Bu mevsimde her şey insanı düşündürüyor. Güneş, tabiat, varlık âlemi, esinti bir bütünlük içerisinde hoş bir kompozisyon oluşturuyor.
Sonbahar, faniliği haykırıyor
Ülkemizde her mevsimin apayrı bir güzelliği var. Varlığı ile net mesaj veren mevsimlerden birisi de sonbahardır. Sonbahar, âlemin faniliğini haykırıyor. Dünyaya gelenin gidişini gözlere sokuyor. Hem öyle bir kendini ifade ediş ki, sararmış tabiat, ilk bahar kadar canlı ve rengârenk bir manzara taşıyor. Bir hafta sonumuz, Anadolu şehirlerimizden Adıyaman, Malatya, Sivas, Tokat, Çorum yollarında geçti.
Her mevsim, her şehre ayrı bir yakışıyor
Her mevsim her şehre ayrı bir yakışıyor. Malatya yollarında kaysı ağaçlarının meyvelerini verdikten sonraki hazin/hüzün hali görülmeye değer. Oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi meyveleri ellerinden alınmış ağaçlar adeta bir gidişi çağrıştırıyorlar. Saçlarına aklar düşmüş insan gibi, daha dün yemyeşil olan yapraklar bugün artık bir kısmı yeşil, bir kısmı hafif sarı bir kısmı da sapsarı bir renk cümbüşünü bir ağacın dallarında görebiliyorsunuz.
Sonbahar, insanı düşündürüyor
İnsanda sonbahar başka bir mevsimde uyanmayan duygular uyandırıyor. Sonbahar insandaki gitmeye dönük programlanmış fıtratı ortaya çıkarıyor.
Hangi insan bu kadar okunaklı bir mevsim karşısında gidiş fıtratına engel olabilir ki? İnsan sadece mevsimleri tefekkür etse bile, oralardan akıl yürüterek Rabbimi bulmaması mümkün değil.
Düşünen insan, ‘Neden bu gidiş?’ diye sormayacak mı?
Düşünen insan, ‘Bu gidiş nereye?’ diye sormayacak mı?
Düşünen insan, ‘Neydi yaşananlar, neydi olup bitenler?’ diye sormayacak mı?
Tatilleri sonbaharda yapmalı insan
Aslında bu mevsimde yapmalı tatili. Bu mevsim düşünen kafalar için oldukça üretken bir mevsim. Bu mevsim ulvî bir hüzün taşıyor bünyesinde.
Bu mevsimde her şey insanı düşündürüyor. Güneş, tabiat, varlık âlemi, esinti bir bütünlük içerisinde hoş bir kompozisyon oluşturuyor.
Aynı günlerde İzmir’den yazarımız Muharrem Okur bir gül resmi paylaşıyor. Yani bir mevsime bu kadar mı gül yakışır! Gülün etrafında oluşan diğer bitkilerin renkleri bu kadar mı uyumlu olur! İnsan olarak hayran hayran bakıp tefekkür etmekten ‘fesübhanallah!’ diyerek hayranlık ifade etmekten başka insanın elinden bir şey gelmiyor.
Allah aşkına şu gülü bir tefekkür edin! Şu gülün üzerinde biraz düşünün. O nasıl renk uyumu, o nasıl nazenin açılmış goncalar, o nasıl insanı içine dokunan ve San’atkârı düşündüren san’at eseri!
Gel de inanma! Gel de hayran kalma!
Çorum, tesanüd içerisinde hizmet ediyor
İhlâsın görünür hale gelmesi, meşveretin sağlıklı şekilde yapılıyor olduğunun alâmeti orada yaşayanların tesanüt içerisinde hizmet etmeleridir. Şer’i ölçülerle yapılmayan hizmetler, tesanütü netice vermeyen birlikteliklere, aksaklıklar taşımaya, hastalıklı ilerlemeye mahkûmdur.
Çorum Uhuvvet Vakfı’nın dâvetlisi olarak düştüğümüz Anadolu yollarında aracımız yol katettikçe, yol kenarlarında satışa sunulan mevsim meyveleri ile karşılaşıyoruz.
İşte bunlardan birisi, zihnimizde çocukluk hatıralarımız bulunan alıç meyvesi.
Rahmetli Ali dedemin, Oluk mevkiindeki bağının içinde birkaç tane alıç ağacı vardı. Alıç deyince hemen zihnimiz o bağdaki meyveye giderdi. Uzunca bir zamandır alıç meyvesi yiyememiştik. Bize yol gösteren petrolcü, Sivas’a Kayseri üzerinde gidilebileceğini ifade edince, biz de yollara düştük. Malatya’ya varmadan döndüğümüz Kayseri yoluna epeyce bir giriş yaptıktan sonra yolda mevsim meyveleri satan bir vatandaşa bu yolu soralım dedik. O da bu yolun uzun olacağını, geri dönmenin daha anlamlı olacağını ifade etti. Biz de dönmeye karar verdik. Ama adam tezgâhında alıç satıyordu. Biz de nasibimiz olan alıçları aldık ve döndük. Sonra kendi kendimize biz rızkımız olan alıçlarımızı almaya gelmişiz buraya. Ve eşimle birlikte alıçları yer yemez, hemen onun da benim de çocukluk hatıralarımız canlandı.
Dağların arasından Sivas’a ulaşıyoruz. Sonbahar kendini ispatlarcasına ağaçlarda, tabiatta, havanın serinliğinde gösteriyor.
YARIN: SAHABELER ŞEHRİ ÇORUM