Cumhurbaşkanlığı Bilim Kurulu Üyesi Yüksek Mimar İhsan Sarı, restorasyonun iki nesil boyunca sürebileceğini söylemiş ve bu ifadeyi “50 yıl” olarak yorumlayanlar olmuştu.

Sarayın propaganda birimi ise bunun doğru olmadığını, restorasyonda birinci etabın 2024’te, ikinci etabın da sonraki üç yılda tamamlanmasının planlandığını duyurmuştu.

Bu çelişkilerin zihinlerde doğurduğu istifhamları giderecek yeni bir açıklama yapılmadan süreç ilerlerken, bu defa da Ayasofya’ya ücretli giriş meselesi gündeme getirildi.

15 Ocak’ta başlatılan uygulama ile yabancı turistler ayrı bir kapıdan bilet alarak içeri alınıyor. Bilet ücreti 25 euro olarak belirlenmiş.

Turistlerin ücretli geçişi için yapılıp konulan kepenkli kapının, mabedin orijinal tarihî dokusuyla hiç uyuşmayan son derece sakil bir görüntü vermesi ayrı bir garabet ve skandal.

Mabedi ibadete açarken düşünülmeyip aradan üç buçuk sene geçtikten sonra akıl edilen bu uygulama özellikle Ayasofya’da namaz kılmak isteyen Müslüman turistler için “Onlar da mı biletle içeri alınacak, namaz kılabilmek için kişi başına 25 euro mu ödeyecek?” sorusunu gündeme getirdi.

Avrupa’da Köln’deki Dom Kilisesi başta olmak üzere çok ziyaret edilen bazı kilise ve katedrallerde de mabed kısmına giriş ücretsiz iken, kuleye çıkış veya müze vasfı taşıyan özel mekânlara giriş için bilet almak gerekiyor.

Belli ki bizimkiler de onları örnek alarak böyle bir uygulamayı başlattılar. Ama işin başında bunu düşünüp ona göre bir düzenleme yapsalardı şimdi yol açtıkları istifhamlara ve kafa karışıklığına meydan vermezlerdi.

Dediğimiz gibi bilhassa Müslüman turistlere uygulanması çok garip kaçan ücretli giriş sistemine geçilmesi, müzeyken tahsil edilip devlete gelir getiren giriş ücretlerinde üç buçuk yıllık bir “kayıp” sonrasında o geliri yeniden ihya etme ihtiyacından mı kaynaklandı?

Devletteki israf hâlâ dolu dizgin devam ederken sene başında bilumum vergi, harç ve cezalara yapılan fâhiş zamların da kapatamadığı devasa bütçe açıkları karşısında Ayasofya giriş ücretlerini yeniden devreye sokmanın bu ciheti de elbette ki yabana atılmamalı!