03 Ağustos 2014, Pazar
Meşrûtiyetin sırrı, kuvvet kanundadır, şahıs hiçtir. İstibdâdın esâsı, kuvvet şahısta olur, kânunu kendi keyfine tâbî edebilir, hak kuvvetin mağlûbu…
Cumhuriyet
ki,(Haşiye) adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten
ibarettir. On üç asır evvel şeriat-ı garrâ teessüs ettiğinden, ahkâmda
Avrupa’ya dilencilik etmek, din-i İslâma büyük bir cinayettir. Ve şimale
müteveccihen namaz kılmak gibidir. Kuvvet kanunda olmalı. Yoksa,
istibdat tevzi olunmuş olur.
Haşiye: O zaman Meşrûtiyet; şimdi o kelime yerine Cumhuriyet konulmuş.
Divan-ı Harb-i Örfi, Hakikat, s. 65
«««
Meşrûtiyetin
sırrı, kuvvet kanundadır, şahıs hiçtir. İstibdâdın esâsı, kuvvet
şahısta olur, kânunu kendi keyfine tâbî edebilir, hak kuvvetin mağlûbu.
Fakat, bu iki ruh her zamanda birer şekle girer, birer libas giyer. Bu
zamanın modası böyle giydiriyor. Zannolunmasın, istibdat galebe ettiği
zaman tamamen hükmünü icrâ etmiş, meşrûtiyet mağlûp olduğu vakit
mahvolmuş. Kellâ! Kâinatta gâlib-i mutlak hayır olduğundan, pekçok envâ
ve şuubât-ı heyet-i ictimâiyede meşrûtiyet hükümfermâ olmuştur. Cidâl
berdevam, harb ise seccâldir.
Münâzarât, s. 37, (yeni tanzim, 88-94)
«««
Ey
paşalar, zabitler! Cinayetlerime ceza ve şimdi suallerime de cevap
isterim. İslâmiyet ise, insaniyet-i kübra ve şeriat ise, medeniyet-i
fuzla (en faziletli medeniyet) olduğundan, âlem-i İslâmiyet, medîne-i
fazıla-i Eflatuniye olmaya sezadır.
Birinci Suâl: (Haşiye)
Gazetelerin aldatmalarıyla meşrû bilerek buradaki görenek ve adete
binaen cereyan-ı umûmîye kapılan safdillerin cezası nedir?
İkinci
Sual: Bir insan yılan sûretine girse, yahut bir velî haydut kıyafetine
girse, veyahut meşrûtiyet, istibdat şekline girse, ona taarruz edenlerin
cezası nedir? Belki, hakîkaten onlar yılandırlar, haydutturlar ve
istibdattırlar.
Üçüncü Sual: Acaba, müstebit, yalnız bir şahıs mı
olur? Müteaddit şahıslar müstebit olmaz mı? Bence, kuvvet kanunda
olmalı; yoksa, istibdat münkasım olmuş olur ve komitecilikle tam
şiddetlenir.
Dördüncü Sual: Bir masumu îdam etmek mi, yoksa on caniyi affetmek mi daha zarardır?
Beşinci Sual: Maddî tazyikler, ehl-i meslek ve fikre galebe etmediği gibi, daha ziyade nifak ve tefrika vermez mi?
Altıncı Sual: Bir maden-i hayat-ı içtimaiyemiz olan ittihad-ı millet; ref-i imtiyazdan başka ne ile olur?
Yedinci
Sual: Müsavatı ihlâl ve yalnız bazılara tahsis ve haklarında kanunu
tamamıyla tatbik etmek, zahiren adalet iken, bir cihette acaba
müsavatsızlıkla zulüm ve garaz olmaz mı? Hem de tebrie ve tahliye ile
masumiyetleri tebeyyün eden ekser mahpusînin belki yüzde sekseni masum
iken, acaba ekseriyet nokta-i nazarında bu hal hükümferma olsa, garaz ve
fikr-i intikam olmaz mı? Dîvan-ı Harbe diyeceğim yok; ihbar edenler
düşünsünler!
Sekizinci Sual: Bir fırka kendisine bir imtiyaz taksa,
herkesin en hassas nokta-i asabiyesine daima dokundura dokundura zorla
herkesi meşrûtiyete muhalif gibi gösterse ve herkes de onların
kendilerine taktığı ism-i meşrûtiyet altında olan muannid istibdada
ilişmiş ise, acaba kabahat kimdedir?
Dokuzuncu Sual: Acaba, bahçıvan bir bahçenin kapısını açsa, herkese ibahe etse, sonra da zayiat vukù bulsa; kabahat kimdedir?
Haşiye: Bu suâller kırk-elli masum mahpusun tahliyesine sebep oldu.
Devamı için bknz: Tarihçe-i Hayat, s. 65-66
LÛGATÇE:
inhisâr-ı kuvvet: Kuvvetin bir elde toplanması.
tevzî: Dağıtmak.
şuubât-ı heyet-i içtimâiye: Sosyal hayatın çeşitli kesimleri.
cidâl: Mücadele.
seccâl: Sürüp giden.
Okunma Sayısı: 1924
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.