Kültür-Sanat

Safranbolu’ya 1 milyonluk koruma

Yüzlerce yıllık süreçte oluşan Osmanlı şehir kültürünün günümüzde yaşayan en önemli yapı taşlarından birini oluşturan Safranbolu konaklarının yanı sıra diğer tarihî yapılar, restorasyon çalışmalarıyla korunuyor.

18 ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında inşa edilen yaklaşık 2 bin geleneksel Türk evinin bir bütün olarak korunduğu ilçede, eski ve kötü görünümlü tarihî evler aslına uygun restore ediliyor.

Büyük kültür birikiminin, maddî zenginliğin ve yüksek düzeyde ustalığın ürünü konakların restorasyonlarla çatıları ve cepheleri yenilenerek ilçenin kültür birikimine uzun yıllar katkı sağlamaları amaçlanıyor. Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan, Safranbolu’daki tarihî konakların babadan çocuklarına miras yoluyla kaldığını, içinde oturan aileler tarafından da nesilden nesile korunduğunu söyledi.

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

Yıpranmış konakların restorasyonu konusunda ev sahiplerine destek verildiğini, işlerin de ehli ustalara yaptırıldığını belirten Azcan, şöyle konuştu:

‘’Öncelikli amacımız, tarihî yapılarımızı restore etmeden koruyabilmek ve yaşatabilmektir. Zaman içinde deforme olan ve korunamayan eserlerimizle ilgili ön proje hazırlayarak Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna sunuyoruz. Buradan izin alınması durumunda işin ehli ustalar gerekli çalışmayı yapıyorlar. Son 5 yılda 45 tarihî evin restorasyonuna 750 bin TL harcandı. Ayrıca, 134 çeşme, tarihî bina, cami, iş yeri ve cezaevi gibi yapılar da onarılarak turizme kazandırıldı. Bunlar için de binlerce TL harcama yapıldı.’’ Kaymakam Azcan, Kıranköy Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında 72 tarihî konağın restorasyonuna başlanacağını belirterek, ‘’Bu iş için 1 milyon TL kaynak bulundu. Kısa zamanda çalışmalara başlayarak bir an önce tamamlamayı amaçlıyoruz. Tarihî eserlerimizin atıl duruma düşmemesi için çabalıyoruz’’ dedi.

MÜZE ŞEHİR SAFRANBOLU

Türk şehir kültürünü yansıtan Safranbolu evlerine doğru gidildikçe bunların büyük bir kültür birikiminin, maddî zenginliğin ve yüksek düzeyde ustalığın ürünü olduğu görülüyor. Bahçe içinde, çoğunlukla üç katlı, 6-8 odalı, büyük aile ihtiyaçlarına uygun tasarlanmış ve estetik biçimde şekillendirilmiş büyük konakların boyutu ve biçimini, büyük aile yapısı, yağışlı iklim, kültürel ve maddî zenginlik olmak üzere 3 unsur belirliyor.

Çevreye saygılı tasarlanan evlerde, tabiat-insan-ev ilişkileri son derece düzenli ve dengeli şekilde yer alıyor. Çevreye olduğu kadar komşuya da saygı egemen. Hiçbir ev diğerinin görüşünü engellemiyor. Görünüm hakça paylaşılmış. Evlerin içindeki odalarda oturma düzeni, bir hiyerarşiye bağlı. Sedirin en uygun yeri, ailenin en büyüğüne ya da gelen misafire terk ediliyor. Evlerin dükkânların, camilerin, han ve hamamların cephelerindeki kuş evleri ise sevgi ve merhamet sembolü niteliğini taşıyor. Orijinal haliyle korunan eserler, Safranbolu’yu bir açık hava müzesi, bir müze şehir haline getiriyor.

10.05.2009

Çocuklar dinlediklerini değil, gördüklerini uygular

ÇAYELİ’NDE bir konferans veren Prof. Dr. Halit Ertuğrul, çocukların anne babalarını örnek aldıklarını hatırlatarak, “Çocuklar yüzde 70 oranında babayı, yüzde 30 oranında da anneyi taklit ederler” dedi.

