15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilân edilen ve Türkiye’nin kâbusu haline dönüşen olağanüstü hal (OHAL) ile 100 binlerce kişi ya işinden oldu ya da geçici görevden uzaklaştırma ile karşılaştı.
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurular ise işlevsiz olmakla eleştirilen OHAL Komisyonu’na havale edilirken yerel mahkemeden emsal sayılabilecek bir karar çıktı. Evrensel’de yer alan habere göre, Mersin Akdeniz Belediyesi’nde taşeron işçi olarak çalışırken 672 sayılı KHK gerekçe gösterilerek işten atılan ve konuyu yargıya taşıyan B.G. işe iade dâvâsını kazandı. Söz konusu işçi hakkında Mersin Emniyet Müdürlüğü’nce ‘PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine aidiyeti, iltisaki ve irtibatı tesbit edildiğini’ öne sürdüğü ve bu belge gerekçesiyle işten atılan B.G.’nin sürdürdüğü hukuk mücadelesinde emsal olabilecek bir karar çıkmıştı.
Savcılar ve hakimler yoğun bir baskı altında
Mersin 2. İş Mahkemesi tarafından dava talebi reddedilen B.G., Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’ne yaptığı başvuru sonucu açılan dâvâyı kazandı. Bölge Adliye Mahkemesi ise Mersin 2. İş Mahkemesi’nin verdiği kararın aksine dava talebini kabul ederek, iş akdi feshi kararının iptaline ve B.G.’nin aynı taşeron şirkette işe iadesine karar verirken B.G.’nin avukatı Özgür Çağlar, “Hukuk devletinde kişiye ilişkin somut belgelerin olması gerekiyor. Somut bir belge, delil yok. Bu kararın emsal karar olması beklentisindeyiz. Umudumuz bu yönde” görüşünü dile getiriyor. İş Mahkemesi hâkiminin kendisine, “İstediğim kararı vicdanen veremiyorum. Benim tayinim çıkacak bu yüzden davayı birkaç ay sonraya erteliyorum. Çünkü ret kararı vermek istemiyorum” dediğini aktaran Çağlar, hâkimlerin baskı altında olduğunu belirterek, “Türkiye’nin her yerinde savcılar, hâkimler yoğun bir baskı altında. Davaları kabul etme gibi bir şansları yok. Aslında işçinin dâvâsında haklı olduğu görüyor, biliyor. Hatta bunu işçinin avukatına bile dile getiriyor, ama korkudan karar veremiyor” ifadesini kullanıyor.