"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Demokrasi bayramı”nız kutlu olsun

Mehmet KARA
14 Mayıs 2016, Cumartesi
Bugün demokrasi tarihimizin önemli bir gününün yıl dönümü… Milletin sesini yükseltip, “yeter söz milletindir” dediği ve tek parti iktidarını devirip milletin iktidara geldiği bir tarih: 14 Mayıs…

“Demokrasi bayramı” olarak kutlanması gereken bir tarih...

Ancak bu tarih “demokrasi bayramı” olarak kutlanmamış ne yazık ki, bu bayramın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra demokrasiyi ortadan kaldıran başbakan dahil iki bakanı idam eden, parlamentoyu fesheden, milletvekillerini hapse atan, anayasayı askıya alan darbeciler, demokrasi tarihimizde askerî müdahalelerin önünü açan bir darbe olan “27 Mayıs kanlı darbesi”ni yapmışlardı. Darbenin ardından 20 yılı aşkın bir süre “Hürriyet ve demokrasi bayramı!” ismiyle kara mizah (!) örneği olarak kutlanmıştı.

Darbe yapmanın, bir ülkenin başbakanını, bakanlarını asmanın neresi “demokrasi” ise… Darbe kelimesi ile hürriyet kelimesi nasıl bir araya getirilebildiyse… 27 Mayıs darbesini “hürriyet ve demokrasi bayramı” olarak kutlayan Türkiye, asıl kutlanması gereken 14 Mayıs’ı demokrasi bayramı olarak kutlamadı, kutlamıyor.

* * *

Peki, neydi 14 Mayıs’ı demokrasi bayramı yapan…

Bu tarih Türkiye’de tek partili baskıcı rejimden, iktidarların seçimle gelip, seçimle gittiği sistem olan demokrasinin tarihidir. Bu tarih 7 Ocak 1946’da kurulan Demokrat Parti’nin millet iradesiyle iktidara geldiği 14 Mayıs 1950’dir.

Merhum Adnan Menderes’in DP’nin ilk kongresindeki sözleri bu misyonun amacını göstermesi açısından önemlidir: “Devlet partisi, devlet kılıcını kuşanmış, hükümet arabasına binmiş, cansız ve idealsiz bir kadrodan ibaret kalmıştır. Memleketin yürüttüğü demokrasi yolunda hürriyeti sevenlerin hizmeti büyük olmuştur. Demokrasi dâvâsında partimizin yolu açık ve milletimizin bahtı aydınlık olsun…”

14 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimde 487 milletvekilliğinin 408’ini kazanan ve 2 Haziran 1950’de güvenoyu olan ilk Menderes Hükümeti’nin 16 Haziran 1950’de verdiği önemli kararı, 18 Temmuz 1932’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınladığı bir tamim ve 2 Haziran 1941 tarihinde çıkarılan kanunla yasaklanan ezanın ve kametin Arapça okunması yasağını kaldırmak olmuştu. O zaman da tıpkı bu tarihten sonra hep yapıldığı gibi bazı çevreler “irticanın hortladığı”nı ileri sürmüştü.

Ülke için yaptığı maddî hizmetlerinin yanında manevî hizmetlere önem vermesi DP’nin temel vizyonu olmuştu. Radyoda dinî program yapılması yasağı kaldırılmış, okullara din dersi konulması bunlardan bazıları olmuştu.

* *  *

27 Mayıs’tan sonra demokrasinin önü, darbelerle, ara dönemlerle kesilmişse de 1950’de yaşanan bu demokrasi bayramı sayesinde hep tekrar yeşermiştir. Ancak Türkiye demokrasi tarihinde hak ettiği yeri bir türlü tam manasıyla alamamıştır.

Geldiğimiz noktada, daha geçtiğimiz yıl yapılan 1 Kasım seçimlerinde, yani daha 6 ay önce yüzde 49.5 gibi bir oyla tek başına iktidara gelen bir partinin genel başkanı/başbakanı görevi bırakmak durumunda bırakılmıştır.

Diğer parti, tüzüğünde kongreyi toplama şartları olmasına ve bu şartların yerine getirilmesine rağmen kongresini toplayamaz durumundadır. Demokrasinin kuralları içinde yer alan “yasama, yürütme ve yargı” erkleri birbirine karışmış durumda. Yetki aşımları hat safhada, tarafsızlık ilkesi hiç işlemiyor.

Darbecilerin yaptığı 1982 Anayasası ve mevzuatı hâlâ yürürlükte. 1950’de yeşeren Demokrasi ağacı aradan geçen 66 yıla rağmen hâlâ tam manasıyla kurum ve kuralları ile çalışmıyor.

“Az gelişmiş bir ülke” olmaktan bir türlü kurtulamayan Türkiye, demokrasisini de bir türlü geliştirmeyi başaramıyor.

*   *  *

Yeni nesil, siyasetçilerimiz ve milletimiz demokrasi için verilen bedelleri, yapılan mücadeleleri çok çabuk unutuyor. Tarihten ders çıkarılması gerekirken, günü birlik yaşanıyor ve demokrasimiz bir türlü gelişmiyor.

Özellikle, genç neslin demokrasi bayramını da demokrasi tarihimizdeki kara lekeyi de iyi bilmesi gerekiyor.

“14 Mayıs Demokrasi Bayramı” kutlu olsun.

*  * * 

NOT: Merhum Süleyman Demirel’in vefatının ardından Cevher İlhan Ağabeyle yaptığımız röportajlar “Demokratlar Demirel’i anlatıyor” ismiyle kitaplaştırıldı. Demirel’le birlikte siyasette mücadele eden isimlerle yaptığımız röportajlar Türkiye’nin demokrasi mücadelesini anlatması açısından önemli…

Okunma Sayısı: 3505
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı