’ye giren 1 milyon 30 bin adayı tercih telâşı sardı. Sınav sonuçlarını Temmuz ayının ortalarında öğrenecek öğrenciler, soruların cevaplarına bakarak çıkardıkları tahmini netleri üzerinden tercih sıralaması yapmaya başladı. Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZ-DE-BİR) Başkanı Faruk Köprülü, dershanelerin tatile girdiğini belirterek, buna karşın bazı kurumların yeni kayıt yaptıran öğrencilerinin yeni ortamlarına ve arkadaşlarına alışması için tanıtım dersleri uygulamasına gittiklerini ifade etti. |
20.06.2009 |
Ardahan’da, dolunun verdiği zarar araştırılacak |
ARDAHAN Tarım Müdürü Fevzi Karakoç, son günlerde zaman zaman etkili olan dolu yağışının tarım arazilerine zarar verip vermediğini belirlemek için inceleme başlattıklarını söyledi. Karakoç, yaklaşık 10 gündür bölgede etkili olan yağışlar sırasında etkili olan dolu yağışının vatandaşları güç durumda bıraktığını belirtti. Dolu yağışının tarım alanlarına zarar verip vermediği konusunda ön bir çalışma başlattıklarını anlatan Karakoç, ‘’Özellikle bize gelen ihbarlar doğrultusunda Posof, Çıldır ilçeleri ile Ardahan merkeze bağlı Çamlıçatak Köyü bölgesinde dolunun zarar verip vermediği konusunda inceleme başlattık. Tarım alanlarında zarar varsa tesbit edilecek’’ diye konuştu. |
20.06.2009 |
Köln’de, Nurun bayramı |
EURONUR Avrupa Nur Cemaati ve Yeni Asya International’ın ortaklaşa düzenledikleri panelin bu yılki katılımcıları Prof. Friedhelm Hengsbach, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, Prof. Nazif Gürdoğan ve Prof. Mehmet Emin Ay idi. BU TÜR TOPLANTILAR NURUN BAYRAMIDIR
Açılış konuşmasını Şükrü Bulut’un yaptığı panel programında Kültür Bakanlığı Tarihî Türk Musîkisi korosu san’atçılarından Bahri Güngördü ve değerli arkadaşlarının sunduğu Türk Musîkisi bölümü de vardı. Avrupa’nın her köşesinden katılımların olduğu kalabalık ama aynı zamanda büyük bir huşu içerisinde geçen panel programı Abdullah Efe ve İzmir ekibinin hazırladığı 20 dakikalık “Sevgili Üstadıma Tahassür” konulu sinevizyon gösterisi ile son buldu. Panelin açılış konuşmasında Almanya Yüksek İslâm Şûrâsı sözcüsü Şükrü Bulut bu tür global sıkıntılardan sonra yapılan çalışmaların Bediüzzaman’ın işaret ettigi gibi Müslümanlarla Hıristiyan İsevîleri birbirlerine yaklaştırdığını ifade etti. Bu tür toplanmaları “Nur’un bayramı” olarak niteleyen Bulut, “Risâle-i Nur Talebelerinin en önemli vazifelerinden birisi de “sünnet-i seniyye”yi yaşatmak ve yaşamaktır. Sünnet-i seniyye de fıtrattır, yaratılıştır, bu tür krizleri bir daha yaşamak istemiyor isek fıtrata ve yaratılışa uymayan her şeye karşı koymalıyız” dedi.
