"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tek olan Allah Kendisi için neden çoğul zamiri kullanır?

Süleyman KÖSMENE
27 Ağustos 2018, Pazartesi
Anamur’dan Murat Öngeli: “Cenâb-ı Allah niçin Kur’ân’da Biz ifadesini kullanıyor? Oysa O tektir. Tekil bir ifade kullanması gerekmez miydi?”

KUR’ÂN’DA BİR HARF BİLE ABES DEĞİLDİR

Kur’ân hikmet kitabıdır. Beşer için inmiştir ve beşer için örnek bir üslûba sahiptir. Dolayısıyla Kur’ân’da geçen hiçbir harf bile isabetsiz, abes ve hikmetsiz değildir. Her harfin ve her kelimenin yerine göre Kur’ân’ın üslûbuna yakışır bir ağırlığı ve bir hikmeti vardır.

Cenâb-ı Hak Kur’ân’da kendi Zât-ı Akdes’ini bazen “mütekellim-i vahde”, yani “birinci tekil şahıs” yani “ben” zâmiriyle; bazense “mütekellim-i maalgayr”, yani “birinci çoğul şahıs”, yani “biz” zamiriyle nazara veriyor. Bunda da hiç şüphesiz muhtelif hikmetler vardır.

Hiç şüphesiz Allah birdir, tektir, Ferd’dir, Ehad’dir, Samed’dir. Ve Kur’ân bütün âyetleriyle Allah’ın birliğini, vahdaniyetini, Ehadiyetini ispat eder.

Kur’ân’ın âyetleri bizim için hem öğreticidir, hem terbiyecidir, hem kılavuzdur, hem mürşiddir; hem de bize örnek davranış kalıpları verir ve bize ders veriyor.

Çünkü Kur’ân bizim için nazil olmuştur.

BİZ ZAMİRİNDE İZZET VE AZAMET VARDIR  

Bedîüzzaman’a göre “Biz” ifadesinde gizli olan hikmetlerden bazıları şunlardır:

Kur’ân’da “Biz” zamiri bazen “azamet” ifade eder.1 Meselâ; “Biz yeryüzünü bir beşik ve dağları da onun için bir direk kılmadık mı? Sizi çift çift yarattık! Uykunuzu dinlenme vakti kıldık! Geceyi bir örtü yaptık! Gündüzü geçim sağlama vakti yaptık! Üstünüze yedi kat sağlam gök bina ettik! Parlak ışık veren güneşi var ettik! Taneler, bitkiler ve ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur indirdik!”2 âyetlerinde gelen “Biz” zamirlerinde azamet, izzet ve celâl tecellilerini görmek mümkün.

Yani Cenâb-ı Hak hem büyük nimetlerini hatırlatıyor, hem bu nimetleri vermenin kendi kudretine, iradesine, ilmine ve merhametine hiç de zor olmadığını beyan ediyor, hem ebedî âlemlerin sayısız nimetlerle dolu olduğunu hissettiriyor, hem de insanları şükre ve verilen nimetleri takdir etmeye dâvet ediyor.

Bu nimetleri hatırlatırken, İlâhî azamete ve izzete daha münasip olduğundan “Biz” zamiri ile Kendi zatını tavsif ediyor.

BİZ VAHİY, BEN İLHAM ÜSLÛBUDUR  

Cenâb-ı Hak Kelâm sıfatı mucibince peygamberlerine gönderdiği vahiyler söz konusu olunca telâffuz ettiği “Biz” zamiri ile hem vahyin yüksekliğini, hem vahyi tebliğ etmekle görevli meleğin ve peygamberin mükerrem, mübarek, saygın ve mukaddes hüviyetlerini ve vazifelerini, hem de insan hayatı için vahyin ne denli vazgeçilmez olduğunu ifade etmiş olur. Böylece meleklerin ve peygamberlerin görevdeki sadakatini, ismetini, muvaffakiyetini ve harfiyen emre uyuşunu ifade eder.

Meselâ, “Muhakkak ki, insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitâb’ı sana hak olarak Biz indirdik”3 âyetinde; “Allah’ın sana gösterdiği gibi” kelâmında ilham söz konusu olduğundan “ben” zamiri tercih edilmiş ve böylece ilhamların aracısız olduğuna işaret edilmişken; aynı âyette vahyin nüzulünde “Biz” zamiri kullanılarak, meleklerin ve peygamberlerin görevlerine bağlılıkları takdir edilmiştir.

BİZ, DAHA NEZİH VE NAZİK BİR İFADE BİÇİMİDİR

Kur’ân bir edep ve nezaket kitabıdır. “Biz” zamirindeki nezaket ve nezahet asla gözden kaçmamalıdır. Cenâb-ı Hak “Biz” zamirini kullanarak beşeriyete örnek bir davranış modeli vermekte; benlik ve enaniyet duygularını çağrıştıran ifadelerin mümkün mertebe nazarımızdan ve hayatımızdan uzak kalmasını istemektedir.

Nitekim biz de tek başımıza yaptığımız işler için genelde “Biz” ifadesini kullanırız; böylece hem benlik ve ene tuzağını elimizle itmiş oluruz, hem de elde ettiğimiz başarıyı heyetimizle paylaşarak gurup şuurumuzu canlı tutarız. Nitekim dînimizin mü’minleri kardeş ilân etmesi4 ve namazları cemaatle kılmaya teşvik etmesi gibi emir ve tavsiyeleri, “Biz” şuuruna vahy-i İlâhînin verdiği önemi gösterir.

Hitaplarında insanı muhatap alan Kur’ân, “Biz” zamirini kullanarak insan zihnine biz inancını, yani ‘ben’cilik yerine ‘biz’ciliği yerleştirmek istemiş ve hizmetlerde sosyalleşmenin ve ekip çalışmalarının insan için önemine ısrarla vurgu yapmıştır.

Dipnotlar:

1- İşârâtü’l-İ’câz, s. 249. 

2- Nebe’ Sûresi, 78/6-16.          

3- Nisâ Sûresi, 4/105.

4- Hucurât Sûresi, 49/10.

Okunma Sayısı: 6736
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı