Kültür-Sanat |
Şiir severler Erzurum’da buluştu |
Geçen yıl ilki düzenlenen ve büyük ilgi gören ‘Şiir Gibi Bir Gece’nin 2’ncisi Erzurum’da yapıldı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenci Temsilciliği tarafından düzenlenen şiir gecesi Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Mavi Salonda gerçekleştirildi. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenci Temsilciliği adına açış konuşması yapan Mustafa Yordan, şairlere ve yağan yağmura rağmen salonu dolduran, geceye gösterdikleri yoğun ilgiden dolayı şiir severlere teşekkür etti. Gecenin gerçekleşmesine katkıda bulunan Erzurum Üniversite Kitabevi adına bir selamlama konuşması yapan Eğitimci Yazar Mahmut Balcı, “Birileri şiir karın doyurmaz dese de biz şiirin ruhsuzlaşan dünyamıza yeni bir dinamizm kazandıracağına inanıyoruz. Çünkü şiir hayattır. Ya da hayat bir şiirdir. Kimi mısralarında acı, kimi mısralarında hüzün ve biraz da sevinç vardır. Şiir hayattır ya da hayat bir şiirdir. Kim mısralarında yokluk, kimi mısralarında sefillik, ve biraz da şükür vardır. Şiir bir sevgilidir ya da sevgili bir şiirdir. Kimi mısralarında sevgi kimi mısralarında hasret ve biraz da mutluluk vardır. Şiir bir dünyadır ya da dünya bir şiirdir. Kimi mısraları kısa ve anlamlı kimi mısraları uzun ve anlamsız. Ancak birçok mısrasında ise büyük bir endişe hatta kaygı vardır” dedi. Gecede ‘Şiire Selâm’ konulu bir konuşma yapan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Erdoğan Erbay ise şunları söyledi: “Olmasa ne olurdu bilinmez…Nerede ve nasıl meydana geldi ilk defa, bu da meçhul… Yolun başında oturan o şanslı gözcü kim? Bilen yok ve hiçbir zaman da bilinmeyecek… Kaf Dağı’nın arkasında saklanan bir Anka mı? Önemli değil… Hangi asrın kuşları ki, bir gün ulaşırlarsa eğer, bize de haber verirler esrardan… Beşeriyetin akışına denk, her daim akış halinde bulunan sonsuz nehir… Yaşandıkça eskiyen hayata inat, yaşadıkça ve yaşlandıkça diriliğe ser çeken bir kahraman, fark edebilme kabiliyetiyle techizliler yanında baş tacı, tecridî ve tedricî idrâke ayarlı bakışlar için, bütün hamûlelerinden âzâde kalmış benzeri bulunmayan bir kristal... Yıllandıkça, manasına vukuf kesbedildiği için, kaybedilmişliğine âh edilen maşûka… Her asrın maşûkası şiir. Doğarken, şair doğan şark çocuklarının ‘sevdası’ şiir… Hakikatte tahammülde güçlük hissettiği anları aşabilmek için kullandığı bir merdiven, şiir… Engellerin aşılamazlığı korkusunu yüreğinde duyduğunda, bir an bile tereddüt göstermeden sığındığı merhametli kucak, şiir… … Yaşamayı bilenler yazmadı şiiri. Zira bilenler yazmazdı, çünkü ihtiyaçları yoktu. Hayatın bütün kıvrımlarında eğilip bükülmeyi bilenlerin derdi olmayacağı için, varlık alanı açmak ya da inşa etmek adına mücadeleyi de bilmeyeceklerdir. İşte yaşamayı bilmeyen İsmet Özel’de şiir, yaşamaya hiç değilse katlanmanın bir sığınağı olarak karşımıza çıkar. Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir? Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir? - Yaşama! -Ya bileydim? Yazar: Mıydım Hiç: Şiir. … Kısası Şiir, katlanmaktır. Mehmet Aycı’nın dediği gibi; Şiir gülden bahsetmekle kıyas olmaz gül ile, Akıbet gül güldür yine şiir ise şiirdir…” Geceye katılan şairler de okudukları şiirlerle şiir dostlarına şiir adına güzel anlar yaşattılar. Gecede ‘önden gidenler anısına’ düzenlenen şiir yarışmasında dereceye giren Yunus Emre Yerli ve Hünkâr Karaca’nın şiirleri okundu. |
26.05.2009 |
Kıraç, Diyarbakır’da konser verdi |
DİYARBAKIR Valiliği’nin, ‘’Diyarkapı, Diyarbakır Kültür ve Sanat Etkinlikleri Projesi’’ kapsamında kente gelen sanatçı Kıraç, konser verdi. İstasyon Alanı’nda sahneye çıkan Kıraç, konserini izlemeye gelen kalabalığın kendisini mutlu ettiğini dile getirdi. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı konserde Kıraç, aralarında ‘’Kayıp Şehir’’, ‘’Endamın Yeter’’ ve ‘’Ayşem’’ parçalarının da yer aldığı sevilen şarkılarını seslendirdi. Daha sonra Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Kıraç’a bir bakır ibrik ve bir ipek dokuma kilim ile boynuna bağlaması için bir de poşu hediye etti. |
26.05.2009 |
Kırşehir’de Pazar seminerleri |
KIRŞEHİR genç bayan Yeni Asya okuyucuları her Pazar Yeni Asya Kültür Merkezinde Pazar seminerleri düzenliyor. Üniversite ve lise öğrencilerinin yoğun katılımıyla gerçekleşen seminerler Risâle-i Nur kaynaklı konular baz alınarak hazırlanıyor. Seminerlerin bu haftaki konusu “Asrın âlimi Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatı ve görüşleri”ydi. Konu sinevizyon eşliğinde Tuba Yozgat tarafında sunuldu. Katılımcıların Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatından etkilenerek yer yer gözyaşlarını tutamadıkları seminerde duygu dolu anlar yaşandı. Tuba Yozgat’ın geniş araştırmalarıyla Nursi’nin hayatıyla ilgili ilk kez duyulan bilgiler ilgi uyandırdı. Katılımcılar gerek sorularıyla gerek görüşleriyle seminere katkı sağladılar. Bediüzzaman’ın eserleriyle tanışan bazı katılımcılar da onun hayat seyrinden çok etkilendiler. Daha sonra “Bediüzzaman’ın Portresi” isimli yazı okunarak seminer sona erdi. Emine Candan Zararsız/Kırşehir |
26.05.2009 |
Din eğitimi bir ihtiyaçtır |
GAZETEMİZ yazarlarından Şaban Döğen tarafından verilen “Eğitimin manevî yönü” başlıklı konferans Yeni Asya Vakfı Seminer Salonu’nda yapıldı. Eğit-Bir İstanbul Şubesi tarafından tertiplenen konferansta, cismanî ihtiyaçlar gibi manevî ihtiyaçların da muhtelif olduğunun altını çizen Döğen, manevî ihtiyaçlara her anda ‘Allah’ kelimesine duyulan ihtiyaçla, “Besmele” ve “La ilahe illallah”a olan ihtiyaçları örnek olarak gösterdi. İnsanlığın dine de ihtiyaç duyduğunu kaydeden Şaban Döğen, Bediüzzaman’ın, “Herkeste din-i hakkı bulmak için bir meyelan uyanmıştır” ve “Kat’iyen dinsiz bir millet yaşayamaz” sözlerini aktardı. |
26.05.2009 |