İnsan hakları örgütleri ve hak odaklı meslek örgütleri “2018 yılında da yaşam hakkı ve işkence yasağı başta olmak üzere kategorik başlıklar altında sıralayabileceğimiz, sistematik ve yaygın insan hakları ihlalleri meydana gelmeye devam etti” açıklaması yaptı.
İnsan hakları örgütleri ve hak odaklı meslek örgütleri, yaptıkları açıklamada “2018 yılında da yaşam hakkı ve işkence yasağı başta olmak üzere kategorik başlıklar altında sıralayabileceğimiz, sistematik ve yaygın insan hakları ihlâlleri meydana gelmeye devam etmiştir” diyerek BM Evrensel Beyannamesi yükümlülüklerinin yerine getirilmesini istedi. Diyarbakır’da bulunan Türkiye İnsan Hakları Derneği Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, Hak İnisiyatifi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) gibi insan hakları örgütleri ve hak odaklı meslek örgütleri, yaptıkları ortak açıklama ile İnsan Hakları Haftası’nı kutlayamadıklarını belirterek yaşanan hak ihlâllerine dikkat çekti. 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla kurumlar adına açıklama yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun “Taraf devletleri, sözleşmenin yükümlülüklerini hiçbir istisnai duruma mahal vermeden yerine getirmeye davet ediyoruz” dedi.
Hak ihlâlleri artış gösterdi
“Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının, ağır tehditlere maruz bırakıldığı zor bir dönemden geçiyoruz” diyen Zeytun şunları söyledi; “Türkiye’de 2018 yılında da yaşam hakkı ve işkence yasağı başta olmak üzere kategorik başlıklar altında sıralayabileceğimiz, sistematik ve yaygın insan hakları ihlalleri meydana gelmeye devam etmiştir. Toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, haksız gözaltı ve tutuklamalar, askeri operasyonlar nedeniyle meydana gelen ihlaller, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar mevcut durumda artış göstererek devam eden hak ihlâlleridir.”
İşkence ve kötü muameleler yaşandı
Zeytun şöyle devam etti: “Gözaltında veya gözaltı yerleri dışında, işkence ve kötü muamele vakalarında artış meydana geldiği görülmektedir. Yurttaşların fiziki ve psikolojik işkenceye maruz kalması asla kabul edilemez. Yine, yasadığı yollarla yurttaşların kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce alıkonulması, tehdit ve ajanlık dayatmalarına maruz kalması kabul edilemez. Anayasa’ya ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre, işkencenin mutlak olarak yasaklandığını buradan bir kez daha hatırlatmak istiyoruz! Bu insanlık dışı yöntemlere derhal son verilmeli, bu yöntemlere başvuranlar görevlerinden alınmalı ve yargı karşısına çıkarılarak cezalandırılmalıdır.”
Ayrım yapılmadan yükümlülükler yerine getirilsin
“Hak ihlâlleri geniş bir yelpazede cereyan etmektedir” diyen Zeytun “Çünkü ihlâller yaygın ve sistematik bir hal almış durumdadır ve önlemeye yönelik siyasî bir irade görülmemektedir. Sonuç olarak diyoruz ki, her koşul altında dil, din, ırk, milliyet, cinsiyet,
etnik ve kültürel farklılık ayrımı yapmadan BM Evrensel Beyannamesi’ne taraf ülkelerin, yükümlülüklerini yerine getirmeye dâvet ediyor, yaşam hakkının kutsal olduğu vurgusunda bulunarak özgürlüklerle dolu, insan onuruna uygun bir yaşam temenni ediyoruz.”