Çalıştığı işyerinde fazla mesai yapılmasına zorlandığını öne süren işçi, iş akdini tek taraflı feshetti.
Mahkemeye müracaat eden işçi, kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme, davacının fazla çalışma yaptığını kabul ederek, karşılığı ücret alacağını hüküm altına aldı. Karar temyiz edilince devreye giren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, işçiden fazla çalışma yapılması için onay alınmasını gerektirmeyecek zorunlu bir sebebin veya olağanüstü durumun var olduğunun ispat edilmediğine dikkat çekti. Yargıtay, davacının fazla çalışmaya onayı bulunmaması sebebiyle iş sözleşmesini feshinin haklı sebebe dayandığına hükmetti.
Ankara'da bir kişi işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile fark aylık ücret alacaklarının hüküm altına alınması talebiyle Ankara 14. İş Mahkemesi'ne müracaat etti. Açılan alacak davasında savunma yapan işveren avukatı, davacının iş sözleşmesinin devamsızlık haklı sebebiyle feshedildiğini, tazminat alacaklarına hak kazanmadığını, sair hak kazandığı halde ödenmemiş işçilik alacağının ise bulunmadığını öne sürüp davanın reddini istedi. Toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporu çerçevesinde karar veren mahkeme, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verdi. Karar davalı işveren avukatınca temyiz edildi.
Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, davacı işçinin günlük çalışma saatlerinin fazlalığı sebebiyle sağlık sorunu yaşadığına, günlük 8 saatten fazla çalışmak istemediğini işveren yetkilisine bildirdiğine, sonrasında ise iş sözleşmesinin feshedildiğine dikkat çekti. Kararda, davalı işverence davacının haklı bir sebep olmadan devamsızlık yaptığı, feshin devamsızlık sebebine dayandığı savunularak, 23 Şubat 2010 tarihinden itibaren düzenlenen devamsızlık tutanakları dosyaya sunulduğu hatırlatıldı. Kararda, davalı tanığın davacının işinin kısmen ağırlaştırıldığını, burun kanaması yaşadığını, babasının işyerine gelerek ağır iş yaptırılması sebebiyle davacıyı işe göndermeyeceğini söylediğini, davacının kendi isteğiyle işyerinden ayrıldığını bildirdiği dile getirildi.
İŞÇİNİN RIZASI OLMADAN FAZLA MESAİ YAPTIRILAMAZ
Davacının iş sözleşmesinin, onayı bulunmadığı halde fazla çalışma yaptırılması sebebiyle feshettiğinin anlaşıldığının vurgulandığı Yargıtay 22. Hukuk Dairesi kararında şu ifadelere yer verildi: "Mahkemece davacının fazla çalışma yaptığı kabul edilerek, karşılığı ücret alacağı isabetli şekilde hüküm altına alınmıştır. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca, fazla çalışma yapılması için işçinin onayının alınması zorunludur. İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği'nde de söz konusu onayın her yılbaşında işçiden yazılı olarak alınacağı düzenlenmiştir. Davalı işverence ise dosyaya sunulan onay belgesi 2005 yılına ait olup, feshin gerçekleştiği tarihi kapsar bir onay belgesi sunulmamıştır. İşçiden fazla çalışma yapılması için onay alınmasını gerektirmeyecek zorunlu bir sebebin veya olağanüstü durumun var olduğu da iddia ve ispat edilmemiştir. Bu halde, davacının fazla çalışmaya onayı bulunmaması sebebiyle iş sözleşmesini feshi, haklı sebebe dayanmaktadır. İş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir sebebe dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmayacağından, ihbar tazminatı alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan kararın bu sebepten bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."