ERKAN TÜRK - KOCAELİ
[email protected]

Çok yakın tarihte ülke olarak iki büyük deprem yaşadık. Kalbimiz deprem bölgesinde atmaya başladı. Bu İlahi ikazdan ders almaya çalıştık. Yurt dışı ve yurt içinde profesyonel kurtarma ekipleri geldi. Göçük altından 228 saat sonra (10. gün) canlı depremzedeler çıkarıldı. Elhamdülillah. Isı termal kameralar ile canlı bedenler tespit edildikten sonra kurtarma ekipleri kendi canlarını hiçe sayarak kurtarmaya başladılar. Zamanla yarıştılar. Kurtarma operasyonlarını canlı izlerken kalbimiz yerinden çıkacak gibiydi. Ve nihayet bir kişi daha 10. gün kurtarılmıştı. O an hiç kimse hislerine ve duygularına hakim olamıyordu. Ekran başındakiler de aynı duyguları paylaşıyorlardı. Bunun gibi yüzlerce örnek yaşandı.

Öğrenciler ile meşveret yaparak onların isteğine uygun bir program hazırladık. 

İNSANLARIN EN HAYIRLISI

Deprem bölgesinde bir kişinin de olsa canını kurtarmak, hayata tutunmasını sağlamak çok zor ve meşakkatli bir işlemdi. Ama neticesi tarifi mümkün olmayan vicdani bir mutluluktu. “İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır.” Fani ve geçici hayatını, baki ve kalıcı hayata tebdil etmesi noktasında say edenlar -çalışanlar- daha faydalıdır. Bir canlının hayata tutunması karşısındaki çabanın neticesindeki mutluluk ile, bir gencin ebedi hayatının kurtarılmasına vesile olmak arasında, bir çam çekirdeğinden kocaman çam ağacına kadar mertebe ve derece vardır.

İsmi ve cismi küçük ama mahiyeti çok derin olan Küçük Sözler kitabını anlamaya, müzakere etmeye çalıştık. Çam ağacının gölgesinde özel okumalar yaptık. 

Onun için, Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi diyor ki: “Biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir.” (Şuâlar On Üçüncü Şuâ) Yaz tatilinin ilk günü otuz ortaöğretim öğrencisi ile birlikte Yani Asya Vakfı Bekir İbiş Tekirdağ Sosyal Tesislerinde Risale-i Nur okuma programı yaptık.

İlk akla gelen Tekirdağ

Bir zamanlar yaz okuma programı denince ilk akla gelen yer Tekirdağ’dı. 18 dönümlük arazi üzerine kainat kitabını okumak için planlanmış bir alan... Havuzu, halı sahası, basketbol sahası olan bir tesis... Erik ve incir ağaçları ile birlikte, çam ve ıhlamur ağaçlarının gölgesinde yeşili bol olan bir yer... Bu geniş alanı özellikle Çorlu temsilcisi M. Aksoy ve rahmetli Bekir İbiş’in mihmandarlığı ile Tekirdağlı fedakâr ağabeylerimiz vakıf faaliyetlerinin yapılması için düşündüler.

Tekirdağlı ağabeylerimizin misafirperverliğinden ziyadesi ile memnun kaldık. Memnuniyetlerini göstermek için her gün ayrı ayrı yöresel ikramlarda bulundu.

Tekirdağ tesislerinde çok keyfiyetli, şaşaalı, cazibeli programlar yapılmıştı. Her yaz yüzlerce öğrenci ile program yapılıyordu. Bunun tadını alan genç kardeşlerimiz bir sonraki dönem için rezervasyon yaptırıyorlardı. Çok uzun yıllar Nurlar burada iştiyakla okundu. Fakat kader-i İlahi son on yıldır buranın atıl kalmasını istedi. “Her şey, ya bizzat güzeldir ya da neticesi itibariyle güzeldir” diyordu burada okunan Risale-i Nurlar.

AĞABEYLERİN FEDAKARLIĞI

İlkini yapan elbette ki ikincisini daha rahat yapar. Bu sır gereği gerekli müşavereler yapıldı. Bu yaz Tekirdağ Sosyal Tesislerindeki hasreti bitirelim diye ortaya bir irade çıktı. Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, İstanbul, Sakarya ve Kocaeli’den gelen fedakâr ehl-i hizmet ağabeyler, asgari düzeyde program yapılacak seviyeye getirmek için farklı zaman dilimlerinde çevre düzenlemesi yaptılar. Programların yapılacağı binanın fizibilite çalışmalarında hassaten Erdoğan Orhan ve oğlu Necmettin Orhan ağabeyler maddi ve manevi fedakârlıklar yaptılar. Ali Sait İbiş ağabeyimiz her türlü desteği ile bir an önce programların yapılması için büyük fedakârlıklar yaptı. Kuzey Marmara bölgesinin fedakâr mahalleri fiilî ve kavlî dualarını yaptılar. Nihayet uzun bir ayrılıktan sonra İzmit mahalli, Tekirdağ’da yaz Risale-i Nur okuma programı yapmayı kararlaştırdı.

