İnsan unutandır, alışandır. Hep aynı nefesleri alacağımızı sanırken birden duruverir kalbimiz. Sonsuz sanırız dünyayı. İşlerimiz bitmez biliriz. Yanılırız.
Her yanılgıya düştüğümüzde, dünyayı bitmez sandığımızda ezanlar yayılır, dağılır göklere. Kendimizi; kendimize, dünyaya kaptırdığımızda… Allahu Ekber, Allahu Ekber ile irkiliriz. İrkilmiyorsak o zaman ezandan daha büyük (sandığımız) düşünceler sarmıştır bizi.
Gazetelerin başlıklarında, haberlerin kesretinde, derdi-i maişet çemberinde “bir şeyler” yaptığımız aldatmacasıyla gider geliriz.
Sabah ezanları karanlık yönlerimizin üstüne bir ışık gibi düşer. Pencerelerin, perdelerin ürperdiğini “gözlerimizle” görürüz. Sokaklar uykudadır henüz. Minareler birer birer uyanır ve uyandırır gecelerin bütün mahmurluğunu, gafletini, ülfetini...
Sabahın lezzetini ilkin kulaklarımızla tadarız. Ve her ezan bir sûrdur. Her sabah bir haşir. Uyanırız.
Gecenin içinden güneşi çıkarıp gönderen âlemlerin Rabbine secdeler boyu şükürler olsun. Ne güneşe sözümüz geçer ne geceye… Uykumuz bitmese; hani sabah? Kim uyandırır bizi; O uyandırmasa!
Kocaman yanılgılarımızla karşı karşıya geldiğimiz demler olur. Adımı(mı)zı nereye koyacağımızı şaşırdığımız…
Ne gam! Geceler biter. Geceye -her şeye- sözü geçen Bir’i var.
Geceler kararıp kalmaz. Karalar içinde kalmayacağımızı daha ezan başlarken biliriz: Allahu Ekber, Allahu Ekber…
Daralınca, şaşırınca, sevinince ihtiyarî/gayr-ı ihtiyarî dilimizden dökülür ya: Allahu Ekber…
Ne rahatlarız o ân.
Bir Büyük…
Devamlı Büyük…
Sonsuz Büyük…
Büyükler Büyüğü var ya; ne gam!
Sabah ezanları hem bir ayrılığı anlatır hem bir ışığa koşuşu muştular. Kulaklara ilk dökülen huşû, huzur odur.
Geceden büyüktür Allah.
Gündüzden büyüktür.
Her dertten, her şeyden büyüktür Allah.
Dertlerin geceyi sende geçirmişse...
Ahlarını dizginleyememişsen... Gözlerin hep pencerelerde, kapılarda bir dost beklemişse... ağlama!
Her şeyden büyük, hep yanında; hissediyor musun?
Acılarını O anlar. Pencerelerden odana Allahu Ekber sesleri dolar. İçine sonsuz müjdeler… Açlığını, açıklığını “açık et” yeter.
Geceyi dürüp büküp bir tarafa atan, yerine gündüzü seren, senin derdine de çaredir.
Derman O… İlaç O… Hekim O…