Haberler |
Sivil toplum olmadan AB süreci yürümez |
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini, “Sadece hükümetin, derneğin veya bir siyasî partinin değil, bir toplumun katılımını konuşuyoruz. Katılım sürecinde sivil toplum kilit öneme sahiptir ve bu süreci hükümetler tek başlarına başaramazlar” diye konuştu. ZİHNİYET DEĞİŞİMİ VAKİT ALIR
AB Genel Sekreterliği tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Pierini, “Ülkede yasaları değiştirmek bir aşamadır, ancak zihniyeti değiştirmek bir-iki nesil alabiliyor” dedi. AB Genel Sekreteri Oğuz Demiralp de sivil toplumun katılımı olmadan AB sürecini yürütmenin imkânsız olduğunu ifade etti.
Sivil toplum kilit rolde
AVRUPA Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini, AB’ye katılım sürecinde sadece hükümetin, derneğin veya bir siyasî partinin değil, bir toplumun katılımından söz edildiğini söyledi. AB Genel Sekreterliği tarafından MEB Şura Salonunda düzenlenen “Sivil Toplumla Diyalog Toplantıları II: Kadın ve AB Süreci” başlıklı toplantıda konuşan Pierini, AB ile üyelik sürecinde sivil toplum ile diyaloğun en önemli ayaklardan biri olduğunu belirterek, “Sadece hükümetin, derneğin veya bir siyasi partinin değil, bir toplumun katılımını konuşuyoruz. Katılım sürecinde sivil toplum kilit öneme sahiptir ve bu süreci hükümetler tek başlarına başaramazlar” dedi. Devlet Bakanlığı ve AB Genel Sekreterliğinin bu konuda çok önemli bir rol oynadığını ifade eden Pierini, bu tür toplantıların gelenek haline gelmesini istedi. Pierini, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasının AB katılım sürecinde siyasi kriterlerden biri olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: “Kadın-erkek eşitliği konusunda Türkiye büyük bir ilerleme kaydetti. TBMM’de kadın-erkek eşitliği komisyonu kuruldu. Ancak bu alanda daha mesafe alınması gerektiğini düşünüyorum.” AB’de de cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konusunda halen sorunlar bulunduğunu kaydeden Pierini, bu nedenle Türkiye’de alınması gereken mesafeyi de bildiklerini belirtti. “Ülkede yasaları değiştirmek bir aşamadır, ancak zihniyeti değiştirmek 1-2 nesil alabiliyor” diyen Pierini, toplantıda bulunan sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin bu konudaki katkılarını bildiğini ve bu katkıların bundan sonra da devam edeceğini kaydetti. Pierini, sivil toplum diyaloğunun hükümet tarafından tam olarak desteklendiğini görmekten duydukları memnuniyeti de dile getirdi. |
19.06.2009 |
ASKERî SAVCININ ZİYARETİNDEN SONRA |
“İrtica planı”nda imzası olduğu öne sürülen Albay Dursun Çiçek'in Ergenekon savcılarına ifade vereceği duyurulmuşken, Genelkurmay Askerî Başsavcısının İstanbul Adliyesine yaptığı ziyaretten sonra ifadeye ihtiyaç kalmadığının açıklanması yadırgandı. SAVCILIĞIN “HATA LÜKSÜ” VAR MI?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'nın, Çiçek'i önce ifadeye çağırıp sonra vazgeçmeleriyle ilgili olarak, “hesap hatası” yapıp yapmadıklarının sorulması üzerine “Evet, öyle oldu diyebiliriz” cevabı vermesi, zihinlerdeki şüpheleri güçlendirdi.
SAVCI “BELGENİN ASLI YOK” DA DEDİ
Çolakkadı'nın “Belgenin aslı yok” beyanı da, sürecin bundan sonraki seyrinden sonuç çıkması ihtimalinin iyice zayıfladığına işaret olarak yorumlanırken, bu olayda da sivil yargının dışlanması, “örtbas” endişelerinin bir defa daha ağırlık kazanmasına yol açtı. |
19.06.2009 |
Demiralp: Sivil toplumsuz AB olmaz |
AB Genel Sekreteri Oğuz Demiralp de bu tür toplantıların, katılımcı demokrasinin gelişimine katkıda bulunduğunu ve AB süreci bakımından da büyük önem taşıdığını söyledi. Sivil toplumun katılımı olmadan AB sürecini yürütmenin imkânsız olduğunu ifade eden Demiralp, kadın haklarının taşıdığı öneme işaret ederek, bir toplumun olgunluk derecesinin seviyesinin kadın haklarına saygıdan geçtiğini belirtti. Türkiye’de aslında kadın sorunu değil, “erkek sorunu” olduğunu söyleyen Demiralp, erkeklerin davranışlarındaki yanlışlıklara dikkati çekerek, erkeklerin toplumun bazı değerlerini içselleştirmesi gereğinden bahsetti. Demiralp, kadınların dünyada ilk defa örgütlendiği coğrafyanın Anadolu olduğunu da hatırlattı. |
19.06.2009 |
Arap Barış Planına Türkiye’den destek |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı Abdullah bin Muhammed bin İbrahim el Şeyh ile bir araya geldi. Toptan, el Şeyh’i Başkanlık makamı girişinde karşıladı. Toptan ile el Şeyh, makamda yaptıkları baş başa görüşmenin ardından Başkanlık Divanı Salonunda heyetlerarası görüşmeye geçtiler. Köksal Toptan, dost ve kardeş Suudi Arabistan’ın Şura Meclisi Başkanını ve beraberindeki heyeti ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Bu ziyaretin, her iki ülke arasındaki ilişkilere ivme kazandıracağını kaydeden Toptan, ‘’Ülkelerimiz arasında mükemmel olarak nitelendirebileceğimiz bir görüş birliği ve işbirliği vardır. Bölgesel ve uluslar arası sorunlar karşısında çoğu zaman Türkiye ile Suudi Arabistan aynı görüş çerçevesinde birlikte hareket etmektedirler’’ diye konuştu. Toptan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Suudi Arabistan ziyaretinde, yıllık 8 milyar dolar olan ticaret hacminin 2010 yılında 10 milyar dolar düzeyine çıkarılması konusunda tarafların ortak bir irade gösterdiğini anımsatan Toptan, ‘’Orta Doğu’daki özellikle Gazze’de meydana gelen insanlık dramı karşısında Türkiye ve Suudi Arabistan, ortak bir tepki göstermek suretiyle kalıcı, adil bir barışın ve huzurun bölgede tesisi için elinden geleni yapmaktadır’’ dedi. Toptan, Türkiye’nin, Filistin sorununun çözümü konusunda da Suudi Arabistan Kralının önderliğini yaptığı Arap Barış Planını desteklediğini hatırlattı. Toptan, şunları söyledi: ‘’Türkiye, bölgede iki devlet esasına dayanan Filistin’in ve İsrail’in devlet olma özelliğini tanıyan politikasıyla aynı zamanda, Filistin’in kendi içerisindeki sorunları mutlaka çözmesi lazım geldiği kararlılığıyla atılacak her adımı desteklemektedir. Bildiğiniz gibi, aynı zamanda Türkiye, Medeniyetler İttifakının Eş Başkanlığını yürütmekte ve medeniyetlerin bir arada yaşaması kararlılığının bir büyük BM planı haline getirilmesi konusunda büyük bir gayret sarfetmektedir. Aynı şekilde, Suudi Arabistan’ın ve Kralının önderliğini yaptığı dinlerarası diyalog gayretlerini de yürekten desteklemektedir.’’
KONUK BAŞKANIN SÖZLERİ Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı el Şeyh de yaptığı konuşmada, TBMM Başkanı Toptan’ın, kendilerini havaalanında karşılamasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. El Şeyh, Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin ‘’mümtaz, seçkin, kökleri sağlam olan ilişkiler ve işbirliği’’ şeklinde olduğunu ifade ederek, bu işbirliği ve karşılıklı ilişkilerin Suudi Arabistan Kralı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün karşılıklı gerçekleştirdikleri ziyaretle güç kazandığını söyledi. Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası sorunların çözümünde etkin rol oynamasından duyduğu mutluluğunu dile getiren el Şeyh, şöyle devam etti: ‘’Son derece mutlu oluyoruz. Bütün dünya istisnasız kardeş ülke Türkiye’nin etkin rolünden bahsetmektedir. Bütün dünya, sorunlara çözüm bulunması gerekirse, Türkiye’nin devreye girmesinin elzem olduğundan söz etmektedir. Gerçekten Türkiye, basiretli yönetimi sayesinde bu onura layık ülkedir. Bu vesileyle Sayın Başkanın da ifade ettiği gibi, Gazze ile ilgili gerek Meclis, gerek Hükümet gerekse halk düzeyinde gösterilen tepki ve kınama dolayısıyla şükranlarımızı ve memnuniyetlerimizi kaydetmek isteriz. İki kardeş ülke arasındaki dayanışma ve işbirliği sayesinde, gerek bölgesel gerek uluslararası sorunların çözümünde olumlu katkılarda bulunacağımıza kesinlikle inanıyorum. Uluslar arası alanda her iki ülkenin üst düzeydeki yöneticilerinin ilişkileri ve bağları, bu hedefe ulaşmamızı kolaylaştıracaktır.’’ |
19.06.2009 |
Şili’de cunta dönemini unutmamak için müze açılıyor |
ŞİLİ Devlet Başkanı Michelle Bachelet, kanlı darbeyle 1973’de iktidara gelen General Pinochet’nin diktatörlüğü dönemindeki insan hakları ihlâllerini halkının hiçbir zaman unutmayacağını ümit ettiğini söyledi. Şili’de, cunta döneminin kurbanlarına adanacak ve aralık ayında açılacak “Hafıza ve İnsan Hakları Müzesi”ne malzeme sağlayanlara teşekkür etmek için Devlet Başkanı Bachelet’in katılımıyla bir tören düzenledi. Bachelet, müzede yer alacak sergilere katkıda bulunanlara teşekkür ederek, bu malzemelerin “insanlığın, dayanışmanın ve karanlıktaki umudun” işaretleri olduğunu ve müzenin de “barışın, dostluğun ve kardeşliğin” yeri olacağını vurguladı. Cunta döneminde (1973-1990) kendisi de hapse giren ve işkence gören Bachelet, hiç kimsenin bu trajediyi yalanlayamayacağını ya da küçümseyemeyeceğini belirterek, Şili halkının bu üzücü tarihin yinelenmemesi için geçmişe ayna tutması gerektiğini kaydetti. Müzedeki sergilerde derbeyi belgeleyen görüntüler, çeşitli belgeler ve askeri darbe sırasında sırasında saldırıya uğrayan, seçimle iktidara gelen Devlet Başkanı Salvador Allende’nin başkanlık sarayından bir bayrak ile işkenceye uğrayan bir mahkumun günlüğünün yer alacağı kaydedildi. Resmî bir rapora göre, Şili’de askerî darbe döneminde, siyasî sebeplerle 3 bin 197 kişi öldürüldü, binlerce kişi hapsoldu, işkence gördü ve sürgüne gönderildi. |
19.06.2009 |
Çapkın, İstanbul Emniyet Müdürü oldu |
BAZI emniyet müdürlerinin atanmalarına ve yer değiştirmelerine ilişkin üçlü kararname Resmî Gazete’de yayımlandı. Üçlü kararname, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın imzasını taşıyor. Kararnameye göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, İzmir Emniyet Müdürlüğüne Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, Ankara Emniyet Müdürlüğüne de Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir atandı. |
19.06.2009 |
Veysel Eroğlu, Avusturya'ya gitti |
ÇEVRE ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Avusturya Tarım, Ormancılık, Çevre ve Su Bakanı Nikolaus Berlakovich’in resmî davetlisi olarak bu ülkeye gitti. Dün sabah Viyana’ya hareket eden Eroğlu’nun Türkiye ile Avusturya arasında çevre ve ormancılık mutabakat zaptı imzalayacağı, iklim değişikliği konusunda yapılan çalışmalar ile AB eşleştirme projelerini görüşeceği bildirildi. |
19.06.2009 |
Son şahitlerden Nureddin Geylanî duâlarla uğurlandı |
BEDİÜZZAMAN Hazretlerini gören son şahitlerden Nureddin Geylanî, önceki gün İstanbul Altınşehir Orta Mahalle Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Kayser Hocanın namazını kıldırdığı cenaze merasimine çok sayıda seveni katıldı. Nureddin Geylanî, Risâle-i Nur’u Van Erçiş’te tanımış ve Risâle-i Nur hizmetlerinin o havalide yayılmasında büyük emeği geçmişti. Âhir ömründe özellikle İstanbul’da Risâle-i Nur hizmetleriyle faal bir şekilde ilgilenen Nureddin Geylani, Bediüzzaman Hazretlerini Emirdağ’da ziyaret ederek elini öpmüştü. |
