Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, yeniden “yargıda reform” konuşulurken parti olarak tekliflerinin, salih bir niyetle reform yapmak isteniyorsa işe HSK’nın yapısının değiştirilerek başlanması olduğunu belirterek, “Hukuk öngörülebilirliğinin olmadığı bir ülkede bırakın yabancı sermayeyi, yerli sermaye dahi güvensizlikle yatırımdan kaçıyor. Dahası güvensizlik yerli yatırımı ve mevduatı da dışarı kaçırıyor. En basit haliyle de döviz bir kaçış aracı halinde sürekli artıyor” dedi. 

Uzun süredir Türkiye’de demokrasiyi ve hukuku askıya alarak Türkiye’yi içine kapatmanın, iktidarın temel hedefi haline geldiğini söyleyen Gültekin Uysal, “Türkiye’de yol belli; hukuk işleyecek, demokrasinin kuralları işleyecek. Ekonominin en temel girdisi demokrasi ve hukuk! Mülkiyet hakkı bile son derece yara almışken kim burada yatırım yapar? Söylenen doğruysa, yani Sayın Cumhurbaşkanı yeni Bakan Ağbal’ın sunumu ile Merkez Bankası’nın ‘battığını’ öğrendiyse, vah Türkiye’nin haline! Ülkenizin yöneticilerinin şahsi zafiyetleri ülkenin güvenlik açığı haline geldiğinde, maliyeti millet ödüyor. Zarrab Dâvâsı’nda da gördüğümüz budur!” diye konuştu. 

İktidarın yedeğine aldığı medya ve iktidar üyelerinin Trump’ı tercih ediyor olmasının büyük bir paradoks olduğunu dile getiren Uysal, “Destekledikleri Trump değil mi ki Suriye’ye milyarlarca dolar silah yardımı yapan, Kudüs’ü İsrail’in başkenti(!) ilân eden?” diye sordu. 

AKP, bir kişinin hayran kulübü haline gelmiş

“İyi bir Türkü bile kırk gün söylenir’ derler Anadolu’da. Bu iktidarın artık söyleyecek sözü kalmadı. Kurucu bütün babaları çemberin dışında kalmış. Bugün bir siyasî parti demek imkânsız; bir kişinin hayran kulübü haline gelmiş bir teşekkül var” diye konuşan DP Genel Başkanı Uysal açıklamasında şu görüşlere yer verdi:  “Maalesef bugün milletvekillerinin seçim bölgesi, genel başkanlarının makam odası! ‘Önce siyaset değişecek sonra Türkiye değişecek’ diyoruz, zira tüm kronik sorunlarımız siyasetin yapısı temelli! Demokrat Parti olarak inandığımız ilke ve değerler üzerinden adımlar atıyoruz, atacağız. Türkiye keyfi bir rejimi mi devam ettirecek, yoksa demokratik bir rejimi mi devam ettirecek? Temel tercih bu!”