Erenler Köyü Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneğince düzenlenen konferans, Çayeli Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Konferansa Çayeli Kaymakamı Mehmet Aktaş, ilçe müftüsü Mehmet Ceylan, Rize Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Rıza Akdeniz ve vatandaşlar katıldı.

Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Halit Ertuğrul, ‘’Gençlik ve Aile’’ konulu konferans verdi. Hayatın en ağır olayının insanın sevdikleri ve çocukları ile imtihanı olduğunu belirten Ertuğrul, ‘’Rabbim bizi ömrünüz boyunca sevdiklerimiz ve evlâtlarımızla imtihan etmesin’’ dedi. Ertuğrul, “İnsan kendini anlamadan, yaradılış sebebini bilemeden huzur ve mutluluğu bulamadı. Bana göre, sahip olduğu nimetlerin kıymetini iyi bilen mutlu insandır. İki ayağı bir kolu ve gözlerini kaybetmiş protezleriyle üniversite okuyan bir kız bana iki şey öğretti. Birincisi; verilen nimetlerin, sahip olduğumuz nimetlerin kıymetini öğretti. İkincisi; Ne kadar sıkıntıda olursan ol, istedikten sonra bazı hedeflere ulaşabilirsin.

En mutlu insan taşıdığı değerleri, sahip olduğu nimetleri iyi anlayan insandır. 18 yaşına kadar çocuklara nasihat etseniz de dinlemezler. Çocuklar dinlediklerini değil, gördüklerini uygular. Anne babalar çocuklara örnek olmalıdır. Çocuklar yüzde 70 oranında babayı, yüzde 30 oranında anneyi taklit eder” şeklinde konuştu. Konferansın ardından Çayeli Kaymakamı Mehmet Aktaş, Halit Ertuğrul’a çiçek takdim etti. Ertuğrul, konferansın sonunda kitaplarını da imzaladı.

ALİ YUSUF ŞAHİN

10.05.2009

Mostar, 50. sayıyı geride bıraktı

2005 yılının Mart ayında yayın hayatına başlayan aylık kültür – aktüalite dergisi Mostar, 50. sayıyı geride bıraktı.

Mayıs 2009 sayısıyla birlikte, yayın ekibi, içeriği ve tasarımıyla yeni bir döneme giren dergi, bu vesileyle Sultanahmet’teki Türkiye Yazarlar Birliği lokalinde bir kahvaltı verdi. 7 Mayıs 2009 Perşembe günü düzenlenen kahvaltıya, çok sayıda medya mensubu katıldı. Kahvaltıda Semerkand Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hasan Sert, Mostar Dergisi Genel Yayın Koordinatörü Sebahattin Aydın ve Mostar Dergisi Yayın Yönetmeni M. Fuad Er, basın mensuplarına Mostar’ın önümüzdeki döneme ilişkin hedeflerini anlattılar.

10.05.2009

Semerkand Aile

SEMERKAND Aile’nin Mayıs sayısı çıktı. Kapak dosyasında çocuklarda özgüven eğitimini işleyen dergi, çocuklara aşılanan aşırı özgüveni tam fakat karakteri zayıf olan yeni nesillerin portresi çiziliyor.

Dosya kapsamında “Özgüven kelimesi kişinin ‘ego’ duygusuna vurgu yapar ve bireyselci bir yaşama ait unsurları barındırır” diyen Uzman Pedegog Adem Güneş, kendine aşırı güvenen çcuklarda toplum için birşey yapma isteğinin olmadığını, bu çocukların daha çok kendisi için yaşamaya çalıştığını, asosyal davranışlar sergilediğini, agresif ve hırçın olduklarını belirtiyor.

10.05.2009

Yağmur

ÜÇ aylık dil, kültür ve edebiyat dergisi Yağmur, yeni sayısıyla okuyucularının karşısında. Sayfalarını “Şefkat” ile açan dergi, her geçen gün kendisine olan ihtiyacın artttığı bu duygunun en katı kalpleri bile nasıl yumşattığına temas ediyor.

“Yedi Günde Devr-i Balkan, okuyucularını Rumeli’ye götüren bir yazı. Yüsra Mesude Hanım, Tanpınar’ın penceresinden İstanbul’u anlatıyor. Dergide ayrıca “Dünyevileşme girdabı”na dikkat çekiliyor.

10.05.2009