19.06.2009 |
Çine'de yangın söndürme helikopteri düştü |
AYDIN'IN Çine ilçesinde çıkan orman yangınına müdahale eden bir yangın sönderme helikopterinin, Milas’taki Geyik Barajı’ndan su alırken düştüğü bildirildi. Helikopterde 3 Rus ve 1 Türk pilot ile 1 orman görevlisinin bulunduğunu kaydetti. Helikopterde bulunan 3’ü Rus, 1’i Türk pilot ve 1’i Muğla Orman Bölge Müdürlüğü personeli 5 kişiyi kurtarmak için bölgeye ekipler sevk edildi. Bu arada, Muğla Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın’ın da kaza bölgesine gittiği öğrenildi.Jandarma ve orman ekipleri olay yerine ulaştı. Muğla Valisi Ahmet Altıparmak, Milas’ta düşen helikopterde bulunan 5 kişiden 3’ünün kurtarıldığını, 2 kişiyi arama kurtarma çalışmaları için de dalgıçların bölgeye gönderildiğini bildirdi. |
19.06.2009 |
Beton yol pahalı değil |
TÜRKİYE Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Genel Koordinatörü Oğuz Tezmen, Türkiye’de birkaç yerde deneme amaçlı beton karayolu yapıldığını belirterek, ‘’Öteden beri asfalt ithal eden Türkiye’de, asfalt yolların kalitesi de dikkate alındığında beton yol pahalı değil. Türkiye’nin beton yola ihtiyacı var’’ dedi. Tezmen, beton kalitesi ve üretiminin denetimine ilişkin ‘’G işareti’’ tebliğinin de bir an önce çıkması gerektiğini söyledi. Oğuz Tezmen, birliğin Ar-Ge Enstitüsünün çalışmaları hakkında bilgi vermek amacıyla düzenlediği basın toplantısında, TÇMB’nin aşağı yukarı Türkiye’deki tüm çimento sektörünü temsil ettiğini belirterek, birliğin Kalite ve Çevre Kurulu ile Ar-Ge departmanının çalışmalarını anlattı. Türk çimento sektörünün Avrupa’nın en büyük üreticisi olduğunu belirten Tezmen, Avrupa’ya yoğun ihracat yapan sektörün, geçen yıllarda önemli pazar olan Rusya’ya kriz nedeniyle ihracatının azaldığını ancak, şu anda Irak ve Suriye’nin ciddi bir pazar olduğunu söyledi. Tezmen, çimento sektörünün üretimde çevreye duyarlılığının yüksek olduğunu söyledi. |
19.06.2009 |
‘12 Eylül’den AB’ye Siyasî Partiler’ tartışılacak |
ABANT Platformu, bu yılki ikinci toplantısında ‘’Türkiye’nin demokratikleşme sürecini’’ masaya yatıracak. Abant Platformu’nun bu yılki ikinci toplantısı, 19-20 Haziranda Bolu, Abant’ta yapılacak. ‘’Demokratikleşme: 12 Eylül’den AB’ye Siyasi Partiler’’ konulu toplantıda, ‘’Türkiye’de demokratikleşme gayretlerine katkıda bulunmak amacıyla, halihazırdaki hukuki çerçeve içinde siyasi partilerin geçmiş ve geleceği’’ ele alınacak. Platform Genel Sekreteri Salih Yaylacı, yaptığı açıklamada, toplantıya Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın da katılacağını bildirdi. Abant Platformu Yönetim Kurulu Dönem Başkanı Prof. Dr. Levent Köker’in açılış konuşmasıyla başlayacak toplantı, iki gün sürecek. Toplantıdan çıkacak sonuç bildirisi 20 Haziran Cumartesi günü kamuoyuna duyurulacak. |
19.06.2009 |
23 NİSAN’DA ÇOCUKLARI ÜŞÜTENLERE DİSİPLİN CEZASI |
MİLLÎ Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 23 Nisan’da Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk konulması törenine, görevli olmadıkları halde ilköğretim okulu öğrencilerini götüren sorumlulara disiplin cezası verildiğini bildirdi. CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, ‘’23 Nisan törenlerinde soğuktan etkilenen öğrencilere ilişkin’’ yazılı soru önergesini cevaplandıran Çubukçu, İstanbul’da Ali Sami Yen Stadı’nda yapılması planlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı töreninin, hava muhalefeti nedeniyle iptal edildiğini ifade etti. Çubukçu, resmigeçit töreni ile öğrencilerin yapacakları gösteriler dışındaki bütün etkinliklerin, Cemil Reşit Nimet Çubukçu, ‘’Ancak 23 Nisan günü saat 10.00’da Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk sunma törenine, görevli olmadıkları halde Beyoğlu İlçesi Taksim İlköğretim Okulu öğrencilerinin okul idaresince götürüldüğü tesbit edilmiştir. Kaymakamlıkça başlatılan inceleme-soruşturma neticesinde, sorumlular hakkında disiplin uygulaması yapıldığı anlaşılmaktadır’’ dedi. |