Geceleri kamp ateşinin etrafında semaverde çay keyfi ile uhuvvet buluşmaları yaptık. Yıldızları tefekkür ettik. Kamp ateşinin etrafında vecize yarışmaları yaptık

Sanal âlemden uzaklaştılar

Aylar öncesinden fizikî hazırlıklar yapıldı. Bir taraftan da gençlerimiz motive ediliyordu. Yapılan bütün bu zahmetler, daha fazla genç kardeşimizi muhafaza etmek içindi. Her bir faaliyetin kendine göre üstünlüğü vardı. Ama zor olanı gençler ile iletişim kurmak, onların dünyasına girmek, çok cazip olan sanal âlemden kısa süre de olsa uzaklaştırıp, gerçek hayatın içinde kendimizi ve Yaratıcımızı tanımaya-tanıtmaya çalışmaktı.

‘Küçük Sözler’i kodladık

Program yapacağımız alana geldiğimizde, daha önce burada birçok programa katılmış eğitimci Metin Şencan hocamın mihmandarlığında, kullanacağımız sahayı gezdik. Yapılan programlar hakkında bilgi aldık. Öğrenciler ile meşveret yaparak onların isteğine uygun bir program hazırladık. İsteyenler tesislerdeki odasına, isteyenler kamp çadırına yerleşti. İsmi ve cismi küçük ama mahiyeti çok derin olan Küçük Sözler kitabını anlamaya, müzakere etmeye çalıştık. Çam ağacının gölgesinde özel okumalar yaptık. Etrafımızdaki börtü böcekler hoşgeldiniz diyerek savanlarda diz çöken kardeşlere ders arkadaşı oldular. Kuşlar ötüşleri ile eşlik ettiler. Geceleri kamp ateşinin etrafında semaverde çay keyfi ile uhuvvet buluşmaları yaptık. Yıldızları tefekkür ettik. Semaya baktıkça yıldızların tatlı tebessümünü ve genç kardeşlerimizi takdir ettiğini müşahade ettik. Kamp ateşinin etrafında vecize yarışmaları yaptık. Akılda kalması için ‘Küçük Sözler’i kodladık. Birinci Söz bismillah, İkinci Söz iman, Üçüncü Söz ibadet, Dördüncü Söz namaz, Beşinci Söz günahlar, Altıncı Söz nefis, Yedinci Söz ahiret, Sekizinci Söz insan, Dokuzuncu Söz namaz ve Yirmi Birinci Söz namaz diye dimağımıza nakşettik. Küçük Sözler’in zihin haritasını oluşturduk.

Tekirdağ kampında oyunlar oynayarak eğlendik. - Günlük sportif faaliyetler yaparak bedenimizi zinde tuttuk. 

Günlük sportif faaliyetler yaparak bedenimizi zinde tuttuk. Oyunlar oynayarak eğlendik. Kitap okuyarak muhakeme kabiliyetimizi inkişaf ettirdik. Müzakereler ile deryaya daldık. Yeni âlemler keşfettik.

İMANİ SORULAR CEVAPLANDI

Gençlerin zihinlerini meşgul eden imanî soruların cevaplarını Metin Şencan hocam Risalelerden aktarınca karanlıklar aydınlandı. Remzi Köylü ağabeyimizin yemekleri damak tadımıza ve midemize hitap etti. Kerim Karaoğlu ağabeyin mütalaalı dersleri ile kâinat kitabını okumayı öğrendik. Sabah namaz tesbihatında üşüdüğümüzde, Ahmet Karaçin hocamın sırtımıza koyduğu battaniye ile ısındık.

Tekirdağlı ağabeylerimizin misafirperverliğinden ziyadesi ile memnun kaldık. Memnuniyetlerini göstermek için her gün ayrı ayrı yöresel ikramlarda bulunan ehl-i gayret ağabeylerimize hassaten şahs-ı manevi adına Hasan Dursun ağabeyime çok müteşekkirim. Farklı illerden ve mahallerden ziyaretimize gelen ağabeyler eski günleri yâd ettiler. Saha çalışmaları yapıldı. Yeni programlar için planlamalar yapıldı.

Nasıl ki Osmanlıda fetret devrinden sonra İstanbulun fethi gerçekleşmiştir. Aynen öyle de on yıllık ataletten sonra maziden ders çıkararak, istikbalde daha keyfiyetli ve cazibeli okuma programlarının yapılacağı, Nurların iştiyakla okunacağı bir anın arefesindeyiz. Tekirdağ’da çifte arefeyi yaşıyoruz. 

Ya Rab! Nurun bayramına kavuştur bizi.

İzmit Yeni Asya okuyucularını bu organizasyonundan dolayı tebrik ediyoruz.