Financial Times’ın tanınmış isimlerinden Quentin Peel geçen hafta yazdığı bir yorumda durumu perspektife oturttu. AB’nin “Bilim ve Araştırma” faslında Türkiye ile müzakerelere başlayacağı öngörüsünde bulunan Peel, “En kolaylarından olan bu konularda bile bu noktaya ancak sekiz ayda gelinebildi” dedi.
Bunlardan kat kat zor olan konuların varlığına işaret eden Peel, basit hesapla, Türkiye ile müzakere edilecek olan geri kalan 34 bölümün bir sonuca bağlanmasının bu hızla 20 yıldan fazla alacağını belirtti.
Popülist politikacılar
Türkiye yanlısı bir yazar olan Peel, elbette ki, Avrupa’da Türkiye’nin üyeliğine olan direnişin olumsuz etkilerine de işaret etti. Bu direnişten yararlanan popülist politikacıların kendi bölgelerinde istikrarsızlık yaratacaklarını söyledi. Peel aynı zamanda sürekli baş ağrıtan ve hızla açmaza giden Kıbrıs konusuna da işaret etti.
Ancak, Peel’in de belirttiği gibi, kusur sadece mantıksız korkulara dayanarak Türkiye’ye direnen Avrupalıları istismar eden popülist politikacılarda değil. Kusurun göz ardı edilemeyecek bir bölümü de Avrupa’ya son dönemde verdiği olumsuz veya veremediği olumlu mesajlarla Erdoğan hükümetine ait.
(...)
Başka sıkıntılar var
“Eğitim ve Kültür” faslında da müzakerelere başlanacağı beklentisinin körüklenmesine rağmen, bu müzakerelerin henüz açılmayacak olmasının arkasında yatan sıkıntı elbette ki bununla sınırlı değil. Zira, işin içinde Heybeliada Ruhban Okulu’ndan, Kürtçe eğitim konusuna kadar bir dizi sorunun olduğu biliniyor.
“Fikir özgürlüğü” ile “akademik araştırma özgürlüğü”ne ilişkin sıkıntıları da neredeyse günlük bazda yaşamaya devam ediyoruz ki, bunun da eğitim ve kültür konularına bir yansıması olduğu açık.
Yapılanlar önemli
Kısacası, Peel’in de işaret ettiği gibi, gündemde “Bilim ve Araştırma” konularından çok daha zor olan konular var ki, bu bölümlerde başarılı bir noktaya gelmek gerçekten yıllar alacağa benziyor.
Bu nedenle, Ali Babacan’ın geçen hafta yaptığı ve hükümetin AB konusunda atacağı adımları sıralayarak hem Avrupa’ya, hem de Türkiye’deki AB yanlılarına güven vermeye çalıştığı basın toplantısının yeterli olduğu söylenemez.
Söylenemez, çünkü bu aşamada önemli olan, “Yapacağız, edeceğiz” yaklaşımından ziyade, bugüne kadar “yapılanlar”ı tatmin edici bir şekilde ve “somut uygulamalarıyla” örnekleyerek sıralamaktır. Hükümetin zayıf kaldığı nokta işte bu olmaya devam ediyor.
Bu yüzden de zaten zor olan AB yolu hem uzuyor, hem de giderek inceliyor.
Milliyet, 12.6.2006
|