19.06.2009 |
Çocukların Kur’ân heyecanı |
OKULLARIN tatile girmesinin ardından öğrenciler, yaz Kur’ân kurslarına yöneldi. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Kur’ân kurslarına katılmak isteyen öğrenciler daha kurs başlamadan kayıt yarışına girdi. Diyanet İşleri Başkanlığı her yaz döneminde camilerde Kur’ân kursları açıyor. Türkiye genelinde il, ilçe, belde ve köylerde bulunan ve başkanlığa bağlı 79 bin 96 caminin neredeyse tamamında yaz Kur’an kursları düzenleniyor. Camideki din görevlileri tarafından verilen ve yaklaşık 2.5 ay süren kursla çocuklara Kur’ân-ı Kerim ve temel dinî bilgiler öğretiliyor. 22 Haziran’da başlayacak kurslar daha başlamadan büyük ilgi görüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Daire Başkanlığı’na göre yaz Kur’ân kurslarına ilgi her geçen gün artıyor. Gecen yıl yaz döneminde 5. sınıf ve üzeri 1,5 milyon öğrencinin devam ettiği kurslara bu yıl ilginin daha da artması bekleniyor. İl müftülükleri de yoğun bir kayıt dönemi geçiriyor. Sakarya İl Müftüsü Sinan Cihan, müftülüğe bağlı bin 200 camide kurs hizmeti vereceklerini söyledi. Okulların henüz yeni tatil olmasına rağmen kursa gelmek isteyen öğrencilerin en yakınlarında bulunan camilere kayıt yaptırmak için adeta birbirleriyle yarıştığını ifade eden Cihan, “Kurslara yoğun bir talep var. Aileler çocuklarına her yönüyle çok iyi bir eğitim vererek geleceğe hazırlamaya çalışıyor. İyi bir beşeri tahsilin yanı sıra manevî boyutunu da düşünen velilerin çocuklarını yaz Kur’ân kurslarına gönderiyor. Çocuklarda bu kurslara severek geliyor” diye konuştu. Yaz kurslarında, Kur’ân-ı Kerim, temel dinî bilgiler ve toplum ahlâkı ve davranış biçimi konusunda da eğitim verildiğini dile getiren Cihan, şu bilgileri verdi: “Kurs haftanın 5 günü 3 saat sürüyor. 2 saatinde Kur’ân-ı Kerim, kalan 1 saatlik kısmında ise itikat, ibadet, peygamberimizin hayatı ve konularda bilgiler veriliyor. Çocuklarımız bu kurslar sayesinde kutsal kitabımızı okumayı öğreniyor, temel dini bilgileri ediniyor. Bu kursların büyük faydası var.” |
19.06.2009 |
İşsizlik fonu, amacı dışında kullanılmasın |
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, kamu kesimi toplu iş sözleşme görüşmelerinde Hükümetin birinci ve ikinci altı aylar için yüzde 3, üçüncü ve dördünü altı aylar için yüzde 2.5 önerisiyle ilgili ‘’Sokaklar ısınmaya başlayacak’’ dedi. Kumlu, Zonguldak’ta Genel Maden İşçileri Sendikası Şemsi Denizer Konferans Salonu’nda düzenlenen ‘’İş Sağlığı ve Güvenliği Semineri’’nde yaptığı konuşmada, sözleşmelerin en kısa zamanda imzalanabilmesinin en önemli gündem maddeleri olduğunu söyledi. İşçilerde, kamu sözleşmelerinin bağıtlanmasında geç kalındığı yönünde tedirginlikler bulunduğuna dikkati çeken Kumlu, şöyle konuştu: ‘’Ancak 1989’dan itibaren çerçeve protokol imza tarihlerine bakıldığında haziran, temmuz ve ağustosun ağırlıkta olduğu, hatta kimi dönemlerde imza tarihinin eylüle sarktığı görülecektir. Bize ‘Yüzde 20 istiyorsunuz, Hükümet yüzde 3, yüzde 3, yüzde 2.5 ve yüzde 2.5 veriyor, bu ne olacak’ diye soruyorlar. Hiçbir şey olmaz, sokaklar ısınmaya başlayacak. Bu ülke bizim. Türkiye’de işsizlik var. İşini kaybedenler var. Üniversite mezunlarının asgari ücretle iş bulduğu zaman mutlu olduğu dönemin yaşandığını da biliyoruz. Yüzde 3’e tamam, ancak Ocak 2009’da aldığım maaşımı Aralık 2009’da aynen istiyorum. Ocakta aldığım bir maaş, temmuzdan itibaren vergiden dolayı yüzde 5.56 düşüş gösteriyor.’’
