Dünya |
Din ve bilim ilişkisinde Bediüzzaman vurgusu |
FATİH ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALPARSLAN AÇIKGENÇ, BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ EVSAHİPLİĞİNDE GERÇEKLEŞEN "HIRİSTİYANLIK VE İSLÂM AÇISINDAN DİN VE BİLİM" KONFERANSINDA BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ'NİN KONU İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİN ELE ALINACAĞINI BELİRTTİ. PROF. DR. Açıkgenç “Din ve bilimin bir arada okutulması konusu çok önemli. Çünkü insan ne akıldan ibaret ne de kalpten ibaret bir varlıktır. İkisinin bir arada aydınlanması gerekmektedir” dedi. Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş yerleşkesinde “Hıristiyanlık ve İslâm Açısından Din ve Bilim” konferansı yapılıyor. Bahçeşehir Üniversitesi’nin Canterbury Başpiskoposluğu ve Georgetown Üniversitesi’yle ortaklaşa düzenlediği “Hıristiyanlık ve İslâm Açısından Din ve Bilim” konulu uluslar arası konferans dün başladı. Canterbury Başpiskoposluğu’nun her yıl düzenlediği seminerleri dizisi kapsamında düzenlenen konferans, din ve bilim dünyası arasında köprüler inşa etmek amacıyla yapılıyor. Çeşitli ülkelere mensup önde gelen uzmanların tebliğ sunacağı konferans, Hıristiyan ve İslâm kutsal kitaplarına göre din ile bilim arasındaki ilişkinin yanı sıra tarihsel açıdan bu konuda yazan ve yorum yapan klâsik metinlerin de incelenip tartışılacağı bir platform olarak planlandı. Konferansın açılış konuşmasını Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Deniz Ülke Arıboğan ile birlikte gerçekleştiren Canterbury Başpsikoposu Prof. Dr. Rowan Williams, Hıristiyanlık ve İslâmiyet açısından bilim adamlarının siyasî baskılar olmadan bilimsel konuları tartışmak amacıyla bir araya gelmesinin çok önemli olduğunu belirtti. Hıristiyanlık ve İslâmiyet’te açıklamaların hep kutsal metinler üzerinden yapıldığına dikkat çeken Başpiskopos Williams, “Kutsal metni okuyan herkes yüzünü Allah’a dönmüş olur” dedi.
DARWİNİZME KARŞI HIRİSTİYAN-MÜSLÜMAN BİRLİKTELİĞİ Charles Darwin’in doğumunun 200. yıl dönümünü yaşadığımız bu dönemde Hıristiyanlık ve İslâmiyet’e karşı çetin mücadeleler verildiğini hatırlatan Başpiskopos Williams, “İnanç ve bilim arasında normalde bir çatışma yoktur ancak modern bilim kendini dinî inanca düşman olarak konumlandırmıştır. Dünyaya materyalist bir bakışla bakmaktadır. Bu kısıtlayıcı bir bakıştır. Bu konferans Hıristiyan ve Müslümanların buna karşı bir araya gelmesine vesiledir. Bu toplantı aynı zamanda medeniyetler çatışmasını engelleyecek bir adımdır” şeklinde konuştu.
BEDİÜZZAMAN BİR ASIR ÖNCE SÖYLEMİŞ Konferans ile ilgili sorularımızı cevaplayan Fatih Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç ise, Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşlerinin bu tür bir konferans için bir temel teşkil ettiğini ifade etti. Gazetemize konuşan Prof. Dr. Açıkgenç, “Bediüzzaman’ın görüşleri çok önemli. Gerçekten onun görüşlerinden istifade etmek gerekir. Çünkü 20. yüzyılın hemen başlarından itibaren bu konuya el atmıştır. Problemin asıl ortaya çıktığı çağlar o zamanlar. Dolayısıyla bilimle din arasındaki mesafe gittikçe açılmaya başladığı böylesi bir zamanda dinin bilime karşı olmadığını hatta dindeki hiçbir ifadenin de bilimi red etmediğini, ancak bunların alanlarının farklı olduğunu çok güzel bir şekilde ifade etmiştir” dedi. Bediüzzaman’ın din ve bilim arasındaki epistemolojik ayrımı harika bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Açıkgenç, “Birinin epistemolojik açıdan ilgilendiği alan ile ötekinin ilgilendiği alan farklıdır. Kur’ân’da şehadet âlemi, görünür âlem dediğimiz bilimin ele aldığı alandır. Bilim zaten gaypla yani metafizikle ilgilenmediğini başta açıkça söylüyor. Dine gelince de, biliyorsunuz, laboratuvar ortamına getirilebilecek, deneyle ölçülebilecek herhangi bir veri yoktur. Ama diğer taraftan dinde uzman olan kişilerin, uzmanlaştıkça o alanı anlayabilecek yeteneklerini geliştirdikleri söylenebilir. Ancak bunu kendi başlarına yapamazlar, çünkü Kur’ân açıkça söylüyor; “Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez” diye. Onlar sadece gaybtan bildirilen bilgiye inanırlar. Biz bunları yorumlamaya çalıştığımız zaman mecburen kendi çağımızdaki bilimsel teoriler ışığında ele alabiliriz. Ancak bilimsel teoriler sonradan yanlışlandığı zaman din de haşa yanlışlanmış olur. Bu ayrımı iyi yaparsak din ve bilim arasındaki bütün çatışmalar da ortadan kalkar. Çünkü bütün ayrımlar bu meseleden ortaya çıkıyor” dedi. Din ve bilimin argümanlarının da farklı olduğunu dile getiren Açıkgenç şöyle konuştu: “Meselâ bazı mütekellimler dini sûdûr teorisine göre yorumlamışlar. İbni Sina, Zemahşeri gibi kimselerden örnekler verilmekte. Bunlar hep o dönemde ortaya atılan sûdûr teorisine göre hareket etmişler. Halbuki Kur’ân da sûdûr teorisi yoktur.”
DİN VE BİLİM BİR ARADA OLMALI Bediüzzaman’ın dile getirdiği din ve bilim ilimlerinin bir arada okutulması konusuna da değinen Prof. Dr. Açıkgenç, “Din ve bilimin bir arada okutulması konusu da çok önemli. Çünkü insan ne akıldan ibaret, ne de kalpten ibaret bir varlıktır. İkisinin bir arada aydınlanması gerekmektedir. Bediüzzaman Hazretleri diyor ki; aklın nuru bilim, vicdanı yani kalbi aydınlatan ise dindir. Bunların ikisi bir arada olduğu zaman kâmil insan ortaya çıkar. İnsan-ı kâmil olur yani kemale erer” dedi.
EN ÇOK BEDİÜZZAMAN ELE ALINMALI Konferansta en çok konuşulacak konunun Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri olacağını dile getiren Prof. Açıkgenç, “Bu konferansta en çok üzerinde durulması gereken görüşler şüphesiz Bediüzzaman’ın görüşleridir. Önümüzdeki iki gün boyunca bu konferans devam edecek, kapalı oturumlarda bütün bu konular dile getirilecek ve tartışılacaktır” şeklinde konuştu. Bahçeşehir Üniversitesi’nin evsahipliğinde gerçekleştirilen “Hıristiyanlık ve İslâm Açısından Din ve Bilim” konferansında dün farklı konularda üç oturum gerçekleştirildi. Konferans bugün de kapalı oturumlarla devam edecek. |
UMUT YAVUZ / İSTANBUL 17.06.2009 |