Vakit geçirmeden düşünmek lâzım. 21. yüzyıl dünyasında geleceğe dair millet ve dolayısıyla devlet olarak tesbit edilmiş, hedefimiz var mı? Güçlü kudretli bir devlet ve saadetli refah içinde bir millet...
Hedefler olmazsa, neticeler, sonuçlarda olmaz. Kudretli bir devlet ve saadetli bir millet. Bu hedefler ne kadar büyük tutulursa o kadar uzun ömürlü olur. Kendisine en yakın Batı Roma imparatorluğunu üçe katlayarak dünyanın gelmiş geçmiş en uzun ömürlü, en büyük ve en huzurlu imparatorluğu unvanını elde eden Osmanlı bizim için güzel bir örnek olabilir.
Kimisi şahsî hırs ve hevesiyle tarih sahnesinde iş yaparken, kimisi de ulvî his ve inandıkları amaçlar doğrultusunda işler yapmıştır. Bunu yaparken herkes Celâleddin Harzemşah gibi olamamıştır, ama ona yaklaşık düşüncelere sahip olanlar daima muvaffak olmuşlardır. Çünkü onun gibi tarih aynasının pâk insanları mağlup bile olsalar şan ve şerefle, izzet ve namusla anılmışlardır. Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa gibi…
Halid bin Velid’in Avrupa kıyılarına attığı ilk adım ulvî ve bir o kadarda kutsal olduğu için muazzam bir Endülüs medeniyetini dolayısıyla Avrupa medeniyetini netice vermiştir. Halbuki bu adım Allah için atılmıştı. Medeniyet ve dünya saadeti için değil, ama neticeleri arasında bu bir dünya ikramı olarak yer almıştır.
Şimdi bakıyoruz ulvî his ve kudsî manalar fitrî olarak olmadığı gibi birde üstüne üstlük engelleniyor ve bunları netice serecek her şey yasaklanıyor. Şimdi şu sıralar sadece laf-u güzafla işlerini idare eden herhangi bir ordu, dünyanın herhangi bir yerinde askerlerine besmelesiz yemek yedirse. Allah demeyi yasak etse. Namaz kılanları temizlese. İbadetini, sadece kendilerini muvaffak ve muzaffer edecek olan Allah’a karşı kulluğunu medenî bir insan gibi yapmaya kalkan mensuplarını düşman ilan etse!... Buna ne denir? Kendi kendine çuvallama mı yoksa kendini imha etme mi? Adını siz koyun. Irak işgalini gerçekleştiren zalim ve sömürgeci ABD Suudi Arabistan’a yerleştirdiği birliklerine çölün ortasına askerinin kulluğunu yapsın, ibadetini Allah’a yapsın ve O’ndan yardım istesin diye çadır kiliseler kurmuştu. Ne kaybetti veya ne şekilde bir ayıbetti? Misalleri çoğaltmak mümkün lâkin nato mermer ve nato kafaya tesiri mümkün değil.
Sözün kısası küçük, çok küçük, mini minnacık kafaların büyük, çok büyük muazzam meseleleri kavraması, kendisine hedef ittihaz etmesi ve bu hedeflerine ulaşarak isbat-ı vücud’da bulunması zordur, çok zordur efendim…
Zor ile güzellik olmadığı gibi, zor ile tarihe gerçekten kahraman, millî ve manevi rütbelerle geçemeyiz. Devletin bağrında, milletin kalbinde yer almamız zordur. Vesselam…
Yine de zararın neresinden dönülse kârdır diyoruz ve bir kudsî hedefin, bir büyük devletin, çok mutlu ve saadet içinde bir milletin hayalinde bulunmanın, bunları arzu etmenin zararsız olacağını düşünüyoruz…
28.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|