"KRİZ VARSA, ÇARE DE VAR" KAMPANYASI Türk-İş’in ‘’Kriz Varsa Çare de Var’’ sloganıyla ekonomik krizin daha az zararla atlatılabilmesine katkı amacıyla başlatılan ve işçi, memur, esnaf, işveren ve meslek örgütlerinin katılımıyla yapılan kampanyanın içinde yer aldığını belirten Kumlu, şunları kaydetti: ‘’Kriz, en fazla zararı çalışan kesime vermektedir. Türk-İş, krizin etkilerinin azaltılmasına yönelik her türlü girişime destek verecektir. Hükümet krizle mücadele kapsamında bir paket açıklamış, bu paketin bir bölümünün finansmanı için işsizlik fonu gösterilmiştir. İşsizlik sigortası fonu işçinindir. Bu fonun amacı dışında kullanılmasına karşı çıkıyoruz. Bu fonun kullanılma süresi ve miktarının iyileştirilmesini istiyoruz. Hükümetin aldığı kararlarda sadece işvereni değil, çalışanları da gözetmesini bekliyoruz.’’
‘’TÜRK-İŞ’E SAHİP ÇIKILMALI’’ Kamuoyunda sendikaların imajının iyi olmadığını savunan Türk-İş Genel Başkanı Kumlu, şöyle konuştu: ‘’Her geçen gün sendikaların üyeleri eriyor. Kamu ve KİT’lerin bitirilmeye çalışılmasından üye kayıpları yaşanıyor. Teşkilatlarımıza ve Türkİş’e sahip çıkmamız gerekiyor. Türk-İş, her zaman var olacaktır. Daha büyük, görkemli ve saygın konumda ilelebet yaşamasını sağlamak bizlerin görevidir. Bunun için hepimiz azami çaba sarf etmeye mecburuz.’’ |
19.06.2009 |
AR-GE'ye ağırlık verilecek |
BİLİM ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplantısında, küresel krize karşı alınabilecek tedbirler arasında, ‘’Ar-Ge ve Yenilik’’ faaliyetlerine ana eylem alanları arasında yer verilmesi kararı alındı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Çarşamba günü yapılan BTYK’nın 19. toplantısında, daha önceki toplantılara ilişkin gelişmeler ele alındı. Toplantıda küresel mali krize karşı alınan önlemler arasında Ar-Ge ve yeniliğin de ana eylem alanları olarak yer almasının, krizi fırsata dönüştürmek ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi gerçekleştirebilmek açısından kritik önem taşıdığı ifade edildi. Türkiye’de de bu konunun dikkate alınarak, krize karşı tedbirler paketinde Ar-Ge ve Yenilik’’ alanına özel bir yer ayrılmasının acil bir ihtiyaç olduğunun değerlendirildiği toplantıda, ‘’Küresel mali krize karşı alınan tedbirler arasında, Ar-Ge ve yenilik alanında uygulamaya alınabilecek ilave eylemlere ayrı bir başlık olarak yer verilmesine’’ karar verildi. Toplantıda ayrıca, üstün zekalı bireylerin eğitimleri konusunda son yıllarda bütün dünyadaki çalışmalara değinildi. Topluma yapılan katkılarda üstün zekalı bireylerin payının büyük olduğuna işaret edilen toplantıda, Türkiye’de de 0-24 yaş arasında 682 bin 394 öğrencinin bulunduğu belirtildi. BTYK toplantısında, Türkiye’nin uluslararası araştırmacılar için daha cazip hale gelmesini sağlamak üzere ‘’Uluslararası Araştırmacılar Koordinasyon Komitesi’’nin kurulmasına da karar verildi. |
19.06.2009 |
Boğaz'daki kazalara karşı acil tedbir alınmalı |
İSTANBUL Barosu, İstanbul Boğazı’ndaki kazalara karşı acilen önlem alınması gerektiğini bildirdi. Baro’dan yapılan yazılı açıklamada, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının her geçen gün artan bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığı vurgulanarak, Montrö Sözleşmesi’nin imzalanmasından bu yana boğazlardaki trafik hacminin sürekli arttığı, çok kritik ve tehlikeli boyutlara ulaştığı belirtildi. İstanbul Boğazı geçiş tecrübesine sahip olmayan, hatta bu boğazdan belki de ilk kez geçen gemi kaptanlarının tecrübe eksikliğinin, seyir hatalarının ve gemilerin teknik altyapı eksikliklerinin yol açtığı kazalarda son yıllarda önemli artış gözlendiğine işaret edilen açıklamada, son bir ayda 3 olayın meydana geldiği hatırlatıldı. |
