Yurt Haber |
Madımak da neyin nesi? |
BİR Cumartesi günü Antalya’nın merkez Dokuma semtindeki halk arasında Cumartesi pazarı diye adlandırılan semt pazarına gitmiştim. Pazar yerinde dolaşırken köylülerin ürünlerinin satıldığı kısımda çocukluğumda çokça tuzlayıp yediğim yemlik bitkisini gördüm. Yemlik bitkisi bana ‘madımak’ bitkisini hatırlattı. Çünkü çocukluğumda ninem, annem ve daha nice akrabam ‘madımak’ toplamaya giderdi. Akşam eve geldiklerinde eteklerine topladıkları madımakları yere boşaltınca içinden yemlik, kuş kuş, tekircen bitkileri ile gayet ekşi dağ erikleri çıkardı. Madımağın yemeğini yaparlardı. Yemlik, kuş kuş, tekircen ve dağ eriklerini tuza banarak yerdim ki tadı hâlâ damağımdadır. Adına türküler yazılan, yemeği, konservesi yapılan Madımak (Polygonum cognatum), çoğunlukla Sivas, Amasya, Tokat, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Gümüşhane bölgesinde yetişen bir bitki türüdür. Yatık gövdeli çok yıllık bitki olup işlenmemiş alanlarda yaygındır. Baharın gelmesiyle köylerin harman yeri olarak isimlendirdiği tabiî çayır, kır ve tarla kenarlarında yetişen koyu yeşil renkte bir bitkidir. Kır madımağı ve tarla madımağı olmak üzere iki türü vardır. Kır madımağı daha lezzetlidir. Bu türün sapı mor kırmızı arasında bir renk taşır. Tarla madımağının sapı ise beyazdır. Çiğ ya da sebze gibi pişirilerek yenir. İçerisine bulgur katılır. Tamamen organik bir gıda maddesidir. İlkbaharda yapraklı taze sürgünleri toplanarak sebze olarak kullanılır. İlkbahar aylarıyla birlikte köylü kadınlar tarafından kırlardan toplanarak pazarda satışa sunulan madımak, taze tüketildiği gibi kış için kurutularak ya da konservesi yapılarak da saklanmaktadır. Yetiştiği ortamdaki başka otların arasında madımağı bulup seçmek zordur. Ama aşina bir göz bunu kolayca fark eder. Genç kızlar, gelinler madımak toplamak için güle oynaya yollara koyulurlar. Kiminin önünde atı, eşeği, kimi; çoluk çocuğu ile madımak toplamaya gitmektedir. Bazıları da yanlarında azık bohçaları, bellerinde bağlı olan pancar önlükleri ve sivri uçlu pancar bıçakları ile ‘madımak’ toplamaya giderler. Madımak, toplayana da yiyene de bir keyif verir, zevk verir. Baharın geldiğini anlar insanlar. Güneş yükselirken; madımak toplama yerine gelinir. Oturup dinlendikten sonra önlüklerinin uçlarını bellerindeki kuşağa tutturup ellerindeki bıçaklarla toplamaya başlarlar. Orta yaşlı olanlar oturarak, gençler ayakta toplamayı tercih ederler. Madımağı toplama işi; temsili bir oyunu andırır. Bu arada söylenen türkü ve maniler de olur, bunlar genellikle madımak üzerinedir. Önlükler dolunca; bohçalara boşaltılır. Sonra önlükler birkaç kez daha doldurulup boşaltılır. İkindi güneşi ile dolan madımak bohçaları sırtlara alınarak geri dönme hazırlığı başlar. Gelişten daha neşeli olan dönüş sırasında, madımak toplamaktan dönenlerin manileri ve türküleri yükselir. “Madımak bitti m’ola/ Yolları tuttu m’ola/ Ela gözlü nazlı yar/ Beni unuttu m’ola Ah madımak madımak/ Yar madımak madımak/ Dön de bir yol geri bak. Madımak oylum oylum/Geliyor selvi boylum/Selvi boylum gelirse/Şen olur benim gönlüm/Oy madımak teke tüke sakalı/Oy madımak evelik yemlik/Oy madımak kuşkuşu yemlik/Oy madımak Herkesin damak tadına uymayabilir, ama alışanlar vazgeçemez. Hele gurbette bulunuyorsan burnunda tüter insanın. Bizim memlekette madımak yemeği bulgurla pişirilir ve içine çemen tozu (boy) konurdu. Yufka ekmekle yenirdi. Yufkanın kenarlarından koparıp elinizde sunak yaptıktan sonra madımak yemeğinden kaşıkla alır gibi sunakla alınıp yenir ve tadına doyum olmazdı. |
AZİZ ÖZKAN 19.05.2010 |