PROF. HENGSBACH: KRİZ İLÂHÎ ADALETTİR Malî krizi teknik olarak ele alıp sebep ve çarelerini inceleyen Prof. Friedhelm Hengsbach ise krizin ahlâkî tarafının iyi incelenmesi gerektiğini ve “İlâhî adalet” kavramının toplum tarafından en temel değer olarak anlaşılması gerektiğini belirtti. Prof. Hengsbach herkes topluma karşı sorumludur ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmelidir, özel servet mutlak kişisel bir hak değildir, bilâkis yeryüzünün genel istifadeye sunulmuş bir malı olduğunu söyledi. |
20.06.2009 |
KAPİTALİST SİSTEM AHLÂKI VE MANEVÎ DÜZENİ BOZUYOR |
YENİ ASYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz ise kapitalist sistemin İslâmî açıdan kısa bir değerlendirmesini yaptı. Bu sistem sayesinde insanların haram kazançlara yöneldigini belirten Güleçyüz, “bu da ahlâkı ve manevî düzeni bozuyor. Çare faizin dışlanmasında ve zekâtın vaz edilmesinden geçmektedir” dedi. Prof. Nazif Gürdoğan ise hayatın merkezine ekonomik insanı değil erdemli insanı yerleştirmek gerektiğini belirtti. Gürdoğan, “Herkesin yalın ve erdemli bir hayatı örnek alması gerekir, Bediüzzaman’ın dediği gibi “dünyayı kesben değil, kalben terk etmek” önemlidir, "hiç ölmeyecekmiş gibi üretilmeli, hemen ölecekmiş gibi de tüketilmelidir.” dedi. Panelde bir kaç ilâhî de seslendiren Prof. Mehmet Emin Ay ise “mâlî krize Kur’ân’dan çözümler” başlıklı bir tebliğ sundu. Prof. Mehmet Emin Ay, Yusuf Sûresi ile günümüz krizleri arasında ilginç bağlantılar olduğu tesbitini yaptı. |
20.06.2009 |
Sigarada resimli uyarı |
SİGARA ve diğer tütün mamullerinde ‘’birleşik uyarı’’ sistemine geçiliyor. Tiryakiler artık hem yazı ile hem de resimle uyarılacak. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK), ilgili yönetmelikte değişiklik yapıyor. Yeni düzenleme ile sigara ve tütün mamullerinde yazılı uyarıdan sonra resimli uyarı da devreye girecek. Resim ve yazılardan oluşacak birleşik uyarılar, piyasaya arzına izin verilen dumansız tütün mamulleri dışında kalan bütün tütün mamulu paketlerinin en çok görülebilen geniş ön yüzeyinde, yüzeyin üst seviyesinden kapak açım ya da bandrol bitim noktasından başlamak üzere yerleştirilecek. |
20.06.2009 |
Siyah üzüm tıbbın hizmetinde |
TÜRK bilim adamları, antikanserojen özelliği bilimsel araştırmalarla ıspatlanan siyah üzümün kanser hastalarında destekleyici tedavide kullanılması için proje yürütecek. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ile Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı’nın ortaklaşa yürüteceği projenin başarıya ulaşması halinde hastalar yüksek fiyata aldıkları ithal ürünü çok ucuza edinebilecek. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, ‘’Son yıllarda siyah üzümün kabuğunda bulunan resveratrol adı verilen doğal antibiyotiğin lösemi hastalarında etkili olduğuna ilişkin araştırmalar yayımlandı. Bununla ilgili bir çalışma 33. Ulusal Hematoloji Kongresinde ikincilik ödülü aldı. Nature gibi dünyanın belli başlı dergilerinde bu maddenin kanser hücrelerine karşı etkili olduğu gösterildi ve çalışma çok hızlı ilerliyor. Hatta KML türü kanserli hastalarda çok etkin olan Glivec ilacına direnci olanlarda bile bu maddenin etkili olduğu ortaya çıktı. Yürüteceğimiz bu sosyal sorumluluk projesiyle önce Ziraat Fakültesi’ndeki araştırmacılar tarafından resveratrolun ülkede yetişen siyah üzümlerdeki oranı belirlenip ıslah çalışmaları yapılacak. Projenin ikinci aşamasında ise tıp fakültemizin hematoloji bilim dalında önce hayvan, sonra da insan deneyleriyle bu maddenin hastalar üzerindeki etkinliği belirlenecek. Proje başarıya ulaşırsa hastalar bu ürünlere çok daha ucuza ulaşabilecek.’’ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak ise projeyi TÜBİTAK, DPT ve diğer ilgili kuruluşların desteğiyle yürütmeyi planladıklarını söyledi. |