19.06.2009 |
Basın kartı komisyonu toplanacak |
BASIN Kartı Komisyonu 22-23 Haziranda Ankara’da toplanacak. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünde yapılacak toplantıda, ilk defa basın kartı alacaklar ile sürekli nitelikte basın kartı düzenlemesi önerilen gazetecilerin durumları incelenecek. |
19.06.2009 |
Maden zenginiyiz |
MADEN İşleri Genel Müdür Yardımcısı Selahattin Erdoğan, ‘’Dünya bor rezervinin yüzde 72’si, metal maden rezervlerinin yüzde 0,4’ü, feldispat rezervinin yüzde 20’si, diğer endüstriyel hammadde rezervlerinin yüzde 2,5’i, kömür rezervinin yüzde 2,2’si, altın rezervinin yüzde 0,23’ü, trona rezervinin yüzde 10’u, jeotermal potansiyelin ise yüzde 0,8’i ülkemizde bulunmaktadır’’ dedi. Erdoğan, Türkiye’nin başta bor madeni, endüstriyel hammaddeler, mermer gibi bazı madenlerde dünya ölçeğinde rezerve sahip olduğunu belirterek, bunların yanı sıra başta krom, manyezit, feldspat, alçıtaşı, pomza, perlit, stronsiyum ve kalsit, kil, kömür, altın ve gümüş rezervlerinde hammaddeleri karşılayabilecek büyüklükte rezervlere sahip olunduğunu ifade etti.
15 TON ALTIN ÜRETİLMESİ HEDEFLENİYOR
TÜRKİYE'DE altın rezervleri konusunda çalışmalarının aralıksız sürdüğünü kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: ‘’Türkiye altın potansiyelinin toplam 267 adet altın yatağı içinde 6 bin 500 ton olduğu tahmin edilmektedir. Genel Müdürlüğümüzce verilmiş ruhsat sahalarında yapılan incelemeler sonucunda 700 ton görünür altın rezervi ve bin 926 ton gümüş rezervi tesbit edilmiştir. Ancak arama ve ön işletme ruhsatlı sahalardaki arama faaliyetleri sonucu tesbit edilen rezervler ve ülkemizdeki bakır, kurşun ve çinko kompleks cevherleşmeleri içindeki rezervler de dikkate alındığında bin 340 ton görünür, muhtemel altın rezervinin bulunduğu belirlenmiştir. 2008 yılında Türkiye’de 13 ton altın üretildi. Bu rakam 2007 yılında 9 ton olmuştu. 2009 yılında ise Türkiye’de 15 tonun üzerinde altın üretimi hedeflenmektedir.’’ Erdoğan, doğal taş çeşitleri bakımından Türkiye’nin oldukça farklı renk ve dokuda çeşit barındırdığını ifade ederek, şunları belirtti: ‘’Ülkemizde yapılan araştırmalarda, 650’ye varan renk ve dokuda doğal taş çeşidinin bulunduğu belirlenmiştir. Bugünkü verilere göre ülkemizde 3.8 milyar metreküp işletilebilir mermer, 2.7 milyar metreküp işletilebilir traverten ve 995 milyon metreküp işletilebilir granit rezervi olmak üzere toplam 7.49 milyon metreküp doğal taş rezervi bulunmaktadır. Bu verilere göre de dünya doğal taş rezervinin yaklaşık yüzde 32’si Türkiye’de bulunmaktadır. Sonuç olarak, Türkiye’nin maden potansiyeli açısından şanslı ülkelerden birisi olarak değerlendirilmesi mümkündür.’’ |
19.06.2009 |
Hızlı trenle, 3 ayda 221 bin yolcu |
ANKARA-ESKİŞEHİR arasında 13 Martta hizmete giren Yüksek Hızlı Tren (YHT) ile 3 ayda 221 bin 219 kişi seyahat etti. Doluluk oranı yüzde 75 olan YHT’de, hafta sonları bu oran yüzde 90’lara ulaşıyor. AA muhabirinin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Ankara-Eskişehir arasında YHT ile 13-31 Martta 60 bin 214, 1-30 Nisanda 58 bin 824, 1-31 Mayısta 67 bin 792 ve 1-15 Haziranda ise 34 bin 389 olmak üzere toplam 221 bin 219 yolcu taşındı. YHT’nin doluluk oranının yüzde 75 olduğu ancak hafta sonu doluluğun yüzde 90’lara ulaştığı öğrenildi. Vatandaşların, en çok saat 18.00’deki seferleri tercih ettiği kaydedildi. YHT, her gün Ankara’dan Eskişehir’e gün 07:00, 11:10, 15:00 ve 18:00 saatlerinde, Eskişehir’den Ankara’ya ise 07:00, 11:10, 15:10, 18.10 ve 21:52 saatlerinde hareket edi-yor. YHT’ye talebin yoğun olduğunu ifade eden TCDD yetkilileri, yeni hızlı tren setlerinin teslim alınmasıyla birlikte Ankara-Eskişehir arasındaki sefer sayısının arttırılmasının planlandığını kaydetti. |
