İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylar bir Kur’an harfine on yüz binler sevabın verilebildiği özel zaman dilimlerini içinde taşıyor.
Zaman hızla akarken Recep ayını yarıladık bile. En verimli şekilde ihlaslı, feyizli ve gayretli bir şekilde üç aylarımızı şahsı manevi olarak geçiririz inşallah.
Paylaşılan Kur’an hatimleri, Hizbül Ekber, Cevşen, Risale okumalarını bu kısa kış günlerinde (gerçi 21 Aralık itibarıyla günler uzamaya başladı) yoğun bir gayretle yetiştirmeye çalışıyoruz. Rabbimiz kabul etsin.
Üç aylarla ilgili mektupları bahisleri hatıraları araştırırken dikkat etmemiz gereken ilginç bir noktayı sizlerle paylaşmak isterim. İhlas Risalesinin hemen akabinde yer alan o kısa mektupta üç aylar gelince Risale-i Nur hizmetinde tembellik edip zikirle meşgul olan talebelerini Bediüzzaman ‘’Yazıda usanan ve ibadet ayları olan Şuhur-u Selâsede sair evradı, beş cihetle ibadet sayılan Risale-i Nur yazısına tercih eden’’ ‘’sofi meşreb’’ kardeşleri ikaz eder. Beş çeşit ibadet de mektupta teker teker izah edilir.
Gerçekten de Barla Lahikasında ifade edildiği gibi Risale-i Nur ile bir şekilde meşgul olmak yüksek bir ibadettir. ‘’Kur’ân’a ait mesâille iştigal, bir nevi manevî mütefekkirâne Kur’ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-i Kur’ân manaları risalelerin istinsah ve mütalâalarında vardır itikadındayız.’’
Kur’an ve zikirlerle meşgul olurken Risale-i Nur’a dair hizmetleri ihmal etmemek gerekir. Bu noktada ilginç bir hatırayı aktaralım:
UBUDİYET VE HİZMET
‘’1956’da Isparta’da bir Kadir Gecesi. Talebeler Üstadın yanında evrad ve ezkârla meşgul. Herkes gecenin feyziyle uhrevî bir atmosfere gark olmuş. Sungur da Hizbü’l-Hakaik’a dalmış. Ve o esnada arka odadaki talebelerin kapısında beliren Üstad, “Sungur, sen gel” diye işaret ediyor. Ve “Risale-i Nur hizmeti için Ankara’ya, Tahsin Tola’ya şöyle bir mektup yaz” diyor. O manevî havadan çıkmak istemeyen Sungur ise “Bu gece çok mübarek, sabahleyin yazarım” diye düşünüyor. Sabaha yakın Üstad gelip soruyor: “Ne oldu, yazdın mı?” “Hayır Üstadım, henüz yazmadım.”
Bu cevap üzerine Üstadın teessürü yüzünden okunuyor. Ve sabah olunca tekrar Sungur’u çağırıp, “Şimdi hemen o hizmet için Ankara’ya gideceksin. Alâküllihal bu hizmet, okuduğun kadar önemliydi” diyerek, bu güzide talebesini hiç yatırmadan ve uyutmadan başkente gönderiyor. (İhsan Atasoy, Mustafa Sungur, s. 139-40)
HÜLASA
Bediüzzaman Hazretleri kendi hayatıyla hizmet ve ubudiyeti birlikte yapmak, birini yaparken diğerini ihmal etmemek konusunda bizlere örnektir. Bu konudaki dersini Kur’an ve Sünnet-i Seniyyeden almıştır.