20.06.2009 |
Katkısız tam buğday unu kanser riskini önlüyor |
KATKISIZ tam buğday unundan yapılan ekmeğin bir çok hastalığın oluşma riskini azalttığı belirtiliyor. Sağlık Bakanlığı Resmi sitesinde yer alan bilgilendirmeye göre, tam buğday unundan yapılan ekmeğin, bazı kanser türleri, kalpdamar hastalıkları, yüksek tansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkların riskini büyük ölçüde ortadan kaldırdığı bildirildi. Ayrıca tam buğday unundan yapılmış ekmeğin, daha fazla tokluk sağladığı, böylece günlük alınan enerji miktarını ve obezite oluşma riskini azalttığı ifade edildi. Bilgilendirmede, Türkiye’de yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı önemli sağlık sorunlarının olduğuna dikkat çekilerek, yetersiz ve dengesiz beslenmenin, bebeklerde ve okul öncesi çocuklarda protein enerji malnütrisyonu, D vitamini yetersizliği, anemi, zayıflık, şişmanlık, çeşitli vitamin yetersizlikleri, basit guatr ve yaygın diş çürükleri; yetişkinlerde şişmanlık, şeker hastalığı, hipertansiyon ve kalp damar hastalıklarına yol açtığı kaydedildi. Ayrıca, Türkiye’de yetersiz ve dengesiz beslenmenin ekonomik güçlüklerden daha çok, bilgi eksikliğinden kaynaklandığı belirtilerek, bireylerin beslenme konusunda bilinçlendirilmesinin önemi vurgulandı. |
20.06.2009 |
NASA, aya insansız araç gönderdi |
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Ay’a insansız 2 uzay aracı gönderdi. NASA’nın 2020’ye kadar Ay’a yeniden insan göndermek için hazırladığı proje kapsamında, 2 uzay aracı Atlas V roketiyle Cape Canaveral’dan fırlatıldı. 583 milyon dolarlık projenin bir parçası olan uzay araçlarının, 45 gün ya da en erken gelecek hafta içinde hedefe ulaşması amaçlanıyor. NASA, haritalama ve diğer araştırmaları yapacak bu araçlarla astronotların Ay’da inecekleri ve kampları kuracakları yerleri belirlemeye çalışacak. |
20.06.2009 |
Marsta gölün izleri |
AMERİKALI bilim adamları, Mars’ta eski bir gölün tartışmasız delillerini buldular. Boulder’daki Colorado Üniversitesi’nden bir ekibin, kıyı şeridi ve derinliğinin belirtilerine ait kesin deliller keşfettikleri 3,4 milyar yaşındaki göl yatağına dair bulguların Kızıl Gezegen’deki geçmişin izlerinin bulunmasına katkı sağlaması bekleniyor. Araştırmanın başında yer alan Doçent Gaetano Di Achille, 3,4 milyar yaşında olduğu tahmin edilen gölün 200 kilometrekareyi aşkın bir alanı kapladığını ve derinliğinin 450 metre civarında olduğunu tahmin ettiklerini belirterek, eski Mars gölünün büyüklüğünün ABD ile Kanada sınırındaki Champlain Gölü kadar olduğunu kaydetti. Eski göle dair delillerin, geniş bir deltaya, inişli çıkışlı tepe silsilelerine ve dalgaların arkalarında bıraktığı izlerden oluşan geniş bir kıyı şeridine ait olduğunu belirten Di Achille, “Bunlar Mars yüzeyinde kıyı şeridine dair ilk tartışmasız bulgular. Kıyı şeridinin tanımlanması ve buna eşlik eden jeolojik bulgular, 3,4 milyar yıl önce oluştuğu ortaya çıkan gölün bize büyüklüğünü ve hacmini hesaplama imkânı sağlıyor” dedi. |
20.06.2009 |