19.06.2009 |
Tam ‘Dumansız Hava Sahası’ 19 Temmuz'da |
LOKANTA, kahvehane, kafeterya ve birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde tütün yasağı 19 Temmuz’da başlıyor. 4207 sayılı Tütün ve Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine İlişkin Yasa’da yapılan değişiklikle kamu hizmet binalarının kapalı alanları, koridorları dahil her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel ve spor amaçlı özel hukuk kişilerine ait binalar, taksi hizmeti verenler dahil kara, demir, deniz ve havayolu toplu taşıma araçları, okul öncesi eğitim kurumları, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil ilk ve orta öğrenim kurumları, kültür ve sosyal hizmet binalarındaki tütün yasağı geçen yıl 19 Mayısta yürürlüğe girmişti. Aynı değişiklikle lokanta, kahvehane, kafeterya ve birahane gibi yerlerdeki tütün yasağının 19 Temmuz 2009 tarihinde başlaması öngörülmüştü. Buna göre, bu yerlerde de tütün ve tütün ürünlerinin tüketimi tamamen yasak olacak. Yalnız sigara içenlere hizmet verecek bar, restoran, kafe gibi yerler açılamayacak, bu yerlerde sigara içmek isteyenler için özel bölümler oluşturulamayacak. 19 Temmuzdan itibaren yasanın kapsamına giren bu yerlerde tütün ve tütün mamulleri kullananlara Kabahatler Kanunu’nun 39. maddesi gereği en yakın kolluk birimi yetkililerince 69 TL para cezası kesilecek. |
19.06.2009 |
AB, hizmetliyi uzman yaptı |
KAYSERİ'DE bir ilköğretim okulunda hizmetli olarak çalışan kişi, 6 yılda lise ve üniversiteyi bitirdikten sonra AB proje uzmanı oldu. Daha önce Kocasinan Erkilet Atatürk İlköğretim Okulu’nda hizmetli olarak görev yapan Mustafa Yıldız (36), AA muhabirine yaptığı açıklamada, öğrencilik yıllarının pek parlak olmadığını, ortaokulu zor bitirdiğini, lise birinci sınıfı 7 zayıfla terk ettiğini ancak içindeki devlet memuru olma isteği sayesinde dışardan önce liseyi, sonra üniversiteyi bitirdiğini şimdi ise iyi derecede İngilizce konuşup AB projeleri konusunda uzmanlaştığını söyledi. Şimdiye kadar hazırladığı 9 AB projesinin kabul gördüğünü belirten Yıldız, şunları anlattı: ‘’Bana ‘Bu çocuk okumaz’ dediler. Lise 1. sınıfta 7 zayıfla okumayı bıraktım, ‘Senden teknisyen olmaz’ dedikleri için 5 yıl çalıştığım diş teknisyenliği işini bıraktım. Hayalimdeki devlet memuru olma hedefine ulaşmak için 1999 yılında Devlet Memurluğu Sınavı’na girerek imtihanı kazandım. Erkilet Atatürk İlköğretim Okulu’nda hizmetli (müstahdem) olarak göreve başladım. 2000 yılında açık liseye kayıt yaptırdım. 2 yılda liseyi bitirdim. 2003 yılında girdiğim Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesinden 2008 yılında mezun oldum. AB ile tanışmam ise 2005 yılında yine hizmetli olarak çalışmaya başladığım Anadolu Kız Meslek Lisesinde oldu. Aynı yıl hizmetli kadrosundan memurluk imtihanını kazanarak memur oldum. Yalova’da yapılan Döner Sermaye Saymanlığı eğitim seminerine katıldım. Kayseri birincisi oldum. İlk AB projemi hazırladım. Romanya ile ortak olduk. İngilizceyi kendi gayretlerimle öğrendim. Şimdi iyi derecede İngilizce biliyorum.’’ |
19.06.2009 |