"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Peki, okumayınca anladın mı?”

M. Latif SALİHOĞLU
16 Eylül 2024, Pazartesi
Henüz çocuk yaşlarında duy-duğum bir söz kulağıma küpe oldu. Aradan elli sene geçtiği halde unutmuyorum, unutamıyorum. O vurucu sözün hikâyesi şöyledir:

Henüz 14-15 yaşlarında iken, köyden gelip Batman Lisesinde okumaya baş-ladık. Aynı sene içinde Bitlisli Hafız Cemâl Gündoğdu ile tanıştık. Allah rahmet eylesin, o da bizi Risâle-i Nur ile tanıştırdı. O gün bugündür okuyoruz, elhamdülillah.

Cemâl Hoca, bir “Hafızü’l-Kurân”idi. Aynı zamanda “Duâhân” idi. 1990’da Ankara Kocatepe Camiinde tertip edilen “Bediüzzaman Mevlidi”nde Duâhânlık yaptığı gerekçesiyle, Yeni Asya gazetesi yönetimi ile birlikte DGM’ye sevk edildi.

1970’li yılların sonlarına kadar Batman’da hem vaizlik, hem imamlık yapan Cemâl Hocayı ilk kez bir kandil gecesi tanımıştım. Allah ebeden razı olsun, bizi namaz kılan bir arkadaşımız götürdü.

O gece vaaz kürsüsünden yapmış olduğu konuşmayı ziyadesiyle beğen-miştim. Bir meseleyi izah etmek için verdiği misalleri çok hoşuma gitmişti. Akıl-mantık silsilesinin dışına çıkmıyordu. Anlattığı konular, kafamdaki sorulara cevap teşkil ediyordu.

O geceden sonra, bir gün gidip Cemâl Hoca ile tanışmak ve dinimi öğrenmek için ondan tavsiyeler almak niyetine girdim. Büsbütün cahil görünmemek için de, gidip kitapçıdan İmam-ı Gazali’nin “Yâ Eyyühel-Veled/Ey Oğul” isimli kitabını alıp okumaya başladım.

Lise 2’ye başlamadan bir-iki hafta önce Cemal Hocayı imamlık yaptığı Site Camiinde ziyaret edip tanıştım. Duygu ve düşüncelerimi ifade ettim. Pek sevindi. “Camimizin pansiyonu var. İstişare heyetimiz kabul ederse orada kalırsınız” dedi. 

Ayrılmadan önce “Hocam, bir arkadaşım da var. Pansiyonda birlikte kalabilir miyiz?” dedim. “Bir hafta sonra gelin, o zaman karar veririz” dedi.

Bir hafta sonra gittik. Okulların başla-masıyla birlikte, hocamıza yakın yerdeki pansiyonda kalmaya başladık.

Cemâl Hoca, ilk defa olarak karşılaş-tığımız Risâle-i Nur’dan bize birer kitap verdi. Okumaya başladık, ama bir türlü anlayamıyoruz. Hocamız, ara ara bize soruyor “Okuyor musunuz?” biz de “Okuyoruz hocam” diyoruz.

Üçüncü görüşmede aramızda şu diyalog geçti:

- Latif, verdiğim kitabı okuyor musun?

+ Okuyorum hocam.

- Peki, okuduğunu anlıyor musun?

+ Yalan yok, anlamıyorum hocam.

- Sen yine de okumaya devam et kardeşim.

+ Tamam hocam. Tavsiyenize hep uymaya çalışırım inşallah.

Hoca döndü, aynı soruları arkadaşıma da sordu:

- Sen kardeşim, verdiğim kitabı okumaya devam ediyor musun?

+ Hayır hocam, okumuyorum artık.

- Peki neden? Sebep nedir?

+ Hocam, sizin tavsiyenizle birkaç hafta okudum okudum, ama anlamadım; anlamayınca da okumayı bıraktım.

- Peki kardeşim, okumayı bırakınca anladın mı?

Doğrusu, bu ifade karşısında hepimiz şaşırmıştık. Çünkü, ifade gayet mantıklı ve yerindeydi. Hoca, şaşkınlığımızı şu sözlerle gidermeye çalıştı:

- Yani, sen kitap okumayı bırakınca ne anladın, ne kâr ettin? Sana bir faydası oldu mu?

İşte, Cemâl Hocamın o mantıklı izahı, o yerinde ifadeleri âdeta kulağıma küpe oldu. Şükürler olsun, elli senedir okumayı hiç bırakmadım. 

Okumaya devam edince, pek anlamadığım halde, önce ruhumu saran ve duygularımı okşayan feyizler almaya başladım. O feyizler, zamanla bana hem okumayı sevdirdi, hem okuduğumu nisbeten de olsa anlamayı kolaylaştırmış oldu.

Bu hâl, inşallah âhir ömre kadar da kesintisiz şekilde devam edip gider.

Okunma Sayısı: 1668
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Neslinur

    17.9.2024 12:51:04

    Ne güzel bir vefa yazısı. Emeğinize sağlık muhterem Lâtif ağabey. Yakın zamanda vefat eden damadı Op.Dr Abdülaziz Ülgey ağabeye ve Cemal Gündoğdu ağabeye bu vesileyle rahmetler olsun.🤲

  • Rafet Özcan

    16.9.2024 19:40:26

    Ben okumayı bırakmam inşallah.Benim çocuklara söyledim,eğer babanız okumayı bırakmışsa bilin ölümü yakın demektir dedim.Gerçekte öyle değil mi? Zübeyir abi rahmetli,'Şimdi oku yarın mezarda okuyamazsın".Öyle ise fırsat elde iken okuyalım.Allah okuyan ve okuduğunu anlayan anladığını yaşayan ve yaşadığını haliyle anlatan kullarından eylesin.Amin

  • Ayhan Aydın

    16.9.2024 14:51:19

    Enaniyet var, sabır yok. Allah bizleri İstikametten ayırmasın. Binler tebrik.

  • aliihsankilman

    16.9.2024 13:56:44

    inşaallah

  • Mustafa YALÇIN

    16.9.2024 10:14:31

    Okuduğumuzu anladık, anladığımızı yaşadık mı?, peki yaşadığımızda samimiyiz ? Allah istikametten ayırmasın. Amin Akla güzel bir kapı açmışsınız. Sayın Latif abim.

  • Hüseyin Avni KABAÇALI

    16.9.2024 08:10:29

    Amenna ve saddakna efendim.....Rahmetli Cemal Hocanızın söylediği soru bir çok kimsenin atladığı konu hatırlattığınız için teşekkür ediyorum....HÜRMETLERİMLE

  • S.topuz

    16.9.2024 02:39:56

    "-Peki kardeşim, okumayı bırakınca anladın mı?" Anlaması zor veya ağır olan değerli bir eser, onu okumayı terk etmekle anlaşılamaz ki! İnadına ve sabır ve metanetle ve de azamî dikkat ve titizlikle okunurca ancak o zaman anlamaya başlanır! Başka ALTERNATIF bir çare yoktur da denilebilir?!...Vesselâm. 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😪😥😭😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Said Yüksekdağ

    16.9.2024 01:40:57

    Sondaki duanıza binlerce kez âmin.. Risale-i Nur okumak diğer eserleri okumaya benzemez. Biraz sabır istiyor. Bir süre okumaya devam ettikten sonra manalar açılmaya başlıyor. Anlamıyorum deyip de okumayı bırakanlar yahut sadeleştirilmesini isteyenlerin kulağı çınlasın. Rabbim bizleri Risale-i Nurdan ve okumaktan ayırmasın 🤲🏼

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı