BEYŞEHİR Yeni Asya Hanım okuyucuları olarak 18 Nisan Cumartesi günü Seydişehir’deki kardeşlerimize iade-i ziyaret nev'înden bir gezi düzenledik. Yemyeşil ormanların şırıl şırıl akan pınarların arasından tefekkür ederek girdik Seydişehir’e. Oradaki hakikî kardeşlerimizi görme heyecanıyla indik aracımızdan. Maddî olarak birçok güzelliğe sahip olan Seydişehir manevî ve kültürel yönden de oldukça zengin.
Gezimize Seyit Harun Hazretlerinin Türbesinin de içinde bulunduğu Seyit Harun Camiinden başladık. Fevkalâde bir mimariye sahip olan camide bütün masivadan uzak, huşu içinde duâ etmekten kendimizi alamıyor ve dakikalarca el açıp duâ ediyoruz Sani-i Zülcelâle. Ve cami avlusunda kısa bir ders: “Mabeynimizdeki münasebet ve uhuvvet...’’ ve tekrar el açıp Seyit Harun Hazretlerine Fatihamızı okuyup oradan ayrılıyor başka bir büyük zatın türbesine geçiyoruz. Hacı Abdullah Efendi Hazretleri... Türbenin içerisinde Hacı Abdullah Efendi Hz. ve ailesinin mübarek naaşları bulunmakta. Onlara da Fatihamızı gönderdikten sonra nasıl geçtiğini anlamadığımız vaktin ders vaktine yaklaştığını görüyor ve Risâle-i Nurların intişarına vesile olan Nur dershanesine doğru yola koyuluyoruz. Dershaneye ulaştığımızda bizleri muhabbetle ve şevkle bekleyen Nurlu kardeşlerimizle Nur Talebeleriyle karşılaşıyoruz. Kısa bir hasbihalden sonra derse başlıyoruz. Yirmi Üçüncü Söz; “İnsan nur-u iman ile alayı illiyine çıkar, Cennete lâyık bir kıymet alır.” Okundukça okunuyor ve sanki herkes birbirinin imanını ziyadeleştirmek için azamî gayret sarfediyordu. Ders nihayete erince kardeşlerimizin bizler için hazırlamış olduğu mükellef sofrada lâtif yiyeceklerle maddî gıdamızı da aldıktan sonra adeta bir okuma programı ahenginde geçen ziyaretimizi bir dersle daha Zübeyir Ağabey’in konferansı ile süslüyoruz. Kardeşlerimiz, ablalarımız, teyzelerimiz o kadar şevkli, gayretli ve ihlâslı ki okunan her kelimeyi dikkatle dinleyip adeta bütün lâtifelerini uyandırmak ve iman nuruyla doyurmak istiyorlar. Dersin bitiminde derse yeni iştirak eden bir ablamızın Risâle-i Nurların dilinin çok ağır olduğunu belirtmesi üzerine; bir ablamız heyecanla çantasından bir gazete nüshası çıkardı. Gazetede “Kendini Okutan Kitap” yazıyordu. 15 Şubat tarihli Yeni Asya Gazetesinde İslâm Yaşar’ın yazısıydı. Allah razı olsun bütün müşkülümüzü izale etti.
Ve bir ders daha ‘’Risâle-i Nur kendi sadık ve sebatkâr şakirtlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil fiyat olarak o şakirtlerden tam ve halis bir sadakat ve daimî ve sarsılmaz bir sebat ister.’’ Biz de İnşallah Risâle-i Nura halis birer talebe olup ehl-i saadet ve ashab-ı cennet olmak duâlarını ederken artık gitme vaktinin geldiğini fark ediyor, biraz buruk fakat sürurlu ayrılıyoruz Seydişehirli kardeşlerimizden ve Seydişehir’den.
Aracımıza bindiğimizde fiziken yorulmuş olduğumuzu fakat zihnimizin hâlâ yorulmamış canlı olduğunu fark ediyoruz. Yemyeşil ormanları temaşa edip gelirken bir anda güneşin Beyşehir Gölü üzerinde batmaya hazırlandığını görüyor ve güneş batarken Beyşehir’e giriyoruz. Bu nurlu ve feyizli gezinin ardından aracımızdan iner inmez Beyşehir Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin hazırlamış olduğu ve gazetemiz yazarlarından Sayın İbrahim Kaygusuz’un da konuşmacı olarak katılacağı Kutlu Doğum programına gidiyoruz. Programda şiirler, slayt gösterisi, Eşrefoğlu Camii İmamı Sayın İsmail Efe’nin Kur’ân Tilâveti, Beyşehir Belediye Başkanı Sayın İzzet Taşçı’nın konuşması, Konya Meram Müftüsü Ahmet Özkan’ın Konuşması, anaokulu çocuklarının sunmuş olduğu sema gösterisi ve yazarımız İbrahim Kaygusuz’un konuşması ile devam etti. Kaygusuz konuşmasında; Peygamber Efendimiz’in (asm) nurunun her şeye şamil bir nur ve kâinatın yaratılış vesilesi olan bir nur olduğundan, Peygamberliğine delil olan mû'cizelerden, Prens Bismarc’ın Peygamber Efendimiz’e (asm) ve onun asrına duyduğu özlemden bahsetti. Programdan sonra kendisiyle konuşma imkânı bulduğumuz Kaygusuz; Beyşehir’deki bu faaliyetten memnun olduğunu ve tekrarlanması gerektiği görüşlerini bize aktardı.
Dolu dolu geçen bu günün ardından hakikî uhuvvet münasebetleri kurabilmek duasıyla geliyoruz dersanemize. Duâ ile...
|