Fenerbahçe, Chelsea önünde yarı finali getirecek kadar mücadele etseydi bugün bütün dünya temsilcimizin elde ettiği yeni zaferinden söz edecekti. Ama olmadı. Maç boyunca sadece birkaç kez rakibi paniğe uğratan gol pozisyonları bulabildik. Bunun dışında topu orta sahada gezdirip, rakibin üzerimize gelmesini bekledik ama Grant'ın öğrencileri bu tuzağa düşmedi. Fenerbahçeli futbolcular aldıkları her topu aşırı panik ve heyecan yüzünden olumlu kullanamadı. Saha zemininin ağır oluşu fizik-kondisyonlarının düşmesine sebep oldu. Deivid ve Kazım kanatlardan süratle ceza sahası çizgine bir türlü giremedi. Özellikle Deivid'in yürüyerek oynaması Chelsea'nin savunma oyuncularına adeta bir ikramdı. Hücum organizasyonlarında ise yük sürekli iki kişinin markajında olan Semih'in omuzlarına bindirildi. Alex, Maldonado ve Aruelio orta sahada çakılı kaldı. Böyle olunca Fenerbahçe'nin atakları rakibi çaresiz bırakacak tehlikelerden uzaktı..
Bu tip maçlarda ilk 15 dakika çok önemli. Futbolcu bu dakikaya kadar hem sahayı, hem rakibi tanımaya çalışır. Maça bu düşüncelerle çıkan Fenerbahçeli futbolcular daha 4. dakikada gelen şok golle sarsıldılar. Halbuki yaptıkları taktik idmanlarda bu tip kenar toplarına çok çalışmışlardı. Golde adam paylaşımındaki anlaşmazlık pahalıya patladı. Ayrıca, Ballack'ın Aureilo'nun arkasından koşarak önüne geçip, kafa ile topu ağlara göndermesi de usta işiydi. Bu gol tipik bir Chelsea golüydü. Bu golde kaleci Volkan'ın en azından bir refleksi olması gerekirdi. Topa buz adam gibi bakıp, seyretti..
Fenerbahçe, Chelsea önünde istediğimiz gibi mücadele etmedi ama rakibi önünde de ezilmedi. En azından kapalı bir savunma anlayışı içinde oynamadı. Cılız da olsa Gökhan ve Vederson'la sürekli hücuma kalktı. Özellikle maçın 70. ve 85. dakikalarında Gökhan ve Kazım'ın şutları kaleci tarafından başarılı bir şekilde etkisiz hale getirildi. Ancak, Gökhan'ın şutundan topu tokatlayarak kurtaran kalecinin yanında hiçbir Fenerbahçeli futbolcunun olmaması hücum organizasyonlarına eksik adamla çıktığımızı göstermesi açısından acı bir örnek oldu. Gol istiyorsan, çok adamla rakibin üzerine gitmelisin..
Şimdi spor medyamız Zico'nun kadroda hatalı isimlerle maça başladığını ileri sürmeye başladılar. Onlara göre maça Semih'le değil, Kezman'la başlaması gerekirmiş. Daha 4 gün önce Kayseri maçında Kezman ilk 11'de sahaya çıktı diye Zico'yu eleştirmemiş miydi? Zico'nun elinde fazla bir alternatif yok. Kezman-Semih ikilisinden başka kimi forvette oynatacak? Biz kendi sahasında oynadığı maçlarda her ikisiyle maça başlaması gerektiğini yazdık. Evinde çift forvetle rakibe her zaman korku salarsın. Semih, Chelsea karşısında elinden geleni yaptı. Tek başına her top aldığında iki kişi ile mücadele etmek zorunda kaldı. Fenerbahçe çok adamla hücuma kalkabilseydi Semih de fırsatçılığını gösteribilirdi..
Maalesef Türk futbolcusu Avrupa'da korkarak oynuyor. Üzerimizdeki o psikolojik baskıyı bir türlü atamadık. Kendimize güvenerek mücadele etsek, daha başarılı sonuçlar alabiliriz. Tabi, bir gerçek var. Chelsea İngilizlerin en popüler ve yıldızları bol olan takımı. Bazı yorumcular Chelsea'nın çok kötü olduğunu ileri sürüyor. Buna katılmıyorum. Chelsea 1-0'lık sonucun kendisine yarı finali getirdiği için temkinli oynadı ve riske girmedi. Fenerbahçe, bu sezon Avrupa'da hedefine ulaştı. Çeyrek final hayaldi, onu gerçekleştirdi. Kadıköy'de hiç bir Avrupa takımı önünde yenilmedi. Bilakis, Fenerbahçe'yi kolay rakip görenler boynu bükük ülkelerine gittiler. Fenerbahçe tarihinin en parlak dönemini bu sezon yaşadı. Sokaktaki adam bile dertlerini unutup, Fenerbahçe'nin zaferleriyle sevindi. Zico ve öğrencilerini hem tebrik ediyoruz, hem de teşekkür ediyoruz..
|